1. 101.
    0
    şey pardon,ben mustafa’ya bakmıştım.
    -mustafa henüz gelmedi,bu saatte de gelir mi bilmiyorum. biraz bekleyin isterseniz.
    anlaşılan mustafa catiana’nın koynundaydı yine.bar sandalyesine oturup beklemeye başladım.bu arada garson arkadaşın ikram ettiği çayı yudumluyordum.bir ara arkamdan tanıdık bir ses geldi.
    -hoş geldin delikanlı.
    -ah,hoş bulduk figen hanım. mustafa’ya bakmıştım da.
    -mustafa bu saatte gelmez ki.onun mesaisi akşama başlıyor.
    -hımm neyse ben gideyim o zaman.
    -aa aşk olsun sırf mustafa için mi geliyorsun?biz arkadaşın değil miyiz?
    mahcup bir şekilde gülümsedim.
    -şey sizi de ziyaret etmek isterdim tabi ama belki meşgulsünüzdür diye düşündüm.
    -aman ne meşguliyeti ayol?her gün yaptığımız rutin işler.gel, ofisime geçelim. seninle konuşmak istiyordum zaten.
    i̇çimi bir tedirginlik almıştı. acaba benimle ne konuşmak istiyordu? figen’i takip ettim. biraz sonra ofise geldik. pahalı mobilyalar ve deri koltuklarla,iyi dizayn edilmişti ofis. doğrusu figen’in zevklerini bir kez daha takdir etmiştim. masasının başına geçti, bende karşısındaki deri koltukların birine oturdum. üzerinde gömlek ve mini etek, ayaklarında ince bantlı sandaletler vardı. sekreterine içecek bir şeyler söyledi.bir süre hiç konuşmadan yüzüme baktı.o iri ela gözleri o kadar gizemli bakıyordu ki ne düşündüğünü anlamak imkansızdı. bana okulum ve derslerimle ilgili sorular sordu. daha sonra yerinden kalkarak pencereye baktı bir süre. daha sonra karşıma oturdu ve tane tane konuşmaya başladı. çok yumuşak ve etkileyici bir sesi vardı.
    -bak mahmut, alev benim her şeyim.bu hayatta ondan başka kimsem yok. kocamla bundan yaklaşık 11 sene önce ayrılmıştık. daha o zaman 8 yaşındaydı alev.
    -şey, biliyorum efendim, alev bundan biraz bahsetmişti. yalnız sizi temin ederim kızınızla hiçbir şekilde...
    figen elini kaldırıp beni susturdu.
    -biliyorum mahmut. yanlış anlama,ben sana hesap sormuyorum ki.alev bana her şeyi anlattı dün gece. seninle çok iyi bir arkadaşlığınızın olduğunu söyledi.hem ben kızıma güvenirim. o yanlış bir şey yapmaz. seni biraz tanıyınca da kızıma olan güvenimin boşa olmadığını da anlıyorum.
    bakışlarımı yere çevirdim. nedense içimi biraz utangaçlık kaplamıştı. figen birden ellerimi avuçlarının içine aldı. gözlerinin içi parlamıştı bir anda.
    -ben sana teşekkür etmek istiyorum mahmut. alev’i bugüne kadar hiç bu kadar mutlu görmemiştim. emin ol şu bir hafta içerisinde sihirli bir değnek değmiş gibiydi. alev benim her şeyim. onun biraz mutluluğu benim için dünyalara bedeldir.
    -şey,ne diyeceğimi bilemiyorum efendim. yani onu biraz olsun güldürebildiysem ne mutlu bana.ama ben gelmeden önce mutlu bir hayatınız yok muydu?ben alev’i çok neşeli, uçuk kaçık ve cıvıl cıvıl biri olarak tanıdım.
    -mutluyuz tabi ki canım.her şeye rağmen ikimizde güçlü olmasını bildik.ben onunla,o benimle çok mutluyuz ama bu sefer onu daha bir mutlu gördüm. dediğim gibi, kocamla ayrıldığımızda daha sekiz yaşındaydı alev. zaten babasından doğru dürüst sevgi göremedi.bir de bizi terkedip gidince çok sarsıldı kızım.ben bütün sevgimi ona verdim ona her zaman kol kanat germeye çalıştım ama kızım bir baba sevgisinin ekgibliğini hissetti her zaman.bu yüzden biraz problemli bir çocuk oldu alev.
    birden bakışları buğulanmış ve yüzü kederlenmişti.
    -yaptığım evlilik ise hayatımın en büyük hatasıydı. onun yakışıklılığına, karizmasına, işinde yaptığı kariyere, gösterişli arabasına,mal varlığına falan aldandım. doğru dürüst tanımadan, araştırmadan evlendim onunla. evliliğimizin neticesinde kızım alev dünyaya geldi.her şey başlangıçta iyiydi. ama sonraları asıl yüzünü bana gösterdi kocam. önce eve geç gelmeler, alkollü gelmeler, beni aşağılamalar hatta bazen dayak atmalar başladı.en sonunda da beni aldattığını,hem de yakın bir arkadaşımla aldattığını öğrendim. neticesinde boşandık ama tuttuğu sahtekar bir avukat sayesinde ne nafaka ne de biraz mal, hiçbir şey bırakmadı. kendisi de sahtekarın biriymiş zaten.bir sürü yolsuzluğa adı karışmış.o arkadaşımda alman asıllıydı zaten. beraber almanya ya yerleşmişler ve evlenmişler hatta çocuğu falan olmuş. gittiğinden beridir ne arıyor ne de soruyor.
    -şey evet, alev bana biraz bahsetmişti.bu yaşadıkları gerçekten de iz bırakmış onda.
    -evet, çok zor günler geçirdik. babamı gençlik yıllarımda kaybetmiştim zaten. annem bize sahip çıktı. onun emekli maaşı, benim de terziliğim sayesinde geçinebildik.bu arada, evliliğim yüzünden yarım kalan üniversite tahsilimi tamamladım. neyse ki annem vasıtasıyla burada bir işe girdim ve bulunduğum mevkie kadar yükseldim. annemi de iki yıl önce kaybettim.o da benim için çok zor oldu ama hayat devam ediyordu sonuçta. şimdi tanrıya şükürler olsun durumumuz çok iyi,ama bazı şeylerin izleri kolay silinmiyor anlıyor musun mahmut?
    gözlerinden süzülen yaşları sildi. bende dudaklarımı büzmüş dinliyordum. başımı salladım.
    -anlıyorum figen hanım. gerçekten zor günler geçirmişsiniz ama yine de şanslısınız.şu anda bir çok insanı imrendiren bir hayatınız var. alev şimdiye kadar tanıdığım en harika insanlardan biri. üstelik sizin gibi mükemmel bir annesi var. bazı zorluklar insanları olgunlaştırır. alev de bu yaşadıkları sayesinde olgunlaşmış. çok sağlam bir kişilik kazanmış gördüğüm kadarıyla. bunlar da başarılı bir hayat için çok önemlidir. artık üzülmeyin, umarım alev üniversiteyi de kazanacaktır ve başarılı bir tahsil yapacaktır.
    -umarım mahmut. bunu nasıl yürekten istiyorum bilemezsin.ben ona her zaman güveniyorum. ayrıca arkadaş seçimi de çok iyi. senin gibi biriyle arkadaşlık etmesi bunu gösteriyor. seni de birkaç yere soruşturdum. sakın yanlış anlama, sadece birkaç arkadaşına falan sordum işte. seni çok iyi methettiler, çok iyi biri olduğunu söylediler. sakın yanlış düşüncelere kapılma, sadece seni tanımak istedim anlarsın ya.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster