1. 251.
    0
    hadi beyler uplayalım devamı birazdan
    ···
  2. 252.
    0
    hani ünlü mimarlar eserlerini ustalık eserim , kalfalık eserim , çıraklık eserim diye niteler ya ; işte ben de aynen öyle adlandırıyorum .
    ilk cinayetimin hikayesini bilyorsunuz artık. işte o benim çıraklık eserimdi.

    cinayetten 1 sene sonra yani benim okulun 2. senesi biterken, o olay çoktan unutulup gitmişti.
    fakat o olayı atlatmam benim için çok zor oldu. kaç gece rüyama girdi pekekent züppe. neyse ki kurtulmuştum...

    ama o korkunç şey sonunda başıma geldi.
    bahsettiğim şey , öldürme güdüsü; tekrar içime yerleşmişti. hani bazen bişeyler ekgib gibi gelir ya , aynen öyle oldu. içimde hep bişeyler ekgib kaldı.
    daha da kötüsü , yazın ortasında bu istek daha da alevlendi. yolda yürürken bile beynim bana oyun oynuyordu. yolda yürüyen insanların boğazına sarılıp öldürme hissi geliyordu içimden.

    daha önceden filmler seyretmiştim birsürü. cinayet işleyince bağımlılık yapan insanlar vardı . izlerken derdim ki hep : ulan öldürmenin bağımlılığı mı olurmuş?
    olurmuş... bunu yıllar geçtikçe daha iyi anladım.

    dedim ya o güdü beni ele geçirmişti sanki.
    en sonunda dedim ki kendi kendime: sadece bu güdüyü tatmin etmek için öldüreceğim . sonra başka yok . tövbe valla. bu ikinci ve son olacak.
    gözünüzün önüne mr. brooks filmi geldi değil mi? o filmlerdeki yalan değilmiş . işte canlı kanıtı karşınızda , anlatıyor ...

    öldürmeyi kafama koymuştum ama kimi?
    öyle nefret ettiğim birisi yoktu (hande dışında) . zaten handeyi de cezalandırmıştım. o acıyı ömür boyu çekmesini istiyordum. ömrünü kısaltıp da acıdan azad edemezdim. bir de zaten sevgilisi öldü, kendi de ölürse onları kim kıskanıyor? tabii ki eski sevgili. polis ağzıma sıçar o zaman.

    hiç tanımadığım birini öldürmeliydim ama masum birinin canına kıyamazdım. hayatı boyunca pislikten pisliğe bulaşmış insanlardan bulacaktım hedefimi.
    zaten su testisi su yolunda kırılır diyerek kimse arkasından ağlamaz.

    çok ayrıntıya girdiğimi biliyorum ama o zamanki ruh halimi iyice anlarsanız, aldığım kararları daha iyi anlayacaksınız.
    ---
    kendi memleketinde olmanın avantajları var. zaten tatilden tatile görüyordum ailemi. iyice hasret gidermiş oluyordum.
    ve ayrıca yemek, para vs. sıkıntısı çekmiyordum.
    para sıkıntısı olmaması sebebiyle çok rahat ettiğim dönemde , rahatın batması da ayrı bir konu.
    ---
    neden memleketin güzelliğini anlattım biliyor musunuz? özellikle para konusunda vurgu yaptığımı farketmişsinizdir.
    paranız varsa matkaplar , otomatik maymuncuklar, çivi silahı, vs.vs. şeyler alabilirsiniz. ben de tam olarak bunu yaptım.
    ankaraya dönerken bavulum hırdavatçı dükkanı gibiydi.
    ---
    anlayacağınız üzere tövbemi tutmamıştım . ama henüz bunun farkında değildim. çünkü ikinci ve son cinayetim diyordum. öldürüp bırakacaktım. böylece ankaraya dönmeden önce bu güdüden kurtulacaktım.

    2. cinayetim için araştırmalara başladım...
    Tümünü Göster
    ···
  3. 253.
    0
    upuplamaktan geri durmayalım hikaye başlıyor çünkü
    ···
  4. 254.
    0
    gececi tayfa burada mı? hikaye devam ediyor panpalar yerlerinizi alın
    ···
  5. 255.
    0
    panpalar gerisi yarın . ben yoruldum yatıyorum.
    ···
  6. 256.
    +1 -1
    uyuşturucu bağımlılığı, bilindiği üzere , gençler arasına giderek artan bir popülarite hâline gelmiş durumda. fakat uyuşturucunun zararlarını bir bilseler...
    sadece hallüsinojen (hayal gördürme) etkisi yüzünden kullanmak, aslında bu merete başlamanın temel sebeplerindendir.her yolla alınan (ağızdan, burunan , damardan... ) uyuşturucu, vucütta ciddi tahribatlar oluşturmaktadır. ve tahribatla da kalmayıp aşırı bağımlılık yapar. o olmadan yaşayamaz hâle gelir insan. hâtta öyle bir noktaya gelir ki , para alamadığı için annesini babasını öldürüp gidip almaya kalkışanlar bile vardır.
    bu yüzden uyuşturucu maddelerden uzak durmak gerekir.

    ---
    o gece farkettiğim ayrıntı işte buydu. bir adamdan gizlice toz alıp , cebine koymuştu.
    ve kuytu bir yere geçip burun yoluyla almıştı.
    burnundan birşeyler çektiğini fatih de görmüştü. ama ne olduğunu bilememişti. bense ne olduğunu az buçuk tahmin edebiliyordum. muhtemelen kokaindi.
    zayıf noktasını bulmuştum. şimdi sırada, adamı birkaç gün boyunca izleyip , nerelerde takıldığını öğrenmek vardı.

    ---

    birkaç gün boyunca bunu izledik. nerede yaşar, ne iş yapar , en çok nerelerde dolaşır bunu öğrendik.
    tek başına yaşıyordu. ailesi zengin olacak ki altında lüks bir arabayla takılıyordu. üniversitede okuyordu. ama bizimkinde değildi. iktisat bölümündeydi.
    geceleri tenhalarda dolaşıp, "dalga" arıyordu.
    ben de planımı onun bağımlılığı üzerinden yapmaya karar verdim...
    ---
    o gün gelip çatmıştı. avlanma günü. fatihle birlikte bu adamın genelde uğradığı tenhalarda bekledik.
    ve gece yarısı olduğunda sokağın başında belirmişti.

    fatih de benden mal alır gibi yaptı ve uzaklaştı.
    tabi bu , onun ilgisini çekti. ve yanıma yaklaştı:
    -dalga var mı ?
    -nasıl birşey istiyorsun onu söyle
    -burundan çekmelik bişeyler ver işte
    -tamam
    dedim ve elimdeki küçük paketi ona uzattım:
    -bu yeni geldi. bunun tek seferde hepsini çekeceksin, acaip kafa yapıyo
    -hadi be , dur deniyim ilerde al bakalım( para uzattı)

    artık kurtuluşu yoktu. çünkü o minicik paketteki zehri çektikten sonra yaşaması mümkün değildi. ama biz gene de onu izlemeyi göze aldık. çünkü şüphelenip çekmeyebilirdi.
    arkasından yola koyulduk.

    ve sonunda o tozu çekti. ve artık kesinlikle bir ölüydü. çünkü kurtuluşu yoktu...

    ---
    tozu oluşturmak için eroin veya kokain kullanmadım. bizzat tıpta kullanılan malzemeleri karıştırarak elde ettim.
    öncelikle maddeleri açıklayayım:
    striknin: uyarıcı olarak kullanırız ama doz aşımında sinir sistemine etki yapar ve ölümle sonuçlanır.(kana karışıp çözündüğü için tespit edilmesi zor bir maddedir)
    ketamin: ameliyatlarda anestezi amaçlı kullanılır ama doz aşımında solunum yetmezliği görülür. ve ölümle sonuçlanır.

    bu iki madde , tıpta, ameliyatlarda kullanılır ama dozu hafif aşınca , cinayet silahı olarak da kullanılabilir.
    ---

    ve birlikte olay mahalinden uzaklaştık. işimizi garantiye almak için bir süre sonra geri dönecektik.
    bu cinayeti, polisler sıradan bir uyuşturucu zehirlenmesi olarak kayda geçeceklerdi. çünkü kanda çözünmüş striknini farketmek, nerdeyse imkansızdı.
    tamamen kusursuz bir cinayet olmuştu.

    yaklaşık 15-20 dakika sonra , olay mahalinin oradan arabayla geçtik işimizi garantiye almak için. ben arabadan indim, fatih arabada kaldı.
    çocuğa bakmak için genelde dalga için kullandığı yerlere baktım ve tenha bir yerde cansız bedeniyle karşılaştım.
    sonra tekrar geri dönüp, arabaya bindim. ve oradan , bir daha geri dönmemek üzere uzaklaştık...
    Tümünü Göster
    ···
  7. 257.
    0
    evet beyler devamı biraz sonra ...
    ···
  8. 258.
    0
    artık aynı evde kalıyorduk. çünkü ben ciddi düşünmeye başlamıştım. o ise bana sırılsıklam aşık olmuş ki , daha 8-9 aydır tanıdığı bir insana güvenebiliyordu. güvenmekte haklıydı da bence.

    ciddi düşündüğümü , memlekete gitmeden önce söylemem gerekliydi ve söyledim de. dişten tırnaktan artırıp aldığım yüzüğü kendisine verince , o da büyük bir aşkla kabul etmişti.
    artık sözlüydük. ama daha yaz sonu 2. sınıfa yeni geçecekti . yani evlilik erkendi. bu yüzden , birbirimizi kaybetmeme korkusuyla belki de , bir çırpıda kendi aramızda sözlenmiştik.

    ama artık evlerimize dönme vaktiydi. daha doğrusu o gidince ben de kalan işimi hâlledecektim. bu yüzden ona, biletimin , kendisinden birkaç saat sonra olduğunu söyledim.
    otobüs terminaline kadar eşlik ettikten sonra vedalaştık. o , memleketine gidecekti, ben de dönüp kalan işimi bitirmeye gidecektim.

    benim kızı memleketine yolladıktan sonra, kalan işime devam ettim. önce birkaç hafta bu iti izledim. tek başına yaşıyordu. muhtemelen buralıydı ki yaz tatilinde burda kalmıştı. ya da ailesini görmek istemiyordu.
    ben gene bütünleme ayağına ailemi kandırmıştım. ve rahat rahat işime odaklanabilecektim.
    planımı kurmuştum.
    ama bu sefer tamamen acımasızca davranacaktım.

    önce evinin önünde saklanıp bekledim.. adam da evden çıkınca arabasına doğru yöneldi. ben de hemen çıkıp yanına yaklaştım. beni görünce paniklemedi. çünkü kendisine seslenmiştim beni görmesi için. adres soruyormuş gibi davrandım. bu mal da tarif ediyordu daha. eterli bezi çıkarıp ağzına burnuna komple bastım. önce direndi ama birkaç saniye sonra oracığa yığıldı.

    ---
    iyi bir katil, kinini bastırmayı bilen biridir. bir söz vardır, intikam soğuk yenen bir yemektir. bir sene sonra veya seneler sonra bile intikam alabilecek kadar sabırlı olmalısınız. bu bir altın kuraldır. yoksa yakın zamanda alınan bir intikamdan ilk sizi sorumlu tutacaklardır.
    ama ben bu kuralı sabrıma ve duygularıma yenik düşerek çiğniyordum.
    ---
    öyle bir öldürme planım vardı ki, bu altın kuralı çiğnememe rağmen beni kurtaracak olan tek şeydi...

    baygın hâle getirdikten sonra , eldivenimi takıp, bunun cebinden anahtarı aldım. ve arabayı açıp onu içeri attım. sonra da bizim eve doğru yol aldım...

    planım şuydu: madem tuğçeyi araba kazasında öldürdü, ben de onu araba kazası yapmış süsü vererek öldürecektim . bi nevi kısasa kısas.
    önce eve getirip darp izi yapmalıydım. onu evde öldürmeliydim. çünkü arabasını şarampole yuvarlayınca, sağ kalma ihtimali vardı.

    eve getirdim ve yatağa yatırdım. ellerini ve ayaklarını yatağa sabitledim. ağzını kapadım. çünkü biraz sonra kendine gelecekti ve , onu canlı canlı dövmek istiyordum, hırsımı alacaktım.
    ---

    sonunda uyandı ve benim olaya el atma zamanım gelmişti. elime sopayı aldığım gibi buna daldım. ama belli bölgelere. çünkü araba kazasının bile zedeleyemeyeceği yerler olacaktı. polisi şüphelendirmemeliydim. sadece kafa, kaburga ve kaval kemiğine daldım.

    ben vurdukça o inliyordu. bir süre sonra zaten acıdan bayılmıştı. ve ben hâla kafaya çalışıyordum. tam o esnada kapının tıkırtısıyla irkildim...
    Tümünü Göster
    ···
  9. 259.
    0
    o zamana kadar , internette ne yazarsam bulduğumu zannediyordum. çünkü bana gerekli belgelere , ders notlarına hep ulaşmıştım.
    ama, trafiğin sitesine girdiğimde ve, plakayı yazıp sorguladığımda çok şaşırmış ve fazlaca sinirlenmiştim. çünkü arabanın sahibinin kim olduğunu söylemiyordu. sadece modeli , rengi , çalıntı mı değil mi, hak mahrumiyeti falan yazıyordu.
    adamın kim olduğunu bilmeden, sadece arabanın rengini ve modelini bilerek mi bulacaktım?

    dayıma gitsem , onun sözü herkese geçerdi. bir telefonla kim olduğunu öğrenip , bana söylerdi. ama bir kaç gün sonra adamı ölü bulduklarında , gözler ilk bana çevrilecekti.

    tamamen köşeye sıkışmıştım. o adamı nasıl bulacaktım?

    ---
    düşündüm taşındım ve en mantıklı yolu buldum. o işi polise bırakacaktım. adam yakalandığı zaman zaten tuğçeye , şikayetçi olup olmadıklarını soracaklardır. o esnada ben de yanında olursam, kim olduğunu görürüm ve işini bitiririm
    diye düşündüm . ve o işin peşini bıraktım...
    ---

    birkaç ay sonra , fakülte çoktan bitmişti. ama biz tuğçeyle ankarada kaldık.
    memleketlerimize hemen dönersek eğer, ayrı kalacağımızı biliyorduk. bu yüzden aile ziyaretini biraz erteleyecektik.

    çatlakları da artık iyileşmişti.

    o gün dışarı çıkıp yemeğe gittik . bir restauranta girdik.
    siparişlerimizi verdik ve muhabbete devam ettik. yalnız , camdan dışarı baktığımda çok tanıdık gelen birşey gördüm.
    o arabayı. gri renkti ve üstelik plakanın aklımda kalan kısmıyla doğru olduğuna emindim.

    arabaya binen bir genç vardı.
    böyle şanslar hayatta bir defa gelir diye düşündüm. hemen kalktım.
    aşkım benim acele bir işim var . hemen geliyorum. dedim. zaten yemekler de gelmemişti daha. yani zaten bekleyecekti. neyse. bunun arkasından atladım bir taksiye...

    ---
    normalde filmlerde görmüşsünüzdür , taksiciye karşıdaki arabayı takip et diyen kişileri.
    aynen öyle yaptım ben de . arabanın gittiği yeri takip ettim. gittik bayağı bir yol. sonra bir evin önünde durdu. arabayı kitleyip içeri girdi. herşeyi not almıştım. artık restorana dönebilirdim. taksiyle tekrar tuğçenin yanına geldim.
    bana ne işim olduğunu sordu. ben de laf kalabalığıyla geçiştirdim. aslında bir cevap verseydim daha iyi olacakmış. ne denli bir hata yaptığımın farkında değildim.

    yemeği yedik eve doğru gittik. ama aklımda hep bu adam vardı. hâla şaşkındım. hayal mi değil mi anlamaya çalışıyordum.
    gerçek olduğunu biliyordum ama mümkün olabilir miydi? arayıp ta bulamadığım adam, beni çaresiz bırakan şerefsiz, bu genç miydi? aklımda binbir türlü soru vardı. ama bu soruların cevaplarına nasıl ulaşacağımı çok iyi biliyordum...
    Tümünü Göster
    ···
  10. 260.
    0
    kusura bakmayın gençler, dışarı çıkmam gerekti. neyse hikayenin devdıbını paylaşıyorum, okuyanlar yerlerini alsın...
    ···
  11. 261.
    0
    @116 eksiyi ben basmadım hatta şuku verdim iyi tespitler diye.
    dikkat ettiysen çok ayrıntıya giren hikaye okuyucuyu boğar.
    parmak izini nasıl temizlediğine kadar girersem, okuyan da sıkılır.
    Sonralarda yazdıklarımda , ayrıntıları başlıklar halinde parantez içinde verdim.
    Okuyucu zaten o olayları beyninde canlandırırken, benim "kusursuz " olarak nitelediğimi görür ve kahramanın ayrıntıları hallettiğini anlar.
    Ama o ilk entryinde , formol yazıp bilmemnapmışsın demen, ağırıma gitti.
    Çünkü okuyucu, benim tıpta olduğuma inanmazsa , hikayeye nasıl adapte olurlar?
    yalnız bir gerçek var ki , ben tıptayım.
    Bu işin içinde olduğum için maddeleri ve işlevlerini adım gibi biliyorum.
    çıkarımlarda bulunduğun için teşekkürler. Bu , senin hikayeyi dikkatle takip ettiğini gösterir.
    Yeni mesajını da şukuladım. hayırlı olsun ;)
    ···
  12. 262.
    0
    @1 ahahahadhahdsha amk dingili dediklerimi açıkla önce öyle eksiyi basmakla olmuyor

    edit:

    barda öldürdüğün adamın üstündeki parmak izlerini nasıl temizledin ?

    parkta öldürdüğün profesörün şah damarında iğne izini bulamayacaklar mı sanıyorsun ?

    uzağımdaki kurbanlar olmalı diyorsun kendi üniversitenden insanları öldürüp duruyorsun ?

    açıklayabiliyorsan bunları açıkla. kurgunu düzgün yapacaksın. bu konularda beni bilen bilir
    ···
  13. 263.
    0
    süpersin panpa biraz çabuk ye ama *
    ···
  14. 264.
    0
    evet beyler devamı akşam yemeğinden sonra
    ···
  15. 265.
    0
    tuğçeyle iyice haşır neşir olmuştuk. haftalardır ders çalışıyorduk. ama bir türlü açılamıyordum kendisine.
    söylediğine göre sınava 1 hafta civarında birşey kalmıştı. ve konuları neredeyse bitirmiştik.
    o akşam yine yanıma geldi ve yine çalışmaya başladık. ama ben cesaretimi toplayıp da bir türlü konuşamıyordum.
    ders arasında ani bir hamleyle dile geldim:
    -tuğçe , haftalardır görüşüyoruz ama ben cesaret edip söyleyemiyordum.

    kız da herhalde ne diyeceğimi anladığı için sözümü tamamlamama izin verdi:
    -seni ilk gördüğüm andan beri birşeyler hissediyordum . ama tanıdıkça daha da çok bağlandım. (ellerini tuttum) tuğçe ben seni seviyorum. sana aşığım.

    çok utanmıştım ama yine de söylemeyi başarmıştım. ve kız da bana olumlu yanıt verdi:
    - hakan, ben de sana birşeyler hissediyordum ama yanlış anlarsın diye senden çekiniyordum . aslında.. bende seni seviyorum.

    dedi ve bana sarıldı. allahım, çok mutluydum. geceye doğru elele dışarı çıktık. kendisini evine bıraktım. ama havalarda uçuyordum. kelebek gibiydim.

    eve döndüm ve huzur içinde uykuya daldım. rüyamda da onu görmüştüm zaten.

    sabah kalktığımda saat 1 i geçiyordu. o rahatlıkla yatınca baya bi uyumuştum. dersi de kaçırmıştım. bari dedim tuğçemin yanına gidiym . giyindim ve fakülteye doğru yola çıktım...

    ama neyle karşılaşacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu...

    panodan ders progrdıbına baktım . programa göre daha dersteydi ve 10 dk sonra bugünkü dersleri tamamen bitmiş oluyordu. kendi kendime dedim ki:
    saat 2 den boş , çok güzel. bol bol vakit geçiririz böylece . yemek falan yeriz
    diye düşünmüştüm.

    ---

    10 dk geçti herkes dağıldı ama tuğçe ortalarda görünmüyordu. amfiye girdim baktım acaba eşyalarını mı topluyor diye, ama amfi bomboştu.
    çıkan öğrencilerden birkaç kişiye sordum:
    -gençler, tuğçeyi gördünüz mü?
    -bugün gelirken araba çarpmış. hastanede şuanda . biz de onun yanına gidiyoruz şimdi
    dedi.

    beynimden vurulmuşa döndüm. elim ayağım zangır zangır titremeye başladı.
    -ben de geleyim sizinle
    dedim öğrencilere...

    ---
    odasına gittik . hemen yanına oturdum :
    - ne oldu böyle , kim yaptı bunu sana!!!
    - bişey yok aşkım sadece ayağımda ve sağ kolumda çatlak var .

    kafamı onun göğsüne doğru eğdim ve gözümden yaşlar süzüldü.

    - kimin çarptığını gördün mü?
    - görmedim . çarpıp kaçtı galiba . o arada bayılıp düşmüşüm. bir amca getirdi beni buraya.
    -off çok korktum . ne olur bir daha dikkatli ol
    gibi cümleler geçti aramızda. yanında biraz daha kalıp dışarı çıktım.
    polis karşıda tutanak tutuyordu . yanlarında da bi amca vardı. polisler gidince onun yanına koştum:

    -amca tuğçeyi sen mi getirdin hastaneye?
    - tuğçe mi? yatan kız mı evet buraya getirdim.
    - allah razı olsun senden amca . hayatını kurtarmışsın
    -yok oğlum önemli değil . insani vazifemizi yaptık
    - çarpıp kaçanı gördün mü peki?
    -plakasını aldım . zaten polislere de verdim plakayı. bulurlar yakında.
    - bana da söyleyebilir misin plakayı ?

    amca, plakayı bana verdi . kendisine çok teşekkür ettim . ve tuğçenin yanına gittim.
    ona acil bir işim olduğunu söyledim . o da anlayışla karşıladı. ve hemen yola koyuldum.

    sinirime hakim olamıyordum . içimdeki katil , tekrar ortaya çıkmıştı.

    plakayı alma niyetim belliydi . çarpan adamı bulup hayatına son verecektim...
    Tümünü Göster
    ···
  16. 266.
    0
    devamı geliyor arkadaşlar
    ···
  17. 267.
    0
    @110 haklısın panpa . editliyorum şimdi.
    ···
  18. 268.
    0
    eveet kimler burda , biraz uplayayım da canlansın biraz buralar
    ···
  19. 269.
    0
    burdayız panpa sen yazmana bak
    ···
  20. 270.
    0
    candarmayı alıp geliyorun yanına
    ···