1. 726.
    +7 -3
    bana gönderdiği o mekan mesajını aradım ama bulamadım, zira silmiş idim... nedenine gelince de o aralar yönetimdeki moderatörlerin mesajları okuduğuna dair bir spekülasyon vardı ortalıkta ve buna istinaden de silmek zorunda kalmıştım.

    yanlış hatırlamıyorsam çarşamba günü yazmıştı o mesajı, tabi biz yine akşam 8'e kadar mesajlaştık, yarın saat 3'te buluşmaya karar verdik... yer avcılar da, bir kafeydi, ismini tam hatırlamıyorum ama avcılarda oturan varsa bilir, adında "joy" kelimesi vardı...

    bu arada ben ona fotoğrafımı göndermiştim... o göndermemişti, yani o beni tanıyordu ama ben ilk kez orada görecektim...

    elif sözlükten çıkınca ben de yunus amca kapatmadan fazladan nevale alayım diye dışarı çıktım zira sabah aldığım 3 bomonti yetmeyecekti.. ekstradan 3 adet bomonti 2 adet de kırmızı tuborg aldım, bunların yanına da harç niyetine iki muzlu kek bir de meyveli kek, ayrıca bir paket de büyük klagib lays aldım... yunus amca aldıklarımı bir poşete koydu tam bakkaldan çıkacaktım ki bir de ne göreyim...

    başında kırmızı beresi, elinde çiçekli kırmızı şemsiyesi, üstünde de kırmızı montuyla merve...

    elim havada, yunus amcaya hoşçakal babında kaldırmışım o an ki parmakalarımın hepsi de açıktı...

    merve'yi görünce, nereye gidiyorsun lan merve burda oğlum, nereye gidiyorsun dedim kendi kendime.. merve oğlum bu, adı bile güzel lan, melaike gibi hani, hani şu dünyada bana bir melek gösterin deseniz işaret parmağımla gösteririm onu...

    neyse merve'yi görünce açık olan parmaklarımı kapatıp elimi yarık açık yumruk şekline getirerek indirdim...

    yunus amca dedim, ben bir paket de o 1 liralık çekirdeklerden alayım...

    yunus amca da çaktı köfteyi tabii, tamam evlat dedi... sen biraz bekle hanım kızımın işini görelim sonra seninkini görürüz...

    yere baktım, gülümsedim...

    merve usulca bakkalın tezgahına yanaşarak alacaklarını sıraladı... tam olarak ne istediğini hatırlamıyorum ki zaten ben o an bir şey duyacak kadar kendimde değildim...

    merve yunus amcaya isteklerini sıraladıktan sonra bana doğru baktı,

    gülümseyerek merhaba diyordu... ama bu öyle bir merhabaydı ki yüzünde ceylanlar sekiyordu...

    +nasılsın dedim...
    -iyiyim
    +geç kalmışsın bugün
    -işten mi,
    evet şeklinde gülümseyerek cevap verdim
    -yok hayır işten gelmiyorum, bir arkadaşımın işi vardı oraya uğradık
    ne işi diye sorsam başlayacak ne çok soru sorduğuma, iyisi mi başımı sallayayım gülümsemeyle karışık...
    gülümsedim,
    baş sallamayla olmayacak oğlum, hazır rahat yerde bulmuşken davran... davran davran da ne diyeceğim ki, nasıl açacağım konuyu... gir bir yerlerden işte...
    +ne oldu bizim kahvemiz
    önce yere sonra yunus amcaya baktı, utanmıştı besbelli...
    ben de yunus amcaya doğru baktım, tezgahın altında bir şeylerle uğraşıyordu...
    +duymaz o ya,
    gülümseyerek
    -bilmem, bakarız
    +sen de hep bakarız diyorsun ama
    -gelseydin çağırdığımda
    +sevalin yanında ne konuşacağız merve
    -annem yalnız göndermez, sanki bilmiyorsun
    +bu pazar olsun o zaman,
    sustu, cevap vermedi
    +sen de ne cimri çıktın yaa
    -ya ondan değil , bilmem, kısmet
    +niye böyle yapıyorsun merve ya
    -ne yapıyorum ya
    +yok bir şey

    merve muhabbetten sıkılıp tezgaha doğru yöneldi. yunus amca da merve'nin istediklerini hazırlamıştı poşete koyuyordu...

    ben merve'ye bakıyorum, yunus amca bana, merve poşete...

    ne zaman bana bakacaksın merve?

    bakacaktı da ben ona bakacak yüz bulamayacaktım...
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster