Ben paketçiyi beklemeye devam ederken benim kevaşede koca kıçını zar zor oynatarak bir o odaya bir bu odaya gidip duruyordu. Benim yanımdan geçerkende yalandan bi gülümsüyordu.. Dur sen duuurrr gülüşünü gibicem senin...

Derken beklenen kervan ufukta gözükmüştü.. Paketçinin, gecenin bir yarısı gelen siparişe sövdüğü yüzünün 50 tonundan anlaşılıyordu..

Neyse bu paketi teslim etmek için hemşireyi ararken, bizimki bir odadan çıkıp paketçiyi görünce heyecandan steteskopu bana sokacak sandım.. Paketçiye doğru bir koşuşu vardı sanırsın 250 kilo camış kurbandan kaçıyor, yer gök titriyor, bina başımıza çöktü çökecek.. Rahmetli Ihsan Doğramacı mezarında ters dönmüştür.. He bu arada kankama karı sözüm vardı onuda halledeyim, dedirtti gibtiğimin morfini bana..

Neyse binler bu kurbanlık camışın önümde sağlı sollu koşuşu beni iyice hırslandırmış o kebabı ona yedirtmemeye and içmiştim.

Aslında binler o karı öyle kiloluda değildi, hatta bildiğin güzeldi vücut ölçüleri vay amk demekki nasıl hırs yapmışsam artık yada morfin gözlerimide etkilemeye başlamıştı.. Allah Allah

Neyse kebaba geri dönelim biz.. Bizimki paketçiyi aldı geçti hemşire odasına, 5 dakika paketçi içeriden çıkmayınca aha vallahi bu sefer bu karı paketçiyide yedi dedim ve hafiften ürperdim.. Tam tekerlekli sandalyemi geri vitese alıyordum ki paketçi odayı terk ettii.

Evet, sıra bendeydi planım bir saat gibi işlemeye başlamıştı..

Hemen hemşire odasına yakın bir yere pusu attım.. Ve e250 model yarı akıllı telefonum ile kankime msjı çaktım;

• Kezban tatile çıksın*

Operasyon başlıyordu...