K: Nerden esmiş bu arkadaşa buraya gelmek
C: Beni özlemiş
K: Vay be, birisi de bizim için kalkıp başka yerden gelsin özledi diye ama yok
C: Kıyamam ya
A: Ya bu neden fotoğraflarınızdan farklı harbiden, baksana şuna(Telefondan gösterdi, profiline girmiş)
C: Okul zamanı takmıyor ama normalde böyle yani
K: Ve sen buna vuruldun öyle mi
C: Beğenemedin mi
K: Ya beğenip beğenmemek benim işim değil de, komik geldi işte.
CB: Sorma bizi de gülme tuttu başta ama alışıyorsun sürekli baktıkça
C: Alışsanız iyi olur zaten, dimi Matthew

Çocuk belli ki anlamıyor ama anlamış gibi kafasını sallıyor ya da anlıyor ama dili dönmüyor.

A: Türkçe biliyor musun neydi adın
M: Biliyorum ama fazla konuşamıyorum, çoğu zaman anlamıyorum ne dediğinizi, adım Matthew
A: Bu bile yeter boşver bak dalgana
C: Ya zorlama zorlama beyni yanacak şimdi
A: Tamam be ne kızıyosun hemen

Cansunun babası "Gençler siz takılın, biz eve dönelim. Cansuyu ve küpeliyi eve bırakırsınız dimi" dedi "Bırakırız tabiki abi ne demek ya, bu soruyu sormadığını var sayıyorum" dedim güldüm, annesiyle babası kalktılar, otobüse kadar zütürdük onları sonra geri döndük ama yeşillik bir alanda kocaman bir ağacın altına oturduk bu sefer. Cansuyla Matthew kendi aralarında sürekli ingilizce konuşuyorlardı, anlıyorduk ne dediklerini tabi, standart sevgili muhabbeti.