/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +29 -1
    Kafamı çok fazla çarptığım için düşünemiyordum bilincim kapanmak üzereydi, gözlerimi açamama rağmen etrafımda dolaşan varlıkları hissedebiliyordum üstümde bir baskı vardı. O an öleceğime inandırmıştım kendimi ancak bu umutsuz durumda bile bir çıkış yolu arıyordum.

    Her ne kadar ölümü kabullenmiş olsamda iç güdüsel olarak sonuna kadar savaşmayı istiyordum içimde kalan gücü son zerresine kadar kullanarak zar zor besmele çekebilmiştim üzerimdeki baskı saniyeler ile ölçülebilecek kıssa bir aralıkta biraz hafiflemişti ama ardından katlanarak geri döndü. Sesler duyuyordum ne söylendiğini anlayamıyordum ancak bu seslerde bulunan öfkeyi iliklerime kadar hissetmiştim.

    Birşeyin beni boğduğunu hissediyordum boğazıma sarılan ellerin soğukluğunu hiç bir zaman unutamadım. Artık çabalamayı da bırakmıştım ölüm bana kolay bir yol gibi geliyordu sadece biraz dişimi sıkmam gerekiyordu ve bitecekti tüm sıkıntılarım son bulacaltı.

    Bu düşünceler ile kendimi rahatlatırken bir ses duydum "LAiLAHEiLALLAH" Boğazımdaki eller ve üzerimdeki baskı yok olmuştu ancak aldığım darbelerin acısı hâla benimleydi. Dua sesleri duyuyordum gözlerimi açmaya çalışıyordum ancak zayıf bedenim buna izin vermiyordu. Yerden kaldırıldığımı hissediyordum ama bu beni korkutmuyordu aksine güvende hissediyordum dua sesleri hala kesilmemişti beni taşıyan kişi her kim ise yüksek sesle dua ediyordu.

    Bir süre sonra yere bırakıldım ve yavaş yavaş kendime geliyordum, nihayet gözlerimi açtığmda yatakhanenin kapısının önündeydim ve bütün arkadaşlarım benim yanımdaydı yalnızca Onur burada değildi. Nihayet konuşacak gücü kendimde bulduğumda yanımda duran Barış'a ne olduğunu sordum. Mesut hocanın beni buraya getirdiğini ve onları odadan çıkarıp kendisinin girerek kapıyı kilitlediğini söyledi. Odadan bağırışma sesleri ve tiz çığlıklar yükseliyordu bütün arkadaşlarım iki göz iki çeşme ağlarken bende mimik bile oynamıyordu çünkü az önce başıma gelenleri düşünüyordum.

    Nasıl bir şeyin içine düştüm ben az önce neredeyse öldürülüyordum Mesut hoca tam zamanında yetişmese belki de şimdi burada değildim.
    insan hayatın bu denli kırılgan olduğunu anlayınca ona daha sıkı tutunuyordu. iki gün önce geyik muhabbeti yaptığım arkadaşlarım şimdi ölümü bekleyen kurbanlar gibiydi. Eminim hepsinin aklından ölümün onları nerede ve nasıl yakalayacağı geçiyordu, onlar da benim gibi yaptığımız bu saçmalığın sonunun nereye varacağını az çok tahmin edebiliyor olmalıydılar.

    Aklımı yitirmemek adına düşüncelerime açtığım savaştan beni çekip çıkaran odamızın kapısının açıldığını belirten kilit sesi olmuştu. içeriden çıkan Mesut hocanın gözlerindeki korku neredeyse somutlaşmıştı.

    Her ne kadar ifadesini sabit tutmaya çalışsa da  gözler yalan söyleyemiyordu. Bize acıdığını anlayabiliyordum. "Oğlum siz ne yaptınız!"içimizden hiç kimse konuşmuyordu herkes hâla o korkunun her zerresini üzerlerinde taşıyordu.

    "Davet" duygudan yoksun düz bir sesle sadece bunu söyleye bilmiştim. Hoca elinde tuttuğu o kitabı göstererek "Bu kitabın içindekilerden birini mi uyguladınız?" cevabı gayet iyi biliyordu ancak yine de bir umut belki değildir diye düşünmüş olmalı.

    Konuşmak istememiştim sadece gücüm yettiğince ağrıyan başımı yukarı aşağı sallayarak zaten bildiği cevabı teyid ettim. Hocanın gözlerindeki bariz acıma sanki olabilirmişcesine daha da artmıştı. Bu kasvetli sessizliği bozan kitabı gösterip bir şey anlatmaya çalışan Tahsin'in homurtuları oldu.

    Anlaşılan dili hala çözülmemişti, hoca eline bir şeyler okuyup üfledilten sonra onun yüzüne sürdü bu işlemi iki defa tekrarladı ve Tahsin'in dili açıldı. O daha bu olaya sevinemeden tekrar teleşlı telaşlı bir şeyler söylemeye başladı "Gördüm, gördüm."diyip duruyordu. Hoca ondan sakinleşip ne gördüğünü söylemesini istedi. ancak o hala aynı şeyleri tekrarlıyordu dili tekrar dolanır gibi oldu.

    Hoca ona pek te yumuşak sayılamayacak bir tokat attıktan sonra kendine geldi "Cin. Onur bayıldığında onun yanımda duruyordu bitmedi, bitmedi diyip duruyordu. Acı çeker bir hali vardı bizi işaret edip kısas  dedi ve yok oldu. O gözlerdeki ateşi gördüm." Tahsin'in anlattıklarıyla içimdeki umut parçaları tamamen yok oldu artık aklımdaki tek soru ölüm meleğinin hangimiz için daha önce geleceğiydi!
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster