+4
Kendi aramızda tanışıp kaynaşmaya devam ederken Hakan astsubay geldi bir ara ve bana gece nöbetlerine yazılmayacağımı söyleyip gitti.
K: Peki iyi hoş güzel, telefon işi nasıl oluyor burada
O an ihsan ve Mehmet Emin gülerek ceplerinden telefonları çıkardılar, what the fuck der gibi suratlarına baktım, gülmeye başladılar
ME: Kanka burada Mümin yarbay veya Yavuz astsubaya yakalanmadığın sürece telefon kullanabilirsin
i: Ve tabi ki Tuncay astsubaya
S: Yok mu sende telefon şu an
K: Hayır Semiha yok
S: Çarşıya çıktığında alırsın o zaman dert etme
K: Bu kadar basit mi yani sokması
ME: Basit ya, biz cebimizden çıkarmadan direkt dönüyoruz çarşıdan
K: Vay anasını
Alp: Yav kardeş en olmadı çarşı gününde bizden birine verirsin biz sokarız onu düşünme sen şimdi, esas mesele yakalanmamak
K: Anladım, sağ olun bilgilendirmeler için
Hakan astsubay tekrar geldi, bana giydiğim bedeni bile sormadan M beden gömlek, 36 beden pantolon getirmiş, tam nokta atışıydı bu bedenler.
HA: Ne bakıyorsun oğlum suratıma öyle, sen 36 beden pantolon, M beden üst giymiyor musun
K: Evet komutanım da nereden anladınız bunu
HA: Ohooo(Gülmeye başladı) bu daha bir şey bilmiyor, evladım ben senin gibi belki binlerce asker gördüm, anlıyorum artık kimin ne giydiğini, hadi git koğuşa bunları giy öyle gel
Aldım elinden paketleri ve gittim koğuşa, değiştirdim üstümü, aynada kendime baktım "dıbına koyim bu nasıl askerlik, dün şortla askerdim bugün beyaz gömlek siyah pantolon ve kravatla" üstümü başımı düzelttikten sonra tam gidiyordum ki Agah tuttu beni yazı-büronun önünde.
A: Agacım sen haftaya değil sonraki hafta kapı nöbetine başlayacaksın, otelde olduğun için gece nöbeti yazılmayacak sana ama koğuş nöbeti tutacaksın geceleri, Hakan astsubayın emri
K: Tamamdır, ilk günden yazmadınız herhalde koğuş nöbeti dimi, ne de olsa ne nedir ne değildir daha bilmiyorum
A: Yok yok için ferah olsun, Pazartesiden itibaren yazılırsın. Sen bir sonraki pazartesi başlıyorsun kapı nöbetine