/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 176.
    +2
    Beynimde yıldırımlar falan çakmıştı. Aklıma ilk gelen şey caminin oradaki taksi durağına gidip Tuğçe’nin dün akşam nerede indiğini öğrenmekti. Mükemmel bir fikir diye düşünmeye vakit bulamadan sandalyede asılı olan gömleğimi üzerime geçirmeye başlamıştım. Pantolon, gömleği takip etti. “Ceket?” “Hah doğru ya dün gece salonda çıkardım.” Salona koşup c
    +eketimi giydim. Kapının önünde ayakkabılarımı bağcıklarını sökmeden sağ tekini sol ayağımla, sol tekini de sağ ayağımla çıkarmıştım. Birbirinden çok farklı yerlerde duran ayakkabı teklerimi işaret parmağım yardımıyla teker teker tekrar giydim. Ayağa dikildim ceplerimin üstünden muhteşem dörtlüyü yine farkı sıralarda tekrar ettim. “Cüzdan, telefon, anahtar, sigara” “Sigara?” “Of sehpanın üstünde kaldı.” Ayakkabılarımı çıkarmaya üşendiğim için dizlerimin üstünde sürüne sürüne salona kadar gittim. Haklısınız çıkarsam daha az enerji ve zaman harcardım ama üşengeçlik işte. Sehpanın üzerinden hemen sigara ve kibriti alıp parmak uçlarımla halıya basarak kapıya kadar geldim. Bin bir zorlukla kapımı kapatıp sokağa indim.
    Koşmak zorunda olduğum için sigara yakmaya fırsatım olmadı. Zaten artık sevgilim vardı yürürken sigara içmek için fazlasıyla cooldum. Koşarken arkaya doğru uçuşan ceketimle gizemli suçları çözmeye giden dedektifleri andırıyordum. Kabul etmeliyim ceketle koşmak bana hep havalı gelmiştir. Kafamda yine yolu bölerek durağa ulaşmıştım. Duraktaki panoda “63”’ün kaç durak sonra geleceği yazmıyordu. Kentkartımı doldurmak için mükemmel bir zaman aralığıydı. Kartımı doldurup durağa geldiğimde “63”’ten hala bir haber yoktu. Durağın yanına geçip bir sigara yaktım. insanlar rahatsız olmasın diye sigaramı genellikle durağa biraz uzak mesafede dükkan veya mağaza önünde içer, bir şeyler satın alamayacağımı bilsem de vitrinlerini seyrederdim. Esnafların sevmediği bir numaralı insan tipi işte…
    Sigaramı bitirdikten dört-beş dakika sonra otobüs ileriden kendisini gösterdi. Uzun körüklü, mavi Volvo marka bir otobüstü adeta yürüyen dev bir hurdayı andırıyordu. Otobüse bindim rahatsız arka koltuklarından birine geçtim. Tümseklerden geçtikte rahatsız oluyor, yanımın boş olmasına rağmen ileride ayakta bekleyen kızın neden yanıma oturmadığını merak ediyordum.
    “Çok da umurumda ayakta kalsın salak”
    Yolu izleyerek yolculuğumu tamamlamayı planlıyordum öğle saatleri olduğu için otobüs çok kalabalık olmadı bu sebeple uyuyormuş numarası yapmaktan da kurtuldum.
    Otobüs durağıyla, taksi durağı arasında yürüyerek iki dakika koşaraksa kırk beş saniyelik bir mesafe vardı. Otobüs durağa gelmeden ayağa kalktım. ilerleyip “DURACAK” düğmesine bastım. Körüğün ortasında ayakta bekleyen kız oturmak için yine hareketlenmedi. Sanırım körüğün üstünde seyahat etmek onun için eğlence kaynağıydı veya başka her neyse. Otobüs durakta durdu. Kapılar dev bir hurdanın gövde gösterisiymiş gibi büyük bir gürültü ile açıldı. Otobüsten kendimi durağa atıp, yine uzman bir dedektif edasıyla koşmaya başladım.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster