1. 2101.
    +1
    senden arta kalan vakitler de
    birkaç nefes yani
    öfkeli oluyorum
    ışık saçan kokunun
    arasında sağnak yağmura tutulmuş
    parkalı bir adam olarak
    teninin sokaklarında dolaşmak
    senin kadınınlığının kutsaliyetini bilirim
    ki
    amonyak çiçekleri de tanır seni
    masalar
    alkoller tanır
    sen çok yükseklerde
    ben zemheri bir kuytunun dibi
    kaçık bir serseri
    nasıl uyanmak isterse ki
    tanrı sıkıp yakasını
    atar ya sokağa
    işte öyle tut
    öyle sık
    sende ellerimi
    kızıllığın lavdan ne farkı var
    bir sigara bir de şarap var
    ezilmiş bir üzüm tanesi kadar
    mağrur fakat gururlu
    çöplüklerin üzerinde uçuşan
    bir çift martının gözleri
    diplerde boyasız ve mat duvar
    o duvarı aştık mı ki
    o duvarı aşmak
    özlemin bitişi
    çiçekler biriktir bağrında
    çay ocakları
    şiirler
    kurşun ve tabancalar
    hepsi ne kadar gerçek ve
    tuzlu bir avuç su gibi
    çay ocaklarında ki serseriler
    açık çay seven bir huur gibi
    ellerinin soluk ve bitkin renklerinde
    sen kitapların arasında
    ben sıcak ve nem eşliğinde
    şu geceler olmasaydı belki
    ne sen kalırdın içinde
    ne de hayat denilen şu illet
    otursam bir gece karşına
    bir kussam ki
    hiç bir çelik öyle kararmasa
    ben bir hiçim desem
    senin büyüklüğünün karşısında
    ben bir kimse değilim
    senin tek bir nefesin karşısında
    benim ne bedemin
    ne nefesimim
    en ufak bir önemi yok
    billahi
    senin bir saç telin kadar dahi
    önemli değil şu aciz adamın bir ömrü
    öyle bir yalnızlık giyinmişiz ki
    bin beden büyük gelir üzerimize
    ışığın vurduğu duvarlın
    kavuşmanın şarkılarının yazılı olduğu
    kalbinin o
    masmavi duvarı
    bir ben mi dokundum sanki
    bir ben şarkına dağıldım
    bir ben mi gördüm
    sende ki o varlığı
    her adam bakar senin göğsüne ancak
    kaçı görür benim gibi
    yalnızca kalbini
    sen bir gün
    uyandığında yanında bir mutluluk
    diğer oda da ufak bir mutluluk beşiğinde
    belki bir boşluk belki de
    bir dudak öpeceksin
    mutluluk doldurup taşıracak seni
    beni bıçakların arasından çekecek o mutluluk
    çekip gitmeye haber vermiyorsun
    ben en ufak bir ateşine bakarım
    sen mutluluğun kokusunu çekerken
    ben ciğerlerime dolan soğuk havayı
    öylesine soluyup bırakacağım
    hangi adam şiir yazar sana
    kim bir kadından fazlasını görür sende
    bir baban sever seni böyle
    bir de onun azı ben
    bana böyle anlatmadılar
    ne kitaplar ne şaraplar ne filmler ne öğretmenler
    sevgiyi
    aşkı
    mutluluğu
    anlattılar da
    onları kaybetmeyi anlatmadılar
    sevgi durup bir hayatın sokağında
    umarsız bir an da kaybetmek demekmiş meğer
    tuzlu bir su içip
    ciğerlerinin yanışını izlemekmiş meğer
    seni uzaktan ve
    gizlenerek izlemekte buymuş meğer
    seni uzaktan ve gizlenerek izlemek
    mutlulukmuş meğer
    sen iyi bir insan olacaksın
    bir evin
    bir aile
    ne bileyim işte
    bir adama ait olacaksın
    bir yer bir mekan olacaksın
    vergi levhan
    işin
    maaşın
    araban ve saygınlığın olacak
    benden gelmeyen
    bir kumral çocuk
    anne diyecek sana
    ben olmayan birisi
    eş diye haykıracak gözlerine
    ben ise izleyeceğim bunları
    ben iyi bir insan değildim zaten
    bir işim olamadı
    okulumu bitiremedim
    seni anlayamadım
    konu ben değilim
    konu
    anlam
    madde
    mana
    gökyüzü
    mavi
    şarap
    sokak
    ışık
    şarkı
    şiir
    hepsi sen
    bunların hepsi
    eşittir
    hayat
    hayat
    eşittir
    sen
    ölüm
    eşittir
    gözyaşın
    benim vatanım sensin
    bir mutluluğun ucundan tuttuğunu
    bir cinayet mahalini değil de
    bir sevgiyi mali meskun tuttuğunu bileyim
    tek bir nefes almam
    bilsem ki
    bir adam seni benden çok seviyor
    bileklerimi keserim
    üstelik haberin dahi olmaz
    canını yakacağımı bilsem
    bir dakika gelmem zihnine
    yok ederim kendimi
    soyutlarım bu dünyadan
    ben artık iflah olmam
    bu dünya toparlamaz beni
    ne çay ne de şiir adam etmez beni
    benim sakallarım uzun artık
    ucuna hayal takılır
    ben parkamı çekip göğüs kafesime
    gezindiğini bildiğim sokakları arşınlarım
    okuduğun kitapta ki
    en az role sahip karakter olurum
    ben bir dünya olurum da
    sen içinde bir orman olursun
    ne bir tırtıl kelebek olur
    ne bir fidan ağaç
    ben içinde gezen bir meltem
    vururum
    gecenin yorgun vakitlerinde
    sonra bakarsın
    bir ihtilal olur
    namlusu soğuk
    bir kelime doğrulur
    senin adının geçtiği yerlere
    senin adının geçtiği yerler
    en özgür yerler.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster