1. 76.
    +2
    ardından, günün yorgunlukla karışık mutluluğunu, endişesini atmak için, ölen amcamdan sadece bana miras kalan göl kenarındaki evine gitmek üzere yola koyuldum.
    tamamen tahtadan yapılmış, hemen yanında göl olan, ağaçların sağlam yer kapladığını, çevresinde nerdeyse ev olmayan ( en yakın ev 50-60 m ilerde, bura da tanıdıklar oturuyor) bir ev burası. bitişiğinde de, yine amcamın yaptığı bir sal vardır. arada sırada salla göle açılır, özellikle geceleri balık tutar, uzaklardaki yıldızlara bakarak hayaller kurar, kafamı dağıtırım.
    ···
  2. 77.
    0
    reserved
    ···
  3. 78.
    0
    devam et amk reserved
    ···
  4. 79.
    0
    reserved
    ···
  5. 80.
    +3
    yine buraya gittim kendimle dertleşmek için. hafif soğuktu tabi. ama bu sefer esen rüzgar bana saç kokusu getirmiyordu. buna darılmıştım. hayallerimle örtüşen kokuyu, yine hayallerimde aradım. bir yandan, batan güneşi seyrettim, diğer yandan o'nu. saçlarını, dudaklarını, gözlerini.. yanımda olsaydı her şey mükemmel olacaktı. hayallerim git gide derinleşti. buraya geldiğimde her zaman kafamın bir köşesinde sessizce patlamayı bekleyen kaç kurtul buralardan, git sebepsizce dünyanın taa öbür ucundaki, buraya benzer bir yere. yıldızları seyret, farklı insanlar gör, farklı gözyaşları tat, farklı olsun herşey. farklı. telkininin gerçekliğini sorgular, acabalarımla savaşırım. genelde ben kazanırım. hep ben kazandım. ama beni mağlup etmesini de istiyordum o telkinin. evet, şimdi daha da çok istiyordum. onunla ya da onsuz... her türlü güzel olacaktı çünkü..
    onsuz gidersem buralardan, onu düşünecektim. yine hayallerimde mutlu olacaktım.. özlemi tadacaktım.
    onunla gidersem buralardan... işte o zaman her şey mükemmel olacak ve kaybetme korkusuyla yaşayacaktım.
    kaybetme korkusunu, onsuz kurulan hayallere yeğlerdim tabi ki..
    güneş çoktan batmış, çevredeki hayvanların sesleri azalmış, kuş cıvıltıları bitmiş, herşey yerini hüzne, kasvete, can sıkıntısına bırakmıştı..
    ben de içeri girip, şömine-soba karışımı olan o ısıtma mekanizmasını ateşleyip, yatağıma uzandım. pencerenin hemen yanında, abartısız, sade bir yataktı. eskiydi. eski hatıralar vardı üzerinde.
    arkamdaki yastığı, pencereyi görebilecek şekilde düzelttim. eski, sarı ışık veren ampülü, yanımdaki anahtardan kapattım.
    artık herşey benimdi.
    tüm bu manzara, hayallerimdi. benimdi.
    hayallerime çarpıyordu gölün uçsuz bucaksızmış gibi görünen silueti. hayallerime uğrarken, hemen yukarıdaki 4-5 tane yıldızla benim dedikodumu yapmaktan da geri durmuyordu. hayallerimi tanıyan göl, anlattıkça anlatıyordu yıldızlara.
    yıldızlar da söz veriyordu; o diyorlardı, o hayallerini gerçekleştirirken asla yanından ayrılmayacağım.
    hep izleyeceğim onu.
    burdan kilometrelerce uzakta, motogibletiyle hayallerini gerçekleştirirken de.

    derin uykuma dalacaktım az sonra. önce, duvardan bana bakan amcama teşekkürlerimi sundum, ardından yanımdaki eski masada duran 120 yıllık saatine baktım. yeniydi bu eski. tıkırtıları mesela, yeniydi. hep yeniydi. yeniliyordu, kendi hariç herkesin zihnini.
    ardından, her zamanki gibi soluk alışverişim yavaşladı, ve derin uykuma, narince dalmaya başladım...
    Tümünü Göster
    ···
  6. 81.
    0
    ok
    ···
  7. 82.
    0
    http://www.youtube.com/watch?v=djkyXM2hiig
    ···
  8. 83.
    0
    devam lan betimlemeler ve üslup süper
    ···
  9. 84.
    +3 -1
    sabah olmuş, yeni bir güne başlamıştım. heyecanla kalktım yatağımdan, kahvaltı edecek bir kaç şey aradım buzdolabında, öyle ne var ne yok atıştırdım bir şeyler. artık tanrıça beni çağırıyordu. nedense onu hemen görecekmişim gibi hissediyordum. sanki evine gidicem, beni görecek, aşağı inecek ve bütün günü beraber geçirecektik. tüm hislerim bu yöndeydi.
    hemen motogibleti hazırladım ve çıktım yollara.
    evinin olduğu yere geldim.
    ···
  10. 85.
    +3 -1
    insanlar normal, günlük işlerine yetişme telaşı içindeydi. sanki hepsinden farklı olan tek kişi, işine gücüne koşturmuyordu. sanki evinde oturuyordu. ancak bunlar, sadece birer inançtı. en tehlikelisinden.
    evlerinin olduğu mahalledeydim. etrafımda evler, yollar, büfeler, kafa karıştıracak her türden şey vardı. herkes birşeyler peşindeydi. ancak o, nerdeydi?
    oldukça uzun bir süre o civarda bekledim. insanlara dikkatli dikkatli baktım. o geçse kesinlikle görürdüm.
    göz ucuyla, sağdaki evin penceresinde, benim yaşlarımda bir adam gördüm. sanki çevreyi inceliyormuşum gibi, hep onu kontrol etmeye başladığımda anladım ki, o aslında beni inceliyordu.
    ···
  11. 86.
    0
    takipteyim panpa ama biraz hızlı yaz amk merak ettim bu arada bastım şukunu
    ···
  12. 87.
    0
    reserved 70
    ···
  13. 88.
    +2
    dün beni hiç kimsenin görmediğine emindim. en azından, beni gören birini görmediğine de. bu yüzden, bu adamın bana bakmasının arkasında, dün geldi bugün gene geldi mantığının yatmadığını düşünüyordum. yanına gidip kızı sormayı düşündüm. bunu sorguladım mantıklı olup olamayacağını düşndüm. mantıksızdı aslında. beni tanıma ihtimali yüksek olan annesinin kulağına gitmemesi gerekn bir durumun oluşmasını neden sağlayayım ki? merakım yüzünden. evet, merak buna güzel bir bahane. ben, o adamın neden bana baktığını merak ediyorum.
    motorumdan aşağı indim, şöyle bir dolaşır gibi yaptım ve adamın olduğu yöne doğru, adama bakmadan, sağa sola bakarak yürüdüm. yanına geldiğimde muhabbeti başlattım :
    - ya ben birini arıyorum da bu sokakta oturuyor olması lazım tarif etsem tanır mısın
    + tanırım herhalde uzun zamandır burada oturuyorum ( buraya neden dikkat çektiğini, ilerde, çok ileride anlyacağımı bilmiyordum tabiki.)
    -ya bi arkadaş var kahverengi saçlı mavi gözlü 1.60- 1.65 boylarında?
    + ismini bilmiyor musun peki?
    - isini bilsem tarif etmezdim herhalde
    + ismini bilmiyorsun ama her detayın aklında hani
    - ya kardeşim tanıyor musun tanımıyor musun
    + yok, tanımıyorum hadi sana iyi aramalar.
    diyip evine girdi.
    ···
  14. 89.
    +2 -1
    aklımda, korkunç şeyler canlanmıştı. o adamın, kızın sevgilisi olduğu gibi. ama bunları düşünerek vakit kaybetmem çok saçmaydı. teorilerle kafamı bulandıracağıma, mantık yürüterek belirli bir noktaya ulaşabilirdim.
    mesela dün.
    dünü düşünebilirdim. dün, bundan yarım saat sonra, kafenin 50 m karşısındaki betonda oturuyorduk. eğer ki, bu durumdan o da etkilenmişse, o saatlerde, oralarda olması gerekmez miydi? hem gelmemiş olsa bile, işi çıkmıştır veya annesiyle ilgileniyor diye düşünüp kendime bahaneler yaratabilirdim. böylece hiç de üzülmemiş olurdum.
    saati beklemeye başladım o mekana gidip, saat geldi çattı, ortalarda kimse yoktu.
    bahanelerimi düşünüp, oradan ayrılmaya karar verdim. tabiki üzülmüştüm, ama yapacak bir şey yoktu.
    ya da vardı.
    mesela, kafenin içinden dışarı çıktıktan sonra, bana doğru bakan kişinin, o olabileceğini düşünmekten kaçınmamak gibi?
    ve o muhteşem burdayım sesinin, ona ait olabileceğini düşünmek?
    evet. o'ydu. müthiş bir mutlulukla yanına doğru, hızlı hızlı yürümeye başladım.
    ···
  15. 90.
    +3
    ilk o başladı söze, içinden gelen mutluluğun yansıdığı ses tonuyla.
    - naber ya
    + iyiyim nolsun sen nabıyorsun
    - iyiyim ben de. dün adını bile bilmediğim için sana nasıl ulaşacağımı bilemedim buraya geldim bende
    + bu kadar mı olur ya aynen bende öyle hatta şurdaki betona oturup bekledim 10-15 dk gelen giden olmayınca unutulduk zannettim
    - ya ne unutulması olur mu öyle şey
    + ama insan bi an düşünüyor tabi. napalım, içeri geçelim ve o kalan nescafeni bitirelim mi?
    - * olur bitirelim
    ···
  16. 91.
    0
    reserved amk
    ···
  17. 92.
    0
    reserved
    ···
  18. 93.
    +1 -1
    reserved amk ne biçim anlatıyon lan sen aşık olma moduna girdim oç
    ···
  19. 94.
    0
    devam etsene gibik
    ···
  20. 95.
    +2
    cafeye girip saatlerce konuştuk. okuduğumuz okullar, ailevi meseleler, tabiki en önemlisi adlarımız, herşeyimizi anlattık birbirimize karşılıklı. bunlardan en önemli olanıysa, ailesiyle alakalı anlattıklarıydı.
    ···