/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1201.
    +31 -1
    yaklaşık bir buçuk ay bodrum macerasından sonra memlekete dönmüştüm. tatilin geri kalanını hep orada geçirecektim. para biriktirmek için abimin dükkanının yakınlarındaki bir yerde işe girdim. sekreter mi desem patronun yardımcısı mı desem. öyle bir şey işte. getir-zütür, şunu bilgisayarda yaz, şunu mail at, gelenleri karşıla böyle bir iş. asgari ücretten bile az alıyordum ama iç huzurum bir nebze daha iyi durumdaydı. bu işe daha sonraları pazar günleri yada hafta içi akşamları liseli bebelere ingilizce dersi vermekle devam ediyordum. bunu da yapınca anca bir asgari ücret ediyordu. bodrum ve alanya ile kıyaslayınca 2 haftalık paramdan azdı. ama ne kira ne yemek parası vardı. yani kendimi böyle avutuyordum.
    iç huzurum daha iyi diyorum ama bir yandan da çok özlüyordum. evet yaptığım iş berbattı, kendimi suçlu hissediyordum ve insanların gözünde değerim tak kadardı ama yine de çok özlüyordum. bir de şöyle bir gerçek var. insanoğlu her ne kadar modern dünyada yaşasa da vahşi ve ilgiye aç. bodrumda-alanyada dans ederken gözlerin üzerimde olması korkutsa da bir yandan hoşuma gidiyordu haz veriyordu bana. istediğim zaman ciks yapacak birini buluyordum ya da bulacak ortama sahiptim. diğer insanların ön yargıyla baktıkları şeyler benim için normal hale gelmişti. ciks artık benim için canım çekti mi yaptığım iş, bittikten sonra da duş aldığım bir şey kadar basitti. bedenimle barışmamı sağlamıştı. penis boyutunu takıntı yapmış. liseli ergen gitmiş yerine çıplaklığından utanmayan bir adam gelmişti. başkalarının önünde hiç çekinmeden soyunan biriydim artık. evdeki bütün arkadaşlarım beni çıplak görmüştü bende onları. başkalarının vücuduma dokunması genellikle rahatsız etmiyordu. mekanda iş saati yaklaştıkça oradan oraya koşuştururken kıçıma yediğim bir şaplak artık gülünecek bir şeydi. tüm bunları özgürce yaşamayı özlüyordum. bu iyi bir şey miydi? kötü bir şey mi? normal miydi? okuyan genç arkadaşların çoğunun süper bence dediğini duyar gibiyim ama öyle değil. şu hayatta en güzel şey ne biliyor musunuz? sevdiğin birinin olduğunu bilmek ve onun yanında olduğunu görmek. sadece ona ait olmak. o kadar güzel bir duygu ki. ben bu duyguyu ilk kübrayla tattım. sonu kötü bitse bile güzeldi. her şeyden önce sizi anlayan, elinizi hep tutan birisi var. popüler tabirle kanlı, canlı, nefes alan biri. öptüğünüz dudakları aslında onun bedeninde ama size ait. ikinizin de vücudu birbirinize ait. biliyorsun ki senin bedenini senin kadar sahiplenmiş biri daha var. eğer aynı evde yaşıyorsanız. eve geldiğinizde sarılacağınız, sevişeceğiniz, kucağına yatacağınız, hayvan gibi kavga edeceğiniz, küseceğiniz, beraber sıkılacağınız bir kadın/erkek var. işin daha önemli yanı, karnında sizin çocuklarınızı taşımasından mutlu olacağınız bir kadın, yada çocuğunu doğurmak için can attığınız bir erkek... işte benim geçmişim aslında tüm bu güzel tabloyu kirletiyor.

    fazla duygusallaşmadan devam edeyim. aslında memlekette geçirdiğim o bir buçuk ay bana ayna tutmuştu. bu iki senede ne kadar değişmiştim sahiden. eski anılarımın arasında yeni halimle azap mı çekiyordum? yoksa yüzleşiyor muydum?. abim sanki yaşlı olmasa bile artık genç değildi. hatta sadece benim bir büyüğüm gençti, bir de ben. ailemin üzerimdeki tahakkümü azalmıştı. ben artık sürekli 31 çeken çocuk değil. ciks hayatı olan ve ciks arayışı süren bir adam olmuştum. o bir buçuk aylık sürede ister istemez kendime ciks yapacak bir ortam bulmam gerekiyordu. çalıştığım ofisteki stajyerle de beraber oldum, kafede tanıştığım bir kızla da ve hatta aynı lisede okuduğum bir kızla da. tuhaf olan ciks yapmam değil, alanya-bodrum özlemimi o kadınlarla kapatmaya çalışmamdı ama bunu kendime itiraf edemiyordum. madem özlem duyacaktın niye geldin. aslında yaptıklarından pişman değil misin? böyle düşünürken, o zengin bininin bana gibtir git deyişi, sınıf arkadaşım olan karısının beni görünce utancı, trans arkadaşımın konuşması, oda arkadaşımın nasihatları, ukraynalının bir an önce para biriktirip ülkesinde okul açma hırsı aklıma geliyordu. tüm bu insanlar kurtulmak isterken ben niye böyleyim amk. aslında daha öncede demiştim. ciks yapmadan istesem 2 sene dururum ama neden yapmayayım ki? bu zamana kadar zaten yapmışım şimdi neden ihtiyaç hissettiğimde durayım. bu beni günahlarımdan mı arındıracak? belki de arındıracak ben bahane uyduruyorum. bilmiyorum kafam karışık. nasıl biri oldum ben? her büyüyen kişi böyle mi oluyor? yoksa ben kafayı mı yiyorum. neden utanarak hatırladığım anları geri istiyorum.
    o anlarda böyle kendimle yüzleşirken aslında çokta önemli olmayan ama bana geçmişi hatırlatan bir şeyler yaşadım. bir akrabamız öldü. 42 yaşında. annemin amcasının oğlu. tanıdığım, sevdiğim bir adamdı. ölüm haberini abim arayıp vermişti ama ben telefonu kapattıktan sonra koynunda olduğum lise arkadaşımla sevişmeye devam ettim. sonuç olarak çokta yakınım olan bir adam değildi ve apar topar gitmemi gerektirecek bir durum yoktu.
    benzer bir olay yaklaşık 10 gün sonra kendi ailemden birine oldu. yine işteyken abim aradı. babamı hastaneye zütürmüşler, ağrısı varmış, nefes alamıyormuş. hastaneye gidince doktorlar kalp krizi dedi. anjiyo yaptılar stent taktılar ama yoğun bakımda ve durumu ağır dediler. hastaneye geç geldiği için erken müdahale edilememiş ve kalbinin sadece yüzde 27\'si çalışıyormuş. hastanede bütün akrabalarımız, komşular, tanıdıklar. annem perişan. abilerimden biri yolda memlekete geliyor. öbür ikisi de oradan oraya koşuşturuyor. ben oturduğum yerden etrafı izliyorum. saat gece yarısını geçiyor. hastanede sadece ben abilerim, annem ve bir iki akraba kalıyoruz. abim bana arabanın anahtarını verip eve gidip dinlenmemi söylüyor. ben başta yok iyi böyle desem de ısrar edince eve gidiyorum. neden bilmiyorum? yolda giderken , gece yarısı liseden arkadaşımı arıyorum. onu evinin önünden alıp bizim eve gidiyorum. annemle babamın odasında, onların yatağında devam ediyoruz geceye. seviştiğimiz anlarda aklıma yıllar öncesi geliyor. babam hapiste, abim nişanlısıyla annemle babamın yatağında, ben şaşkınlıkla ve kınayarak onları izliyorum. bunu hatırlayınca bir an duraksayıp odadan dışarı çıkıyorum evde bizi gözetleyen biri var mı? diye. kimse yok. sonra odaya dönüp devam ediyorum. ilerleyen saatlerde abimden mesaj geliyor \'sabah erken gel, çok gelen giden olur, sende yanımızda ol\' mesajı okuyunca babamın aslında ölmüş olduğunu anlıyorum. abim gece telaş yapmayayım diye böyle demiştir kesin. koynumdakini uyandırıyorum. ne oluyor yaaa gece gece diyor. bende babam öldü senin gitmen lazım diyorum. onu evine bırakıp hastahaneye gidiyorum. gerçekten de yanılmamışım...
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +2
      Babam öldü kucağımdan çık nedir amkasD:AS:F:AF:ASDF:ASF:SDA:AS:DSA:D:SDA:SAD
      ···
      1. 1.
        0
        kahkaha attim amk. o nasil bir yorumdur. ama iyi oku oyle yazmadim.
        ···
   tümünü göster