/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 54.
    +10 -1
    odasına gittim kapıyı çaldım. açtığında "selam" dedi. ben de "selam" dedim. konuşma şöyle oldu, artı o eksi ben:

    + içeri gel seninle bir şey konuşmalıyız. (girdim içeri) otur.
    - ne konuşacağız ?
    + buradaki 11. ayın gelecek ay dolacak. bizi konuşmak için seni çağırdım.
    - buradaki mezuniyetten sonra benimle türkiye'ye gel. oradaki mezuniyetimi izleyebilirsin. yazın bir kısmını türkiye'de geçirmek senin için çok değişik ve güzel bir deneyim olur. seni bildiğim en güzel yerleri gezdiririm.
    + türkiye biraz uzak değil mi sence ?
    - evet uzak ama benimle gelirsen yine birlikte oluruz gelmezsen o uzak dediğin mesafe aramıza girer bunu unutma. erkenden bilet alırsan daha ucuz olur.
    + seninle gelmek isterim ama babam buna asla izin vermez o ne olacak ?
    - michigan'da birkaç gün kal sonra arkadaşlarınla florida'ya(!) tatile gideceğin için kimse meraklanmaz.
    + hahaha güzel fikir. evet olabilir.
    - sana türkiye'yi en az 100 kere anlatmışımdır. nasıl bir yer olduğunu biliyorsun artık. seni en elit yerlere zütürürüm.

    sally derin bir nefes aldı ve:

    + evet sanırım iyi bir fikir bu.
    - istersen sadece 1 hafta bile kalabilirsin. oradaki mezuniyete katıl en azından. böylece hiç değilse istanbul'u gezdiririm sana. biraz daha kalmak istersen ege bölgesini de gezdiririm. türkiye'nin en güzel ve en modern bölgesi orasıdır. arabamız var sıkıntı yok.
    + tamam (gülüyor burada (aslında all riiiight demişti ve çok tatlıydı))

    sessizlik oldu ve beni öptü. sonra bana baktı ben de öptüm. o gecenin devdıbını anlatmayacağım. neyse mezuniyet günü gelmişti. alper, burak, sally, ben. hepimiz mezun oluyorduk. mezuniyete ferit, hakan ve ahmet abiler'de gelmişti. çok tatlı bir ortam vardı. mezuniyet töreni bayağı bir uzun sürmüştü ama unutulmaz bir gündü. abd'de 11 muhteşem ötesi ay yaşamıştım. en büyük hayalim olan amerika, hayallerimin çok üstündeydi. geri dönmeye hatta orada yaşamaya çoktan karar vermiştim. mükemmeldi o gün. kürsüde adımız okundu diplomalarımızı aldık (denklik var ya hani). hepimizde okulun renkleri olan mavi, sarı cübbeler vardı. mavi ağırlıklıydı kenarları sarıydı. sally her zamanki gibi çok güzeldi. orada bir kez öpmüştüm onu. birbirimize bakıp gülüyorduk. ona baktım ve dedim ki: "artık burada son 2 günüm ve mümkün olduğu kadar seninle ve eğlenceli geçirmek istiyorum". "biliyorum tatlım" dedi. neyse o iki gün hiç ayrılmadık. tabi ferit, hakan ve ahmet abilerle de vedalaşmayı unutmadık. mezuniyet geçesi 6 türk veda partisi düzenledik. kendileri bize kapılarının her zaman açık olduğunu söylemişti. veda partimiz çok eğlenceliydi. televizyonda maç vardı. her şeyden konuştuk. ve tabi ki benim geri dönüş planlarımdan da konuştuk biraz. kesinlikle bu bir veda değildi. buralı olmak istiyordum. alper zaten yarı amerikalı olmuştu. bu onun ikinci senesiydi amerika'da. yani 2 sene üst üste değil ama amerika'da toplam geçirdiği süre 2 yıldı. geri dönecekti zaten. burak'ı ise ben ikna ettim. gel burada çalışalım, burada yaşayalım falan dedim. bizim abiler de aynı şeyleri söyledi. o da ikna olmuş gibiydi. o gece bizi kimse okula bırakmadı çünkü sabaha kadar dışardaydık. türk usulü sahilde, kumsalda muhabbet bile ettik. ama yanlış anlamayın oradaki herkes kaliteli insanlardı. oraya kekoluk yapmaya gitmemiştik. sally benden bir buçuk hafta sonra türkiye'ye geleceği için içim çok rahattı. iş deseniz abd'de çalışmak istiyordum zaten. sıkıntı değildi. gerekirse sally hatırına michigan'da bile yaşardım. gerçi orası çok güzel bir yer ama bizim şehir gibi de değil yani. türkiye'ye boşuna dönüyormuş gibi bir his vardı içimde ama ailem, arkadaşlarım, hocalarım, koçlarım hatırına dönecektim. hepsine teşekkür edip, ne seviyeye geldiğimi anlatacaktım. özellikle koç benim başarılarımı duyunca gurur duyacaktı.ben ülkemi seviyordum yani türkiye'yi ama abd'de yaşamak istiyordum. buraya gelince dönüş çok zor geliyordu. belki genç olduğum için öyle düşünmüştüm bilmiyorum. sabah okula yürüyerek dönmüştük. sally'nin haberi vardı veda partisinden. bugün ise yani son günümde tamamen onun olacaktım. santa monica'ya gitmeye karar verdik. o meşhur gta san andreas'ta lunapark bulunan devasa iskele var ya ha işte orası. oranın yolları, ağaçları, gökyüzü, kumsalı çok güzeldi. denize girdik orada bütün gün. köpek balığı uyarısı bile yapmıştı sally. ölümden kaçış yok dedim gülerek. oranın dalgaları okyanus kıyısı olduğu için bayağı bir büyüktü. mutlaka ve mutlaka california eyaletinin her yerini ölmeden önce gezin. gerçekten bana göre avrupa hikaye kalıyor. california 1 numara. başka bir ülkeye, başka bir şehre gitmeseniz de olur. maddi gücünüz yeterli değilse bile çok uzun yıllar yaptığınız birikim orası için değer. benden söylemesi. neyse sally ile hava turuncu oluncaya kadar santa monica'yı gezdik ve bizim oraya döndük. gece 2 ye kadar dışarıda gezdik ve okulun açık alanına döndük. sabah 4 e kadar armutlarda oturduk. o benim omzuma yattı. ben kolumu onun omzuna attım. öyle konuştuk saatlerce. ertesi gün uçakla gidecektim ama burası onunla ilk tanıştığım yerdi. kısa zaman sonra tekrar görüşecek olsak bile bu gece önemli bir zaman aralığının ve 11 ayımın sonuydu. önemliydi. sabah olunca birkaç saatlik uykuyla çantalarımı topladım. burak ve alper'le birlikte havaalanına gittik. sally'de oraya gelecekti ve birkaç amerikalı yakın dostumuz da gelecekti. pasaport kontrolüne girmeden önce sally'ye çok uzun süre sarıldım ve birbirimize gülümsedik. diğer amerikalı arkadaşlarımıza da veda ettik ve 3 türk geldiğimiz gibi döndük.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 53.
    +1
    rezzzzzz
    ···
    1. 1.
      0
      hikaye bitti özgürce okuyabilirsin =)
      ···
  3. 52.
    0
    Baykuş emmi devam et :D
    ···
  4. 51.
    +9
    sally, michigan'a döndü ben okulda kaldım. o haftasonu pek bir şey olmamıştı. sally döndüğünde tekrar buluşmaya başladık. benim yüzme takımı ile antrenmanlarım son hızda devam ediyordu ve üniversiteler arası yeni sezon açılış yarışları vardı. 100 metre serbestte 2. olmuştum. karl 200 metrede birinci olmuştu. takımın tecrübeli ve iri ismi jeff ise kelebek 100 de 1. olmuştu. başarılıydı bizim takım. birkaç derece daha geldi bizden. sally yarışları izledi çıkışta beni tebrik etti ben de teşekkür ettim. onun turnuvaları da 1 hafta sonra başlayacaktı. sporcu olmak kolay değildi. yabancı bir ülkede hem spor hemde dersleri bir arada tutmak zor işti. sally'nin derece yapması için ona çok destek oluyordum. şüphesiz en iyi 3 tenisçiden biriydi bizim okuldaki. tam bir uzmandı. 3,5 saat aynı performansı sergilemek çok zordu ama o bunu yapabiliyordu. turnuvasına kadar hep bir aradaydık. eğlenceli günler geçiyordu. turnuva günü geldiğinde tribündeki yerimi almıştım. komşu eyaletten ve aynı eyalette bulunduğumuz diğer üniversite takımları da gelmişti. sally çok konsantreydi ama genel olarak hayatından pek mutlu değildi. okumak istemediği bir bölümde okuyordu babasının zoruyla. turnuvanın iki 3.sünden biri oldu. ona kafasını takmamasını, bunun daha açılış maçı olduğunu söyledim. zaten kafası başka yerlerdeydi. turnuva gününün akşamı beni odasına davet etmişti...
    ···
  5. 50.
    0
    Hadi yaz be panpa
    ···
  6. 49.
    +1
    Rez panpacım :D
    ···
    1. 1.
      0
      hikaye bitti özgürce okuyabilirsin =)
      ···
    2. 2.
      0
      Güzel hikaye, kap şukunu
      ···
  7. 48.
    0
    Soru sorabilirmiyiz * senden bikaç bişey öğrenebilirim sanırım
    ···
    1. 1.
      0
      buyur
      ···
    2. 2.
      0
      Belli ki iyi yüzücüsün kaç günde bi antreman yapıyosun ve ne kadar süre?
      ABD ye nasıl gittin üniversiteyi direk falan kazanarakmı?
      Ne mühendisliği kazanmıştın? bunları hep birine sormak istemişimdir ama denk gelmemişti sana sorayım dedim
      ···
      1. 1.
        0
        4 aydır yüzmüyorum.
        amerika'ya okulum gönderdi beni. ingilizcem de iyiydi gittim
        bilgisayar mühendisiyim ben. amerika'da computer science diye geçiyor.
        ···
      2. 2.
        0
        Yüzdüğün zamanlar ne kadar yüzüyodun?
        ···
  8. 47.
    +13
    okul başlamıştı. derslere konsantre olmam ilk başta zaman almıştı ama alışmıştım. sally ile her gün buluşuyorduk, konuşuyorduk. antrenmanlarımız vardı. alper ve burak'la ara sıra ferit, hakan ve ahmet abilerle buluşup konuşuyorduk. yurt dışından geldiğim için çok fazla ekstrem durumlar yaşamıyordum. bir gün beni sally okulun cafésine davet etti. hemen gittim. bana babasının yabancılardan pek hoşlanmadığını, özellikle sert bir amerikan milliyetçisi olduğunu hatırlattı. hafta sonu michigan'a döneceğini ve eğer beni anlatırsa sorun olabileceğini söylemişti. babasının yabancıları neden sevmediğini sordum. o da abd'ye yapılan saldırılardan falan bahsetti ama adamın özünde milliyetçilik var bir kere. ben de "beni tanırsa belki daha sağlıklı yorum yapar" dedim. o da buna şimdilik dokunmak istemediğini söyledi. peki dedim. sonuçta kızın babasını ne yapayım ben ?
    ···
  9. 46.
    +12
    okul birkaç güne başlayacaktı ve öğrenci sayısı birden artacaktı. son 2 gün olduğu için zamanımı mümkün olduğu kadar sally ile birlikte geçirmek istiyordum ama antrenmanlar başlamıştı. o da, ben de boş değildik. benim için ilk antrenman öyle zor gelmemişti. forma yavaş yavaş girmeye başlıyordum. soyunma odasında bana atar yapan nigga takıma girememişti. koç beni beğendiğini ama biraz daha forma girmem gerektiğini söyledi. çalışmaları ona göre yapacakmışım. ben de tamam dedim. akşamüstü sally'ye mesaj attım ve buluşmak istediğini söyledim. bu sefer gideceğimiz yer bir bardı. okula yakın sayılırdı. o gece orada canlı soft rock performansı vardı. biz de mekana gittik. oturduk bir şeyler içtik. sonra müziğin etkisiyle çiftler dans etmeye başlamıştı. ben de sally'ye baktım bana gülümsedi. tipi aynı unfriended filmindeki blaire in resmen kopyasıydı. "dans etmek ister misin" diye sordum. o da bana gülerek "dans etmeyi bildiğim söylenemez" dedi gülerek. "benim içinde aynı şey geçerli" dedim. ikimizde güldük ama herkes dans ederken bu soruyu sormalıydım. "dans etmeyi bilmediğimiz anlaşılmasın diye yavaş dans edebiliriz" dedim. peki dedi. tıpkı diğer çiftler gibi ben onun belini o da benim boynumu tutuyordu. biz dans ederken müzik iyice yavaşlamaya başladı. içkililer masalarda sızmaya başlamıştı bile. ortam çok sakinleşti ve yavaşça alnımı onun alnına koydum. bayağı bir yakınlaşmıştık. alnı yumuşacıktı ve sıcacıktı. mis gibi kokusunu söylemiyorum. birkaç dakikadır hiç konuşmamıştık ama alnımı onunkine değdirince gözleriyle bana baktı. ona aşık olduğum an sanırım o alnına dokunduğum andı. çok yakındık ve onu ilk kez orada öptüm. artık kendimi ona çok daha yakın hissediyordum. hayatımda yaşadığım en mükemmel andı. hiç unutamıyorum ve neredeyse her gün aklıma geliyor o an, o akşam...
    ···
  10. 45.
    +1
    yaz yaz burdayım
    ···
    1. 1.
      0
      hikaye bitti özgürce okuyabilirsin =)
      ···
  11. 44.
    +12
    sabah uyandığımda sally'ye mesaj atıp kahvaltı yapmak için dışarıya çıkabileceğimizi söylemeyi düşündüm ama yapmadım. kızla sürekli yan yana olamazdık. sıkılabilirdi benden. ben yine alper ve burak'la gittim kahvaltıya. o gün akşamüstü yüzme takımı seçmelerinin sonuçları açıklanacaktı. o saate kadar okulda zaman geçirdim ve athletics department binasına gittim. duyuru panolarından birinde yüzme takımı da vardı. takıma alınmıştım. bu mutlulukla sally'ye mesaj attım. sadece "takıma alınmışım" yazdım. cevap gecikmedi ve "vaov bu harika ! tebrik ederim" dedi. o gün tamamen boştum ve sally'ye öğrencilerin toplandığı açık alanda oturmak isteyip istemediğini sordum. kabul etti ve 40 dk içinde buluştuk. armutlara oturduk ve çok uzun bir süre muhabbet ettik. oradan kalktık ve okulu gezerek konuşmamıza devam ettik. en sonunda açık alana yine geldik. bu sefer armutlarımız yan yanaydı. kolumu omzuna değil ama onun oturduğu armuta attım. pgibolojik olarak kollarımın altındaydı. hava kararmaya başlayınca vücudunu bana döndü ve tek elini kafasının altına koydu. ayrılma zamanı gelmişti. bana yarın tenis oynayabileceğimizi söyledi. tenis, voleybolla birlikte hiç beceremediğim sporların başındadır. "ben pek tenis oynamam" tarzı bir cevap vermiştim. "istersen öğretirim" dedi. bunu söylerken ki bakışları çok güzeldi. ben de peki o zaman dedim ve ayağa kalktık onun koluna dokunarak "yarın görüşürüz" dedim. o da aynısını söyledi ve güldü. ertesi gün kahvaltı ettikten sonra spor kıyafetimle sally ile buluştum. sonra okulun kortuna gittik. bana birkaç teknik öğrettikten sonra maç yaptık. tabi ciddi bir maç değildi. çünkü eğer ciddi olsa beni korta gömerdi. gerçi yinede gömdü de neyse çıktık korttan bu akşam buluşabileceğimizi söyledim o da tamam dedi. okulun dışında yakın bir pubda oturduk. biraz muhabbet ettikten sonra ona şu an ne olduğumuzu sordum. yani sevgilimiydik değil miydik bunu öğrenecektim. o çok masum bir şekilde "mm bilmiyorum" dedi. sadece arkadaşız klasiğini söylememişti. ben de ona "bence, sen veeeee ben eeeee mmmm birlikte olabiliriz" dedim biraz utanarak söylemiştim ama artık akıbetimi bilmeliydim. yüzünde hafif bir gülücük oluştu. hemen cevap vermedi. "evet" dedi. mutlu olmuştum. daha sonra okula döndük ve vedalaştık. dersler 2 gün içinde başlayacaktı artık. bir yandan da akademik eğitime konsantre olmalıydım.

    buralara kadar her günümü teker teker anlattım ama merak etmeyin şimdi hızlanacağım. ilişkinin nasıl başladığını öğrenmeniz için bu kadar uzun yazdım. merak etmeyin hızlanacağım.
    Tümünü Göster
    ···
  12. 43.
    +1
    Zahmet olcak aq
    ···
    1. 1.
      +1
      hikaye bitti özgürce okuyabilirsin =)
      ···
  13. 42.
    +1
    Rezz knk
    ···
    1. 1.
      0
      hikaye bitti özgürce okuyabilirsin =)
      ···
  14. 41.
    +1
    O gider yaptığın zenci seni ne zaman gibecek aceba
    ···
    1. 1.
      0
      hikaye bitti özgürce okuyabilirsin =)
      ···
  15. 40.
    +1
    upupupupupup
    ···
    1. 1.
      0
      hikaye bitti özgürce okuyabilirsin =)
      ···
  16. 39.
    +1
    reserved panpa baya güzel yazıyosun sardı hikaye devam
    ···
    1. 1.
      0
      hikaye bitti özgürce okuyabilirsin =)
      ···
  17. 38.
    +1
    Rez panpa devam
    ···
    1. 1.
      0
      hikaye bitti özgürce okuyabilirsin =)
      ···
  18. 37.
    0
    hızlı yaz şu dıbınakodugumun hikayesini çabuk seri ol ya bi 8 de yazıyon öbr partı 1 saat sonra atıyon dıbınakoyayım
    ···
    1. 1.
      0
      çok hızlı yazabilirim ama akıcı olması için en uygun kelimeleri seçiyorum. respect
      ···
  19. 36.
    +11
    menülerimizi aldık bakıyoruz. içimden dedim acaba yemekli bir yere mi gitseydik. gerçi önce burada konuşalım sonra mekan değiştiririz diye düşündüm.

    içeceklerimizi sipariş ettik ve muhabbet etmeye başladık. artı benim

    + güzel bir caféymiş
    - evet çok beğendim
    ...
    + çok güzel olmuşsun
    - teşekkür ederim sağol (gülüyor)
    + hangi bölümdesin sally ?
    - ekonomi. gelecek yıl hukuk fakültesine(law school) gideceğim(amerika'da hukuk eğitimi yüksek lisans demektir. undergraduate değildir) tıpkı babam gibi. ben istememiştim ama o biraz zorladı. peki sen ?
    + mühendislik. söylesene sally buralı mısın?
    - hayır ben michigan'danım.

    böyle böyle muhabbeti ilerlettik. bana arkadaşlarından, tenis hayatından ve hayatından bahsetti. ben de anlattım biraz kendimi. 40 dk'lık eğlenceli muhabbetin ardından sally babasından bahsetti. kendisi sert bir amerikan milliyetçisiymiş. ona göre amerikalı olmayan hiç kimse güvenilir değilmiş ve sally'ye hukuk okuması konusunda baskı uygulamış. kız bana profesyonel bir tenisçi olmak istediğini söyledi ama babasının buna izin vermediğini anlattı. genel olarak mutlu değildi ama onu o akşam mutlu etmek istemiştim. kendimi anlatırken hep iyi olan şeylerden bahsettim. yani ailem falan bana hiçbir şeyde karışmamıştı. mutlu bir çocukluk geçirmiştim. istediğim bölümde okuyordum ve en büyük hayalim olan abd'deydim. mekandan ayrıldık ve caddede yavaşça yürüyüşe çıktık ta ki sahile kadar. sahilde yürüdük biraz. bana uzaktan nereler nerelermiş onları anlattı. biraz oturmak istediğini söyledi. kuma oturduk. 15-20 dk da orada konuştuktan sonra yavaşça durağa kadar gittik ve okula döndük. çok eğlenceli bir akşamdı. şimdi işin en önemli kısımlarından birine gelmiştik. vedalaşma. çünkü benimle görüşmek isteyip istemediğini burada öğrenecektim. ayrılma noktamıza doğru yürürken bu akşam çok eğlendiğini uzun zamandır böyle mutlu olmadığını söyledi ve bana teşekkür etti. rica ederim dedim ve o sırada ayrılma noktamıza geldik. ona çok net bir şekilde "bir daha görüşebilecek miyiz ?" diye sordum. o da "tabi ki neden olmasın" dedi gülerek. peki. iyi geceler sally dedim ve vedalaştık. yurda döndüğümde saat 0:40 civarıydı. çok uykum vardı. skype'ı açtım ve ailemle konuştum sonra yattım.
    ···
  20. 35.
    +6 -2
    sally'yi görememem beni çok şaşırtmadı. duygusal anlamda pek fazla bir şey hissetmeden karl ile diğer kötü yüzücü ile soyunma odasına girdim. tam giyindim, çantamı dolaptan alacağım derken karl geldi ve şu şekilde konuşma geçti. artı o, eksi ben

    +kıyasıya bir yarıştı. bu kadar zorlandığım zamanlar çok az olmuştur. seni tebrik etmek için geldim. belki bir daha ki sefere ne dersin ? bu arada ben karl. "k" ile.
    -evet zordu. ben de uncle owl. bir daha ki sefere (bu arada tokalaştık)
    +nereli olduğunu sorabilir miyim ?
    -istanbul, türkiye
    +güzelmiş
    -evet idare eder.
    dedim ve çantamı dolaptan çıkardım, iyi günler dedim ve soyunma odasından giriş koridoruna doğru yöneldim. koridordan dışarısı gözüküyordu ve sally orada bekliyordu. geleceğini söylemişti ama benim için oraya gelmesi sürpriz olmuştu çünkü bilinçaltından sürekli onun gelmeyeceğini düşünüyordum. hızlı adımlarla dışarı çıktım.bi arabaya dayanmış, biraz sıkılmış bir şekilde beni bekliyordu. ona yaklaştım ve "gelmişsin" dedim gülerek. o da gülerek "evet söz vermiştim" dedi. artı ben, eksi o

    + peki beni izledin mi ?
    - evet oldukça iyiydin. umarım takıma girersin.
    + teşekkür ederim.

    dedim ve birkaç saniye sessizlik oldu. sonra sessizliği bozdum ve

    + bu akşam bir planın var mı ?
    - hayır. sanırım yok (çok sevimliydi bunu söylerken, zaten hep gülüyordu)
    + peki bak eğer istersen şehirde bir yerlere gidebiliriz.
    - peki (çok hafif bir utançla gülüyordu)
    + tamam o zaman akşam buluşuruz. numaranı alabilir miyim ?
    - tabi söylüyorum

    dedi ve numarasını aldım. birkaç saniye birbirimize bakıştıktan sonra vedalaştık. tam o sırada alper ve burak gelmişti. döndük yurda ben güzel bir duş aldım. en sevdiğim kıyafetlerimi giydim. akşam saati hızla geliyordu ve alper'e en uygun mekanın nerede olduğunu, nasıl gidileceğini sordum. mekan çok önemliydi. alper, sahile yakın bir mekan söyledi ve nasıl gidebileceğimi anlattı. ezberlemiştim iyice. telefonumdan işaretledim mekanı ve sally'ye mesaj attım. nerede buluşmak istersin diye. o da bana öğrencilerin toplandığı o açık alanda buluşabileceğimizi söyledi. tamam dedim. hava, hayranı olduğum turuncu gökyüzüydü. güzel bir akşam olacağını düşündüm ve alana doğru gitmeye başladım. biraz bekledikten sonra sally'yi gördüm. beni arıyor gibiydi ve yanına gittim. merhabalaştık ve gülümsedik birbirimize. sonra okuldan çıktık ve bir otobüse atladık ve mekana gittik. turuncu hava kararmaya başlamıştı ama palmiye ağaçları güzelliğini koruyordu. mekan lüks bir caféydi. umarım fiyatlar uygundur diye dua ediyordum. alper beni uyarabilirdi. masalar küçük ve alçaktı ama koltuklar geniş ve rahattı. sally'ye koltuğunu çektim ve oturduk.
    Tümünü Göster
    ···