1. 151.
    0
    bulduğumuz ilk çok hücreli canlı fosili 605-690 milyon yıllık. bulunan ilk fosillerdeki canlıların göz yapıları en az bugununküler kadar karmaşık ya da bugün hala yaşamakta.
    yani teoriye göre olanlar göremediğimiz ve rastlayamadığımız fosillerde ortay çıkmış olmalı.
    bilimseliz diye geçinen arkadaşlar şöyle bir durup düşünsünler.
    kısacası ilkelden gelişmişe doğru bir optik sistem gelişimi gözlemleyebildiğimiz bir fosil kaydı mevcut değil.
    yaşayan fosilleri görmek isteyenler coelacanth balığını inceleyebilirler. 400 milyon yıllık fosili mevcut olan bu balık, ne hikmetse 400 milyon yıldır, mutasyona uğramadan, değişmeden gelmiştir. daha da ilginci bu balık çok ender rastlanan bir balık olduğu için, canlısı bulunana kadar ara geçiş formu olarak sunulmuş fosilleri de mevcuttur. bu balığın yaşayanı ortaya çıktığında, ünclü evrimcilerden biri şöyle demiştir: " yolda dinazor görsem bu kadar şaşırmazdım"
    100 milyon yıllık inek fosili arayanlara duyurulur.
    tekrar etmek gerekirse fosil kayıtları kesinlikle ilkelden gelişmişe doğru bir sıralama izlememektedir.
    zira bulunan her fosil hemen hemen bugunkü karmaşık ve kompleks sistemlere sahip canlılara benzemektedir.
    130 milyon yıllık kurbağa, 260 milyon yıllık sinek, örümcek fosilleri de bu durumu doğrulayan sayısız fosillerdendir.
    artık allah'tan korkun diyorum.
    3. bakteriler evrimleşiyor dolayısıyla evrim var.
    hangi bakteri evrimleşmiştir? hangi bakteri tek hücreli yapısından iki hücreli yapıya çok hücreli yapıya geçmiştir? hangi bakteri kamçısı yokken, ufak değişimlerle kamçı sahibi olmaya doğru gitmektedir? dünya üzerinde 5x10 üzeri 30 kadar bakteri popülasyonu olduğu tahmin edilmektedir. bu durumda yeni bir tür oluşması için hemen hemen bu sayıda şans ele geçmiştir.
    hangi yeni tür bakteri ortaya çıkmıştır? ya da tek hücrelilerden çok hücreliye bir sıçarama gözlemlenmiş midir?
    hayır.
    evrim diye size yutturulmaya çalışılan ise şu: bir bakterinin yok olması için verilen antiboyitik eğer bakterilerin tamdıbını yok etmeye muktedir değilse, bileşiğe zaten dirençli olan bakteriler hayatlarını devam ettirmektedirler.
    burada yine gen havuzundan seçilim gerçekleşmektedir. bu herhangi bir tür sıçraması değildir. zira tür sıçraması diye ispat istediğimiz şey belirli bir formda, belirli beselenme alışkanlıklağına sahip bir bakterinin zaten hali hazırda sahip olduğu bir özelliğinin ön plana çıktığı bir gen havuzu oluşturmak değil, farklı bir formda canlıya evrimleşmesidir. hangi bakteri hangi canlı türüne sıçrama yapmıştır? verdiğiniz kimyasal bileşiklere dirençli bakterilerin sayılarının artması nasıl oluyor da evrim olarak nitelendirilmiştir? bu bakterilerin bugün herhangi bir başka forma evrimleşmemesi neyi göstermektedir?
    500-600 milyon yıllık fosil kayıtlarında bakterilerin ilkelden karmaşığa doğru gittiğini gösteren kayıtlar nerededir, var mıdır?
    3,5 milyar yıl önceki bakterilerin bugünkü bakterilerden daha ilkel olduğu ispatlanmış mıdır? dna'ları incelenmiş midir?
    elbette bu soruların yanıtları çok nettir. hiçbiri evrimi destekleyecek en küçük bir cevaba sahip değildir.
    hiçbiri evrim teorisini destekleyecek bir cevap verememektedir.
    zira bir evrimci eğer 3 tane, birbirinden evrimleşen fosil kaydını bu bundan, bu da bundan evrimleşmiştir diye gösterebiliyor olsa inanın sadece hayali çizimler görmez, sürekli bu 3 fosili görüyor olurduk. ancak böyle bir zincir hayali çizimler, rekonstrüksüyonlar dışında gösterilememiştir. hayali çizimlerle dahi gösterilememektedir. zira insan eliyle yarasa kanadının ortak atasına giden hayali çizimleri çizebilecek kadar güçlü hayal gücüne sahip bir insan olabilieceğini zannetmiyorun. çünkü bu tekerlekten uçağa ara form aramak gibi birşey. ya da 5 katlı binadan gökdelene, bigibletten 4 çekere ara form çizmeye çalışmak gibi birşey. çizemezsiniz. hayalini bile çizemiyorsunuz. fosili ise elbette yok. hiç olmadı.
    bizim evrimden anladığımız mesela kamçısı olmayan bir bakteri türünün, labaratuvar ortamında incelenirken küçük değişimlerle bir kamçıya sahip olmaya doğru evrimleşmesidir. yoksa bir kimyasal bileşiğe karşı zaten sahip olduğu direnci evrim zannetmek olsa olsa angutluktur.
    bakteri evrimleşmesine verilen en önemli örnek de sitrat sentezleyen e.coli bakterisidir.
    evrimciler bakın bakın sitratı enerjiye dönüştürme özelliği kazanan bakteri diye sevinç çığlıkları atmaktadırlar.
    ancak ben açıkcası böyle büyük bir mallık görmedim hayatımda.
    e.cli bakterisi 20 dakikada bir bölünme gerçekleştiren bir bakteri.
    bir kıyaslama olması açısından, tüm türler arasında iddia edilen türleşme hızlarının ortalaması alındığında, bir türden yeni iki türün oluşabilmesi için geçmesi gereken nesil sayısının yaklaşık 1.000 kadar olduğunu belirtmek isterim. 1.000 nesil, odaklanılan hayvan türü insan ise 300.000 yıl, odaklanılan tür e. coli bakterisi ise 333 saat civarı, yani 14 gün (2 hafta) kadardır. aradaki farkı görebileceğinizi tahmin ediyorum.
    şimdi e.coli bakterisi 50 bin nesil kadar gözlemlenmiş. bu kadar süre içerisinde görülen değişiklikler evrim denilen şeyin ne olduğunu anlamak açısından oldukça manidar.
    insan ömrü açısından 15 milyon yıla tekabül eden bu deneyde e.coli bakterisi 50 bin nesil sonra hala e.coli bakterisi olarak hayatını devam ettirmektedir.
    görünen değişimler:
    "hücre boyları iki katına çıkmış"
    "sitrat sentezlemeye başlamışlar"
    şimdi burada büyük bir evrim gözlemlendiği iddiası mevcut. zira 50 bin nesil içerisinde e.coli bakterisi sahip olabileceği tüm dna olasılıklarını yaşamış olmalı.
    ancak e.coli bakıyoruz yine e.coli. boyu büyümüş filan.
    gelelim sitrat sentezlemeye. sitrat nedir? sitrat yani sitrik asit c6h8o7. yani organik bir bileşik. atmoik boyutta bir yapısı var. bir bakterinin c6h807 yi parçalaması bunu enerjiye çevirebilmesi için 50 bin nesil geçiyor. evrim olarak lanse edilen olay, hücre içindeki bir kimyasal reaksiyonun gerçekleşmesi.
    ve hrhangi bir tür sıçraması yok. şaşırtıcı hiçbirşey yok. zira ortaya çıkan özellik muhtemelen potansiyel olarak sahip oluğu tek bir kimyasal reaksiyonla parçalanma olayı. orada gerçekleşecek tek bir adım kimyasal reaksiyon için 50 bin nesil. ortada bir form değişikliği, çok hücreliye geçiş,bir kamçı oluşumu ya da bunun olabileceğine dair en ufak bir kan
    zaten bu deneyin dünya üzerinde hergün 5x10 üzeri 30 kadar bakteri üzerinde yaşandığını da biliyoruz.ama bir evrim gözlemleyemiyoruz.
    zira 400 milyon yıldır değişmeden gelen canlılar olduğu düşünüldüğünde e.colinin 50 bin nesilde, bilinen tüm bakteri türlerinin mikroskop bulunduğundan beri değişmemesi de şaşırtıcı değil. çünkü değişim geçirebileceği bir üst ya da farklı forma evrilebilmesi için birinin gelip aynı anda yüzlerce özelliği eklemesi gerekiyor. küçük değişimlerle bir forma dogru bir evrimleşme tespit edilemiyor.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster