1. 101.
    0
    -aman, lisedeyken bir çocukla çıkıyordum. hoş, sevimliydi ve başlangıçta hoşuma da gidiyordu.ama daha sonraları yok dışarı çıkmayacaksın,yok kimseyle görüşmeyeceksin,yok mini etek giymeyeceksin vs vs... ya terlik giymeme bile karışıyordu. onun yüzünden sınıf arkadaşlarımla bile doğru dürüst görüşemiyordum.i̇lk bir ay falan sabrettim ama hiçbir değişiklik yoktu. bende artık bunaldım ve bir gün onu terk ediverdim. şimdiler de öğrendim ki bir köylü kızıyla evlenmiş.onu evden hiç çıkarmıyormuş.tam bulmuş kendine göre.
    -ee güven olmazsa bu işler olmaz ki.ben i̇pek’e her zaman güvenmişimdir. zaten sevdiğimde ilk bunu ararım. yoksa hayat iki taraf içinde çekilmez hale gelir.bu şekilde ilişkisi biten bir çok arkadaşımı tanıyorum. nedense bazı insanlar böyle güvensiz oluyorlar.
    -aman aman benden uzak olsun da kime yakın olursa olsun. mahmut temennim o ki umarım senin kadar dürüst,ve senin gibi tertemiz, pırıl pırıl kalbi olan birisiyle tanışırım. ne yazık ki o kişi bile senin yerini dolduramayacak ama... neyse boş ver
    -canım benim.bu dünyada kimse eşsiz değildir. benim gibi hatta benden daha iyi bir çok kimseyle tanışacaksın emin ol.sen her şeyin en güzeline layıksın.
    -sen de öyle mahmut. şey sana bir hediyem var. gerçi sana layık değil ama...
    çantasından küçük bir paket çıkardı ve bana uzattı. birden şaşırmıştım, paketi heyecanla açtım.i̇çinde çok şık bir kol saati vardı. alev’e bakarak gülümsedim.
    -ya güzelim ne gerek vardı?:) bir sürü de para harcamışındır bunun için. mahcup oldum şimdi.
    -paranın ne önemi var canım? sana feda olsun. ayrıca gerektiği için değil, istediğim için aldım.
    kızı omuzlarından kendime çektim ve bir anda sarmaş dolaş olduk. daha sonra alev saati alarak koluma taktı. kolumda oldukça güzel duruyordu saat. kızın zevkini ve seçimlerini bir kez daha taktir etmiştim. alev:
    -saati alırken tek başıma değildim mahmut. annemle beraber seçtik. baksana annem bu akşam seni bize davet ediyor. beraber son kez yemek yiyelim istiyor, ayrıca işıl da gelecek. gelirsin değil mi?
    -ya ne bileyim. şimdi mustafa’ya ayıp olmaz mı?
    -ya lütfen mahmut.ne ayıp olacak, sürekli onlarda kalmıyor musun zaten?hem senin adına ben izin alırım merak etme. annem mutlaka bekliyor seni. geleceksin değil mi?
    -seni kıracağıma kafamı kırayım daha iyi. tamam akşama geleceğim.
    birden çocuk gibi sevindi alev. bütün gün beraber gezerek ve denize girerek vakit geçirdik. akşama doğru alev mustafa’nın ailesini arayarak benim adıma izin almıştı bile.ben de bir buket çiçek yaptırarak evlerine gittim. beni alev karşıladı kapıda. üzerinde çok güzel bir tişört ve mini etek vardı. ayaklarında benim aldığım terlikler vardı. beni içeriye aldı. işıl da evdeydi. biraz sonra harika bir sofra balkona kuruluverdi. figen bütün maharetlerini yine konuşturmuş ve mükemmel yemekler hazırlamıştı. yemekten sonra harika bir muhabbet faslı başladı. konu konuyu açıyor, neşeli esprilerle kahkahalar atıyorduk.bir ara konu alev ile dikiş makinesinde yaptığımız şeyden açıldı. işıl çok merak etmişti. alev ile figen de olayı işıl’a anlattılar. işıl:
    -ne kadar ilginç ayol. alev’in dikiş muhabbeti buydu demek ki.açıkçası bende bir denemek isterdim.
    alev yüzüme gülerek baktı. sonra işıl’a döndü.
    -olabilir, mahmut’ta isterse sana gösterebilirim. tabi annem izin verirse
    figen.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster