1. 1.
    0
    merhaba beyler. sıkıntı şu ki aşkta sevgide adamı fena giben yapılar olmakla birlikte, eninde sonunda tahammül derecenin karşılığı olan bir eşle yaşamak zorunda bırakıyor hayat adamı. Eline geçen şansları değerlendiremiyor göz göre göre kaçırıyorsan huzur çokta bilindik bir kavram olamıyor bu dıbına kodumun düzeninde. Vicdan dediğimiz neyse amk %100 huzur sağlayamıyor. neyse hikayeye geçeyim. pazarın öğleni hava 30 derece yapacak bişey yok bende yazıyorum. birileri dinlesin dinlemesin farketmez bitene kadar devam edecem burdan.

    neyse bir aralık sabahı karlı bir günde dünyaya gelmişim. hastaneye dolmuşta annemin karnında gidip amcamın arabasıyla eve geldiğim rivayet edilir. gecekondu sıfatlı büyük ve soğuk bir evde yaşanan ve hatırlanmayan birkaç yıldan sonra ilk hatırlamaya başladığım dönemlerde akdeniz bölgesinde bir köyde çocukluğumun bir kısmını, aynı ilin şehrinde başka bir kısmını, ege bölgesinin güzide bir şehrinde başka bir kısmını ve sonunda doğduğum topraklarda da başka bir kısmını tekrar yaşayarak kürkçü dükkanı hesabı 13 yılımı geçirdiğim eve gelmişim. ilkokul ortaokul bu serseri mahallede atari salonlarına gidebilmek için başlanan ufak çaplı işlerle geçmiş durmuş. hurdacılıktan tut simit satmaya kadar o yaşlardaki bir bebenin yapabileceği birçok işte fiilen bulunarak dönemin atari salonlarını maaşa bağlayan ufak müteşebbis olarak lise yıllarına gelmiştim. haliyle herşeyi kendi yapmak zorunda biri olarak lise yıllarına başlayan birinden ya arabesk dinleyip ot çekip faça atan bir adam olman yada düzeni yıkmaya geldik diyen getto orjinli bir kominist olman beklenir bizim oralarda. lise dönemlerini bu ikisinin arasında başarılı olup gidecem buralardan diyen adam sayısı epey azdır.

    bende bu mahalle baskısı sonucu sağ merkez partilerine oy yağdıran bir semtte donkişot hesabı sol görüşlü adam olmayı seçenlerden biriydim. afiş asıp eve geç gelen polise yakalanıp sabahın 4ünde alaksız semtlerde montsuz bırakılan sonra tekrar geçici işlerde çalışıp kendine bir mont temin eden bir ergen olarak 3 yıl geçirdim lisede. ilk gibtiğim kız bu dönemlerde karşıma çıktığı için ayrı bir anlamıda vardır o yılların. lise 2 nci sınıfta mahallemizin okula gitmiş ama bırakmış(neden bıraktığı meçhul) gözde kızlarından bir tanesi tarafından kömürlükte 2 defa boşaldığım ama kızın için sadece 1 kez girebildiğim(teorik olarak sex sayılmaz, aslında erken boşalmada bir rekor bile olabilir) 1 kez derken rakam olarak bir sadece 1 kez giriip ilk seferimi yaptığım yıllardı. daha sonra bu kızla dönem itibari ile cep telefon fiyatlarının murat 131 marka arabalara denk olması sebebi ve ev teelfonlarının tüm ailenin ortak kullanım alanı olması sebebi ile pencerelerimize koyduğumuz dikdörtgenler prizması mermer taşlarla haberleşerek uzun bir süre keyifli vakit geçirdiğim kısmınıda atlamayalım.

    lise 3ün son dönemleri düzenli eylemler var o sıralar. bu gezi parkı olayları gibi değil sadece solcu grupların veya sendikaların ayakta olduğu bir dönem kriz sonrası yıllar yani 2003-2004 falan. içinde buluduğum mihraktan bir kız var(kendisini E.K. olarak ifade edeceğim) mülkiyede okuyor(bilmeyenler için Mülkiye Ankara üniversitesi Siyasal Bilimler fakültesinin eski adı(diğer adı)) neyse acaip abayı yakmış durumadyım kendisine uzun zamandır. e tabi son dönemlerde gibime olan güvenimin artması itibari ilede ego baya tavan durumda. yolda yürürken çevreme acaip kız gibiyorum şuan diye içimden geçirerek milleti kestiğim bir yandanda içinde olduğum mihrakı kıt kafamla tanımalamaya çalıştığım karış kafalı dönemler. neyse E.K. ile o zamanlar kendi türümüzden insanların takıldığı yerlerde çok defa yanyana gelip saatlerce vatanı kurtardığımız sohbetler ve eylemlerde yaşanan fiziki dokunmalar dışında çokta bir temas etmişliğimiz yok.
    ···
   tümünü göster