1. 51.
    +1
    http://hadis.ihya.org/buhari/konu/955.html

    muhafazid'in şehveti ve "tanrı"sı



    karılarından aişe, muhafazid'e şöyle diyor:

    -"ma era rabbeke illa yüsariu hevake" (bkz. buhari, e's-sahih, kitabu't-tefsir/33/7,kitabu'n-nikah/29;diyanet yayınlarından tecrid, hadis no:1721; müslim, e's-sahih, kitabu'r-rida/49, hadis no:1464; ibn mace sünen, kitabu'no:-nikah/57, hadis no: 200; ahmed ibn

    hanbel, 6/134,158)



    nedir bu sözün türkçesi?

    "vallahi rabbinin, senin arzunu hemen yerine getirdiğini görüyorum." (ahmed davudoglu, sahih-i müslim terceme ve serhi. 7/402)



    "rabbin teala (kadınlarının değil) ancak senin arzunun tahakkuna müsaraat ediyor. (çeviri : kamil miras, diyanet yayınlarından)



    aişe'nin sözü dilimize şöyle de çevrilebilir:

    "bakıyorum da, senin efendi tanrı'n, yalnızca senin şeyinin keyfini (hevanı) yerine getirmek için koşuyor." (*)



    hadiste, efendi tanrının yalnızca muhafazid'in "heva"sı için koştuğu açıkça belirtiliyor.

    heva: i̇nsanın arzusu, isteği. ama buradaki herhangi bir arzu, istek değil; cinsel istektir söz konusu olan. çünkü buradaki konu, cinsel isteğin üzerinde durulduğu bir konu. ayrıca "heva" söylendiğinde ilkin bu kavramda kullanılır. ragıp da, heva için : "meylun'nefsi ile'es-şehveti" (bkz. müfredat, heva) diyor. yani "nefsin şehvete eğilimi."



    ragip, aynı yerde, "heva"nın "şehvete eğilimli olan nefsin kendisi için de söylenebileceği"ni belirtiyor.



    aişe neden böyle diyor?

    muhafazid'in çok karısı var. yaşlanmış olan sevde bint zema'nın dışında hepsi genç, hepsi güzel. ve hepsi de cinsel istekli. adalet olsun diye, muhafazid'in bunlarla cinsel birleşmesi sıraya konmuştur. sevde'nin dışında kimse, sırasını başkasına kaptırmak istemiyor. i̇şte bu böyleyken, "ayet" geliyor; durumu değiştiriyor.

    muhafazid'in "heva"sı, "adalet"in önüne geçiyor:



    muhafazid'in kadın seçimi, cinsel alandaki isteği, hadisteki sözcüğü ile "heva"sı, adalete baskın geliyor ve sıra muhafazid'in isteği doğrultusunda, "ayet"le bozuluyor. ahzap suresinin 51. ayeti şu sözlerle başlıyor:

    -"(ey muhafazid!) onlardan (yani karılarından) dilediğini geriye bırakır, dilediğini öne alabilirsin... "

    ne demek bu?



    hadis ve yorumlara göre şu demek:

    -"ey muhafazid! artık nöbet, sıra zorunlu değil senin için. nöbeti, sırası gelse bile, dilediğin karınla cinsel birleşmeyi erteleyebilir, ondan önce dilediğin karınla yatabilirsin."



    sözün özü: kuran'ın tanrısı, muhafazid'in, karılarıyla olan cinsel ilişki düzenindeki işini kolaylaştırıyor. i̇lişkiyi sıraya koyma zorunluğunu kaldırıyor. "hangi karınla ne zaman yatmak istersen özgürsün" diyor.



    i̇şte bunun üzerine aişe dayanamayıp o sözü söylüyor:

    -"görüyorum ki senin efendi tanrı'n, senin şeyinin keyfini ... "



    aişe, bu durumu daha sonra, ahzap'ın 51. ayeti gelince anladığını; 50. ayet geldiğindeyse bunu pek anlayamadığını ve o nedenle, 50.ayette, "peygambere kendini (hem de mehirsiz olarak) verebilecek kadın "dan söz edilince şu tepkiyi gösterdiğini belirtiyor:



    -"olacak şey mi? bir kadın utanmaz mi ki, kendini bir erkeğe armağan etsin?"(tecrid, hadis no:1721)



    karılar içinde ayrıcalıklı olanlar:

    muhafazid, kimi karılarını daha çok severdi. kimini de daha çok tutardı. en çok tuttuğu karılarının başında aişe geliyordu. ebubekir'in kızıydı, o nedenle de etkiliydi. zaman zaman muhafazid'e kafa tutar gibi durumları bile olabiliyordu. zeki de olduğu için, birtakım

    ayrıcalıklar sağlayabilmişti. muhafazid'in cinsel ilişkilerindeki sıra düzeni bozulunca, karılar içinde en çok yararlanan o olmuştu. boşamasın diye muhafazid'in hoşnutluğunu kazanmak isteyen yaşlı ortağı sevde bint zem'a'nın "gün"ünü almıştı. baıka kumaların gününde de muhafazid'le yatabilirdi. muhafazid istediğinde, kendi günüyse başkasına vermezdi.



    muhafazid'in canı başka kadınla yatmak istese bile vermezdi gününü, sırasını.



    aişe: "günümü kimseye vermem"!



    aişe'nin anlattığına göre: muhafazid'e, herhangi bir karısının gününü, sırasını gözetmeksizin; dilediği karısıyla dilediği zaman yatma özgürlüğü veren "ayet", yani ahzab suresinin 51. ayeti geldikten sonra da, muhafazid'in aişe'nin gününde başka kadınla yatmak

    istediğinde aişe'den izin alma gereği duyardı. i̇zin isterdi ama aişe geri çevirirdi:

    -"eğer izin verme, vermeme yetkim varsa vermek istemiyorum. tanrı elçisi! bilesin ki hiçbir

    kimseyi sana (seninle yatmaya) yeğ tutmam." ( bkz. buhari, e's-sahih, kitabu tefsiri'l-kur'an/33/7)



    hadisten anlaşıldığına göre, aişe'nin bu karşı koyuşuna muhafazid artık ses çıkarmamış; "ayet var. ayet bana istediğim zaman dilediğim karımla yatma yetkisini vermiştir" dememiş ya da diyememişti.



    muhafazid'in karıları arasında hizipleşme



    peygamberin karıları iki hizibe ayrılmıştı: bir kesimde aise, safiyye ve sevde vardı. öbür kesimdeyse ümmü seleme ve peygamberin öteki karıları. müslümanlar, peygamberin aişe'ye olan sevgisini biliyorlar; o nedenle de peygambere bir armağanda bulunmak isteyen biri

    olduğunda armağanı sunmayı geciktirir; peygamber aişe'nin odasına gittiğinde sunardı.



    muhafazid' in karıları: "adalet isteriz!"



    bunu üzerine, ümmü seleme hizibi söylenmeye başlandı. bu kesimde olan kadınlar gidip

    ümmü seleme ile konuştular:



    -ümmü seleme! peygambere söyle. herkesle konuşsun; peygambere kim bir armağan vermek isterse, peygamberin hangi karısının yanında bulunduğuna bakmaksızın armağanını sunmasını duyursun.

    muhafazid aldırmıyor:

    ümmü seleme, karıların dediklerini peygambere söyledi. ama peygamber bir şey söylemedi.

    karılar gelip ümmü seleme'ye sordular:

    -ne dedi peygamber?

    -bana bir şey demedi.

    -öyleyse bir kez daha söyle ona!

    ümmü seleme, kendi gününde (ilişki için) geldiğinde peygambere yine söyledi. ne var ki peygamber ona yine bir şey söylemedi. kadınlar sorunca yine "peygamber bana bir şey söylemedi" dedi. kadınlar da, "sana karşılık verinceye kadar söyle ona söylediklerimizi" dediler. peygamber cinsel ilişki için dönüp geldiğinde, ümmü seleme ona kadınların dediklerini yine anlattı. bu kez peygamber konuştu:

    muhafazid: "bana vahiy, yalnızca aişe'nin gününde geliyor"!

    -aişe konusunda beni üzme! bil ki, hiçbir kadın koynumdayken bana vahiy gelmez de,

    yalnızca o koynumda bulunduğu sırada bana vahiy gelir.

    bunun üzerine ümmü seleme söyle dedi:

    -ey tanri elçisi! seni üzdüğüm için tanrıya sığınıp tevbe ediyorum!

    karılar, muhafazid'in kızı fatima'yı araya koyuyorlar:



    aynı kadınlar sonra peygamberin kızı fatima'ya başvurdular; onu peygambere gönderdiler.

    şöyle demesini istediler:

    -karıların tanri için senden, ebubekir'in kızı (aişe) konusunda (kayırmayı bırakıp) adaletli davranmanı istiyorlar.

    fatima'nın aracılığı da bir sonuç vermiyor:

    fatima da peygamberle konuşup kadınların dediklerini iletti. peygamberse şöyle karşılık verdi:

    -kızcağızım (sevgili kızım)! benim her sevdiğimi sen sevmezmisin?

    fatima karşılık olarak:

    -evet!

    peygamber:

    -öyleyse sen de aişe'yi sev!





    49 yaşındaki adam (muhafazid),

    6 yaşındaki bir çocuk (aişe) ile evleniyor:
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster