1. 1.
    0
    neyse artık. ben kararttım gözümü. mutfağın kapısını açıyordum yavaşça. kapı teyzemin sözünü ettiği pencerenin tam karşısında. divan da pencerenin altında. o anı sittin sene unutamam. filmlerde ağır çekim olur ya böyle kadın açar kapıyı, kafayı yavaşça kaldırır falan aynen o şekilde bi an yaşadım ben o gece. ağır çekimde açtım kapıyı, kafamı kaldırdım. ve teyzem divanda oturuyordu, pencere açıktı. pencere buğday tarlasına bakar, ucu bucağı yok böyle o tarlanın. o karanlıkta da haliyle hiçbir şey olmayan bir boşluğa bakıyor demektir bu. ben o karanlığın içinde pencerenin önünde etrafına ışık veren bir varlık gördüm. şeffaf ama sanki varlığının sınırlarından o karanlıkta etrafa ışık saçıyordu. bahçenin çitlerinin dibindeki çam ağaçlarının kozalakları görünüyordu bildiğin. öyle güçlü bir ışık vardı. bu anlattıklarım 3 saniye içerisinde oldu ve teyzem gülerken aniden bana döndü, baktı. Aynı hızla birden kafasını pencereye çevirdi. ışık yoktu. "ne işin var bu saatte burda?" dedi bana. ben konuşamıyordum. "su alacaktım.sen napıyosun teyze?" dedim. "ışık vardı. neydi o öyle?" dedim. ağlayacam nerdeyse ama. "uyku tutmadı.ne ışığı yahu? bişey yok. uykusuzluktan hayal görmüşsün sen." dedi. "kendi kendine mi gülüyodun yani?" dedim. "evet. aklıma bi fıkra gelmişti, ona gülüyodum. hesap mı verecem sana ya? allalla." gibi sert bir çıkış yaptı bana. daha önce teyzemden böyle bir tepki almamıştım, şaşırdım. biraz önce şahit olduklarım nedeniyle kalbim hala küt küt atıyordu.
    ···
   tümünü göster