1. 101.
    0
    i̇çimi sıkıntı kaplamıştı birden. alev’e bazı şeyleri hala söyleyememiştim ama artık söylemeye mecbur hissediyordum kendimi. olayların daha fazla büyümesi ve dallanıp budaklanması beni korkutuyordu. alev’i çok seviyor ve onu asla üzmek istemiyordum. figen:
    -dediğim gibi mahmut. alev senin yanında çok mutlu, umarım bu arkadaşlığınız uzun süre devam eder. sakın sana emrivaki yaptığımı sanmayasın. belki bir sevdiğin vardır ama alev’le arkadaşlığının devam etmesi temennimdir.
    -bunu bende çok isterim figen hanım. gerçekten de alev tanıdığım en mükemmel insanlardan biri.
    birden muzipçe gülümsedim.
    -hımm umarım benden kızınıza babalık yapmamı istemeyeceksinizdir
    -hahahaha... çok şakacısın mahmut.:) zekice bir espriydi aferin böyle bir şey yapsam alev annesi olduğumu bile dinlemez beni mahveder.
    -yapar valla. geçenlerde mustafa’nın kız arkadaşını bana biraz yakınlık gösterdi diye dövecekti nerdeyse.
    muhabbetimiz bu şekilde devam etti.bu kadına hayranlığım daha da artmıştı. modern görüşlü, önyargısız düşünen, çok anlayışlı bir kadındı.bu arada gözüm ikide bir ayaklarına kayıyordu. koyu renk ojeli ayakları cam sehpanın altında rahatça görülebiliyordu. çaktırmadan bakmaya çalışsam da ara ara gözlerim yakalanıyordu.bu arada sekreteri bize soğuk birer meşrubat getirmişti. meşrubatlarımızı yudumlarken figen kaza ile bardağını devirdi ve meşrubatı ayağına döktü.(bana bilerek yaptı gibi gelmişti) figen:
    -hay aksi.bu günde sakarlığım üzerimde. mahmut masada peçete olacaktı. onu alabilir misin? ayakkabım ıslandı, kalkamıyorum.
    fırsat bu fırsattı. peçeteyi aldım ve “müsaadenizle efendim” diyerek ayaklarını temizledim. figen’in bakışları birden değişmişti. gözlerinde hükmedici bir bakış belirmişti. bardağının dibinde kalan kolayı diğer ayağına döktü ve ayağını sehpanın üzerine koyarak benden temizlememi istedi. elimi tam peçeteye uzatmıştım. figen:
    ···
   tümünü göster