1. 26.
    +5
    (Bursa'da kendisini karşılayan çocuklara söylemiştir):
    Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim, kıymetli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şeyler bekliyoruz; kızlar, çocuklar!

    (Bir alay karargahının temel atma töreni esnasında bir koyunun temel için açılan çukura doğru, yere yatırılıp boğazından kesilmek üzere olduğunu gördüğü zaman, iran Şhı Rıza Pehlevi ile aralarında geçen konuşma) :
    Atatürk; - Ben kana bakamam! Bir tavuğun dahi boğazlandığını görmeye tahammülüm yoktur.
    Şhinşah; - Ya bu kadar çok bulunduğunuz büyük ve kanlı muharebe meydanları?
    Atatürk; - Ha, o başka meseledir; öyle yerlerde cesetlerin üzerinden atlayarak yürürüm. O bambaşka bir iştir.

    Birçok zaferler kazandım. Fakat, bunların en büyüğünden sonra bile her akşam, savaş alanlarında ölen bütün askerleri düşünerek içimde derin bir keder duyuyorum.

    Ben, muharebelerde dahi düşmanın üzerinde bir kin duymam; yalnız askerlik kurallarının tatbikini düşünürüm.

    Ben başkalarının yaptığı ilkelere değil, ancak kendi ilkelerime uyarım.

    Benim gözümde hiçbir şey yoktur; ben yalnız liyakat aşığıyım.

    Hiçbir zaman şahsi gücenikliklerimi, birtakım olumsuz girişimlerle tatmine kalkmak adiliğine tenezzül etmem.

    Benim müstesna olduğuma dair bir kanım yoktur.

    Ben ölürsem soylu milletimizin beraber yürüdüğümüz yoldan asla ayrılmayacağına eminim; bununla gönlüm rahat!
    ···
   tümünü göster