/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 2426.
    +7 -1
    ankesörlü telefon kartı aldım marketten ve numarayı aradım. iki kez çaldı ve soluk soluğaydı. Neredesin, adres neresi" dedim. "Dur azgın herif, iş üzerindeyim. Aşkım adres de kızılayda şura şuranın şu katı, ama yarım saate müsait olurum" dedi.

    Telefonu kapattım ve verilen adrese doğru hareketlendim. insanlar yüzüme bakıyor ve korkuyorlardı. Burnum kocaman olumuş, kafamda bir yarık ve belimden kan akıyordu. Üstelik hava daha da soğumaya başlamıştı. Mini mini kar atıyordu ama çok da sert değildi. Ayakkabılarımın için bile kan kokuyordu eminim. Eczane bulamazdım bu saatte. Ceyda yarım saate müsait olacaktı. Bu aralıkta elimi yüzümü kandan temizledim ve kocaman bir yüzüm olduğunu gördüm. Gözüm %30 falan görüyordu. Çok kısılmıştı ve açmaya çalıştıkça gözüm ağrıyordu. Tam anlamı ile palyaço gibiydim ama arı sokmuş palyaço.

    Ceydanın verdiği adrese gitmeden önce marketten bıçak aldım. Uzun ve sıkı bir bıçaktı. Kesinliği fena sayılmazdı. Market personeli çok enteresan baktı ve market personelinin arkasında 6 kişi belirdi. Evet, fazıl ve arkadaşları. Koşarak marketten çıktım ve adrese doğru ilerledim. Bugün hüseyin bolt gibiydim ve bir o kadar elvan abeylegese gibi. Elvana ne olmuştu? Dopingli falan çıkmamıştı değil mi?

    Koşarak binaya girdim ve fazılları bir kez daha atlatmış oldum. Binaya girmek üzere karanfil caddesinin sonuna doğru bir cafeden minyon kızın çıktığını gördüm.

    "Ne oldu senin yüzüne? Ne bu halin?" dedi
    "Hiç sorma boşver" dedim
    "Çabuk hastaneye gitmemiz lazım" dedi
    "Hayır, iyiyim böyle, acelem var, akşam evde konuşuruz" dedim
    "tamam dikkat et kendine" dedi ve gülümsedi. Evet yine o gülümseme. Ama nedense ahsen gibi değil de sadece kendi gibi güzel gülmüştü.

    Koşarak devam ettim ve minyon tipli kızla konuşurken fazıl ve arkadaşlarını atlattığıma emin oldum. Artık diğer sokakta arasınlar dursunlar. Hızlıca ceydanın evine geldim ve kapıyı çaldım. 22 dakika olmuştu. Bence ülkede erken boşalma problemi vardı. O yüzden yarım saati doldurmadan gitmişti bin kurusu. Kapıyı hiç sorgusuz sualsiz açtı. Direk içeri daldım ve benim elimden yüzümden tanıma şansı yoktu. Adi bir zütverene benziyordum çünkü. Bıçağı çıkarttım belimden ve içeri geçmesini söyledim. Koltuğa oturdu ve çığlık atmadan düzgün biçimde yüzüme baktı. Güleceksiniz ama bana dedi ki "neden diye sormaya mı geldin?"
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster