1. 876.
    +41
    Bir buçuk yıl oluyor neredeyse buraya taşınalı. Çok ilginç tipler gördüm gerçekten ama en ilginç olanları ise geçenlerde tanıştığım ve muhabbetlerinden çok keyif aldığım üç ev arkadaşı. Adamların üçü de 40’lı yaşlarında ve toplumun tutunamayanlar diye tabir ettiği fakat benim gayet iyi tutunduklarına ve yaşadıklarına şahit olduğum tipler. Ulan öğrenci olsa falan tamam, ev arkadaşlığı yapılır da 40’lı yaşlarda üç adamın ev arkadaşlığı yapması için ya homo olmaları ya da tuhaf bir hikaye taşımaları gerekir. Şimdi bunlardan biri Unkapanı köprüsü’nde olta bağlıyor, misina, iğne falan satıyor. Mesleğe bak amk. Dur daha. ikincisi hafta içi sirkeci treninde, haftasonu ise adalar vapurunda çakı-çakmak, ayna-tarak, ıvır zıvır şeyler satıyor bir milyona. Üçüncüsü ise bakırköy’de tavşana güvercine niyet çektiriyor. Hayatınızda görebileceğiniz en ilginç meslekleri icra ediyorlar bu adamlar ve bir müddettir akşamları beraber rakı içiyoruz. Ulan bir kere bile ısmarlatmadılar bana, hep kendileri açtılar rakıyı. Ben de ayıp olmasın diye sucuk, peynir, kavun falan getiriyorum meze olsun hesabı. Öyle ilginç hikayeler var ki, hayatı gerçekten yaşadığınızı hissediyorsunuz.

    Geçenlerde italya’da yaşayan, hatta bir vakit ünlü bir italyan aktrisle çalışma fırsatını bulmuş yönetmen bir dostuma mesaj attım ve buralarda öyle antin kuntin işler yapılıyor ki, al sana hikaye, gel de öttür be usta dedim. Hayatı uzaklarda aramamak lazım. Ağa barzo dizilerinde, sözlüklerden devşirilmiş popülist ve komikçi yapımlarda ya da gibimsonik gençlik dizilerinde. Hayat bu adamların, bir oltacının, bir niyetçinin ya da bir çığırtkanın yaşadığı kadar gerçek; kimilerinin hiç anlayamayacağı kadar da uzakta bazen
    ···
   tümünü göster