/i/İnanç

İnanç
  1. 201.
    +4
    Mete’nin Hun Devleti, tarihe karışmıştı,
    Fakat büyük milleti tarihle yarışmıştı.
    Bir soyu sayılırdı, Gök-Türkler de Hunlar’ın,
    Adları anılırdı, bu büyük budunların.
    Gök-Türkler müstakilmiş, düşmanları hiç yokmuş,
    insanları gamsızmış, malları da pekçokmuş.
    Komşu bir millet varmış, Türkleri ezip almış,
    Bir kişi bırakmamış, küçük bir çocuk kalmış.
    Çocuğa acımışlar, henüz on yaşındaymış,
    Bataklığa atmışlar, aklı da başındaymış.
    Boşalmışmış kursağı, acıkmış, ezilmişmiş,
    Ama bir kurt türemiş, ağzında et getirmiş,
    Sürünerek yürümüş, eti ona yedirmiş.
    Zamanla evlenmişler, etlerle beslenmişler,
    Kurt bir gün gebe kalmış, uluyup seslenmişler.
    Oğlan yaşıyor diye, düşmanlar korka kalmış,
    Taşıyor kurtlar diye, insanlar şaşa kalmış,
    Düşman ordu göndermiş, oğlanı bulun demiş,
    “Fakat kutsal bir kurt var, uyanık olun!” Demiş.
    Kurt anlamış, kutsalmış, oğlanı hemen almış,
    Turfan’ın kuzeyinde, mağaralara dalmış.
    Mağara çok derinmiş, içi de çok serinmiş,
    Kurt şöyle bir gerinmiş, sonra da dibe inmiş.
    Kurt gelmiş bir ovaya, ova geniş güzelmiş,
    Ovanın etrafından, dağlar göğe yükselmiş.
    Kurt konmuş bu ovaya, vatan demiş oraya,
    On erkek çocuk doğmuş, kavuşmuş bir yuvaya.
    Çocuklar beslenmişler, büyüyüp eğlenmişler,
    Dışardan on kız almış, onlarla evlenmişler.
    On çocuk, “On boy” olmuş, boylar da bir soy olmuş,
    Türemiş çoğalmışlar, bu ova insan dolmuş.
    Dağları eritmişler, Dünya’ya erişmişler,
    “Demirci” olmuş kalmış, bu işe girişmişler.
    ···
   tümünü göster