1. 126.
    +1
    içerden bi çatal getirde su tv e bi anten yapalım amk
    ···
  2. 127.
    -1
    beyler tuvalet tıkanmış
    -benim odada damacana var git ona yap
    ···
  3. 128.
    +10
    -oğlum kaç defa dedim marketten biber alırken saplarını koparın diye lan, hesapladım diyorum
    3 sap 1 biber yapıyo amk
    ···
  4. 129.
    -2
    lanet ekşi başlıkları
    ···
  5. 130.
    -1
    burdaki diyalogları okuyorum da amk, bakın millet öğrenciyken napıyo biz napıyoruz amk:

    Bu sanatçılar Dresden Dekoratif Sanatlar Okulu'nda ya da Güzel Sanatlar Okulu'nda değil de, Yüksek Teknik Okulu'nda öğrenciydiler. Bu açıdan da durumları, çoğunlukla Güzel Sanatlar Okulu'ndaki gerici eğitime ve atölyelerin karanlık resmine tepki gösteren Fransız fovlarınınkinden farklıydı. Ama buna karşılık, düşler, heyecanlar ve fikirlerden oluşmuş, hem karmaşık hem de ezici bir içeriğin aşırı derecede bunalttığı yüz­yıllık bir resim sanatının ağırlığına da katlanmak zorundaydılar; üstelik plastik buluştan tamamıyla yoksun olan bu içeriğin sahte estetizmi de, iddialı ve han­tal olan tarihsel-yazınsal temalarla doluydu.
    Fransız fovları birlikte sergi açmak için bir anlaşmaya varamamışlardı; Vauxcelles'in adlandırması da yeni toplaşmalara yol açmadığı gibi, bir birlik, bir süreklilik de yaratamamıştı. Ayrıca Fransız fovlarının, resim sanatını kö­künden değiştirmek gibi bir niyetleri de hiç yoktu; yeni yollar açmayı, sanatta yeni bir sayfa başlatmayı da hiç düşünmüyorlardı. istedikleri tek şey, kendilerinde tutku derecesinde var olan renk şiddetini dile getirmek ve onu en güçlü, ten görkemli noktasına ulaştırmaktı.
    Buna karşılık, Dresden dörtlüsü, dönemlerinin resim sanatını altüst etmek istiyordu. Bunun için de "bütün devrim ve kaynaşma etkenleri"ni (Schmidt Rottluff) cezbetmeyi ve "kendilerini yaratıcılığa zorlayan içgüdüyü doğrudan ve otantik olarak yeniden canlandıran" (Kirchner) herkesi bir araya getirmeyi amaçlıyorlardı.
    Birbirlerine sıkı bir dostlukla bağlı olan Die Brücke'nin dört silahşoru, tıpkı romantik topluluklar gibi, yaşamlarını birlikte sürdürecekleri dar bir topluluk oluşturmak istiyorlardı - bu da fovlardan farklı olduklarını gösteren bir başka özellikti.
    Aralarındaki dostluk duygusu onları öylesine gerçek bir biçimde etki­lemişti ki, başlangıçta, yarattıkları yapıtları birbirinden ayırt etmek güç oluyor­du. Topluluğun her bir üyesinin kendi kişiliğini ortaya koyması yavaş yavaş oldu. Bu sanatçılar topluluklarına bir ad verdiklerinde, Delacroix'nın, nesnelerin derin içeriğinin anlatımı ve sanatçının derin benliğinin yansıması olan renkten, yaratıcı ile izleyici arasında "atılmış bir köprü" biçiminde söz etmiş olduğunu biliyorlar mıydı acaba?
    Die Brücke'nin çalışmak için seçtiği ilk yerler Dresden-Friedrichstadt'ta bulunan yük istasyonu yakınlarındaki ayaküstü düzenlenmiş atölyeler ile yaz aylarında, Moritzburg gölleri kıyısıydı.
    1906'da başka birçok sanatçı da hareke­te katıldı: Dresden Güzel Sanatlar Okulu'yla Dekoratif Sanatlar Okulu'nun eski öğrencisi Max Pechstein, Emil Nolde ardından da daha kısa bir süre için isviç­reli ressam Cuno Amiet ve Dresden Güzel Sanatlar Okulu'nda öğrenci olma­dan önce Görlitz'de litograf çırağı olarak çalışan Otto Müller. Die Brücke sanat­çıları aynı yıl, aşağı yukarı genel bir ilgisizliğin görüldüğü bir ortamda -Fran­sa'daysa fovlar hemen bir skandal yaratmışlardı- Dresden'deki bir lamba fabri-kasında sergi açtılar. Bir yıl sonra da kendilerini daha kararlı bir biçimde Richter galerisine kabul ettirdiler ve Alman öncü sanatının en uç noktasında yer aldılar. Die Brücke'nin izleyicilere sunduğu, tahta üstüne oyulmuş kalıplardan elde edilen özgün estamp dosyaları bu işin amatörlerince beğenilmeye başlandı (bugün bunlara çok ender olarak rastlanmaktadır).
    Topluluk, sanatsal eyleminde birdenbire, şiddetin ve belirgin bir saldırganlığın en üst düzeyine yükseldi. Amacı yüzyılın henüz başlarındaki kaynayan Almanya'nın en genç ve en etkin kişilerini bir araya getirmekti; bu amacına da ulaştı. Die Brücke ile aynı yıllarda, Münih'te, bazıları Alman Franz Marc, August Mack vb.), bazıları da Rus asıllı Vassili Kandiski ve Jawlinskiolan sanataçıların oluşturduğu bir başka topluluğun da benzer kaygılar taşıdığı görüldü.
    aynı evde yaşayan öğrenci grubu nasıl olurmuş öğrenin binler
    Tümünü Göster
    ···
  6. 131.
    +1
    @112 sen nediyorsun amk bu sanatçılardan sonrasını okumadım
    ···
  7. 132.
    0
    -panpa gaaak
    +olum kalkıyorum tamam
    -gaaak
    +tamam amk gibtirgit başımdan ya kalktım
    -gaaa.. (bu gaaak yani kalk sesinden ömrüm billah nefret etcem amk)

    -gaaak
    +tamam arkadasa mesaj attım o atcak imzayı ben uyuycam :(
    ···
  8. 133.
    0
    +olm dışarda yiyince çok para gidiyor :(
    -harbiden olm evde yemek yapalım :(

    (yapmadılar)
    ···
  9. 134.
    -1
    +ne yiyeceğiz
    -yannan
    ···
  10. 135.
    +1
    -sigaraya cok para gidiyor, sarma icek.

    -bira sisesine iseyen huur cocugu kim?

    -kanka senin bu manitanin kankasi var miymis?

    -lan valla babami arayacam ver telefonu para isteyecem

    ...
    ···
  11. 136.
    0
    @54 koltuktan düştüm senin dıbına koyyim
    ···
  12. 137.
    +1
    @110 ahaha bilinçli tüketici amk. benim de bir arkadaş birşey alırken başka markayla kıyaslıyor gram hesabı yapıyor amk.
    ···
  13. 138.
    +3
    -kurban olsada etler gelse amk

    -eğer 4. kattaki zekeriya abiler 1 poşet getirse karşımızdaki 2 poşet getirse ilk kattaki mustafa abiler 1 getirse 6 ay aç kalmayız amk

    -sinan abileri unutma

    -yok o binler getirmez amk
    ···
  14. 139.
    0
    çok güldüm amk
    ···
  15. 140.
    0
    okuycem hırhıvzed
    ···
  16. 141.
    0
    up ki ne up
    ···
  17. 142.
    0
    up ki ne up
    ···
  18. 143.
    0
    up ki ne up
    ···
  19. 144.
    0
    up ki ne up
    ···
  20. 145.
    0
    gel bi pes atalım sonra derse başlıcam zaten
    ···