1. 8876.
    +34 -1
    o yayla gibi alana inince, etrafımızda ki arazi daha bir riskli hale geldi beyler.

    bulunduğumuz açık alanın sol tarafından aşağıya indiğinizde bir dere yatağı var devam ettiğinizde ise, büyük bir tepenin zirvesine çıkmış olursunuz. yani o tepede birileri olsa, bizi kevgire çevirirki sormayın gitsin,

    insan tedirgin oluyor ister istemez,

    açık bir alandasınız, sol tarafınızda büyük bir tepe,

    zaten yüzbaşımız hemen 1 timi ve 6 7 tane korucuyu o tepeye gönderdi ki sol tarafımızdan bir ateş almayalım,

    bir olduğumuz yerde yarım saat kadar durduk ki bu sol tarafımızı koruyacak tim oraya biz inmeden ulaşabilsin,

    onlar yola çıktıktan yarım saat sonra bizde yola devam ettik, o tepeden aşağıya doğru inmeye başladık ama yan yan iniyoruz, normal düz bir şekilde inmek mümkün değil,

    aşağıda ki dere yatağı zaten gitmemiz gereken dağa doğru gidiyor,

    o dere yatağına doğru indik, o dere yatağı oldu amk bildiğiniz dere amk.

    çok şiddetli olmasada su biraz sert akıyor e rüzgarında vermiş olduğu ivmeyle,

    ama insanı sürükleyecek kadar sert değil,

    fakat sıkıntımız şu.

    su bildiğiniz buz beyler buz.

    böyle soğuk bir su yok heralde dünya üzerinde,

    biz derenin olduğu yere indiğimizde, sol tarafımızı koruması için gönderdiğimiz timde tam üstümüzde ki tepeye varmıştı, o yüzden karşıya geçerken bir tehdit falan olmayacaktı bu biraz olsun iç rahatlatıcı birşey,

    savaş yüzbaşı dedi buradan geçecez, geri dönecek halimiz yok, dedi önden korucuları gönderdi,

    e korucu oranın insanı amk, tak diye geçtiler,

    ee biz?

    komandoyuz bizde, o adam geçti sen su soğuk yeeaa falan diyecek halin yok.

    bizde tak diye geçtik,

    ne olur ne olmaz diye de, geçen koruculara ip verildi ipe tutuna tutuna geçtik karşıya dizlerimize kadar girdik suya,

    e o dizler artık ne yapsın, takat kalır mı o dizlerde,

    buz gibi sudan çıktık bir rüzgar esiyor diz kapaklarım çatur çutur diye çatlıyor soğuktan amk.

    sanki yürürken durup dururken kırılacakmış gibi hissediyorsunuz, bir adım sonra dizlerinizin bağı çözülüp yığılacakmışsınız gibi hissediyorsunuz ama o dizler düşmüyor işte, devam etmenizi sağlıyor,

    geçtik dereyi biz.

    yolumuza tırmanarak devam edeceğiz bu sefer,

    dik bir yokuş ama çıplak bir arazi, heryer çamur çıkmaya başladık,

    o dıbına kodumun dağının eteklerindeyiz artık, o mantar tepeli dağ bildiğiniz üstümüze çökmüş durumda. ancak geriye doğru bakmanız lazım ki gökyüzünü göresiniz, dağa bakarak kafanızı ne kadar kaldırırsanız kaldırın gökyüzünü görmeniz imkansız.

    dik, sivri, çıplak, kayalıklarla taşlarla toprakla dolu bir dağ, tam komandoya yakışır anlıyacağınız.

    bir taraftan donuyorsunuz, dizleriniz titriyor, bir adım daha atamayacağım diye korkuyorsunuz, sırtınızda ki 30 kiloluk çanta da yağan yağmurdan olmuş 1000 kilo amk. soğuktan eldivenlerinizin ucundan çıkan parmaklarınız g3 ün buz gibi metaline yapışmış. ama durmak yok, niye?

    komandoyuz ya amk. devam..
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster