Süleyman Ateş, O'na karşı "Gerçek Din Bu" diye bir kitap yazıp cevap vermişti güya...

Atatürkçüler Atatürk'e resmen tapıyorlar. Adı üstüne zaten : ATATÜRK!. Yani Türk'ün atası, ilk Türk!

Atatürk'e en ufak bir eleştiri getirene dahi kuduz bir köpek gibi saldırmak Atatürkçüler'in tek meslekleridir. Kelime hazineleri % 99 oranında küfür sözcükleriyle sınırlıdır.

Muhatap almayınız...

Türk toplumunun en büyük hüsnü kuruntusu. Bu iddiayı öne sürenler, hayatları boyunca bir döviz bürosunun önünden bile geçmemişlerdir. Bir bakın hele, 1 ABD Doları, 1 ingiliz Sterlini kaç Türk Lirası'na eşit, ondan sonra konuşun...

işte o nedenle Türkiye toplumundan çok daha ileriler, çok daha medenîler, insan sıfatını çok daha fazla hak ediyorlar...

Vahdettin'in atası Sultan 1. Murat, savaş alanında can vermişti. Torunlarından Vahdettin ise bırakın savaşmayı, bırakın direnmeyi, ingiliz keferesiyle alenen işbirliği yaptı. Şimdi bunların ikisi de mi Müslüman?!

istiklâl Marşı'nda ne Türk kelimesi geçer, ne demokrasi, ne de laiklik. Tam metni, Osmanlıca sözcüklerle doludur.
Kendi içinde çelişkilidir üstelik. "Korkma" hitabıyla başlar ama "kahraman ırkıma" diye devam eder. Kahraman korkusuz insandır halbuki...

Vefa denilince akıllarına sadece boza gelir, başka bir şey değil...
Kenan Paşa sağlıklı ve güçlüyken hemen herkes O'nu ayakta alkışlıyordu ama ölünce cenazesine bile gitmediler. Zaten yargılanırken de sahip çıkmamışlardı.
Yani kısacası, 1-2 istisnası hariç bu milletin Atatürkçü'sü de, islamcı'sı da, komünisti de sadece dolandırıcı. Başka hiçbir şey değiller...

Türkiye'ye özgü bir çirkefliktir...

Halife kovuldu ve hilafet ortadan kaldırıldı da, Patriğe ve Patrikhane'ye neden aynı şey yapılmadı? Sünni Müslümanlar'ın halifesine gücünüz yetti de, Ortodoks Hristiyanlar'ın halifesine mi gücünüz yetmedi?

Hani bayrak sizin için çok kutsaldı? "Şehitlerin kanıyla sulanmıştır" dediğiniz, düğünde-dernekte bile elinizden düşürmediğiniz, uğruna can verilip alınacağını da dile getirdiğiniz o ay-yıldızlı bayrağı, Papa denilen kefere için aşağı indirdiniz. Papa neyi temsil ediyor peki? Türklüğü mü, Müslümanlığı mı, anti-emperyalizmi mi? Ne hizmeti olmuş Papa'nın Türkiye'ye? Diyanet işleri Başkanı öldüğünde Avrupa'nın herhangi bir ülkesinde bayraklar yarıya indiriliyor mu?

Ha bir de yetmezmiş gibi Osmanlı ecdadınızla gurur guyar, toz kondurmazsınız onlara. Osmanlı, Papalık'la asırlarca savaşıp sel gibi kan akıtmamış mıydı? Ne içindi peki bu? Siz "mütedeyyin Müslümanlar" Papa için mateme giresiniz diye miydi?

Katolik inancının merkez üslerinden olan Fransa'da bile, Papa için resmî matem ilan edilmesi büyük kamuoyu tepkilerine neden oldu. Çünkü bu olay laikliğe aykırı bulundu. Evet, meselenin bir de bu yönü var. Ama sadece bizdeki mütedeyyin-mukaddesatçı kesim değil, laiklik teranesini ağzından düşürmeyen kesimler de gıklarını çıkarmadılar. Kimse kılını dahi kıpırdatmadı!

Uzun lâfın kısası, bu toplumun sağcısı da, solcusu da iliklerine kadar sahtekâr. Uzun seneler önce Türkiye'yi terk etmiş olmakla ne kadar isabetli bir karar vermiş olduğumu artık daha iyi anlıyorum.

Dünyanın bütün denizleri mürekkep, bütün ağaçları kalem olsa ve ayrıca milyonlarca yıl ömür sürsem bile ben bu toplumun riyakârlığını yazmakla bitiremem...

Esasında Ermeni ve Yunanlılar'a karşı yapıldı. Aha belgesi :
https://tr.wikisource.org...%C3%B6l%C3%BCm/Vegiba_108

Orijinal metin (Latin harfleriyle) :

Telgraf
Urfa, 18.9.35
Sivas Kongre Riyâset-i Âliyesine
Heyet-i Temsiliye’nin ve Kongre’nin harekâtı ingiliz Hükümeti’nce doğrudan doğruya Düvel-i itilâfiye’ye karşı taarruz şeklinde telâkki olunmaktadır ve bu halin temâdisine Türk Hükümeti’nin ihdâs eylediği bir vaziyet mânası verilerek umum Osmanlı kıtası Düvel-i itilâfiye’ce işgal-i askerî altına alınmak ve Türk Hükümeti’ne hitam verilmek gibi bir gayeye sevk edeceğini buradaki temas neticesi olarak hissedilmekte olduğundan vaziyet-i hâzıra saadet-i milleti imhâ edecek bir şekilden tevakkisini istilzam edecek bir surette Kabine ile itilâf husûlü vatan ve milletin selâmeti noktasından intizâr ve istirham olunur.

Urfa Mutasarrıfı
Ali Rıza
Telgraf
Sivas’tan, 19.9.35
Urfa Mutasarrıfı Ali Rıza Beyefendi’ye
ikaz maksad-ı hayırhâhânesiyle keşîde buyurulan 18.9.35 tarihli telgrafname-i âlileri heyetimizce nazar-ı dikkate alındı ve ber-vech-i âti nikatın zât-ı âlilerine iblağı tensîb edildi.

Heyet-i Temsiliye ve Sivas’ta mün’akid Umumî Kongre’nin mukarrerât ve icrââtı hiçbir vechile Düvel-i itilâfiye’ye karşı taarruz şeklinde olmadığı Kongre’nin cihana ilân edilen beyannamesi muhteviyâtından mütezahir olduktan başka bu husus fi’liyât ile de tamamen sâbit olmuştur. Bu sübût zaman ile bütün vuzûhuyla tebeyyün edecektir. Binâenaleyh ingiliz Hükümeti’nin zâhib olduğunu zannettiğiniz telâkkide fâhiş ve azîm hata vardır. Zât-ı âlinize bu yolda telkinatta bulunanlar oradaki ingiliz kuvve-i işgaliyesi mensubîninden ise onların da zehâbındaki butlânı izâle etmek sizin için bir vazife-i milliye ve vicdaniyedir. Burada ve her yerde bulunan ingiliz ve sâir Düvel-i itilâfiye mümessilleri hakikat-i hâli tamamen takdir etmişler ve milletin teşebbüsât-ı meşrû’asındaki hak ve isabeti teslim eylemişlerdir.
Milletimizin hakk-ı meşrû’unu talep zımnında aldığı vaziyet sebebi ile Düvel-i itilâfiye’nin umum Osmanlı vatanını işgal-i askerî altına almağa kalkışmaları vârid-i hâtır bile olamaz. Çünkü milletimiz itilâf Devletleri’nden adl ü hakka mugayir harekâta değil, bu yolda şimdiye kadar hükümet-i merkeziyenin acz ü meskenetinden dolayı yapılmış olan hak-şikenâne muâmelâttan sarf-ı nazar etmelerine intizâr eder.
Milletin, menâfi-i âliye-i vataniyeyi pâymâl eden ve hukuk-ı meşrû’a-i milliyeyi hainâne ve caniyâne teşebbüsât ve tedâbîr-i leîmeye fiilen kalkışmasıyla Kanun-ı Esasî’miz mûcibince bizzatihi ma’dûm olan Ferit Paşa Kabinesi’yle anlaşmasını tavsiye etmemiz vaziyet-i hakikiyeye henüz adem-i ıttılâınıza atfolunmaktadır. Bu sebeple zât-ı âlinizi ve Urfa ahali-i muhteremesini tenvîr maksadıyla bu telgrafa zeyl olarak icap eden ma’lumât ve izâhât ve talimat ita olunacaktır.
Zât-ı âlileri gibi erbâb-ı hamiyetin vazifesi âmâl ve irâde-i milliye dairesinde milletin umûrunu tedvîr eylemektir. Makam-ı muallâ-yı hilâfet ve saltanata olan merbutiyet-i sadakatkârânemiz ancak bu suretle tecelli edecektir. Binâ enaleyh Ferit Paşa Kabinesi’ne itimat câiz olmadığına dair ora ahali-i necibesinin vuku bulacak mürâcaatı suretinin berâ-yı ma’lumât inbâsı Heyet-i Temsiliye kararıyla tebliğ olunur.
Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk
Cemiyeti Heyet-i Temsiliyesi ndıbına
Mustafa Kemal

Sanmıyorum. En azından yarısı uydurmadır...

Aslında hiçbir şey!

Kılıçla gelen hoşgörüdür...

Oldu işte!

Artık sadece inci sözlük yazarlarından bazılarının radikal biçimde savunabildiği ve raf ömrü çoktan dolmuş siyasî anlayış...

Atatürkçüler'in hemen hemen hiçbirisinin doğru-düzgün okumadığı halde savunduğu kitaptır. Esas itibarıyla Mustafa Kemal Paşa'nın asker ve sivil çeşitli bürokratlara gönderdiği telgraf ve mektuplarından oluşan ve 1919-27 arası olayları anlatan (kendi açısından) bir eserdir. Kazım Karabekir'in yazdığı "istiklâl Harbimiz" adlı kaynak, bu kitaba bir cevaptır ve demokrat (!) CHP iktidarı zamanında toplatılıp yaktırılmıştır. ismet inönü bile Abdi ipekçi'ye verdiği bir röportajda Nutuk'un tarihî değil, siyasî bir belge olduğunu söylemiştir...

Allah'ına kadar kapitalist, eski AKP'li şahıs... Aslında muhalefetin M'siyle ilgisi olmayan bir kişi...

Siyaset kabızıdır, hiçbir şansı yok...

Çiller döneminin en karanlık kişilerindendi kendisi...

Yok ki!

Maalesef ki 14 Mayıs 2023 seçimlerinden de galip çıkacak... Öyle sanıyorum...

Seninkine benzediği için attım...

Kendi ananı benimkisiyle karıştırma lütfen... Biraz ciddiyet...

Atatürk ve silah arkadaşları senin anana gagbang yaptığı için onlara ait her şeyi böyle cansiperane biçimde savunman normal... Ama güneş balçıkla sıvanmaz! Gerçeği senin gibi soysuzlardan başka herkes görüyor, sen ne dersen de...