1. 26.
    0
    görüştüğümüz günün gecesinde mesaj atmis "pantolonun var mi" diye. bu "yarın bulusalım mı" demek oluyordu. havalara uçtum. ertesi gün de öğlen buluştuk. bira içtik konuştuk. o pek kendinden bahsetmezdi. hatta seneler geçmesine rağmen kendisinden söz ettiğini hemen hiç duymamışımdır. ama beni hep dinlerdi. ben de sürekli konuşurdum. kendimden, uçurtmalardan, araba lastiklerinden, kişilik bölünmelerinden ve balık tutma tekniklerinden bahsederdim. çok roman okuduğum için gereksiz de sayılabilecek ilginç bilgilere sahiptim. ve o benim anlattığım her şeyi suratında hafif bir tebessümle dinler konuşmamdan memnuniyet duyardı.

    o gün trafikte karşıdan karşıya geçerken bilerek kendimi hafif arabaların önüne doğru atar gibi yaptım. elimi tutsun diye. nitekim işe de yaradı. karşıdan karşıya geçtikten sonra "hıığğgg bıragma" gibisinden bir laf etmiş olmalıyım ki o da bırakmadı.

    heyecan tabii olarak çeneme vurdu yine:
    -kelaynak kuşlarını bilir misin?
    -hayır.
    -eşleri öldüğünde ömür boyu yasını tutuyorlarmış.

    ben onu çoktan eşim olarak seçmiştim ve eğer beni bırakırsa yasımın ömür boyu süreceğinin sinyallerini vermeye başlamıştım.
    ···
   tümünü göster