/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 151.
    +1
    Sonra kulağıma yaklaştı. “Hakkımda hiç bir şey bilmiyorsun tatlı çocuk.”
    +Anlat da bileyim!
    Gözleriyle ortalığı kolaçan edercesine, kafasını hızlı hareketlerle sağa ve sola çevirdi. Kimsenin duymasını istemeyeceği bazı şeyler söyleyeceğini bekliyordum ki.
    -Pardon bakar mısınız?
    “Buyrun” dedi garson.
    -Buraya bir kadeh kırmızı şarap bir de bira alabilirmiyim?
    “Bira sevdiğimi nerden biliyordu ki?” “Acaba şarabı benim için mi söyledi?” Ne kadar da dert etmiştim herhangi birisini içebilirdim. Tabi ki birinci tercihim bira olurdu. Tuğçe’yle hala aynı pozisyonda dans benzeri birtakım hareketler yapıyorduk. Aslında daha doğrusu birbirimize sarılıp vücutlarımızın, aşkımızın birbirimize ait olmanın tadını çıkarıyorduk. Komik bir şey yokken gülümsüyor, Tuğçe başını omzuma koydukça krem şanti esanslı saç kreminin kokusunu içime çekiyordum.
    “Erkekler kadınların sadece kokusuna bile aşık olabilir. Hele ki vücudunun kokusuyla harmanlandıysa…”
    Aslında onun bana aşık olduğuna emindim. Hatta o kadar emindim ki şuan çıkma teklifi etsem kabul ederdi. Bana her baktığında gülümsüyor. Boş olduğu her saniye sarılıyordu. Yeni çıkmaya başlamış amatör çiftler gibiydik.
    “Sevdiğim kıza değil, seviştiğim kıza aşık olmuştum.”
    Kulağına doğru usulca başımı eğdim başı omuzlarımda olduğu için çok eğmeme bile gerek kalmadı. Az sonra söyliceklerime hazırlanırmış gibi boğazımı temizleyip;
    +Sana gerçekten fena aşık oldum.
    Yüzünü bana doğru çevirdi, o kadar aşıkmış gibi gülümsedi ki… “Bende sana diyeceğine emindim.”
    -Hakkımda hiç bir şey bilmiyorsun bana nasıl aşık olabilirsin?
    +Hakkımda hiç bir şey bilmiyorsun benle nasıl sevişebilirsin ki?
    -Sevişmek bir olaydır. Sevmek ise bir olgu.
    “Of Allah’ım bu kızla neden laf dalaşı başlattım ki” diye kendime soruyordum. “Senden zeki işte.” O kollarımın arasında yine başını omzuma koydu. Mekan kopuyor. Biz ise yumak yumak sarılıyorduk. Başını kaldırdı.
    -Buraya neden geldiğimizi anladın dimi?
    Tahmin ediyordum aslında muhtemelen satanist falandı. “Ne kadar ergence” diye düşünmekten kendimi alamadım. Acırcasına boğuk bir sesle
    +Tahmin edebiliyorum. Satanist falansın.
    -Tam olarak öyle değil.
    Sarılmayı bıraktık masanın üzerindeki içkilerimizi içmeye başladık. Gözlerinin dolmaya başladığını görebiliyordum.
    -içkini bitir. Biraz dışarda oturalım başım ağırdı.
    +Olur nasıl istersen.
    Masamın üzerinde duran birayı iki hamlede bitirdim. O ise şarabı yarım bıraktı. Masanın altına eğildi deri ceketlerimizi alıp bana ait olanı uzattı. Yavaş tavırlarla ceketini giydi. Elini uzattı, parmaklarının arasına parmaklarımı kenetleyerek çıkışa doğru yöneldi.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster