1. 1.
    +23
    31. bünye
    Maatteessüf gibim hafif sol yana doğru yamuk
    Başşaklarımda mantar var, züt çatalımda pamuk
    Ayak kokmuş, saçlar yağlı, kıllarım yumuk yumuk
    Sırf otuzbir çekmek için kullandığım banyom var

    Kızlar durun nolursunuz, kaçmayın böyle benden
    Bir kerecik bandırayım bir arkadan bir önden
    Tutun, kavrayın,dilleyin, razıyım zaten dünden
    Bir bilseniz şaşarsınız,bin türlü fantazyam var

    en güzel örneklerindendir.
    ···
    1. 1.
      0
      ayakta alkışladım muallak, şokellayı köşeye koydum
      ···
    2. 2.
      0
      beklemek ne zor derlerdide inanmazdım
      ama yakıp kavururmuş insanın kalbini şimdi anladım
      tel tel ağardı saçlarım bak ben yaşlandım
      geriye bir bastonum birde paltom kaldı canım

      ömrüm sensiz geçer
      gözlerimden yaşlar düşer
      hayat ne çabuk geçer
      ···
  2. 2.
    +22
    ey bakire bakire
    bir am ver şu fakire
    31 çeke çeke
    zam geldi hacı şakire...
    ···
  3. 3.
    +17
    gibimde çiçek açtı
    kollarımda poğaça
    madem yüzme bilmiyodun
    niye çıktın ağaca
    bu sefer gibcem seni.
    bu ne biçim morcivert
    ben özledim annemi
    yaşasın cumhuriyet.
    ···
  4. 4.
    +10
    ilimilim bilmekdur
    ilim kendun bilmekdur
    ahmet mehmeti severse
    birisi gay demekdur
    ···
    1. 1.
      0
      Hece ölçüsüne şuky
      ···
  5. 5.
    +9
    beklemeden oldum yazar
    beklemeden geldi pazar
    beni korumaz başka halt
    değmesin inci'den nazar.

    her entrymde bir küfür
    beğenmediysen tükür
    tuba özay seni görünce kalkmaz
    bu ne biçim çüktür?

    sözlüğündür kralı inci
    gerisi hikaye, bazısı izdivaç
    bu ne biçim ses
    zütünü gibeyim kıraç.
    ···
  6. 6.
    +9 -1
    iphone 4

    ayfon 4 diye çalkalanıyor sosyal medya
    bana da fikirlerimi soruyorlar bu konuda
    nokya 3310'um çalıyor bu esnada
    bu sitiv cabs denen herif kim la ?

    ayfon 4'ü sol elle tutarsan çekmezmiş
    çekmese bile yine de milyarlar verirlermiş
    benim telefon duvara atmamdan bile etkilenmemiş
    zaten full çekse de "mesajsa turkcell, çalarsa annemmiş"

    hayatımda hiç aypodum olmadı benim
    piranha marka empeüçümden vazgeçemedim
    aypod alsam ona nasıl cankan yüklerim
    sitiv cabs şu gözlüklü herif mi la hele bi diyin.

    "bildiğiniz mac servisi var mı" diye tivit yazıyolar
    benim hala xp kullandığımı bilmiyorlar
    bizim aşağıdaki cafede 15 liraya format atıyorlar
    "sitiv cabs kim ?" desen "bakkala sor" der postalarlar

    hiç apple ürünü kullanmadan adımı duyurdum sosyal medyada
    ayfonun hassasslığı zerre değil umrumda
    benim teknolojiden anladığım xp-piranha-nokya
    onu bunu bırakın da bu sitiv cabs kim la?

    all rights reserved by "kyle"

    emek var binler.
    ···
  7. 7.
    +7
    Nietzsche aldı kırbacı eline
    Domal dedi karıya önüme
    Karı domalınca önüne
    Soktu yılanı zütüne

    Nietzche üstte bir köpek gibi
    Hareketleri fino gibi
    Karı altında bağrıyo
    Yeter artık bırak beni

    Karı artık bayılır
    Nietzsche hemencecik ayıltır
    Ümit eder gibmez diye
    Ama durmaz bu gib niye?

    Dedi umut etme nietzsche
    umut işkenceyi uzatır
    Ayılsan da bayılsan da
    Bu yarak bu ama yakışır

    Yapmamış 40 yıldır gibiş
    Bu zevki yaşamk büyük iş
    Hay aklını gibiyim nietzsche
    Çok gibiş yapardın bunca sene

    Nietzsche artık aldı bu tadı
    sence bırakır mı bu zütle amı
    Onca sene nelerle uğraştı
    dıbını gibtiğimin malı
    ···
  8. 8.
    +6
    belki zilyon kere verildi sözlükte ama ezberimde inci'ye daha uygun bir şiir bulamadım, huzurlarınızda sümbülzade vehbi efendi

    Azm-ü hamam edelim, sürtüştürem ben sana,
    Kese ile sabunu, rahat etsin cism-ü can..
    • **
    Lal-ı şarab içirem ve ıslatıp geçirem,
    Parmağına yüzüğü, hatem-i zer drahşan..
    • **
    Eğil eğil sokayım,iki tutam az mıdır?
    Lale ile sümbülü kahkülüne nevcivan..
    • **
    Diz çökerek önüne ılık ılık akıtam,
    Bir gümüş ibrik ile destine ab-ı revan..
    • **
    Salınarak giderken arkandan ben sokam,
    Ard eteğin beline, olmasın çamur aman..
    • **
    Kulaklarından tutam, dibine kadar sokam,
    Sahtiyandan çizmeyi, olasın yola revan..
    • **
    Öyle bir sokayım ki,kalmasın dışarda hiç,
    Düşmanın bağrına, hançerimi nagehan..
    • **
    Eğer arzu edersen ben ağzına vereyim,
    Yeterki sen kulundan lokum iste her zaman..
    • **
    Herkeze vermektesin, birde bana versene
    Avuç avuç altını, olsun kulun şaduman..
    • **
    Sen her zaman gelesin,ben Vehbi'ye veresin,
    Esselamun aleyküm ve aleykümüsselam...

    ---
    özet: adamın biri varmış ilk dizede sokup ikincide çıkarmış
    ···
  9. 9.
    +6
    şiir de yazarım bazen
    giymeyesin sakın pazen
    şimdi yaşasaydı neyzen
    çıkar mıydı hiç inci'den
    ···
  10. 10.
    +5
    ben bu dünyanın devr-i devranını, izzet-i nefsini gibiyim
    yansın bu muallakler su veren itfayenin hortumunu gibiyim
    ben delimiyim mecnun gibi bir am için çöllere düşeyim
    verirse verir, vermezse leylayı da gibiyim
    ···
  11. 11.
    +5 -2
    en bi güzel sanat lan bu. şş sessizlik.
    ···
  12. 12.
    +3
    inci sözlük

    inci inci bir incisin
    güzellikte birincisin
    yoktur internette bir eşin
    sen bu alemin çöplüğüsün.

    ne kuralın var ne konseptin
    aç kucağını herkes gelsin
    onlar da küfürden nasiplensin
    sen bu alemin çöplüğüsün.

    özgür insanların yerisin
    sınırın geçildiği çizgisin
    aç kucağını onlar sana gelsin.
    sen bu alemin çöplüğüsün.
    ···
  13. 13.
    +2
    kayserili emmim ne güzel yazmış şiiri:

    http://imgim.com/103wi8m.jpg
    ···
  14. 14.
    +8 -6
    am derindir am serindir
    ferahlık verir millete
    ye yemeği iç şarabı
    vur kabak gibi züte
    sen bu kafayla
    gibim girersin cennete (anonim)
    ···
    1. 1.
      +1
      neyzn panpa anonim değil
      ···
    2. 2.
      +2
      Adam koskoca Neyzen Tevfik'in şiirine anonim yazmış. Yazalı yıllar olmuş ama yine de senin amk
      ···
  15. 15.
    +2
    Ortalıkta gezen amlar
    Asit gibi öze damlar
    içimde kederler gamlar
    Ancak abazanlar anlar

    gibişmezsem şu yannanım
    Çatlarsa diye korkarım
    Taşlaşınca gib, anlarım
    Beni bir otuzbir paklar

    Otuzbiri çeker iken
    Avuçlarım sanki diken
    Bir kız olsa "yok mu giben"
    Dese, derim gibim paklar

    Her otuzbir sonrasında
    ibrahimin sofrasında
    Yemiş gibi olurum da
    Doymuşlukla zütüm kalkar

    amzütMemo der ki bundan kelli
    gibişmeyeceğim belli
    Yine de var bir teselli
    Dakkada bir gibim kalkar.
    amzütmehmet...
    ···
    1. 1.
      0
      Rezerved.
      ···
  16. 16.
    +2
    Sana 47 tane şiir yazdım
    ···
  17. 17.
    +2
    sağ elim

    sıcak duşun altında hunharca çekerken hepimiz
    belkide amansızca gibiliyor tanımadığımız ebemiz

    ne bir gidersiz sevgili, ne de şişme manken
    daha ilk saniyeden benimki oldu anten

    pürüzsüz istediğini duyduğumda karının
    aklıma geldi, erteleyip durmuştum tıraşını

    şimdi ben elime - elim bana bakıyor
    yine beni mi gibicen diye hüngür hüngür ağlıyor

    önümde arkamda amlı; sağ elim, elizabeth
    soldaki de henry olsun, isimsiz kaldı velet
    ···
  18. 18.
    +2
    dur ey aya ayak basan
    çöllerimin sarısında katle bilenen
    kana bulanmış bedenimin kırmızısına dur
    dur ey rüyalarını gerçeğe uğraşan
    gerçeklerini rüyaya çalışana dur
    dur ey aklının kılıcını şehrimin kalbine saplayan
    beş asırdır aydınlanan karanlık
    acem gözünün karasına dur
    lakin son emrinse vur
    dövüşüm arab lisanı kadar sert olur
    kafkas şarkıları kadar hızlı
    türkmen yüreği kadar cesur
    seni aya çıkaran aklın durur.
    ···
    1. 1.
      0
      Burdan bir iki satır araklıyacam
      ···
  19. 19.
    +3 -1
    yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç sakladı
    bir dakika araba yerinde durakladı
    neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar,
    gözlerimin önünden geçti kervansaraylar...
    gidiyorum, gurbeti gönlümle duya duya,
    ulukışla yolundan orta anadolu'ya
    ilk sevgiye benzeyen ilk acı, ilk ayrılık!
    yüreğimin yaktığı ateşle hava ılık,
    gök sarı, toprak sarı, çıplak ağaçlar sarı...
    arkada zincirlenen yüksek toros dağları,
    önde uzun bir kışın soldurduğu etekler,
    sonra dönen, dönerken inleyen tekerlekler...

    ellerim takılırken rüzgarların saçına
    asıldı arabamız bir dağın yamacına,
    her tarafta yükseklik, her tarafta ıssızlık,
    yalnız arabacının dudağında bir ıslık
    bu ıslakla uzayan, dönen kıvrılan yollar,
    uykuya varmış gibi görünen yılan yollar.
    başını kaldırarak boşluğu dinliyordu.
    gökler bulutlanıyor, rüzgâr serinliyordu.
    serpilmeye başladı bir rüzgâr ince ince,
    son yokuş noktasından düzlüğe çevrilince
    nihayetsiz bir ova ağarttı benzimizi
    yollar bir şerit gibi ufka bağladı bizi
    gurbet beni muttasıl çekiyordu kendine
    yol, hep yol, daima yol... bitmiyor düzlük yine.
    ne civarda bir köy var, ne bir evin hayali
    sonunda ademdir diyor insana yolun hali,
    arasıra geçiyor bir atlı, iki yayan
    bozuk düzen taşların üstünde tıkırdayan
    tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyor,
    uzun yollar bu sesten silkinerek yatıyor...
    kendimi kaptırarak tekerleğin sesine
    uzanmış kalmışım yaylının şiltesine.

    bir sarsıntı... uyandım uzun süren uykudan;
    geçiyordu araba yola benzer bir sudan
    karşıda hisar gibi niğde yükseliyordu,
    sağ taraftan çıngırak sesleri geliyordu;
    agır agır önümden geçti deve kervanı,
    bir kenarda göründü beldenin viran hanı.
    alaca bir karanlık sarmadayken her yeri
    atlarımız çözüldü, girdik handan içeri.
    bir deva bulmak için bağrındaki yaraya
    toplanmıştı garipler şimdi kervansaraya.
    bir noktada birleşmiş vatanın dört bucağı
    gurbet çeken gönüller kuşatmıştı ocağı,
    bir pırıltı gördü mü gözler hemen dalıyor,
    göğüsler çekilerek nefesler daralıyor,
    şişesi is bağlamış bir lambanın ışığı
    heryüzü çiziyordu bir hüzün kırışığı,
    gitgide birer ayet gibi derinleştiler
    yüzlerdeki çizgiler, gözlerdeki çizgiler...
    yatağımın yanında esmer bir duvar vardı,
    üstünde yazılarla hatlar karışmışlardı;
    fani bir iz bırakmış burda yatmışsa kimler,
    aygın baygın maniler, açık saçık resimler...

    uykuya varmak için bu hazin günde, erken,
    kapanmayan gözlerim duvarlarda gezerken
    birdenbire kıpkızıl birkaç satırla yandı;
    bu dört mısra değil, sanki dört damla kandı
    ben garip çizgilere uğraşırken başbaşa
    raslamıştım duvarda bir şair arkadaşa;

    "on yıl ayrıyım kınadağı'ndan
    baba ocağından yar kucağından
    bir çiçek dermeden sevgi bağından
    huduttan hududa atılmışım ben"

    altında da bir tarih. sekiz mart otuz yedi...
    gözüm imza yerinde başka ad görmedi
    artık bahtın açıktır, uzun etme arkadaş!
    ne hudut kaldı bugün, ne askerlik, ne savaş;
    araya gitti diye içlenme baharına,
    huduttan zütürdüğün şan yetişir yarına!

    ertesi gün başladı gün doğmadan yolculuk
    soğuk bir mart sabahı... buz tutuyor her soluk
    ufku tutuşturmadan fecrin ilk alevleri
    arkamızda kalıyor şehrin kenar evleri
    bulutların ardında gün yanmadan sönüyor,
    höyükler bir dağ gibi uzaktan görünüyor...
    yanımızdan geçiyor ağır ağır kervanlar,
    bir derebeyi gibi kurulmuş eski hanlar
    biz bu sonsuz yollarda varıyoz, gitgide,
    iki dağ ortasında boğulan bir geçide
    sıkı bir poyraz beni titretirken içimden
    geçidi atlayınca şaşırdım sevincimden
    ardımda kalan yerler anlaşırken baharla
    önümüzdeki arazi örtülü şimdi karla
    bu geçit sanki yazdan kışı ayırıyordu
    burada son fırtına son dalı kırıyordu
    yaylımız tükenirken yolları aynı hızla
    savrulmaya başladı karlar etrafımızda
    karlar etrafı beyaz bir karanlığa gömdü;
    kar değil, gökyüzünden yağan beyaz ölümdü...
    gönlümde can verirken köye varmak emeli
    arabacı haykırdı "işte araplıbeli!"
    tanrı yardımcı olsun gayrı yolda kalana
    biz menzile vararak atları çektik hana.

    bizden evvel buraya inen üç dört arkadaş
    kurmuştular tutuşan ocağa karşı bağdaş
    çıtırdayan çalılar dört cana can katıyor
    kimi haydut kimi kurt masalı anlatıyor
    gözlerime çökerken ağır uyku sisleri
    çiçekliyor duvarı ocağın akisleri
    bu akisle duvarda çizgiler beliriyor,
    kalbime ateş gibi şu satırlar giriyor:

    "gönlümü çekse de yarin hayali
    asmaya kudretim yetmez cibali
    yolcuyum bir kuru yaprak misali
    rüzgarın önüne katılmışım ben"

    sabahleyin gökyüzü parlak, ufuk açıktı
    güneşli bir havada yaylımız yola çıktı
    bu gurbetten gurbete giden yolun üstünde
    ben üç mevsim değişmiş görüyordum üç günde
    uzun bir yolculuktan sonra incesu'daydık
    bir han yorgun argın tatlı bir uykudaydık
    gün doğarken bir ölüm rüyasıyla uyandım
    başucumda gördüğüm şu satırlarla yandım!

    "garibim namıma kerem diyorlar
    aslı'mı el almış haram diyorlar
    hastayım derdime verem diyorlar
    maraşlı şeyhoğlu satılmış'ım ben"

    bir kitabe kokusu duyuluyor yazında
    korkarım yaya kaldın bu gurbet çıkmazında
    ey maraşlı şeyhoğlu, evliyalar adağı!
    bahtına lanet olsun aşmadıysan bu dağı!
    az değildir, varmadan senin gibi yurduna,
    post verenler yabanın hayduduna kurduna!

    arabamız tutarken erciyes'in yolunu,
    "hancı, dedim, bildin mi maraşlı şeyhoğlu'nu?"
    gözleri uzun uzun burkuldu kaldı bende,
    dedi:
    "hana sağ indi ölü çıktı geçende!"

    yaşaran gözlerimde her sey artık değişti
    bizim garip şeyhoğlu buradan geçmemişti...
    gönlümü maraşlı'nın yaktı kara haberi.

    aradan yıllar geçti, işte o günden beri
    ne zaman yolda bir han raslasam irkilirim,
    çünkü sizde gizlenen dertleri ben bilirim
    ey köyleri hududa bağlayan yaslı yollar
    dönmeyen yolculara ağlayan yaslı yollar!
    ey garip çizgilerle dolu han duvarları,
    ey hanların gönlümü sızlatan duvarları!...
    Tümünü Göster
    ···
  20. 20.
    +2
    Hislerin tercümanı
    ···