/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 326.
    +24
    Oda da hakim olan gerilimin başlıca kaynağı bendim. En çok sinirlendiğim mesele böyle bir şey yapmasına rağmen hâlâ başı dik gözlerimin içine bakabiliyor olmasıydı. " Başımıza açtıkların yetmedi bir de kendini kurtarmak için beni kurban etmeyi mi planlıyorsun! "

    Ona saldırma ihtimalime karşılık Mustafa hoca kolumdaki elini daha da sıkılaştırdı. Bunu yapmakta haklıydı da, çünkü engellenmezssem o pisliği öldürmeden rahat edemezdim.

    " Bunu yapmayı ben mi istedim sanıyorsun! Günlerce resmen işkence gördüm, başka çarem yoktu! Eğer birini onlara vermezsem öldürülecektim! "

    "Bunun seni haklı çıkarması mı lazım! Hepimiz aynı şeyleri yaşadık! içimizden birini onlara satmak yerine birbirimizi kollamayı tercih ettik! "
    " Bunu nasıl yapacaktık peki! iki dua bilenin altından kalkabileceği bir iş değil bu! Mesut hocanın da bize bir faydası yoktu, bende kendi yolumu buldum! "

    "Aptallıkta sınır tanımıyorsun! Beni onlara vermeyi başarsaydın bile seni ömrünün sonuna kadar rahat bırakmazlardı! "

    " En azından bir ömrüm olurdu! "

    Karşımda kendini pişkince savunabilmesi sinir kat sayımı çok fazla yükseltiyordu. Bedenim öylesine kasılmıştı ve damarlarımdan akan kan öylesine deliydi ki burnum kanamaya başladı. Bir an kafam patlayacak sandım.

    "Sana sözüm olsun eğer onlar seni öldürmezse ben yapacağım! "

    " Tabi hayatta olursan! "

    Fısıldayarak söylediği bu cümle defalarca zihnimde yankılanmıştı, ona saldırmak için kuvvetli bir dürtü duyuyordum. Artık dayanamıyordum ve olan oldu. Sert bir hareketle kendimi hocadan kurtardım.

    Onurun suratına sağlam bir yumruk yerleştirdim. Oturduğu sandalyeden düştüğünde aşırı bir hızla üzerine atladım ve delicesine yumruklamaya başladım. Bütün gücümle bağırarak " Senin ölümün benim elimden olacak! " O pisliğin dağılan suratı ve elime bulaşan sıcak kan içimdeki öfkeyi dindirmiyordu, daha fazlasını istiyordum!

    Birileri beni tutmaya çalışıyordu ancak öfkeden kör olan gözlerim sadece Onur'a odaklanmıştı. Beni çekmeye çalışsalar da başaramıyorlardı. Hâlâ bütün gücümle haykırarak ona vuruyordum. Gözlerim onun gözlerine kaydığında tuhaf bir parıltı gördüm ardından dudakları hafifçe yana kıvrıldı, gülüyordu!

    Bir anlığına duraksadığımda beni onun üstünden çekmeyi başardılar. Onur kahkahalarla gülmeye başladı. Buna anlam veremiyordum acı çekiyor olması gerekirdi ama o ağzı kulaklarında kahkaha atıyordu.

    "Sen ne yaptın oğul! "
    Mustafa hocanın telaşlı sesinin ardından Onur'un boğuk sesi duyuldu. "Teşekkürler! " yattığı yerde biraz doğruldu ağzından akan kanlar yerlere damlıyordu. Kollarını iki yana açtı, odanın içinde beliren gölgeler biz daha ne olduğunu anlamadan onun etrafını sardılar ve hepsi birlikte ortadan kayboldu!

    "Gitti, kaçırdılar onu! " zihnimde Hafsanın sesini duydum ama hâlâ şaşkınlığımı üstümden atamadığım için herhangi bir tepki veremiyordum. Mustafa hoca bana bir tokat atınca sendeleyip yere düştüm. "Onların oyununa geldin, vesveselerine yenik düştün! Kendi ellerinle onu cinlere teslim etmiş oldun! "

    "N-neler oldu az önce" hocanın söylediklerini duyuyordum ama idrak edemiyordum. " Onur onlarla sürekli iletişim halindeydi. Sizi takip edip onlara haber yetiştiriyordu. Benzinliğin arkasında ki olayaın nedeni de Onur du! Sizin yalnız çıktığınızı görünce onlara haber vermiş. "

    Duyduklarım ağır geliyordu, nasıl olurda arkadaşlarının ölebileceğini bile bile bunu yapardı! Beraber geçirdiğimiz onca zamana arkadalığımızın anısına hiç mi önem vermiyordu! Ben konuşabilecek durumda değildim hâlâ yerde duruyordum az önce yaşananlar vicdanımın terazisini zorluyordu. Bir yanım hak ettiğini buldu diyordu ama diğer yanım suçlunun ben olduğunu söylüyordu.

    Tahsin " Nasıl öğrendiniz? " derken sesindeki acı çok netti, onlar uzun zamandır arkadaşlardı aileleride yakındı yani beraber büyümüşlerdi.

    "Siz dolaşmaya çıktıktan yaklaşık dört-beş saat sonra o da biraz dolaşmak istediğini söyledi. Arkadaşlarınız biz de gelelim dediğinde istemedi yalnız gideceğini söyleyip çıktı. Ben de ne olur ne olmaz diye Hafsa'ya onu takip etmesini söyledim.

    izlendiğinden habersiz olduğu için ormanın karanlık bir köşesine gidip onlarla iletişime geçmeye çalışmış. Hafsa hemen müdahale edip bana haber verdi. Bende hocanıza olup biteni anlattım ve gidip onu aldık. Kaçmaya çalışınca da onu sandalyeye oturtup ritüeldeki çemberin aynısıyla cinlerin ona ulaşmasını engelledik.

    Hafsa da üzerine baskı yaparak onu orda tutuyordu. Ahmet onu çemberden çıkarana kadar gayet iyi gidiyorduk bir çok şey öğrenebilirdik. Hafsa da seni tuttuğundan dikkati dağıldı. Sonuç olarak da cinler gelip arkadaşınızı zütürdü. Bütün uğraşlar boşa gitti. Şimdi onu nasıl ellerinden alırız benim bile fikrim yok! "

    Mustafa hocanın siniri gözlerinden taşıyordu ve elleri titriyordu. Sinirlenmekte haklıydı da işini tahminlerimin ötesinde zorlaştırmıştım. Ben de kendime kızıyordum çünkü anlayıp dinlemeden hareket ederek bizimle uğraşan şerlilere büyük bir koz vermiş oldum.

    istediklerini yapmış olmak beni yıkmıştı. Nasıl böyle bir oyuna gelebildim nasıl beni kullanmalarına izin verdim. Onur her ne kadar yalnış yapmış olsa da benim yüzümden hayatının bitebilecek olduğu düşüncesi içimi kemirmeye başlamıştı bile. Ben onun gibi değildim bu düşümceyle başa çıkamazdım!
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster