Yarın gece saat 23:00 de birlikte devam edelim, Allah rahatlık versin.

Sonunda koşturmaktan bitap düşmüş ve yorgun bedenini yere salmıştır. Uyandığında kendisini gün ışığının hiç uğramadığı ama görkemli mum ışıklarının olduğu bir salonda bulmuştur.
- Uyan ey kızım, her şey geçti... Kötülük ve zalimlik yine aşka olan savaşında hasır geldi, ancak yüce Allahır ki gerçeği görür... Mazlumu korur, kollar... Bu gözündeki öfkedir ki zalimleri yakacak, yolsuzlara yol, ışıksızlara ışık olacak...
Melami Şeyhinin sözleri sonrası Derya, büyük salondaki dadılardan birinin kucağına verilmiş ve vebali kurşun gibi ağır olan davamızın ilk kurşunu atılmıştır.

O gece Asım Bey, eşi Manyalis Hanım ve 3 kız evladı Onna, Rüva ve Derya kızgın ateşlerinde arasında kalmışlardır... Asım Bey ve Manyalis Hanım eski inançların hasır olduğu şekilde evin ilk odasında yatmalarından dolayı ateşler arasında can vermişlerdir... Kızları Onna ve Rüva ise kızgın Sünni tebaanın lincine, tecavüzüne ve kıyımına uğrayarak evlerinin bahçesinde can vermiştir.
Ateşler arasından kendisini evlerinin arka bahçesindeki medrese avlusuna atan Derya ise o geceyi bahçede geçirmiş, çocuk aklıyla ertesi sabah bulduğu bir makas ile saçlarını keserek bu kıyımdan kaçmanın yolunu düşünmüştür.
Derya ertesi gün harabe olan evinin önüne giddiğinde bir Kadı ve Kazaskeri görmüş, şüphe çekmemek adıyla oradan uzaklaşmıştır.
Bi çare dolanırken ara sokağın birinde yerel halkın meczup dediği bir kişi ile karşılaşmış, korkar adımlarla oradan uzaklaşmaya çalışırken dakikalarca sürecek bir kovalamacanın ortasında kendisini bulmuştur.

O dönem bunlardan en güçlü alt kol olan Melamiler, geleneksel Sünni inancın Islamın şartı olarak sunduğu namaz, oruç gibi ana ibadetleri reddediyor, bunları Tanrının zalim kullarını meşgul etmek için gönderdiğini iddia ediyordu... Onlara göre iyi olan insan, Allaha olan ibadetini çalışarak, öğreterek ve en önemlisi öğrenerek zaten yerine getiriyordu. Aç kalmanın ve günün 5 vakti namaza durmanın onlar için bağlayıcı bir anlamı yoktu.
Pek çoğu resmen kabul etmese de bu fikrin öncüsü olarak kendilerien Ismail Maşuki yi esas alır ve onun öğretilerinden yola çıkarlardı.
Yine o dönem yaşamış olan Nasimi Ailesinin tamamı Melami inancını kabul etmişlerdi. Nasimi Ailesi o dönemin Osmanlısında oldukça güçlü bir aileydi. Hanedanlığa Sultanlar, Paşalar vermiş bir ailenin Melami inancında olduğu Osmanlı tebaası arasında dilden dile dönüp dolaşır, ve günün birinde evlerini ateşe vermeye gidecek sürecin başlamasına sebep olmuştur.

Sufi, kelime anlamı olarak Tanrının nefesi ile eşdeğer anlam taşımaktadır. Bu anlayış, Allahı namaz-oruç gibi ibadetlerin yanı sıra bir nevi kendinden geçme hali ile beraber tanınacağını ve bunun bir nefes ve nefis meselesi olduğunu belirtmiştir... Semaha durmak ve zaman zaman günlerce sürebilecek zikir ritüelleri bu inanışı tamamlayıcı niteliktedir.
Tabi ki bu inanış, o dönem Osmanlı içinde güçlü olan Sünni inanışa ters düşmektedir... Ancak bu durum yeni değildir. Osmanlı Devleti ilk kurulduğunda dahi bünyesinde Sünni olduğu kadar gayri sünni inanca hasıl insanları da hükümranlığı altında toplamıştır.
Ancak bu ayrışmalar ciddi derecede ilk kez 15.yüzyılda görülmüştür... Mevlevi dervişlerinin arasındaki bölünmelerden ortaya çıkan Haydari, Melami, Kalenderi gibi alt kollar Mevlevi merkezi otoritesinin zayıflamasına yol açmış ve her zayıflamanın sebep olduğu bir iç kaosa mahal vermiştir.

Osmanlı Devletinde 15.yüzyıla kadar sükun içinde işleyen dini otorite bu yıllarda yavaş yavaş bozulmaya başlamıştır.
Sorunun kaynağı Hıristiyan ya da Yahudi tebaa değil, bizzat Müslümanlar arasındaki ayrışmalardır.
Sufi geleneğini kabul etmeyen ve Sünniliği resmi mezhep haline getirmeyi amaçlayan Osmanlı Uleması ve Ulemaya bağlı silahlı kuvvetlerce işlenen koordineli cinayetler uzun yıllarca devam etmiş, bu cinayetlerin intikdıbını alırcasına işlenen kontra cinayetler de varlığını bugün de dahil olmak üzere halen sürdürmektedir.
Yazı dizimiz, 21.yüzyılda işlenen cinayetlerin altında yatan motivasyonu ve geçmişten günümüze gelen sistematik vakaları araştırmaktadır.

Ben Babacan ın aktif bir figür ve lider olabileceğini düşünmüyorum. Sağın toparlayacısı bence Soylu olur ve kendi hareketini kurar.
MHP nin başına da IYI Partiyi kendine bağlayan Ağıralioğlu gelir.

Odanızdaki yansıtıcı yüzeylerin hepsinin üstünü örtün... Pencerelerinizin güneşliğini çekip aynalarınızın üzerini kapatın.
Televizyon ve bilgisayar ekranlarınızın üzerini kapatın.
Odanıza girip 11 Kunut, 11 Ihlas suresi okuyun ve bulduğunuz iletken bir tepsinin üzerine 1 bardak temiz suyu koyup, çay tabağı ya da herhangi bir yüzeyi destek olacak şekilde tepsinin üzerine 1 mum dikin.
13 Dakika 13 Saniye kapınızın önünde saydıktan sonra odanıza girin.
Tepsi başına oturup Subhaneke ve Fatiha dualarını 6 kere art arda okuyun.
Avuçlarınıza baktıktan sonra kafanızı sağa çevirin.
Görecekleriniz sizin kaderinizdir.

Önümüzdeki Pazar gününün, yani 8 Aralık 2019 tarihinin kazanacak bilet numaralarını yazıyorum.
Her gün bu başlık altına girip mesaj atacağım ki daha çok sayıda kişiye ulaşsın.

08, 13, 25, 33, 39, 42

Azerbaycanda 2 filmimiz gösterime girdi, şu an Iran ve Türkiyede sanal platformda gösterime girmesi için çabalıyoruz.

Sizlerin de bildiği gibi Türk dizi tarihinin fenomen dizisi Kurtlar Vadisi, Soner Yalçın ın çizdiği senaryoda Osman Sınav ın yönetmenliğinde ekranlara geldi.
Aynı ikili şu an yeni bir dizi için bir aradalar, dizi genel olarak rahmetli istihbaratçı Hiram Abas ve ekibi üzerinden Asala ve PKK meselesi ve ABD destekli Türk şirketlerinin ilişkileri üzerinden işlenecek.
Dizi için şu an ekipte bulunan başrol oyuncuları Barış Arduç, Mehmet Aslantuğ, Tamer Karadağlı ve Serhat Kılıç.
Serhat Kılıç ın Çatlı yı, Karadağlı nın ise Abas ı canlandıracağını düşünmekteyiz.

Iktidar her zaman devlettir, Türkiye gibi tarihi 2000 yıla ve öncesine dayanan devletlerde ise devlet dediğimiz olgu iktidara indirgenemeyecek kadar mühimdir.

Tek bir karakter özelinde izlemeyi dene... Mesela bir kere sadece yerini Aslan Bey in yerine koy ve öyle izle.

Yaratılan karakterler, işlenen konu, verilen mesajlar tamamı ile Türk Derin Devletinin ve dönemin politikalarının bir yansıması...
Merak ettiğiniz ne varsa sorabilirsiniz...

Yakalandığınızda sizi babanız yaşında 3 kişiden oluşan bir polis ekibi bindirecek çakarları geceyi aydınlatan Ford Connect model polis arabasına.
Arabada tek bir kelime bile duymayacaksınız, duyacağınız tek şey telsizlerden gelen ihbarlar...
Içinizden ulan ne çok olay dönüyomuş memleketten diye düşünürken birden kendi derdinize yanacaksınız... Sorguyu merak edeceksiniz.
Polis merkezinde üniversite mezunu çömez bi polis karşılayacak sizi... Haklarınızdan, prosedürlerden vesaire bahsedecek...
Daha sonra önünüze, sorguya girmeden önce filanca konular hakkında bilgilendirildim yazılı bir kağıt gelecek imzalayacaksınız...
Daha sonra kameraların aktif olmadığı yangın merdiveninden zemin kata geri inip, yer altındaki sorgu odalarından birine gireceksiniz...
Karşınızda 35-40 yaşlarında bir komiser olacak...
Size sigara uzatacak, size çay söyleyecek, size arkadaşça yaklaşacak...
Ortalama 5-10 dakikalık boş muhabbet sonunda o soru gelecek...
- Eeee, söyle bakalım neden yaptın ?
Aklınıza o an ilk, ben yapmadım demek gelecek.
TAK !!! Bir tokat... Ulan ammınakoyim ne olacak bundan diye düşüneceksiniz.
O ikinci soruyu sormadan tak !!! bir tokat daha...
Tostunuz gelecek, çayınız gelecek...
Komiser camın arkasındaki kişilere dönüp, arkadaş yemeğini yesin kayda öyle devam edelim diyecek...
Siz kanları temizleyip tosta, çaya, suya uzanırken kameranın kapandığını belirten ışığın söndüğünü göreceksiniz...
Tosttan bir ısırık, çaydan bir yudum alayım derken dökülecek işte dişleriniz...
Karnım doysun niyetindeyken yiyeceksiniz mide boşluğunuza o tekmeleri...
Ve yıllar sonra bir gece ranza demirine bağlarken bulacaksınız kendinizi o halatı...
Değmedi değil mi bir anlık cahillik sonucu bir cana kıymaya...
Bir meleği dünyadan almaya...
1. KadınlarÖlmesin ...

https://gazetemanifesto.c...oy-bekliyorum-730x410.jpg

Ne Barzani, ne de Talabani bugüne kadar Demirtaş kadar destek almadı...
23 Haziran Istanbul seçiminde terörist başı ile arasına net bir sınır örüp mektuba mesafeli durması ve neticesinde Kürt seçmenin CHP adayını belediye başkanlığına taşıması ile daha da net görüldü ki Demirtaş Kürt siyasetinde terörist başını da geçip lider isimliğe yükselmiştir.
Kendisi de bunun farkında olacak ki, geçtiğimiz günlerde terörist başının ve Barzani nin avukatları ile görüşmeyi reddetti.
Demirtaş ın çizgisindeki HDP gelecek için daha yumuşak bir siyaset izleyip Kürt milliyetçiliğinden geri adım atmayı planlıyor. Bu süre zarfında Imralı ve PKK ile arasına mesafe koyacağı hatta kopacağı açıktır.
Bu tutumu ile Kürt seçmeni, ulusalcı seçmene yanaştırıp sistemin değişmesinde kilit bir rol oynayacağı açık...
Demirtaş ın çizeceği yolu HDP nin ne kadar hayata geçireceği tarafımca büyük bir merak uyandırıyor açıkçası.

Sayın Meral Akşener dir...
Milliyetçi kesimin küskün oylarını bünyesinde toplayıp Ulusalcı tarafa çeken, Kürt meselesine MHP agresifliğinde yanaşmayan ancak kırmızı çizgilerini MHP ye nazaran sonuna kadar koruyan, ittifak sürecinde anlaşmazlık ve spekülasyonlara fırsat vermeyen Meral Akşener ve IYI Parti önümüzdeki 5-10 yıllık periyotun Türk siyaseti adına en önemli belirleyicisi olmuştur...
Iran da yaşayan milliyetçi bir Türk olarak \"var ol\" diyorum sayın genel başkan...

Iran hükümeti bu bölgede uluslararası internet ulaşımını belli saatlerde açıyor, öyle olunca da malesef istikrarlı bir şekilde devam edemiyorsun.

Ne yazıktır ki onun şanssızlığı, dönemin \"Moskofçularının\" Azeri halkının iradesine doğrudan hükmedebilmesiydi...
Tinin şad, mekanın uçmağ olsun ELÇiBEY.

Garip bir histir, dünyada annesi tarafından böylesi bir yara alan hepi topu ne kadar insan olabilirdi ki ?
Belki de bende vardı bi yanlış... Ilaçlarımı mı aksatmıştım yoksa ? Bir anne, evladını neden bıçaklayabilirdi ki ?
Bana Allahın her günü yemekler hazırlayıp, cefamı-kahrımı çeken kadın mı öldürmeye yeltenecekti beni ? Ne yapmış olabilirdi ki bir evlat annesine, ki annesi onu öldürmek isteyecek ?
Okuldan izin almıştım, bayram tatili bitmişti... Babam işe, kardeşim okula gitmişti...
Annemle ikimiz nihayet evde kalmıştık, ilaçlarımı içip kahvaltımı ettim...
Eve eski köyden tanıdığımız Nigar geldi, annemle ikisi mutfağa geçti...
Aralarında hararetli konuşmalar geçerdi, annemin bana bıçak yarası verdiği o kabuslu geceden sonra Nigar ın eve ilk gelişiydi...
Aslında hep hararetli ve yüksek tonda konuşurlardı, bu sefer merağımı yenemedim...
Salondaki televizyonun sesini kısıp başladım onları dinlemeye, ara ara dolap ve kitap sesleri çıkarıp onlara dikkat vermiyor izlenimi yaratmaya çalıştım.

Ve ben bu hissi yaşadığımda henüz 17 yaşımdaydım... Gecenin karanlığında bana bu yarayı veren kişinin gözlerini ne şanslıyım ki görebilmiştim...
Olayın sıcaklığı ve yaşadığım şok nedeniyle aslında en başında pek hatırlamıyordum... Doktorlar kısa süreli bir hafıza kaybı geçirdiğimi, belli bir süre sonra o geceye dair şeylerin kafamda canlanacağını söylemişti...
Bir dolunay akşamı salonda tv karşısında uyuya kaldığımda gördüğüm bir kabusu hatırlıyorum...
Kabus değil aslında, gerçek... Ben buna inanmak istemesem de işin doğrusu bu.
Karnımdaki yara, unuttuğum o 1 hafta, gördüğüm 1 çift çakır mavisi göz... Annem...

Saniyenin belki de 1000 de 1 i bir sürede bıçağın kendinize yüksek bir hızla yaklaştığını görüyorsunuz.
Aniden karnınızda büyük bir acı ve bu acıya bağlı olarak bir yanma hissi hissediyorsunuz, sanki birisi karnınızı açıp içine bir kor parçası koyup tekrar kapatmış gibi...
Ardından bu yüksek yanma hissi yerini tarifsiz bir mide bulantısı ve soğuk terlemeye bırakıyor.
Her an her saniye kusacakmış gibi bir his yaşıyorsunuz bu acıyla beraber, bu kusma hissi acınızı bir az olsun ikinci plana atıyor.
Durumu 40-45 saniyelik bir süreçte kavrayıp doğrulmaya çalıştığınızda ise eğer acı eşiğiniz yüksek değilse bayılıyorsunuz, ki bu en tehlikeli durumdur.
Eğer acı eşiğiniz yükcikse ve bayılmamışsanız parmak uçlarınızdaki karıncalanmaya karşı koymaya çalışıp bir çözüm arıyorsunuz.
Bu durumda en önemli nokta mümkün derecede bilinci ve doku duyarlılığını yüksek mertebede tutup telefon ve ya seslenme yolu ile çevreden yardım istemek.
Eğer yaranız derinse ve çevrenizde kimse yoksa Tanrı size yaşamanız için sadece 1 saat veriyor...

TÜRK Göğe Bakıyordu.

Iran Petrollerinin üzerine konan Ingiliz patronları devletten kovup petrolü millileştiren,
Kafkasya sınırlarındaki Türkmenleri Sovyetleştirme\'ye karşı koyup Ruslara karşı Türkmen birliklerini destekleyen,
Kadın ve çocuk haklarını Iran devletine ilk kez getirip, Şah\'a bağlı tebaa anlayışını yıkan,
Türk dostu, Batı emperyalizmi karşıtı, gerçek bir lider...
muhafazid Musaddık.

Tarihi bir gece yaşadık...
100 Yıllık devletin Cumhurbaşkanı bütün basın organlarında TERÖRiST BAŞININ basın sözcülüğüne soyunup güzellemeler yaptı, partisi adına oy dilendi.
Bu zihniyetin varlığını sürdürebilmek adına girmeyeceği şekil, yapmayacağı KANSIZLIĞIN olmadığını bir kez daha gözler önüne serildi.
Bütün bu gelişmeler ışığında;
Milliyetçi(!) Hareket Partisi Genel Başkanının kamu vicdanı adına yapacağı açıklamayı merakla bekliyor, iMRALI iTTiFAKININ neresinde bulunduğunu kendi vicdanına bırakıyoruz.

- FERES.