/i/Korkunclu

Korkularımız yaşamımızı yönlendirir.
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +17
    Şukularınızı esirgemeyin.

    Dr. Sönmez işini sever. Çok temiz ve beyaz bir ofiste çalışır. Resepsiyondaki personeli de ofisine benzer- zayıf, sarı saçlı ve beyaz tenli, büyük göğüslü, pembe dudaklı bir kadın. Farklı pozisyonlarda eğik tablolar duruyordu. Tavanda da pembe ışık yayan bir ışıklandırma mevcut. Üstelik seramik karo döşemeler de lekesiz. Ofisinin önünde adının ve ünvanının yazıldığı küçük tabeladan başka hiçbir şeyi yok; Dr. Aylin Sönmez III, Plastik Cerrah.

    Dr. Sönmez kötü bir adam değildir. Yeri geldiğinde güler. Kendisinden beklendiğinde gülümser. Bir ailesi var, bir köpeği var. Her ikisine karşı da iyimserdir. Sigara, içki içmez, küfürlü ve kaba sözler kullanmaz. Sadece 1.68 boyunda , kulakları ve saçını çevreleyen ağarmış saçlarıyla ufak tefek bir adamdı. Büyükbabası gibi, babası da bir cerrahtı. Onların mesleklerini ve adlarını taşıyordu Sönmez. Ve daha fazlasını.

    Sönmez ailesinin uygulamalarında ve çalışmalarında , kendilerine has yönleri ve üslupları vardı.
    Dr. Aylin Sönmez'lerden yaşayan ve şu an mevcut olan tek kişi Dr. Sönmez, tipik işlemler yapar. - Liposuction, yüz gerdirme, Botox- Bunları uykusunda bile yapabilir. Bu tür şeyler müşterilerin sadece %99'uydu. Hastaları onun çalışmasına deli olurlar. Onun hastalarına karşı tutumu konusunda bile olumlu ve destekler nitelikte şeyler söylerler. Onun için zor olduğu kadar da . Ama işini sevmesinin nedeni bu değil.

    işini %1 için seviyor.

    Babası bunun bir seslenme olduğunu söyler. insanları sıradışı yapmak, onları mükemmel yapmak için gerekli olan bir seslenme. Büyük babası 'onlar şişman ev kadınları ile yaşamlarını sürdüremezlerdi' der. Üstün olmak ve başarı göstermek için saflığa ihtiyacı vardı. En iyisi olmak için. Tüm beklentileri aşmak için.

    %1'ler özel hastalardı. Kimsenin, ancak onlar bıçak altına girene kadar hasta olduklarını bilmediği hastalar. Dr. Sönmez ameliyathanede %1'in üzerinde çalışıyordu; #1476. Hastası dışında, yalnızdı. Onu alt geçidin yakınlarında değiştirilmesi için yalvarırken buldu. Gerçekten mide bulandırıcıydı, iğrençti. Kolları iğne izleriyle kaplıydı ve saçları yığınlar halinde dökülüyordu. iki tırnağı ekgibti. Dişleri çarpık kent silüeti gibi görünüyordu. Kendi idrarı üstünde oturuyordu. işediğini fark etmeyecek kadar sersemdi.

    O mükemmeldi.
    ···
  1. 2.
    0
    tirnettt
    ···
  2. 3.
    0
    tutmaz bu
    ···
  3. 4.
    0
    Anan zaaa
    ···
  4. 5.
    0
    trend is coming...
    ···
  5. 6.
    +3
    Bu ne biçim yaratık amk kafasında çiçekli yazma var el örgüsü hemde
    ···
  6. 7.
    0
    tutar rez
    ···
  7. 8.
    +6
    Bugün, doktor onun bacaklarını tıraş ediyordu. Bacaklarındaki kılları değil, tabii ki de. Hiçbir kıl sağ kalmazdı. Hayır, Dr. Sönmez onun derisini yüzüyordu. Ona mükemmel bir 5 beden yapıyordu. Sönmez tek sayıları sever.

    1. 1476 hareket edemiyor. Masaya bağlı da değildi ama felç edici enjecte edilmişti. Çok zekice bir alet bu, çünkü hasta hareket edememesine rağmen hala neler olduğunu hissedebilirdi. Bu işlem, dönüşümün bir parçasıydı, babasının da her zaman söylediği gibi.

    Aslında oturur pozisyona dayalıydı, gözleri açık yapıştırılmıştı. Dr. Sönmez sihrini gerçekleştirirken %1'ini seyretmeye bayılırdı. #1476 şimdiye dek iyi bir hastaydı. Sönmez onu ofisine getirdiği zaman çok çığlık atıp bağırmamıştı. Muhtemelen doktorun ona cinsek ilişkiye girmesi için para teklif edeceğini sanmıştı. Doktor tabii ki de hiçbir hastasına o şekilde yaklaşmazdı. Sıkı ahlaki prensipleri vardı. Şimdi de bağıramıyordu hasta, çünkü kısmen felçliydi ve alt çenesi çıkıktı. Çene kurtarılmak için fazlasıyla çürüktü. Dili de çenesinin olduğu yerde sallanıp duruyordu. Yanaklarına çarptığında ise korkunç bir gürültü oluşturuyordu, bu yüzden de Dr. Sönmez kulaklık takıyordu. Hastanın ayaklarındaki nasırlı deriyi yüzmek için bileyicisini kullandığında, Bach'tan yatıştırıcı bir parça doktorun kulaklarında yankılanıyordu.

    iyi gidiyordu. Kemikleri yeterince kolay kopuveriyordu. Kan her zaman bir sorundu. Kendisi işini bitirdikten sonra gelip temizlemesi için birileri gerekiyordu. Hastanın salyaları da biraz problem yaratıyordu. Ancak Dr. Sönmez çok sabırlıdır. Sakince hastanın başını biraz eğip yana yatırarak salyaları temizliyordu. #1476 çok müşterek olmaya başlıyordu.

    Ameliyathanenin telefonu çalmaya başladı. Bu, işinin yarıda kesilip aksamasını sevmeyen Dr. Sönmez'i rahatsız etmişti. Ama sol bacaktaki işini neredeyse bitirmek üzereydi. Kanamayı engellemek için damarları pensledi ve telefona ulaştı.

    "Evet?"

    Resepsiyon çalışanlarından birisiydi. Görüşmeyi talep eden bir hasta olduğunu açıkladı.

    "ismi?" Sakin bir şekilde sormuştu.

    "Hande"

    "Yirmi dakika." telefonu kapattı.

    Hande bir müşteriydi. Doktorla aylar önce tek bir işlemi tercih ettiği konusunda görüşmüştü. Ses tellerinin alınmasını istemişti, böylece sesi daha genç çıkabilirdi. Sesinin ne kadar genç çıkmasını istediği sorulduğunda "Dokuz" cevabını vermişti. Dr. Sönmez, saygınlığı ve profesyonelliğinden ötürü isteği kabul etme mecburiyetinde kaldı ve ameliyatı gerçekleştirdi. Başarılı geçmişti.

    Ama o tarihten itibaren müşteri, doktoru daha ve daha fazla büyük işlemler yapması için rahatsız edip duruyordu. Önce bir çocuğunkine benzer olması için göğüslerini aldırmak istedi. Doktor isteğini yerine getirerek onu memnun etti. Daha sonra vücudundaki tüm kıllardan kurtulmak istedi. Tekrar doktor onu memnun etti ve isteğini yerine getirdi. Ama her seferinde doktorun işlemlerine habersiz , bildirilmemiş olarak ve acilen görülmeyi ister bir şekilde giriyordu. Ancak sürekli ve sadık bir müşteri olduğundan beri, doktor onun bu tavır ve davranışlarına izin veriyordu. Doktorun da onun bu tuhaflığına karşı merakı uyanmıştı. Ama şu anda #1476'nın kanına bulanmış bir haldeydi. Hastanın sol ayağının şeklinden memnun kaldı. Her iki ayağı da bugün bitirmeyi planlamıştı fakat sağ bacak yarına kadar bekleyebilirdi.

    "Bugün iyi iş çıkardık" dedi Dr. Sönmez #1476'ya. "Bir hafta kadar bacağını kıpırdatma, sorun çıkmamalı. Bandaja da dokunma. Elini tekrar kırmamayı yeğlerim. Ancak kurcalamakta ısrar edersen, diğer birini yapmak zorunda kalacağım."

    Eldivenlerini çıkardı ve ellerini yıkadı. Ameliyathanenin tertipsizliğinden hiç hoşnut olmamıştı, hiç istenmeyen ancak kaçınılmaz olarak katlanılan bir durumdu bu. Telefona geri döndü, resepsiyonda çalışanlardan biri cevap verdi;

    "Buyrun?" Tatlı, hareketli bir tonda sormuştu.

    "#1455 lütfen gelip #1476'yı alın ve yatağına geri zütürün. Ayrıca gelip temizlemesi için #995'te gerekiyor."

    "Anlaşıldı."

    Dr. Sönmez hafifçe telefonu kapadı. Ameliyathaneden çıkarken arkasına hiç bakmadı. Ardında kalan beyaz kapıyı kapattı.
    Tümünü Göster
    ···
  8. 9.
    0
    devam bin
    ···
  9. 10.
    +4
    Hizmetçi yerini unuttuğunda Elif beğenmedi. "Anne , ne söyledin ? ". Tırnağını derine itti.
    Annem boğazını temizledi. "Üzgünüm Elif ,. Ben Uras'ı kastetmiştim. Sadece görmek için gelmiştim."
    Elif "Kardeşim." dedi. "Evet tabiki. Kardeşinin bana ihtiyacı olup olmadığına bakmak için geldim."
    Hande tırnağını kaldırdığında Uras ağlamaya devam etti."Ezik bir bebek gibi altındaki bezi değiştirmesine ihtiyacı var.". Kız tekrardan aydınlandı. "Ellerimi yıkayım. Ardından babam beni doktora zütürsün. "
    Annem banyodaydı. Ellerini yıkadı. Kız aynaya baktığında tekrar 40 yıl sonraki yansımasını gördü."Defol." Aynaya baktı çığlık attı. Görüntü kayboldu.
    Babam doktora zütürdü. Pek fazla konuşmadı. Bu iyiydi. Elif arabadayken okulda sesinin nasıl güzel olacağını düşünüp heyecanlayordu. Ofise vardıklarında babasını yanağından öptü. Babası sadece biraz irkildi.
    Ofisin içine doğru yürüdü. Masanın arkasında 2 kadın oturuyordu.Ürkütücü görünüyorlardı.
    Hande şarkı söyler gibi doktoru görmeliyim dedi.
    Kadın gözlerine bakara randevunuz yok dedi. Sesi tatlı fakat düzdü.
    "Randevuya ihtiyacım yok , doktoru görmeliyim." Hande karanlığın tekrardan büyüdüğünü hissediyordu. Elif sarışın kadının önüne baktı. Artık ondan çok daha iyi düşünüyorlardı.
    "Ben bir anne değilim. Ben küçük bir kızım."Elif sıkıca tutuğu yumruğunu aniden bıraktı. Hande güneş gibi gülümsemesiyle geri döndü.
    Masanın arkasındaki kadınlar birbirine baktı. Birisi yavaş bir gülümsemeyle ona döndü. "Doktor Sönmez'den randevu alacağım. Adın ne küçük kız ?" Küçük kız kelimesi diline bozuk süt deymiş gibi hissettirdi. "Hande"
    Hande doktordan randevu alabilmek için yarım saat beklemek zorunda kaldı. Doktoru özel muayene odasına zütürmüştü. Doktoru uzun boylu ve daha yakışıklı düşündü. Ama büyük bir çalışma masasındaki küçük bir adamdı.
    "Senin için ne yapabilirim?"
    Hande , Elif'in karanlığının geldiğini hissetti. Elif derin bir nedef aldı. "Sesimin daha genç hale gelmesine ihtiyacım var." "Neden ? " . Doktorun sesine hiçbir etkisi olmadı. Doktor masasındaki kağıtlara baktı fakat hiçbirşey yazmıyordu. Hande cevaplamaya çalıştı fakat Elif onu aşağıya itti. "Mutlu bir çocukluğum vardı doktor. Ailem beni seviyordu. Bana herşeyi verdiler. Ben küçükken öldüler."
    "Nasıl öldüler? " . Doktor Sönmez gerçekten ilgilenmiş gözüküyordu.
    Hande patlama yüzünden dedi. " Kazaydı." Ne olduğunu bilmiyorum. Ben sadece babamın silahıyla oynuyordum ve ..
    "Yeter". Elif boğazına elini koydu. Onlar öldükten sonra artık hiçbirşey mutlu olmadı.O mutlu zamanlara geri dönmek istiyorum. Uras'ın kredi kartını çıkardı. Karşılığı neyse ödemek istiyorum. Kocamın sınırsız bir güven fonu var.
    Doktor Sönmez kartı elinden aldı ve yavaşça okumaya başladı. "Kaç yaşında ki gibi bir ses istiyorsunuz Bayan Yılmaz ? "
    Elif bırakıp gitti ve Hande'ye o köpüren ışık geri geldi."9 yaşındayım. 9 yaşındaki sesimi istiyorum. "
    Doktor Sönmez ilk kez gülümsedi " tamam Hande" . Ses tellerini basitçe traşlamamız gerekiyor. Kocan ses tellerindeki değişimi umursayacak mı ?
    Hande güldü. " Annem ve babam için ödeme yapıyorum."
    Tümünü Göster
    ···
  10. 11.
    0
    devam et çok pis sürükledi bin! hızlı hızlı at şukunu giberim
    ···
  11. 12.
    +1 -1
    rez beyler birisi sukulasin sonra okuycam da
    ···
  12. 13.
    +1
    Devam et çok fena sardı
    ···
    1. 1.
      0
      Sağolasın panpa bitiricem merak etme.
      ···
  13. 14.
    +5
    #995 hatırladı. Oldukça iyi bir hafızası vardı. Doktor fotoğrafik hafızası olduğunu söyleyebilir ama şimdiye kadar yalnızca bir doktora göründü. O doktor da hafızasıyla pek ilgilenmedi.
    2. 995 Yaşadığı tüm kötü hatıraları hatırlar.

    Bu özel günde, o iç odaların lazımlıklarını temizliyor. Burada yirmi iki farklı kişiye ait yirmi iki lazımlık var. Her biri boşaltılmalı, fırçalanmalı ve yerine konulmalı. 15 tanesinin genital organlarını temizlemek gerekli. Altı tanesi kendi kendini temizleyebilir. Ve bir tanesinin temizlenecek cinsel organları dahi yok.
    Burası o kadar gürültülü bir yer değil. Bazen çığlıklar oluyor ancak genellikle acının sesi hakim. #995 düzgün kulaklara sahip, bu yüzden her şeyi duyabiliyor. Barış'a kulaklarını koparmasını söylüyor ancak Barış reddediyor ve geçmişi değiştiremeyeceğini iddia ediyor.

    3. 995 #1470'in odasına giriyor. Başlangıçta oldukları gibi o da yatalak. Vücudu mükemmeliyet için iyileşmeye devam ediyor. Yüzü hariç tüm vücudundaki bandajlar alınmış. Her zaman güzel bir yüzü vardı. #995, #1470'in iç odadaki ilk gecesini hatırlıyor. Duvarlarda dövülmüştü. Çığlık atmış ve tehtid edilmişti. Barış'ın düzeltmeleriden önce uzun bir adamdı artık ürkütücü bir yüz ifadesi kazanmıştı. Yüzünün öfkeden ve korkudan kızarmış hali dahi mükemmeldi. Gözleri ve elmacık kemikleri arasında tamamiyle simetri vardı. Kendini yatak çarşafıyla asmaya çalışırken dahi yüzü çok güzel görünüyordu. Barış için o yanakları burnu ve dudakları kesmek zor olmuş olmalı. Barış mükemmeliyeti sevmişti. Ancak işini daha çok.

    4. 995 15'in altına lazımlığını koyuyor. 1470'in gözleri ona yalvarıyor. Neredeyse sesli olarak konuşuyor gibi görünüyorlar. "Öldür beni" Elbette #995 böyle bir şey yapamaz. Ek olarak, iç odada herkes bu bakışa sahip. Buna büyük bir alışkanlığı var.
    5. 995 daha fazla lazımlık getiriyor fakat son odada oyalanıyor. Bu 1459'un odası. Kapıdan uzakta yüzünü duvara dönmüş bir şekilde duruyor. Kıyafet giymesine izin verilen tek hasta. Dar kesim bir beyaz hemşire kıyafeti giyiyor. Herkes gibi saçları uzun ve sarı. Yalın ayak fakat yanında bir çift topuklu ayakkabı var. Hareket etmiyor. #995 biraz daha yaklaşıyor. Değişimi görmek her zaman için heyecan verici.

    Kimse onun yaklaşık bir yıl önce kapısını yalnızca kargo görevlilerine açan bir orosbu olduğunu en ufak bir şekilde tahmin edemez. #995 hatırladı. O, sessiz bir şekilde gelmişti. Daha önce kabullenmiş gibi. Barış bundan zevk almış olmalı. Numaralarının yaptıklarından takdir eder gibi davranmaları hoşuna gider. Yaptıklarının onların hayatlarını iyileştirdiğine inanmak hoşuna gider.

    6. 1459 onu aniden fark etmiş olmalı ki yüzünü ona döndü. Yüzü gülümser gibi yapıştırılmış. Makyajı yüzüne dövme yapılmıştı. Derisi o kadar gergindi ki, kafasını eğdiğinde acıyordu. "Merhabalar Efendim" gülümsemesi son bulmuyor. "Doktor beni mi çağırdı?"
    7. 995 kafasını hayır manasında sallayıp yere baktı. #1459 biraz kıkırdadı. "Önemli değil efendim, Beni çağırdığında hazır olacağım." Bununla birlikte yüzünü tekrar duvara döndü.#995 yavaşça dışarı çıktı.
    Son lazımlık #1101'e zütürülmeli.

    Son lazımlık #1101'e zütürülmeli. Odasından korkunç bir koku yayılıyor. Diğerlerinden çok daha beter. O burada #995 hariç en eski numara. Geriye kalanlar ya dönüştürüldü ya da öldü. Veya ikisi birden. Ancak #1101 dirençli. Belki de Barış'ın onunla bu kadar yıl çalışmaya devam etmesi bu yüzdendir. O kadar çok operasyon geçirdi ki, gerçek derisinin hala kalıp kalmadığı şüpheli. Kemikleri o kadar çok kırılıp yeniden kaynadı ki, muhtemelen iki, iki buçuk santim uzadı. Ancak o kadar yıla rağmen inatçılığını sürdürdü. Barış ağzını defalarca tekrar ve tekrar dikti çünkü ona en ufak bir konuşma şansı verilseydi, lanetler okurdu. Kavgasından asla vazgeçmedi. Eğer bacaklarını hareket ettirseydi, onu tekmelerdi. Dişleri olsaydı ısırırdı. Barış sonunda tüm dudaklarını da almak zorunda kaldı. Dişleri gitmişti. Göz kapakları da. Ayrıca #995'in gördüğü cinsel organları alınmış tek denekti. Tüm sahip olduğu pürüzsüz deri ve deliklerdi.

    8. 995 onun geldiği ilk günü hatırladı. O zaman #1459 gibi değildi. Gece vakti ailesinden kaçırılmıştı. 16 yaşındaydı. #995'ten bir kaç yıl daha genç. Toprak kokan tombul bir çiftçi kızıydı. Etekleri tozlanmış mavi bir gecelik giyiyordu. Barış'ın onu iç odaya koymasından yalnızca bir kaç saat sonra uyanmıştı. ilk bir kaç dakika hiç bir şey söylemedi. Hücresinde dolaşıp tırmanacak bir nokta aradı. Ve o gece, o ilk gece ne kadar güçlü olduğunu gösterdi. Koridorda her yeni gelen numarayı izlediği gibi izleyen #995'e "Hey sen" diye seslendi. Etrafına bir süre kafası karışık şekilde baktıktan sonra sesin ondan geldiğini anladı. "Sen mi koydun beni bu yere" dedi. Ses tonu sakindi. Kendindeydi. Duvarları dönmeyecek veya ağlamayacaktı. Çevresini ölçüyordu.
    9. 995 yalnızca başını salladı ve başka yöne baktı. #1459 kafasını toparladı. "Bana da sana yaptıklarının aynısını mı yapacaklar?"
    Kız #995 gibi görünüyordu. Sonra tekrar yaraya baktı. Yaranın iyileşmesi yıllar sürebilir. Barış'ın %1 iydi. Barış 8 ay boyunca sadece onun için çalışmıştı. ilk başlarda acemi bir cerrah , sonralarında ise babasının koruması altında acemi bir kuş gibiydi. #995 te birkaç hata yapmıştı. #955 yaptığıc herşeyi hissetti.

    Ama şuan #995 kafasını sallamanın ne olduğunu bilmiyordu. Tabiki sesli cevap vermedi. Yalnızca kendini kollarıyla sarmaladı. Mide ki kadar dokuyu kendince kazmıştı. Ama sinir uçlarının hepsini burada kaybetmişti.

    10. 1001 odanın kapısını parmaklarıyla sıkıştırdı " yaklaş".
    11. 995 kararsızdı. Fakat kapıda duraksadı. #1101 nazikçe gülümsedi. #995 çocukluğundan beri bu kadar güzel bir gülümseme görmemişti.
    "Bir adın var mı?"
    12. 995 kafasını evet manasında sallayıp ona boynunu göstermek için arkasını döndü. Boynunda koyu kırmızı renkte numaralar dövme yapılmıştı. 9 - 9 - 5. Acıma veya küçümseme dolu bir yüz görmek için arkasını döndü. Ancak acıma veya küçümseme yerine aynı nezaketi gördü. "Benim de ilginç bir adım var. Amaryllis, bir çiçeğin ismi. Ama doğrusu bir çiçeğe benzediğimi söyleyemem." iki elini de parmaklıklara dayayarak hareket etti. "Bana bunu unutmayacağın konusunda söz vermen lazım. Benim adımı unutamazsın. iddiaya girerim ki, bana da o numaralardan verecekler. Ama onlar gerçek değil. Ben gerçeğim. Sen gerçeksin. Anladın mı?"

    13. 995 yavaşça başını salladı. Ardından Barış'ın onu cəzalandıracağını bile bile bir şey yaptı. Düzgün olan elini parmaklıklara bastırdı ve onun eline dokundu. Derisini hissedebilirdi, terlediğini. Doktor Barış Sönmez II, onu ölü annesinden zorla aldığından beri ilk defa bir bağlantı hissetmişti.

    Bundan sonra ona hiç dokunmadı. Ve onunla hiç konuşmadı. #995 onu kırküç yıl boyunca her gün gördü. Fakat ilk geceki tanımayı göstermedi. Fakat her gün #1101 ona aynı nezaketi göstedi. Bütün operasyonların ardından kapakları olamayan gözlerine rağmen.

    Ama bugün yoğun bir kokusu vardı. Ama ne yazik ki #995 in kokusuydu.
    "O öldü , öldü mü ? " Barış #995 in arkasındaydı. Odada durup birlikte bakıyorlar. #1101 sonunda öldü. Barış gülümsedi. Gurur duydu. "#995 bu harika bir haber. Onun odasına almak için yeni birini buldum."
    Tümünü Göster
    ···
  14. 15.
    +1
    Rez alayım okurum sende hızlı yaz pampa güzel gidiyo
    ···
    1. 1.
      0
      Sağolasın panpa bitiricem merak etme.
      ···
  15. 16.
    +1
    Rez bin
    ···
  16. 17.
    0
    Ben ne okuyorum aq ya
    ···
    1. 1.
      0
      beynim gibildi ama sürükleniyorum
      ···
  17. 18.
    +4
    Beyler kısa (aslında kısa değil) bir part atıp kaçayım. Yarına daha güzel ilgi gelirse jet gibi devam edicem. Yanlış anlamayın 3-5 okuyan olsa da bitireceğim. Yarın bitirmeyi planlıyorum. iyi geceler.

    Uras, gözçukurlarından akan iltihabı hissedebiliyordu. Göz kapağının köşesinden işkence edermişcesine yavaşça aktı, üst dudağında toplandı. Kokusu çok berbattı. Silebilirdi ancak her zamanki gibi kolları yatağa bağlıydı. Neredeyse üç yıldır bu yataktaydı. Bir o kadar zaman da eski püskü pijamasını giyiyordu. Kumaşın üstündeki mavi çizgiler, vücut sıvılarının lekeleri yüzünden solup kararmıştı.

    O zamanlar çok aktif bir adamdı. Dağ bigibletçiliği ve koşu yapmaktan keyif alırdı. Gündüz-gece hayatı oldukça yoğundu. Ailesinden gelen sonsuz para tedariği, ona dilediği her şeyi yapmasına imkan sağlıyordu. Gönlünü kaptırdığı striptizciyle evlenmesine bile.

    Ancak şu an yatağının içinde hareket edebileceği santimlik boşluklarla kısıtlanmıştı. Tüm bunlara rağmen kasları, boynunu bile taşıyamayacağı kadar fena körelmişti. Yatak yaraları solan vücudunu kaplamıştı. Can sıkıntısı onun günlük mücadelesiydi. Asma tavana yerleştirilen her taş yünü kaplamayı yüzlerce kez saymıştı. Güneşin ve ayın örüntüsünü biliyordu. Olabildiğince uyuyordu ama ağrı ve acıları onu uyanık tutuyordu.

    Banu da olabildiğince onu kontrol ediyordu. Kırklı yaşlarında çekingen, utangaç bir kadındı. Uras'ın gözlerine bakmakta zorluk çekiyordu. Onun yaralarını tuvalet ispirtosuyla yıkıyor, özür dilediğini mırıldanıyordu. Bir hemşire değildi ama kana alışıktı. Uras onu polisi araması için sürekli rahatsız ediyordu. Ona para teklif ediyordu, hayal ettiğinden çok daha fazla para.

    Ama o asla teklifi kabul etmedi. Uras da onun asla kabul etmeyeceğini anlamıştı. Nadiren Mehmet'i görürdü, onun kocasını. Ama onu bazen başka bir odada duyardı. Mehmet'in kucağına oturmayı severdi, edepsizce kıkırdardı. Banu hiç ağlamamıştı, ama Mehmet'in ağladığı oluyordu.

    ikisi de düğünlerine katılmıştı. Banu yıllarca onun için çalışmıştı. Bir hizmetçiden çok bir arkadaştı. Uras onları ve çocuklarını da davet etmişti. Banu davetten memnun kalmış gibi görünüyordu, yeni gelinden şüphelenip onu uyarmasına rağmen.

    Ama Banu bugün henüz ziyarete gelmedi. Güneşin konumunu hesaplayarak saatin 11 olduğunu tahmin etti Uras. Kimse ona yardıma gelmeden önce kendini kaldırmadı için Banu'yu bekleyebilirdi. iltihap üst dudağından biraz daha uzağa, alt dudağına akmaya devam etti.

    Kusmak istiyordu, ama vücudunda hiçbirşey yoktu. O birden bire habersizce kapıda belirdi.
    Tümünü Göster
    ···
  18. 19.
    +1
    Rez alim okuycam
    ···
  19. 20.
    0
    Cerrah var şuku (rez)
    ···