Prezarvatif

Gökyüzü her zamanki gibi kan ağlıyordu. Yağmur damlalarının kendini bilmez düşüşlerini bizzat ensemde hissediyordum bu damlaların her biri bana özgürlük yolunda can veren siyahi yoldaşlarımı hatırlatıyordu. Yıllar sonra bunu hatırlamak insana hüzün getirse gerek. Ama bu hüznü daha fazla taşıyamazdım her gördüğüm siyahi kardeşimin gözünde kaybettiğim Bir yoldaşı görmekten bıkmıştım. Bu yüzden bulunduğum sandalda dikkatli Bir dönüşle dümenciye seslendim
Ğ( sabah akşam boş durmayan bin) H( otuz santimli dümenci)

Devam reis iyi gidiyorsun

Up Up up

Ben beyazım ama nadıl olcak o iş?

Ğ: Dümenci ( ses seda yok) DÜÜÜMENCii
H: buyrun defterdar hazretleri
Ğ: bende Bir zamanlar senin gibi Bir siyahi gençtim ama otuzluğu bu kadar ulu orta sergilemezdim nabıosun orda olum dümene mi halleniyon.
H: Efendim yemin ederim fark etmedim benimki adeta Bir kontrolsüz güce dönüştü kendi kendine fırlıyo
Ğ: Önemli değil büyük ihtimal sende zencül yaraktus aspenduromu var kral babandada vardı
H: Ne kral babam mı?
Yazar Notu (bkz: zencül yaraktus aspenduromu)

up up up

Ğ: Evet muhacir gozluklu sirin senin babandı benimse en büyük dostum
H: Peki ne oldu ona
Ğ: Merak ediyor musun gerçekten?
H: Evet hem de nasıl
Ğ: Merak ediyo musun
H: Eeevvvet bu konuyu kime sorsam hüzünle başka zaman derdi bıktım artık
Ğ: Iyi o zaman artık sevinebilirsin çünkü ben de artık başka zamana bırakmaktan bıktım.( bi duraklama gözlerde büyüme hurra başla) olaylar şöle oldu otuzluk...

Çok gibimsonik ilerliyo yalnız.

Güzel mi güzel Bir köyümüz vardı 3000 surinamlının huzurlu Bir şekilde biraraya geldiği insanların birbirinden sadece iyilik beklediği yerdi bu köy. kerhanecisinden dilencisine Bir Allahın kulu bile şikayetçi değildi. gerçi köyde otuzluk tanrıya inanıyorduk ama nese senin anlıcağın dilde anlatim ben en iyisi. Günler her zamanki sıradanlığıyla ilerlerken Bir gün tüm köy halkı olarak şaşırtıcı Bir şekilde kralımızın ölüm haberini aldık. Şoktaydık nasıl olabilirdiki böle Bir şey kral otuzluk tanrının bize kutsal saydığı üç şeyden biriydi. Diğer şeyler ne dersen otuzluk ve köyün huzuru
Yazar Notu: otuzluk tanrı ile ilgili kutsal bilgiler için
(bkz: Otuzluk Tanrı ve Felsefesi)

Mr snape etiket yapma neyi kötü sölede anlasın herkes

Aga 30luk şeyler falan çok var aga ikide bir otuzluk demesen iyi

Kralın ölümüyle birlikte anma törenlerine başladık. On gün süren anma törenlerinden sonra son iki görevimiz kalmıştı biri adak diğeri ise yeni krala taç giydirme töreni idi. Adak verilmeden krala taç giydirilemezdi çünkü eğer önceki krala Bir uğursuzluk bulaştıysa bu temizlenmeliydi. Bu sebepten ötürü adak vericektik ama nasıl Bir adak herkesin Ağzından Bir şeyler çıkıyordu kimisi keçi taku kimisi bulgur kimisi hayvan ama herkes adağın ne olduğunu biliyordu. Inanmıcaksın ama adak en temizinden üç tane otuzluktu ve bu fikirleri ortaya atanlar ise otuzluk sahipleriydi. Ama ne yapsalar boştu çünkü kimsenin zütü yemezdi otuzluğu altına yatmaya

Ama o gün nasıl oldu bende anlamış değilim otuzluk sahipleri adeta kudurmuştu ağızlarından köpükler eşliğinde salyalar akıyordu.
-Otuzluk Tanrı bile gibse aletlerimizi vermeyiz gibtirin gidin kum kapanı zencilerinin aletlerini alın gibisinden şeyler söylüyorlardı tabiki bende bunlardan biriydim. bi ihtimal bile olsa gibimi kaybetmeyi asla göze alamazdım. Bu şiddet dolu tepkilerin ardından karşı tarafta kin dolu Bir şekilde bize yüklenmeye başladı.
Kral iyi niyeti yüzünden bize destek olunca karşı taraftan biri krala.
- Ölü babanı gibe gibe diriltim hemi belki o zaman bunları yaşamazdık, dedi

Tabi bu söz bizi ve kralı galeyana getirmeye yetti otuzlukları sallaya sallaya karşı tarafın üstüne atıldık. işte O gün anladık ki otuzluk tanrı bize boy vermiş gerisini koyuvermiş. Otuzluğa nasip olamamış surinam yiğitleri kralla bize köyden gibtir olup gitmemizi talep ettiler. Gitmediğimiz taktirde hepimizin otuzluklarını koparacaklarını ve cetvel niyetine köy okuluna bağışlıyacaklarını sölediler. Bizde bu dediklerinin boş tehdit olmadığını farkedip gibtirme kısmını atlayarak köyü terkettik.

up up up

Up Up up

Kamon men

Köyden ayrıldığımızda hepimizin yüzünde rezil olmanın verdiği Bir hüzün vardı ama en azından kesilmekten kurtulmuştuk diye düşünüyorduk fakat bu konuda çok büyük Bir yanılgı içerisindeydik. Otuzluk Tanrı' nın sözlerine itaat etmediğinde her türlü musibetin seni kovalayacağını sölerdi büyüklerimiz bizse buna itibar etmemiş üstüne alay ediyorduk. Işte her şey o gün başlamıştı. Ilk önce etrafımızdan azmış kara keçiler gidip geliyordu. Korkuyorduk çünkü bu keçiler beş ayaklılardı. Keçilerden kaçıp Bir mağaraya sığınmayı başarmıştık Geceyi kazasız belasız Bir şekilde burda geçirmeyi düşünüyorduk. Işte O an dışardan Bir yoldaşımızın çok içten ve zevkli Bir bağırma sesi geldi geride birini unutmuştuk bu nasıl olabilirdi. Sesleri birden acı ve ağlamaya dönüştü içimizden onu kurtarmak istesekte hiçbirimiz oraya gidip onla aynı kaderi paylaşmak istemiyordu.