1. 1.
    +35 -43
    ben buluştum...

    incinin yeni açıldığı zamanlardı, 2009'un son ayları... ben önceleri sadece okuyucu olarak giriyordum, sonra, "neden ben de üye olmayayım lan" diye bir üyelik alayım dedim, iyi mi yaptım kötü mü yaptım bilmiyorum ama almış bulundum ki o zaman aldığım nick bu değildi, başka bir nickti... her neyse eski nickimi bilen bilir zaten... birkaç gün yarıla yarıla gülerken bir baktım ekranın sağında mavi bir ışık yandı... açtım, açmaz olaydım...

    "... ) (Nick bu ama vermek istemiyorum)

    (#733577) çok ayıp, utanmıyor musun böyle şeyler yazmaya...
    cevap yaz | önceden | sil | 9 ocak 2010, cumartesi 10:19

    cevap vermedim ki zaten hiç kimseye de cevap yazmadım, vallahi bak... hiçbir amlıya ya da saplıya cevap vermezdim ki hala da öyle... vermekte istemiyordum ki zira beni de özel kılan, çekici kılan, merak ettiren de oydu...

    neyse, birkaç saat sonra bir mesaj daha geldi aynı kişiden...

    "... )

    bu yazdıkların gerçek düşüncelerin mi? yoksa dikkat mi çekmek istiyorsun? amacını gerçekten merak ediyorum...
    cevap yaz | önceden | sil | 9 ocak 2010, cumartesi 12:19

    bu mesaja,

    sadece "sebep" diye karşılık verdim...

    hani tanışmak değildi niyetim, boş bir anımda cevap verdim ama işlerin bu kadar taka saracağını nereden bilecektim ki...

    Hikayenin linki (sozlukspot)
    http://inci.sozlukspot.co...Ftunuz-mu-lan/@cassiel/1/

    Hikayenin linki (ccc.incisozluk)
    http://ccc.incisozluk.cc/...Ftunuz-mu-lan/@cassiel/1/
    ···
  2. 2.
    +58 -2
    noktalama işaretlerini okudum çok duygulandım panpa
    ···
  3. 3.
    +26 -1
    önce kapı çaldı, açtım... benim prensesim karşımdaydı... h.g harun abi dedim, o zamanlar kimse bilmiyordu tabi... bunu da ben başlatmıştım, bir akım oldu, bilemezdim... *

    içeri aldım kadınımı... ya da erkeğimi... fark etmezdi, herşeyimdi o benim, bana ne yapmış olursa olsun...

    bir cevap istercesine gözlerine bakıyordum, o da anladı... tedirginleşti biraz... sakinleş dedim, sana bir bomonti getireyim..

    bu arada bomontiyi çok severim panpalar yaa lanet olsunnnn *

    gerek yok dedi ben içki getirdim ikimize de...

    çok sevindim... sevgilim bana hediye getirmişti, birlikte içip sarhoş olacaktık sonra ne fanteziler yapardık düşünsenize...

    ben iki bardak getireyim sevgilim o zaman dedim.

    -"gerek yok ben içmeyeceğim midem bulanıyor" dedi.

    -"kıyamam sevgilim istersen nane limon kaynatıyım sana" dedim.

    -"gerek yok bitanem sen iç ben eğlenirim beni dert etme sen" dedi.

    düşünsenize panpalar nasıl mükemmel bir insan... çok seviyordum onu... sevmeseydim keşke...

    ilk bardak içtikten sonra önce bi uyuşukluk hissettim beynimde, ateşim çıkıyordu yavaş yavaş. o da çantasından birşeyler çıkarıyordu ama gözüm karardığı için tam olarak anlayamıyordum. ama metal şeylerdi sanırım...

    sonra aşkım ben kötü oluyo... cümlemi bitiremedim.

    ayıldığımda banyomda yatıyordum, küvetim buz kaplıydı yine... olamaz dedim yine mi?

    hemen böbreğimi kontrol ettim. birini almıştı zaten. beni öldürmez dedim, ikinicisini de almaz dedim...

    almamıştı nitekim...

    oh dedim gönül rahatlığıyla... ta ki küçük cassiel'i görene kadar...

    evet...

    sevgilim, hayatımın kadını, harun abi... küçük cassieli kesip başucuma koymuş, yanına da not bırakmış...

    "karım yapacağım seni... "

    çok sevinmiştim beni sahiplendiği için... keşke sevinmeseydim...
    ···
  4. 4.
    +4 -21
    hay amk ben hikaye yazildi bitti saniyordum 1 saat once okumaya basladim daha hikayenin basinda oldugumuzu yeni caktim giberim boyle isi kelebek yuzunden gibilmisti sosyal hayatim simdi bu hikaye gibecek belami amina koyiim bitmis hikaye okumayan aklimi yurdumu gibeyim ben gidiyom

    biri bu entry e eksi versin sonra gelip bulacam okuyacam

    edit: yeter amk 3 eksi olmus

    edit2: allahiniz yokmu olum sizin seri eksi basmayin aminiza koyiim
    ···
  5. 5.
    +17 -4
    saat 19.45 gibi cinepol'ün önünde beklemeye başladım... saat 20.00 olmuştu, baktım gelen yok... bir sigara yaktım... 20.07 20.09 20.11... 20.16 olmuştu saat. gülümsemiştim kendi kendime... salak demiştim, ne sanmıştın. numarasını bile bilmediğin bir insandan ne bekliyordun? derken...

    beline kadar upuzun saçları, 1.75e yakın boyuyla, sapsarı saçlarıyla karşıdan o geliyordu... o mu değil mi bilmiyordum... ama kırmızı elbisesiyle bana doğru geliyordu...

    artık emindim, oydu...

    -merhaba presim, sana demiştim, bana inanmadın dedi.

    -hoşgeldin diyebildim sadece...

    sonra sarıldık, sarılmasaydım keşke...

    birden göbeğimin altında bir sertlik hissettim. sarıldığımız anda, hemen hemen benim penisimin olduğu bölgede birşey saklıyordu... başta silah sandım, çok korktum...

    bu ne diye sordum, tam elimle oraya doğru hamle yapacakken...

    elimi tuttu. sen benim yannanımı içine alma umudumdun aşkım dedi...

    nasıl yani dedim?

    anlamadın mı aşkım dedi...

    bursa çocuğuyum, her yerde gibişirim...

    ardıntan eter döktüğü bezi koklattı bana... uyandığımda züt deliğimde bir acı, böbreğimde bir çizik ile buz dolu küvette yatıyordum...
    ···
  6. 6.
    +9 -11
    "(... )"
    nasıl sebep, merak ettim, o da mı suç...

    cevap yaz | önceden | sil | 9 ocak 2010, cumartesi 12:25

    yazdığı mesaj buydu, birkaç saat cevap yazmadım... sözlükte yazdığı enrtylere göz gezdirdim, amlı diye tabir ettiğimiz bir dişiydi... hem cevap yazmıyordum hem de içten içe merak etmeye başladım, acaba iç çıkar mı diye... neyse birkaç saat sonra mesaj yazdım buna...

    "ne alaka" diye...

    fakat online değildi, gelince cevap yazar diye pek de giblemedim açıkçası... sözlükte takılıyorum yine ama bir şey yazmıyorum, sadece okuyorum... derken sağ tarafta mavi bir ışık belirdi... tıkladım hemen...

    "(... )"

    çok alaka, yazdıklarını okuyorum ve bu normal bir insanın yazacağı şeyler değil. çok merak ettim doğrusu...

    cevap yaz | önceden | sil | 9 ocak 2010, cumartesi 17:25

    buna cevap olarak

    "çok da merak etme, bela ya meraktan ya da yannantan gelir" diye yazdım...

    o da buna karşılık olarak...

    "(... )"

    ukala şey...

    cevap yaz | önceden | sil | 9 ocak 2010, cumartesi 17:32

    diye yazdı...

    bu mesajın ardından bayağı mesajlaştık, anlık olarak yazmayacağım ama önemli mesajları buraya yazacağım... neyse, o gece saat akşam 8'e kadar mesajlaştık bununla, derken çıkıyorum dedi ve gitti...

    her ne kadar yazdıklarına ters cevaplar versem de o hep alttan alıyor ve zehrini zerk ediyordu... doğrusu ben de merak etmeye başlamıştım, o akşam 27 yaşında bir hatun olduğunu istanbul'da oturduğunu öğrendim... bu arada istanbul /avcılar'da oturuyordu... evli olup olmadığını sormamıştım ve en çok da bunu merak ediyordum... ertesi gün sabah 10 gibi online oldu bu, tekrar mesajlaşmaya başladık... bu arada onunla mesajlaştıktan sonra sözlüğe konu açmayı ya da konulara cevap yazmayı bırakmıştım...

    evli ya da bekar mısın sorusu yerine "kimle yaşıyorsun" diye bir mesaj gönderdim buna...

    bu "yalnız yaşıyorum" diye karşılık verdi... önceki mesajlarında da çalışmadığını söylemişti... hem çalışmıyor hem de yalnız yaşıyor, bu değirmenin suyu nereden geliyor diye merak etmeye başlamıştım... sonra çok da gitme üstüne cass dedim kendi kendime, avına odaklan oğlum sana ne değirmenin suyundan falan...

    derken bununla tekrar akşam 8'e kadar konuştuk...

    o gün öğrendiğim şeyler...

    istanbul'da yalnız yaşayan bir kadın olduğuydu,

    keşke öyle olsaydı...
    Tümünü Göster
    ···
  7. 7.
    +16 -4
    "efendim" dedim ürkek bir ses tonuyla önce... emin değildim hala şüphe duyuyordum...

    "şimdi inanıyorsundur bana dimi? o fotoğrafları istiyorum hayatım" dedi ve 2-3 saniyelik bir gülüşün ardından kapatmam lazım diyerek kapattı...

    saat 8 olmuştu çünkü...

    kafayı yiyecektim anlayamıyordum. hemen geri aradım numarayı, kimse açmadı yine... benim de mit'de çalışan arkadaşım var, telefonun geldiği ankesörlü telefonun yerini ve güvenlik kamerası görüntülerini incelettik. bir de ne göreyim...

    görmez olaydım...
    ···
  8. 8.
    +9 -10
    durmadan mesajlaşıyoruz bunla, havadan sudan konuşmalar falan...
    bu arada ben o zamanlar 29 yaşımdaydım,
    o bana bu yaşıma kadar neler yaptığımı soruyor ben de ona soruyorum...
    onun, o an bana anlattığına göre 22 yaşındayken ailesinin zoruyla evlenmiş, 25 yaşında da boşanmış... nedenini sorduğumda da "mutsuz bir evlilik yaşadığını, her gün olmasa da haftada iki posta dayak yediğini, kocasının çok içtiğini hatta ayyaş olduğunu ve buna dayanamayıp 25 yaşındayken boşandığını, boşandıktan sonra da ailesi tarafından dışlandığını ve istanbul'da yalnız yaşamak zorunda kaldığını" falan anlattı...

    tabii ben ona karşı bu durumu için çok üzüldüğümü, hiçbir insanın bunu haketmediğini falan anlatıyorum ama içten içe de dul olmasına ve yalnız yaşadığına seviniyorum...

    günler günleri kovaladı, biz artık bazı şeyleri aştık ve yazacak şey bulamadık falan ama bu yine akşam 8 de sözlükten çıkıyor ertesi gün saat 10'a kadar da online olmuyordu...

    bu hep böyledi ve bu durum beni fazlasıyla ürkütüyordu...

    "müzikhol"de mi çalışıyordu ya da "payvon"da mı? neden akşam 8 oldu mu sözlükte çıkıyordu bir türlü anlam veremiyordum...

    e merak edeceğine, "sorsana lan amcık" diyenleriniz olacaktır fakat defalarca sordum ama o her defasında farklı bir bahane söylüyordu... "acıktım, yemek yapacağım, arkadaşım bize gelecek, çok yorgunum vs."

    aklımda bu soru vardı ve ben yine de bu görmediğim hatta sesini bile duymadığım kadına ilgi duyuyordum... iyi de kadın olduğu ne belliydi, belki de erkektir...

    keşke öyle olsaydı...
    ···
  9. 9.
    +11 -8
    o mesajdan sonra yine mesajlaşmaya başladık, tabi bu yine akşam 8 de çıktı ama bu sefer üstelemedim zira her gün erken çıktığı için kafasını skiyordum ama artık arayacaktı ve oradan neden her akşam 8 de çıktığını öğrenecektim...

    akşam arar diye telefonumu şarja takıp başladım beklemeye fakat bu aramadı ve ben beklememle kaldım...

    neyse, bu aramayınca ben de açtım bomontilerimi içtim ki her gece yaptığım şey... bazen pencere kenarında, bazen soğuk olmasına rağmen bahçedeki dut ağacının altında falan...

    bu arada ben de istanbul'da oturuyorum, ev bana ait, aslında dedemden kalma... vakti zamanında gelmiş buraya iki gecekondu yaptırmış... birinde ben oturuyorum birinde de kiracı... ne yalan söyleyeyim öyle ahım şahım değil benim ev, normal bir ev.. yerler mozaik, 2 oda, 1 salon, ben sadece salonu kullanıyorum, iki çekyat var işte, mavi bir halıfleks o da sigara izmaritlerinden delik deşik olmuş. her taraf plastik bardak, boş bira şişeleri, kebapçı poşetleri, gazeteler, dergiler falan öyle bir dünyam var işte... sonra bir masam var, iki ayağı kırık kola kasalarıyla ayakta duruyor, bir show marka televizyonum var 37 ekran... diğer iki oda da kullanmadığım eşyalar var, bazı kitaplar işte...

    sonra mutfak işte, mutfak dolabım var, dedem kendi elleriyle yapmış. hala dipdiri... buzdolabım var arçelik tek kapılı... tuvalet banyo aynı... fayans değil ama tuvalet taşı beyaz olanından da sararmış biraz. bu arada banyoda yani tuvalet + banyoda da şofbenim var...

    neyse ben salondaki çekyatta sızıp kalmışım, sabah telefon sesiyle uyandım... fakat bir türlü telefonun yerini bulamıyordum, birkaç çalıştan sonra telefonun sesi durdu bir iki dakika geçmeden telefonu buldum ama artık telefon çalmıyordu sadece ekranda "1 cevapsız arama" ibaresi vardı...

    vakit kaybetmeden cevapsız aramaya baktım...

    0 212 ile başlayan bir numaraydı...

    "kim ki bu " diye düşündüm...

    "o mu acaba? kesin odur da, peki neden ev telefonundan aramış... " bilmiyordum...

    geri dönsem mi? dön geri dedim kendi kendime...

    cevapsız aramanın üstündeyken ara tuşuna bastım ve telefonu kulağıma zütürdüm...

    zütürmez olaydım...
    ···
  10. 10.
    +17 -2
    lan bu son entryi yazarken sözlük gri ekran verdi dıbına koyayım, kalpten gittim ya... neyseki geri tuşuna bastım da yazdığım entry geri geldi...
    ···
  11. 11.
    +9 -9
    ben akşamları sözlükte takılıyorum, yazışmalarımızı okuyorum, yazışmalardan kaçırdığım bazı noktalar varsa onları buluyor üstünü çiziyordum...

    aradan bir hafta geçmişti ve ben artık konuştuğum kişinin varlığına hatta kadın oluşuna emin olmak istediğimi söyledim...

    bu yine kaçamak cevaplar verince

    "gizemli olman beni fazlasıyla ürkütüyor ve bu da benim sana son mesajım, diğer mesajında telefon numarasına dair bir şey olmasa bir daha benden cevap almayacaksın" diye mesaj attım...

    o da bu mesaja karşılık aşağıdaki mesajı yolladı...

    (... )

    gizmeli olduğumu düşündürcek ne yaptım ki ? ayrıca her istediğin her an olmaz *
    cevap yaz | önceden | sil | 19 Ocak 2010, salı 11:31

    bu ve buna benzer mesajları attıkça attı ve fakat ben hiçbirine cevap vermedim ta ki en son mesajına kadar...

    (... )
    tamam sen kazandın, numaranı yaz, ben seni ararım...
    cevap yaz | önceden | sil | 19 Ocak 2010, salı 18:55

    bu mesajına karşılık telefon numaramı yazdım ve beklemeye koyuldum...

    keşke yazmasaydım...
    ···
  12. 12.
    +10 -7
    lan oğlum ne diye küfür ediyorsunuz lan,

    hem yazıyorum hem de gönderilen/ alınan mesajları buluyorum, içlerinden elemeler yapıyorum öyle kolay mı lan o kadar mesajın içinden tek tek ayıklamak...
    ···
  13. 13.
    +14 -3
    derken saniyeler dakikaları, dakikalar saatleri kovaladı... hemen en şık gömleğimi giydim, altıma kotumu giydim, saçlarımı da jöleledim... son bir bomontim kalmıştı, onu da hızlıcana içtim... bu arada;

    bomontiyi çok seviyorum yhaaaa *

    neyse, konumuza dönelim... hemen avcılar joy cafenin yolunu tuttum...

    gittiğimde kimle karşılacağıma dair en ufak bir fikrim yoktu, fakat o beni tanıyordu.. beni görünce tanıyınca tavırlarından anlarım diyordum...

    saat 19.44 olduğunda joy cafeden adımımı attım... keşke atmasaydım.

    içerisi bildiğiniz kıraathane, eşli bataklar, kingler, tavlalar oynanıyor, at yarışı izleniyor...

    hemen sevdiceğimi aradı gözlerim. pardon dedim, elifi gören var mı...

    derken 2 tane bıyıklı ağabey yanıma geldi. iyi niyetli insanlardı...

    "elif arka tarafta yiğidim, karısı yapacakmış seni öyle diyor" dediler.

    ama ama olur mu öyle şey? dedim

    uzatma lan dedi bir tanesi ve burnuma sertçe bir yumruk vurdu...

    yumruğun sarsıntısından tam kurtulmuştum ki arkadan gelen bir tanesi bana koklattığı eterli bez ile bayılttı beni..

    uyandığımda bilmediğim bir küvetteydim yine... etrafımda sinekler uçuşuyordu, pis keskin bir koku vardı... bir de küvetin içi buz doluydu her zamanki gibi... dedim bu sefer neyimi kaybettim...

    zaten önceden böbreğimi almış ve gibimi kesmişti, bana bir tek taşaklarım kalmıştı...

    hayır dedim, direk taşaklarıma baktım...

    ve gördüm...

    keşke görmeseydim...

    bu sefer sol taşağım bana veda etmişti.

    kafamı sağa çevirdim, bir de ne göreyim...

    bir not daha,

    "karım yapacağım dedim dedim inanmadın, tak noldu şimdi?"

    inanamıyordum, gerçekten ciddiydi...

    kağıtta bir de numara yazıyordu.

    "uyanınca ara karıcığım... 053x xxx xx xx"

    hemen aradım tabi...

    keşke aramasaydım...
    ···
  14. 14.
    +15 -2
    sabah 9 gibi uyandım, hemen sözlüğe girdim... elif'ten bir mesaj gelmiş mi acaba diye ama yoktu ondan bir mesaj...

    duş alayım dedim, duştan önce tuvalete gittim... bu arada önemli bir karar vermem gerektiği zamanlarda mutlaka tuvalete gidiyorum... şu yaşıma kadar tuvalette sıçarken verdiğim kararlardan da hiç pişman olmadım...

    neyse, tuvalete gidip bir sigara yaktım ve düşünmeye başladım...

    nasıl yapsam, kız verebilir... verebilir de evine zütürür mü? komşuları var, dul kadın eve erkek alıyor diye adı çıkabilir... korka da bilir... iyisi mi eve getirmek... nasıl... yetişemem, keşke saati erkene alsaydım... ben bunları düşünürken aklıma muhsin geldi...

    muhsin, oto elektrikçisi... yakın arkadaşım. arabasını istesem verir... iyisi mi ondan arabayı alayım... ne kadar yakar acaba... yanlış hatırlamıyorsam 130 lira falan param vardı... 30 liralık gaz koysam, 50 lira hesap gelse. 50 lira da fazla kalır... oldu bu iş... evi temizlemedim, sıktır et gelince ona temizletirsin...

    tuvaletten çıktığım gibi duşa girdim, bu arada kendimi de sevişmeye hazırlıyor gibi vücut temizliğimi yaptım... kıldı tüydü onlardan eser bırakmadım... hani kadın olsam o kadar uğraştığım için kendime verirdim...

    duştan çıktıktan sonra sözlüğe tekrar giriş yaptım, eliften bir mesaj vardı... mekanı haritadan gösteren bir link... haritayı inceledim, mesajına 3 te görüşürüz diye cevap yazıp direkt berbere gittim, berberimin adı hikmet... sizde de var mıdır bilmiyorum ama ondan başkasına da traş olmam...

    neyse berberde traş olurken hikmet anladı... yüzümden mi okunuyordu neydi bilemedim... ince iş galiba dedi... gülümseyerek sayılır dedim...

    hikmet, saçımı sakalımı kestikten sonra bir de fön çekti, cirlop gibi olmuştum...

    muhsin' gidip arabayı istedim, sağolsun o da kırmadı beni...

    araba da reno 19, eurpoa mı ne...

    berberden çıkarken saat 1 gibiydi...

    ancak yetişirim deyip bastım avcılara doğru...

    avcılara gittim, mekanı arıyorum... saat 2,15 gibiydi.. bu arada gönderdiği haritadan mekanın yerini öğrenmiştim ama mekanı bulmak kolay olmadı...

    mekanı bulduktan sonra, önce birkaç kez arabayla yanından geçtim... etrafındaki dükkanlara falan bakıyorum. ters bir şey yoktu, mekan kuytu bir yerdeydi ve dış cephesi hiç de güzel değildi, vbakımsızdı anlayacağınız... ayrıca mekanın camlarında da acayip şeyler vardı... rock amblemleri mi dersiniz bilmiyorum ama bir garipti... satanist mi lan bu diye de geçirdim içimden... saat 2,45'e kadar mekanın önünden geçip arka sokağından tekrar dönüyor tekrar bakıyordum...

    saat de yaklaşıyordu, yeter tur attığım deyip mekana gideyim dedim... mekanın önüne park edeyim dedim ama park yeri bulamayınca bir arka sokağına park ederek mekana gittim...

    mekanda 4 5 erkak bir masada oturup sohbet ediyorlardı ama onlar da oranın çalışanlarıydı... bomboştu anlayacağınız...

    bu arada iki bölgeden oluşuyordu, sigara içilen yer ve içilmeyen yer... ben sigara içilen yere gidip beklemeye başladım...

    garson ne istediğimi sordu, kahve istedim... kahvem geldi... bir de sigara yaktım...

    saate baktım, saat 3 ama eliften ses seda yok...

    bu gelmeyecek galiba dedim...

    derken içeriye, başında şapka, altında kot pantolonu ve siyah deri ceketli hatun girdi...

    beni beklememişsin diyerek elini uzattı...

    o elini uzatınca ben de yerimden kalkarak ona doğru yürüdüm, elini tutarak yanağından öptüm...

    "hoş geldin" dedim...

    hoş bulduk faslı bitti, garson geldi o da kahve söyledi... bir de sigara yaktı, o bana bakıyor ben ona...

    garip bir duyguydu...

    kahvesi geldi...

    ve ilk cümlesi bu oldu...

    "ben evliyim."

    bir şey söyleyemedim... afalladım, ona bakıyorum... sigrasını içiyor benden bir tepki bekliyordu...

    lan oğlum boşanmıştı ya bu karı... evliyim de ne demek...

    dul'du bu lan, dul...

    keşke öyle olsaydı...
    Tümünü Göster
    ···
  15. 15.
    +9 -7
    "evdeyim" diye mesaj attı bu,

    evde olduğunu söyleyince "arıyorum telefonunu aç" dedim, o da "ankesörlü telefondan aradım seni" dedi... tabi ben bunu duyunca fıttırdım... madem güvenmiyorsun ne diye benle yazışıyorsun hatta telefon açıyorsun falan diye...

    ona gönderdiğim mesaj bu.

    kişisel telefonuna ne yaptın peki * ankesörlü telefondan arayacak kadar güvensizim değil mi, merak etme ben öyle kadın meraklısı değilim, mesaj meraklısı hiç değilim, kimseyi rahatsız edecek karakterde de değilim.. telefonum yok dersen de inanamam bir gün elime düşersen bugün kullandığın telefonu usulca zütünden sokarım bilgin olsun *
    geçmiş | sil | 20 ocak 2010, çarşamba 12:56

    o da bu mesaja karşılık şı mesajı gönderdi.

    (... )
    :)şimdi yandın işte çünkü bilmeden hem masum bi kadına tak attın hemde dünyadaki bütün tlf şu an sana doğru geliyo dikkat!...

    ben hayata tlf bağlanmıyorum hayatım çok önemi yok benm için olmasada olur yani, eskiden tlfmu vardı. hem böle daha iyi her zaman her isteyen ulaşamıyor bana ben kime ne zaman istersem ulaşıyorum çünkü herkeste bi tlf merakı 10 yaşında çocukta bile var. neyse doğru işte yalan sölemedim sana *

    bana güven yoksunu diyene bak sen dönde bi kendi içine bak önce, ne desem yalan yalan yapıştırıyon yaftayı hemen *
    cevap yaz | önceden | sil 20 ocak 2010, çarşamba 13:16

    bu mesajdan sonra da o bana sorular sormaya başladı, yoksa sen kadın mısın, hatta çocuk musun vs diye. benden fotoğrafımı istedi ben de ona beni görmek istiyorsan buyur bir yerde görüşelim dedim... ona da yanaşmadı...

    o gün akşam saat 6 ya kadar mesajlaşmamız sürdü derken ben buna tamam sen beni ara ben de sana kendi fotoğrafımı göndereceğim dedim...

    o konuda anlaştık bana bu mesajı göndererek dışarı çıktı.

    (... )

    bak şimdi dışarı çıkıyorum ankesörlü tlfdan arıcam seni ama numaran yanlış hatırlamıyorsam 053x xxx xx xx eğer doğruysa hafızamı ödüllendiricem kendime tatlı bişeyler alıcam *
    cevap yaz | önceden | sil 20 ocak 2010, çarşamba 17:46

    ben yine telefonu elime alıp bekledim, arayacak mı aramayacak mı derken 10- 15 dakika sonra telefonum çalmaya başladı...

    arayan kişinin ismi yerine 0 212 ile başlayan bir numara yazıyordu...

    evet işte arıyordu...

    keşke aramasaydı...
    ···
  16. 16.
    +10 -6
    şu yalan diyenlerin alayını gibmek istiyorum ya neyse...

    oğlum keşke yalan olsaydı lan, hani şu dünyada çakılı olarak sadece dedemden kalan iki evim var, onları da şu an bu gerçeği yalana çevirene gözümü kırpmadan hibe ederdim...
    ···
  17. 17.
    +9 -6
    bu çıkıp gittikten sonra ben yine başladım bütün mesajları okumaya, bir açığını arıyorum... hani benim yerime başkası olsaydı belki de çoktan gidip kadınla buluşur ya bir güzel giberdi ya da benim başıma gelenin aynısını o yaşardı, hoş gibemezdi ya neyse...

    okuyorum bütün mesajları, bazen evet bu karı da var bir takluk, bunlar böbrek çetesi, kadın da ortakları... ya da bu fahişe, hafta sonu işe çıktı... kim bilir hangi zenginin kucağında hafta sonunu geçirecekti... dün gece zevkten içtiğim bomontileri artık yalnızlığa içiyordum... içtikçe, onu unutup maziye gidiyordum... bir iki gün böyle geçti, bu arada onun yokluğunda hiç mesaj yazmadım ona zira içimdeki kuşku henüz bitmemişti ki ben altıncı hisime çok güvenirim...

    iki gün geçti, geleceği gün sabah 10 gibi sözlüğe girdim ilk işim onun nickine tıklayıp online olup olmadığına bakmak oldu ama hala kırmızı yanıyordu...

    neyse diyip kahvaltımı yaptım, birkaç zeytini çayla birlikte mideme doğru uğurladım, üstüne de birkaç sigara içtim...

    tekrar sözlüğe girdim ve evet "inbox"um mavi yanıyordu...

    mesajı gönderen de elif'ti...

    (... )

    gün boyu yüzümde taşıdığım tatlı tebessümüm günaydın.

    http://fizy.com/#s/118fa6 hiç akıllanmıcam ben *

    sevgilim ben bişi yaptım :/ kendimi şu an çok kötü hissediyorum lütfen cvp ver kafayı yemek üzereyim. senin bana gönderdiğin hani şu içinden gelen el resimlerin var ya işte onlardan bir sürü çıktı aldım ben sonra yaratıcı periler üşüştü başıma hepsini bi güzel kesip biçip elbise yaptım kendime elinin olduğu yerler iç tarafa gelecek şekilde sonra giyindim tatlı bi huzur kapladı içimi anlatamam ben tam böle kendi kendime sevinirkene sol omzumda bi şeytan belirdi kahkahalarla bana bakıp gülüyodu şerefsiz noluyo nan dedim noluyo pis şeytan git başımdan kıışştt dedim. neyse bu uzun uzun güldükten sonra lan gerizekalı dedi bana o resimlerdeki onun eli değilki kimbilir kimin eli şapşal dedi ve gitti. apışıp kaldım aynanın önünde ruhumu bedenimi kirlenmiş hissediyorum şuan lütfen o ellerin sana ait olduklarını söle lütfeeeeennnnnn :(
    cevap yaz | önceden | sil | 24 ocak 2010, pazar 12:21

    bu uzun mesajına karşılık olarak sadece "günaydın, hoş geldin" yazdım...

    (... )
    ohhhh tanrım varlığından bile şüphedeyim ama varsan eğer şükürler olsun sabah sabah bi rahatladım teşekkürler tatlım *
    cevap yaz | önceden | sil | 24 ocak 2010, pazar 12:53

    bu neyin kafasıydı, anlamıyordum... ben hiçbir şekilde yüz vermedikçe o beni sahipleniyor ve kendini de bana sahiplendirmeye çalışıyordu...

    o gün benim için dananın kuyruğu kopacak ve onu görmenin yollarını arayacaktım...

    kısaca benim için artık ya hero ya mero olacaktı...
    Tümünü Göster
    ···
  18. 18.
    +11 -4
    kırıldım... üzüldüm... ağladım, çok ağladım... adam gibi, erkek gibi ağladım... ama pes etmeyecektim. en azından gerçeği öğrenmek hakkımdı. ben de şunu dedim :

    gerçeği... bana sadece gerçeği söyle. ne böbreğim ne zütüm umrumda... sadece gerçeği istiyorum... meleklerim okyanuslarda boğuldu senin yüzünden... iyilik perilerim şeytana sattı ruhlarını.. yaşama sevincim kalmadı elif.. tek bir soru... neden? neden?!

    6 dakika sonra cevap geldi...

    sana bütün olanları anlatacağım sevgilim. söz... ama bunları internetten yapamam. bir kere daha buluş benle... biliyorum bana güvenmeyeceksin... ama senin verdiğin bir adreste, senin istediğin zaman ve saatte olsun.. belki güvenini kazanabilirim. lütfen beni silme aşkım, bir şans daha ver nolur :(

    cevap yaz | önceden | sil | 24 ocak 2010, pazar 12:21

    (... )

    ne diyebilirdim ki bu mesaja?

    tamam dedim.. kendi adresimi verdim... kanarya mahallesi, xx caddesi, no : xx. yarın dedim, saat 9da buraya geleceksin...

    geldi.. gelmeseydi keşke...
    ···
  19. 19.
    +12 -3
    yunus amca merve'nin poşetini hazırlamıştı merve ücreti ödedikten sonra bana bakarak gülümsedi tekrar, hoşçakal da demediğine göre... o da konuşmak istiyor...

    yunus amca çekirdek dedim...

    eliyle kapının yanındaki çekirdek rafını göstererek oradan al dedi...

    merve yürüyordu...

    alelacele kapıdaki tezgahtan çekirdek paketlerinden bir paket çektim ama öyle bir çekmişim ki çekirdeklerin hepsi yerde... yeni suç işlemiş bir çocuk gibi yerdeki çekirdekleri toplamaya başladım ama bir gözüm de merve'deydi... o bana bakıp gülüyordu... birkaç saniye güldükten sonra çıkıp gitti merve... merve gidiyordu ben çekirdek paketleriyle uğraşıyordum ki çok geçmeden yunus amcaya elini omzuma koyarak tamam evlat, sen bırak ben düzeltirim dedi...

    kusura bakma yunus amca dediğim gibi fırladım dışarıya...

    ben kapıdan çıkarken merve'de arkasına bakıyordu...

    bu iyiye işaretti... yoksa neden baksın ki?

    hızlıca merve'ye yetiştim.

    hala gülüyordu...

    +gülme ya
    elimdeki poşete baktı, yüzündeki gülümseme yerini ciddiyete bırakmıştı...
    -bira mı onlar
    poşeti arkama saklayarak, sustum cevap vermedim.
    +ne yapıyorsun hafta sonu
    -bilmem
    +karusele gidelim mi

    merve yine sustu, merve'nin bu susuşları beni çıldırtsa da katlanıyordum,

    +tabi başka birine sözün yoksa
    -ne demek istiyorsun
    bu cümleyi öyle bir telaffuz edişi vardı ki, "zütünü giberim seni akıllı konuş"tan farksızdı.
    +seval'e yani
    aslında seval aklımda yoktu ama onun o cümleye tepkisini gördükten sonra mecburen onu attım ortaya
    -yok daha bir şey konuşmadık
    +neyse merve,

    yine sustu...

    merve'nin çekincesi yaşımdan mıydı, beni mi beğenmiyordu bilmiyordum ama o hep kaçıyordu benden ve ben bunu hep yaşa bağlıyordum ki haksız da sayılmazdı, aramızda onun bildiği 6 benim bildiğim 9 yaş vardı... o kabul etse de babası, annesi izin vermezdi hem kim ayyaşın tekine kızını verirdi ki?

    merve'lerin sokağına yetişiyorduk ve merve de de hafif tedirginlik başlamıştı...

    burada ayrılmamız gerekiyordu...

    +fikrini değiştirirsen mesaj atarsın
    -görüşürüz
    +karusel de mi
    +gülümsedi

    cevap vermeden yürüdü gitti...

    o gittikten sonra görüşürüz dedim merve, görüşürüz...

    eve gittim...

    nevalemi dolaba koyarak televizyonu açtım, sözlüğe giriş yaptım tekrar... elif'in gönderdiği mesajdaki kafenin adını googleye yazdım tekrar... mekanın fotoğrafları falan vardı ama kendi sitesi yoktu, olsaydı içeceklerin fiyat listesine bakacaktım...

    ufak çaplı bir araştırma yaptıktan sonra bomontilerden birisini açtım... yavaş yavaş içerken yarın için plan yapıyordum...

    3'te byluşursak 8'e kadar vaktimiz var... 5 saat...

    minibüsle giderim de ya kafede 1 saat takıldıktan sonra eve getirmeye ikna etsem? 4'te çıksak eve gelene kadar 5,5 olur, gidişte 1,5 saat etti mi sana 7...

    süre yetmiyordu... iyi de o da yalnız yaşıyor, belki evine davet eder? etse gideyim mi? oğlum manyak mısın lan, ya soğuk bir küvette uyansan? davet etse gitmeyeyim... gerçi insan sarrafı sayılırım ben, gözlerinden anlarım ki? ya anlamazsan...

    iyi de ne yapacağım, evi mi temizlesem... temizliyim ben en iyisi ne olur ne olmaz deyip salondaki poşetleri, dergileri boş şişeleri falan topladım...

    birkaç eşyayı topladıktan sonra oğlum ilk görüşmede kız eve gelir mi lan saçmalama, niye gelmesin oğlum o kadar cisellik konuştuk, kıvama getirirsem gelir... otel kaç paradır acaba, ya otele gelmezse? huur mu lan tabii gelmez... ha ev ha otel ne fark eder...

    koy zütüne rahvan gitsin deyip pencere kenarındaki koltuğuma geçtim...

    bu arada benim pencere kenarında bir koltuğum var, tek koltuklardan... onu da iso getirmişti... anlattığına göre biri evin mobilyalarını değiştirmiş, 2 takım oturma gurubunu olduğu gibi çöpe atmıştı o da çöp çekyatları koltukları olduğu gibi çöp kamyonuna yüklediği gibi getirmişti... benim payıma düşen de bu koltuktu... kahverengi bir koltuk, kırık, yırtık bir tarafı yoktu...

    neysei koltuğuma geçip başladım içmeye, hafif de müzik var tabii...

    erdal güney, cevdet bağca, yavuz bingöl, efkan şeşen...

    onlar söyledikçe ben içleniyordum... bazen de fal tutuyordum... sıradaki türkü merve'ye gelsin... ondan sana kendime sonra elif'e...

    işin taktan tarafı da ayrılık türkülerinin hepsi de merve'ye denk geliyordu...

    o gece 3 gibi zıbardım...

    sabah uyanacak ve o buluşmaya gidecektim...

    keşke gitmeseydim...
    Tümünü Göster
    ···
  20. 20.
    +11 -3
    sonra bi gittim organ mafyasi. kafamdan kaynar sular döküldü altıma sıçtım. gazatede gördüm adamlardandı. çıkarttılar ameliyat aletlerini daldırdılar böbreğe dalağa derken karın falan bomboş kaldı. sonra içime yapay motordan böbrek, dalak, mide, karaciğer, ilik, ince bağırsak falan yerleştirdiler.1 hafta geçti hemen ameliyata alamayız dediler yoksa ölür.ölürse yaraklara otururuz dediler. ordan akciğer, kalp,göz her taku aldılar yerine yapay organlar taktılar.bi güzelde gibtiler huur çocukları. karıda beğersem travestiymiş. yarak nah kolum kadar amk. daldrı içime bam bambam!! allahtan yapay organlar var. yoksa kesin ölücektim. zütüm hala ağrıya çare bulunamadı arada bir vurduruyorum gene(vurmak isteyen özel msj atabilir)sonra serbest bıraktılar. geriye ise sadece beynimi bıraktılar. artık bir robotum.
    devamı ve gelişmeleri sonra aktaricam...
    ···