/i/Dertleşme

Derdini anlatmayan derman bulamaz..
  1. 1.
    0
    sevgili arkadaşım,
    bu yazacaklarımı lütfen can kulağıyla dinle. şu ana kadar çok öğüt istemişsindir. çok öğüt dinlemişsindir. yapman gerekenler çok belli aslında, sadece yapacak gücü bulamıyorsun kendinde;

    ama ben bu sefer sana yapman gerekenleri yaparsan hayatının nasıl değişeceğini anlatmak istiyorum. bu yazıyı yazma sebebim küçüklüğümdeki pişmanlıklarımı bir nebze gidermek; belki bir kardeşimi doğru yola sokmak.

    ortamımı kurayım başlayacağım. umarım okursun yazdıklarımı.
    ···
    1. 1.
      0
      bu yazı çok uzun olmakla beraber okumanı öneririm. güzel kısımlarını çalışmanın meyvelerini bir sonraki -sigara molası- yazımda yazacağım.

      Nasıl aşağılık bir insandım ondan bahsedeyim önce. ben tek derdi kendi mutluluğu
      olan başkalarını düşünmeden eziyet eden biriydim. mahallede kendimden küçükleri istismar etmekten tut, kızlara asla yapılmaması gereken sapık ruhlu bir çocuktum. hırsızlık, insanlarları kullanmak, tehdit etmek... çok büyük ahlaksızlıklarla günümü geçirdim. zekam ve hitabetim sayesinde ise çoğu durumdan kolaylıkla kurtuldum. sonra yaptıklarımın yanlış olduğunu farkına vardım ruhsal çöküntüye girdim. hal böyle olunca 9. sınıfta matematikten asla verilmemesi gereken bir sözlü notu ile 44.5'tan 2 getirerek kalmaktan kurtuldum. karnem adeta deplasman takımlarının at koşturduğu yerken, beden eğitimi müzik ve edebiyat dersim 5 ile adeta parıldıyordu. öğretmenler ve sınıf arkadaşlarımın üstüne umudu kesenler tayfasına ailem de eklenince, daha açık olmak gerekirse bu çocuk okumayacak deyince, hayatımda hiç olmadığı kadar umudum kırıldı.

      internetin popülerleşmesiyle ve aile durumumuzun birazcık iyileşmesiyle beraber sokak çocuğundan internet asosyaline dönüşmüştüm. odanda internete girebileceğin bir bilgisayar varsa ve bilinçsiz bir çocuksan sabahlara kadar oyun oynayıp sabah uyanırmış gibi yapıp okul gitmen gayet normal bir durum tabii. dedim ya bilinç ve vizyon sıfır: o zamanki halimle senin en büyük ortak noktan bu maalesef.

      karnemdeki notlar kötü durumunu korurken kötü çocukluğum ve diğer acıların çaresini alkolde aramam 11. sınıf yazına denk geliyordu. lanet olası sigaraya da o zaman başladım zaten. tekelden extramı alır camel soft ile ne olacak bu kötü halim der içerdim.

      derse girip dinlemek çok zor değil aslında, ama aklında başka ve daha önemli şeyler olunca kim konuşsa 40 dk dinlemezsin. okulu bırakmayı, evden kaçmayı, ülkeden kaçmayı hatta intiharı düşündüm 11. sınıfta. benim annem yatılı lisede okumuş. sağolsun her gün zorla okula zorlardı. şükür devamsızlık sorunum yoktu. herhalde aynı kaderi paylaşırdık öyle olsaydı.

      sınıf arkadaşların 400 puan alırken ilk 10 bin hedeflerken 270 almak utanç verici bir şeydir. lisem iyiydi, arkadaşlarımsa daha iyi. hepsi beni bir böcek görürdü sağolsunlar. ygs denemelerinde puanın neyse sen de o kadar adamsın sınav yaklaşınca.

      bir deneme çıkışı yaktım sigaramı, sonra sönen sigarayla bir daha, bir daha. artık midem bulanana kadar içmiştim oturdum bir banka. hava denemelerimle yarışacak kadar kötüydü. karşıdan karşıya geçerken ölmüş olmayı dilerdim.

      ben hayatımı o zaman değiştirmeye karar verdim. hayatımda hep çalışmaktan korkmuştum, ya başarısız olursam diye. halbuki çalışmayınca zaten başarısızsın. ve acı gerçek şu ki başarısızsan toplum sana bir böcek gibi bakıyor. belki internetteki arkadaşların, ya da senin gibi başarısızlar arasında bir saygın olur ama bunlar gelip geçici şeylerdir. şu ana kadar kaç kelime yazdım bilmiyorum bir kere arkadaşlarımdan bahsetmedim, çünkü gerçek arkadaşım değildi hiçbiri bunu geriye bakınca daha iyi görüyorsun.

      her neyse: korkumu yendim çalışmaya başladım. problemim çok geride olmaktı ama sorun değil sonuçta sınavda osrulan bilgi sınırlı. evde sürekli konu çalıştım okulda soru çözdüm. kaç gece aç karına sigara ve kahveden kustum, stresten hasta oldum ama ben lys'de ham puanda ilk 1000'e girdim. tembelliklerimle okul puanı bayağı geriye uçurdu ama olsun. değdi be. hayatımda ilk defa gurur duyduğum bir başarım vardı. böcek olmaktan kurtulmuştum.
      Tümünü Göster
      ···
    2. 2.
      0
      üniversite ismi vermeyeceğim. çünkü konumuz bu değil. her üniversite böyle olmasa da üniversite sınavında yüksek bir puan alırsan hayatının nasıl değişeceğinin sadece küçük bir önizlemesi.

      aç bir suriyeli çocuğu tatlıcıya zütür ne yapacağını şaşırır, neryee bakacağını, nasıl ve ne yiyeceğine karar veremez. alt-orta sınıftaki insanlarla yüksek sınıftaki insanların arasına terfi etmek de bunun gibi bir şey işte. küçüklüğüm gri binaların arasında. suru birikintilerinin arasında top koşturmakla geçti. oysa üniversite öyle değil sevgili kardeşim: üniversitede her yer yemyeşil. yeşilse bana mı yeşil diyebilrsin belki ama dersten çıkınca genç ve güzel insanların neşe ile oturduğu bir ağaç gölgesi ilk bakışında her insanı büyüler. her çeşitte istediğin muhabbeti yapabildiğin ilginç insanlar, güzel giyinen güzel kokulu kızlar. bira dışında başka içkileri öğrendiğin alkolllü ortamlar, batak dışında kağıt oyunu öğrendiğin kahve ortamı bile kaliteli ortamlar, ve düzen.

      düzen ve düzensizlik aslında bir insanın hayatına etkisi sandığından daha büyüktür. istanbul, ankara ya da izmir farketmez. google maps'ten açtığın takdirde iğrenç binaların yanı sıra, karman çorman olmuş yollar, ne idüğü belirsiz bir şekilde planlanmış sokaklar görürsün. oysa:

      https://en.wikipedia.org/...issioners%27_Plan_of_1811 1811'de new york'ta
      https://en.wikipedia.org/...n%27s_renovation_of_Paris 1853'te paris'te

      hayat geçirilmiş insana insanca değer veren şehir planlamaları vardır. istanbul, konstantiniyye hatta en eski adıyla konstantinopol şehri bu yıllara kadar dünya'nın en güzel şehriyken şu an düzensizlikten yaşanmaz bir şehir.

      bu düzene üniversitede o kadar güzel alıştım ki. patikalar, yollar, ağaçlar, çiçekler, böcekler... her seferinde sana insan olduğunu ve değer görüldüğünü anlıyorsun.

      gerçekten bir şeyler öğrenebildiğin derslere giriyorsun. ilgini çekiyor lan dersler. 50 dakika oturuyorsun ve dinliyorsun. aslında integralin sadece türevin tersi olmadığını, karmaşık sayıların matrislerin aslında anlamlı şeyler olduğunu öğreniyorsun. çevrende anlamlandıramadığın sorulara cevap buluyorsun.

      ders aralarında bahçeye çıkıp sigaranı içiyorsun, istersen 2 adım ötedeki kafeden bir kahve al çay al, sade gitmez şimdi. şu kız gibilir gibilmez muhabbetinden harbiden zevkli ve kafa açan muhabbetlere dalıyorsun. istersen sigaranı hocanla içiyorsun.

      yanlış anlaşılmasın sigara kötü bir şey ama arkadaşlarınla ders arasında asistanla sigarayla taşşak muhabbeti yapmanın kötü bir şey olduğuna beni kimse inandıramaz.

      her neyse. ev ya da yurtta kalıyorsun üniversitedeyken. ben okulun yurdunda kaldım biraz ondan bahsedeyim. eğer oda arkadaşlarınla sinerjiyi yakalarsanız oda senini için uyuma çalışma mekanı değil zevk mekanı olur. biz türkiyenin dört bir yanından birbirimizi bulduk hiç ayrılmadık sonra. kah sabahlara kadar 5-6 monitörden 6-7 kişi kupon yaptık, kah kutu kutu alkol soktuk ismimizi hatırlamayana kadar içtik, halısaha yaptık, bazen de odayı kahvehane yaptık. david guetta da açtık azer bülbül de. hiçbir zaman yalnız hissetmedim kendimi onlarlayken.

      senin lisede gördüğün okulun en güzel kızı dediğin kız var ya. onlardan onlarcası ve çok daha güleryüzlüsü seni üniversitede bekliyor. konuşunca kezbanca cevap vermeyen, harbiden bir şeyler paylaşabildiğin kibar kızlar. üniversite özgür bir ortam, genellikle herkes mutlu. sonuç olarak güzel giyimli, sürekli gülen, düşmanca bakmayan kızlar oluyor genelde kampüste. odun gelenler bile yumuşuyor hiç olmazsa mobilya oluyor.

      yapacak bir şey bulamamaktan ferre izleyip lol oynadığın günler varya, onlar tarih oluyor. belki biraz abarttım: ama en azından her günün öyle geçmiyor. sürekli düzenlenenen etkinlikler, okulun sonduğu imkanlar, başvurabileceğin onlarca şey sayesinde sürekli cenabet gezmiyorsun. ve şunu da söyleyeyim: bu yapabileceğin şeylerin çoğunu lisede ya da normalde yapmak istesen zengin olman gerekirken neredeyse beleşe yapıyorsun.

      okul kütüphanesi sağolsun her dakika gidebileceğin, ister kitap okuyabileceğin, ister ders çalışabileceğin istersen de çay sigara içip boş muhabbet yapacağın(dışarıda tabii) hatta kız kesebileceğin bir yerin var artık. sıkıldın mı? git kız kes lan.

      kız kesmek tabirini çok kullandım. bu tabir lisede ya da 18 yaş altı gençlerde semtte 3-4 erkek takılırken ekmek almaya çıkmış ter kokulu kızlara bakmak olarak değerlendiriliyor. ama kardeşim, inan bana burada bakmaktan zevk alacağın varolmasına mutlu olduğun kızlar oluyor. git konuş onlarla.

      sana yemin ederim ki leş gibi hayatımdan buralara geldiğim için sonsuz mutluyum. benim yapmam gereken ders çalışmaktı. seninki biraz daha kapsamlı bir de açıköğretim okuman gerekiyor sadece. inan bana eğer ders çalışırsan karşılığını çok güzel alıyorsun. hiçbir şeyden korkma sadece inan kendine. güzel bir hayat seni bekliyor.
      Tümünü Göster
      ···
    3. 3.
      0
      Kardeşim çok sağol acayip motivasyon oldum iyi senin gibi iyi insanlar var halen dunyada insanın derdine derman olan.
      ···
    4. diğerleri 1
   tümünü göster