• 9 / 18 / 359 entry
  • 65 başlık
  • 1,851.60 incipuan

pandatekmeleyen "Tarih Hakkında Gelecek Hakkında Herşey."

  • 0
    salim başol ve ilahi adalet
    ne alaka su an seçim olsa emin ol dexer yine en az hiç zorlamasa %50 alır
    ···
  • +8 -1
    nükleer patlamanın etkileri
    Bir nükleer patlama, örneğin nüfus yoğunluğu olan bir şehir üzerinde ise, muazzam bir hasara neden olur. Hasarın derecesi patlamanın merkezine (hiposentr veya yer-sıfır noktası olarak da adlandırılır) olan uzaklıkla değişir. Patlamaya yakınlık derecesiyle hasar da artar. Hasar birkaç şekilde oluşur:

    • Patlamadan doğan yoğun ısı dalgası
    • Patlamanın yarattığı şok dalgasınının meydana getirdiği basınç
    • Radyasyon
    • Patlama ile etrafa yayılan radyoaktif serpinti (toz ufaklığında radyoaktif malzeme bulutları)

    Hiposentr’da yüksek sıcaklık (300 milyon santigrad derece sıcaklık) neticesinde her şey buharlaşır. Merkezden uzaklaştıkça ölüm ve yaralanmaların büyük bir kısmı ısı dolayısıyla yanmalar, şok dalgasının yıktığı veya uçurduğu binaların kalıntılarından ve yüksek dozdaki radyasyonun sebep olduğu akut-maruziyettendir. Patlama sahasının ötesinde, ölüm ve/veya yaralanmalar ısı, radyasyon ve ısı dalgasının sebep olduğu yangınlardır. Uzun-vadede, radyoaktif serpinti rüzgarların da yardımıyla daha geniş bir alanı etkiler. Radyoaktif serpinti içindeki parçacıklar su kaynaklarına karışır ve çok uzaklardaki insanlar bu parçacıkları solur veya su ve yiyecekler ile sindirir.
    Bilim adamları Hiroşima ve Nagasaki patlamalarından kurtulanları nükleer patlamaların insan sağlığı üzerine kısa ve uzun-vadeli etkilerini daha iyi anlayabilmek için incelemişlerdir. Radyasyon ve radyoaktif serpinti vücutta aktif bölünmeye uğrayan hücreleri (saç, bağırsak, kemik iliği, üreme organları) etkilediği belirlenmiştir. Rastalanan bazı sağlık durumları şu şekilde sıralanabilir:

    • Mide bulantısı, kusma ve ishal
    • Katarakt
    • Saç kaybı
    • Kan hücresi kaybı

    Bu durumlar genellikle;

    • Lösemi
    • Kanser
    • Kısırlık
    • Doğum kusurları
    riskini artırır.

    Bilim adamları halen bu incelemelerine devam etmektedirler.

    Nükleer Kış

    Bilim adamları 1980’li yıllarda bir nükleer savaşın (dünyanın çeşitli yerlerinde patlatılan nükleer bombalar içeren bir savaş hali) sonuçlarının tahmininden “nükleer kış” teorisini öngörmüşlerdir. Nükleer kış senaryosunda, birçok bombanın patlamasıyla yeryüzünden çok miktarda toz kalkacaktır. Bu toz ile radyoaktif serpinti atmosferin yüksek tabakalarına erişecek ve güneş ışığını bloke edecektir. Güneş ışığının seviyesinin azalması yeryüzü sıcaklığının ve bitki ve bakterilerin fotosentez yapmasının azalmasına neden olacaktır. Fotosentezin azalması yiyecek zincirini bozacak ve kitlesel ölümlere (buna insanlarda dahil) sebep olacaktır. Ayrıca bu teoriyi ortaya atan bilim adamları ABD’de Mount St. Helens, Filipinler’de Mount Pinatubo yanardağlarının volkanik patlamalarından çıkan kül ve tozun gezegenimizin dışına kadar çıktığına da dikkat çekmişlerdir. Bu senaryo dinazorların yok olmasına neden olduğu ileri sürülen dünyaya astroid-çarpması hipotezine benzemektedir.

    Atmosferik Etkiler

    Nükleer patlama kadar doğrudan ölümcül bir etkisi olmasa da çevresel etkileri son derece zararlı olabilmektedir. Nükleer ateş topunun yüksek sıcaklığı ani genleşmeyi müteakip ani soğuma atmosferde bulunan oksijen ve azottan dolayı çok miktarda azot oksitler oluştururlar. Patlayıcının her bir megatonu 5000 ton azot oksit oluşturacaktır. Yüksek tahrip güçlü patlayıcı (fazla megaton) ile yükselen ateştopu bu azot oksitleri stratosfer tabakasına ve dolayısıyla ozon tabakasına taşıyabilecektir. Bir dizi patlama ozon tabakasını önemli ölçüde azaltabilir.

    Nükleer silahlar orijinal hedeflerinin dışına çıkabilen uzun-vadeli inanılmaz tahrip edici güçleri vardır. Bu nedenledir ki ülkeler ve hükümetler nükleer silah y
    ···
  • +3
    annesini balicilere öptürenlerin başlığı
    halal değil zaten
    ···
  • -1
    annesini balicilere öptürenlerin başlığı
    Fetönün dıbına goyayım
    ···
  • 0
    salim başol ve ilahi adalet
    iyide tayyibide halk seçti mendereside aq burda terslik var
    ···
  • +1
    atatürk ü sevmeyen kansızlar gelin bi
    ulan aptal ne demesini bekliyorsun hiçbir lider bi lidere savaş halinde değilse hakaret etmezki
    ···
  • +2 -2
    atatürk içki içiyor diye eleştirenler
    Turkiyeyi Sen Atatürk'ün mü kurduğunu düşünüyorsun :D
    ···
  • 0
    atatürk içki içiyor diye eleştirenler
    2.bayezid tövbe etmiştir ve diğer bahsettiklerinin zaten osmanlıya pek katkısı yoktur osmanlıyı osmanlı yapanlar Osman Bey , Orhan bey , I.Murat , II.Murat / I.Mehmet / II.Mehmet / I.Selim / I.Süleyman / III. Selim / Abdülmecit / II.Abdülhamit
    ···
  • 0
    chp li insanların karakterleri nasıl acaba
    aleviler tamamen islamı yanlış kullanıyorlar git izle izmirde adamlar sarık cübbeyle geziyor tüm atatürkçüler neler diyor ama bilmiyorlarki o peygamberin kıyafeti ve aleviler 3 halifeye hz.aişe annemize ve diğer islam şahıslarına küfür ediyor ve hz.ömerin katili ebu lulue isimli mecusinin her sene mezarını ziyaret ediyorlar.
    ···
  • 0
    üstün ırk falan değilsiniz kabullenin
    tamam anlıyorum ırkını gibtiğim malı :D hiçbi tak bilmediğini şimdi anladım işte.
    ···
  • 0
    üstün ırk falan değilsiniz kabullenin
    çok fazla muhteşem yüzyıl izliyor gibisin ve sömürseydi emperyalist düşünceye alet olurdu ve emperyalist düşüncenin devletleri şu an anılmıyor ancak heryerde osmanlı hala anılıyor büyük britanyaya ispanyaya portekize ise sövülüyor
    ···
  • +2
    üstün ırk falan değilsiniz kabullenin
    evet cevaplayayım osmanlı kazandığı yerleri emperyalist düşünce gibi sömürüp insanları köleleştirmiyordu o yüzden fetihdir onlarınki işgaldir zaten tarihte kale şehir kuşatmalarında garnizonda maks 20 bin asker bulunur istanbuldada o kadar vardı nedeni ise zaten surların tarihteki en güçlü surlar olması düşün adamlar üstten tak tak oklarla indirir az kuşatmaları araştır 5 bin kişiyle 200 bini yenmedik ama tarihi araştırırsan preveze'de nasıl bir zafer aldık görürsün daha nice zaferlerimiz var bizim kurduğumuz devlet sayısı bile sizin tarihinizdeki savaşlarınızdan çok *
    ···
  • 0
    restorant önerin beyler
    develi kebap
    ···
  • +1
    oteldeyim taktik verin
    en pahalı yemekleri söyle dışardaki hayvanlara ver en pahalı içecekleri söyle git klozete dök ver en pahalı etleri söyle git fakirlere ver
    ···
  • +1
    chp li insanların karakterleri nasıl acaba
    kısaca alevi atatürkçü islam düşmanı ve cb düşmanı
    ···
  • 0
    donald trump gümbür gümbür geliyor
    donald trump'un seçimi kazanması %1
    ···
  • +3
    bölümlü korku hikayesi
    Bölüm 1 - Hangisi Doğru

    Küçüklüğümden beri turuncu rengini sevmezdim. Annemin bana sürekli turuncu bir kazak giydirmeye çalıştığını hatırlıyorum. Onu her seferinde annemin kızacağını bildiğim halde çıkartır atardım.

    Bir gün akşam annemden telefon aldım. En sevdiğim yemekleri yaptığını ve beraber yemek üzere beni görmek istediğini söyledi. Onu kıramazdım yarım saat sonra evden çıktım.

    Anneme geldiğim zaman hep beraber yemek yedik ve geçmişten konuştuk. Tuhaf bir şekilde turuncu kazaktan bahsetmeye başladı. Onu çok sevdiğimi ve hergün giymek için çabaladığımı söylüyordu.

    Oysa ben nefret ediyordum ondan. Anneme de aynı bunu söylediğim zaman bir sürü fotoğraf çıkardı ve sürekli üzerimde o kazağın olduğunu söyledi. Anlam veremiyordum çünkü o kazağı hiçbir zaman fotoğraf çekinecek kadar uzun süre giymemiştim.

    Eve döndüğüm zaman aklımda hâlâ annemde konuştuklarımız vardı. Küçüklüğüm hakkında bazı şeyleri yanlış hatırlıyor olabileceğimi düşünerek kendimi rahatlattım.

    Ertesi gün annemden bir telefon daha aldım. Bir sürprizi olduğunu söyledi. Onu bekletmek istemeyerek hızla evden ayrıldım. Dün gece onu yalnız bırakmadığım için bana teşekkür ederek bir paket verdi. Ama evde açmam konusunda ısrar ediyordu.

    Eve kutuyu açmak için hızla döndüm. Kapıdan girer girmez telefonum çalmaya başladı. Arayan annemdi. Daha yarım saat önce yanında olduğum için şaşırmıştım. Telefonu tereddüt ile açtım.

    Dün akşam geleceğim diye söz vermeme rağmen neden gelmediğimi soruyordu. Bir süre anlam veremesem de geldiğimi, hatta beraber konuştuklarımız anlattım. Az önce yanında olduğumu söyleyince hemen o paketi atmamı söyledi.

    Benim o turuncu kazaktan sürekli rahatsızlık duyduğumu, o yüzden zorla bile olsa giydiremediğini anlattı. En sonunda beni tuhaf davranışlarım yüzünden bir hocaya zütürdüğünden ve o kazak üzerinde büyü olduğundan bahsetti.

    Annemin dediğini yaparak paketi attım. Geri döndüğümde ise yeniden aradığını gördüm. Muhtemelen atıp atmadığımı soracaktı. Telefonu açarak attığımı söyledim. Ama aldığım cevap karşısında şok oldum.

    Birisinin beni arayıp yollamış olduğu paketi atmamı isteyeceğini, ne olursa olsun atmayıp paketteki kazağı giymemi söyledi. Telefon elimden düştüğü sırada arkamda bir nefes hissettim.

    Tamamen çaresizdim..
    ···
  • +5
    osmanlı da kurban bayramları
    Padişah tarafından bayramdan önce tembihnâmeler yayınlanırdı. Bu tembihnâmelerle birlikte konaklarda, evlerde ve saraylarda büyük bir temizlik başlardı. Tembihnâmeler toplumun ahlakını bozacak davranışlardan kaçınılması, vazifelilerin alması gereken tedbirler, sokakların temizlenmesi gibi maddeler ihtiva ederdi. Kısaca insanlar ikaz edilir, maddi ve mânevî temizliğe yönlendirilirdi. Bayram gecesinde mahalle bekçileri sabaha karşı davullarını bir ahenk içerisinde tokmaklarken mâni söylerlerdi.
    Bayram boyunca caddelerde, mahallelerde bir sürü “Arife Çiçeği” yani çocuklar olurdu. Çocuklara “Arife Çiçekleri” denilmesinin nedeni bayram gününü bekle(ye)meden Arife gününden bayramlık kıyafetlerini giyip dışarı çıkmalarıdır.
    Bayram tebrik merasimleri 19. yüzyılın ortalarına kadar Topkapı Sarayı’nda, 1867’li yıllarda itibaren Dolmabahçe Sarayı’nda, Sultan II. Abdülhamid Han devrinde ise Yıldız Sarayı’nda yapıldı. Bayram namazı kılınacak camiyi padişah seçerdi. Devlet erkânı, bayram namazını çoğunlukla Ayasofya ve Sultanahmet Camisi’nde kılardı.
    Devrin padişahı için “Saya Ocağı” adı verilen âlâ koçlar yetiştirilirdi. Padişaha sunulacak kurbanların beslenmesi, yetiştirilmesi ve kesimleriyle saya neferleri ilgilenirdi. Padişah, Hırka-i Saadet Dairesi’nin kapısında hazır bekleyen yaklaşık 40 kurbanlığın bulunduğu yere gider ve kendisi için hususi olarak hazırlanan kurbanlardan birini seçerek büyük bir merasimle ilk kurbanı kendisi keserdi. Kesilen kurbanların birçoğu ilim talebelerinin istifade etmesi için medreselere dağıtılırdı. Kalan diğer kısımları da dul ve kimsesiz kadınlara, bekçilere, tulumbacılara ve diğer ihtiyaç sahibi kimselere dağıtılırdı.
    Subay ve memurlara bayram hediyesi olarak birer maaş ikramiye; zaptiyelere yeni fes ve püskül veya bunların temini için mukabili olan para verilirdi. istanbul’un büyük camilerinde de cemaate iftariye adı verilen hediyeler, şeker, helva ve lokumlar dağıtılırdı. Cezalarının üçte ikisini çeken mahkûmların bir kısmı bayram vesilesiyle affedilirdi.
    Cezaevindeki mahkûmlara ise helva dağıtılırdı.
    Kanlı etin yenmesi dinimizce caiz olmadığından kurban eti hemen yenilmezdi. Kurban eti kendi aile efradına, fakirlere ve eş-dosta dağıtmak üzere de üçe taksim edilirdi. Kurban bayramı münasebetiyle bolca tüketilen et, sindirim sistemini bozduğundan imkânı olan her hâne, vücudu dengelediği için “Turunç Reçeli” bulundururdu. Zengin kimselerin hanımına, çocuklarına, yakın akrabalarına, vefat etmiş yakınları adına hatta gücü yetmeyip kurban kesemeyen komşularına kurbanlık hediye etme âdeti vardı.
    ···
  • 0
    ııı dünya savaşı nın tarihi
    3.dünya savaşı 2010'da başladı siz neyin kafasısınız 100 yıl sonra bittiğinde 200 yıl sonra tarih sayfalarında başlangıç 2010 olarak kayıda geçecektir...
    ···
  • 0
    neden bir tanrı kendine kurban
    güzel kardeşim sana güzel şekilde anlatayım allah'ın isteme sebebi şu yoksullara insanlar'ın yardım etmesi islam'a göre kurbanın 3/1'i kurban sahibine geri kalanı ihtiyaç sahiplerine gitmelidir ama bizim milletimiz maalesef anlayamıyor bunu...
    ···
  • 0
    molla hüsrev ve osmanlı
    çok gereksiz bence .d molla hüsrev tarihte önemli bi yere sahip biri değildir onun yerine çandarlı, pargalı,sokollu, barbaros gibi kişileri yazabilirdin alim olarakta ebu suud yazabilirdin.
    ···
  • +1 -1
    dilimize küfür arapçadan geçmiştir
    sen ne diyosun amk
    ···
  • 0
    illuminati ye giriş yapıyoruz
    hayır sağ click kopyala sağ click yapıştır *
    ···
  • -2
    illuminati ye giriş yapıyoruz
    Illuminati nedir öncelikle ondan başlayalım. Illuminatiye merak saranlar araştırmaya kalktıkları zaman karşılarına bir sürü site ve karmaşık yazılar çıkar. Ben tüm bildiklerimi sizlere özetlemek ve en basit anlamıyla açıklamak istiyorum. Illuminati'nin kelime anlamı italyanca'da "aydınlanmışlar"dır. Dünya çapında genelde "gizli örgüt" yani "secret society" diye geçer. Fakat 21.yüzyılda pek de gizliliği kalmamıştır. "Melekler ve Şeytanlar" filmi sağolsun ve birçok Hollywood yapımı filmler sağolsun resmen ifşa oldular. ileri de hollywood yapımı filmlerden ve hollywood'tan sizlere bol bol bahsedeceğiz. 1776 yılında Bavyera'da kurulan bu örgütün amacı Dünya'yı tek bir devlet ve din çatısı altında toplamaktadır. Din dediğime bakmayın, şeytana tapan dinsiz bir toplum amacıdır. Onların din anlayışları budur ya da bizleri ayakta gibmek istedikleri için böyle bir yalan uyduruyor olabilirler. "Tek Bir Dünya Devleti" çok güzel diyebilirsiniz, fikri hoş görebilirsiniz fakat zaten de onların amacı budur. Önce size bu fikri cazip kılarlar sonra da amaçlarına ulaşırlar. Bu adamlar 1000 yıllık geçmişe dayanan soyları çok büyük bir aile tarafından yönetiliyor. Kısacası Dünyayı yöneten aile olarak adlandırılan Rockefeller & Rothschild aileleri. Illuminatinin felsefesi şudur; amaçlarına ulaşmak istedikleri fikirleri size yıllar boyunca normalmiş gibi gösterip cazip kılarlar ve onları size dayatırlar. Aslında asla normal şeyler değildirler bunlar. "Yeni Dünya Düzeni" dedikleri "New World Order" kelimesi en büyük amaçlarıdır. Ve tüm müzik ve film sektörlerinde bu amaçlarını vurgulamaktadırlar. inceden inceye bize bu fikirleri aşılıyorlar ve bizlere sunup "cazip" kılıyorlar. 50 yıl öncesinde sizlere "tek dünya devleti" deseler zütünüzle gülerdiniz. Öyle şey mi olur amuhagoym derdiniz. Fakat artık öyle değil. Dediğim şeylere en basit örneği de budur zaten. Gelin şöyle bir düşünelim:

    50 yıl önce normal olduğunu düşünmediğiniz şeyleri şimdi düşünün ve elinizi vicdanınıza koyun. 20.yüzyılın şeytanın eseri olmadığını kim inkâr edebilir ki? Hadi sorulara başlayalım;
    ···
  • 0
    illuminati ye giriş 1
    entryi tekrar açıcam beyler. bekleyin.
    ···
  • daha çok