1. 76.
    +3
    yine buraya gittim kendimle dertleşmek için. hafif soğuktu tabi. ama bu sefer esen rüzgar bana saç kokusu getirmiyordu. buna darılmıştım. hayallerimle örtüşen kokuyu, yine hayallerimde aradım. bir yandan, batan güneşi seyrettim, diğer yandan o'nu. saçlarını, dudaklarını, gözlerini.. yanımda olsaydı her şey mükemmel olacaktı. hayallerim git gide derinleşti. buraya geldiğimde her zaman kafamın bir köşesinde sessizce patlamayı bekleyen kaç kurtul buralardan, git sebepsizce dünyanın taa öbür ucundaki, buraya benzer bir yere. yıldızları seyret, farklı insanlar gör, farklı gözyaşları tat, farklı olsun herşey. farklı. telkininin gerçekliğini sorgular, acabalarımla savaşırım. genelde ben kazanırım. hep ben kazandım. ama beni mağlup etmesini de istiyordum o telkinin. evet, şimdi daha da çok istiyordum. onunla ya da onsuz... her türlü güzel olacaktı çünkü..
    onsuz gidersem buralardan, onu düşünecektim. yine hayallerimde mutlu olacaktım.. özlemi tadacaktım.
    onunla gidersem buralardan... işte o zaman her şey mükemmel olacak ve kaybetme korkusuyla yaşayacaktım.
    kaybetme korkusunu, onsuz kurulan hayallere yeğlerdim tabi ki..
    güneş çoktan batmış, çevredeki hayvanların sesleri azalmış, kuş cıvıltıları bitmiş, herşey yerini hüzne, kasvete, can sıkıntısına bırakmıştı..
    ben de içeri girip, şömine-soba karışımı olan o ısıtma mekanizmasını ateşleyip, yatağıma uzandım. pencerenin hemen yanında, abartısız, sade bir yataktı. eskiydi. eski hatıralar vardı üzerinde.
    arkamdaki yastığı, pencereyi görebilecek şekilde düzelttim. eski, sarı ışık veren ampülü, yanımdaki anahtardan kapattım.
    artık herşey benimdi.
    tüm bu manzara, hayallerimdi. benimdi.
    hayallerime çarpıyordu gölün uçsuz bucaksızmış gibi görünen silueti. hayallerime uğrarken, hemen yukarıdaki 4-5 tane yıldızla benim dedikodumu yapmaktan da geri durmuyordu. hayallerimi tanıyan göl, anlattıkça anlatıyordu yıldızlara.
    yıldızlar da söz veriyordu; o diyorlardı, o hayallerini gerçekleştirirken asla yanından ayrılmayacağım.
    hep izleyeceğim onu.
    burdan kilometrelerce uzakta, motogibletiyle hayallerini gerçekleştirirken de.

    derin uykuma dalacaktım az sonra. önce, duvardan bana bakan amcama teşekkürlerimi sundum, ardından yanımdaki eski masada duran 120 yıllık saatine baktım. yeniydi bu eski. tıkırtıları mesela, yeniydi. hep yeniydi. yeniliyordu, kendi hariç herkesin zihnini.
    ardından, her zamanki gibi soluk alışverişim yavaşladı, ve derin uykuma, narince dalmaya başladım...
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster