Kaos ortdıbını değerlendiren asalak parazitler…..
Emir güncellendi….
O bölgede ne varsa….
Canlı yada değil….
Ne varsa….
Kim varsa….
YOK EDiN…..
Öylede yaptık…
Karşımızda kim varsa öldürdük…
Yürüyenler…..
Canlılar….
Kadınlar….
Çocuklar….
Yaşlılar….
Hastalığı kapmamış olanlar…
Gençler…..
Toplayıcılar….
ilk günden caddeler ve sokaklar ölü adamlar ve yürüyenler ile doluydu ama onlarda boş durmuyordu. Tam bir çatışma alanı oluşmuştu…

Sonradan oranın sadece bir çatışma alanı değil ülkelerin bazı şeyleri denediği bir ortam olduğunu farkettik.
Rusya,Çin,Abd ve daha nice ülke bazı ülkelerde bunun gibi karanlık bölgeler oluşmasını sağlayıp oralarda kendi silahlarını test ettiğini gördük. Bölgedeki toplayıcıların elinde hep bu ülkelerin silahları oluyordu ve yürüyenlerin üzerinde çeşitli testler yapılıp tepkileri ve yaptıkları testlerin etkileri gözleniyordu.
Ben ve Kutay o bölgeye gönderilen 3500 kişilik önleme grubundan geri kalanlarız yada en azından biz öyle düşünüyoruz çünkü o gruptan kimse ile bağlantıya geçemedik..
Ya orada öldürüldüler yada yürüyenlere katıldılar….
Yada en kötüsü….
Kitleler halinde o bölgedeki toplayıcılara katıldılar….
Öyle yada böyle her durumda….
Oradan kurtulan bir tek biz varız….

Karşılaştığımız kişiler Ankara’da hastalığın bazı bölgelerde kontrol altına alındığını ve insanların normal şartlarda yaşadığını söylemişlerdi.
Sizinle karşılaştığımız zaman Ankara’ya yeni gelmiştik ve durumu kendi gözlerimizle gördüğümüz zaman umutsuzluğa kapılmıştık.
Ben aslen Ankaralıyım Kutay’da öyle ama buraya gelmeyeli uzun yıllar oldu.
Kesinlikle insan kendi evinin bu şekilde olmasını kabul edemiyor……..
Burak gölgenin kafasını okşarken olanları en baştan anlatmaya çalıştı o anlatırken doğan ve ben sesimizi çıkarmadan dinliyorduk.
Olaylar bizim bildiğimizden daha büyüktü…
Burak ve kutay eve geldikten sonra uzunca bir süre uyudular.
Onlara apartmandan 2 tane daire verdik.
Zaten o kadar çok daire var ki biz bile arada canımız sıkılınca daireleri dolaşmaya çıkıyoruz.
Bütün eşyaları içinde olan daireler.
Sadece içerde eğer evin bir önceki sahiplerinin resimleri varsa onları kaldırıyoruz ama kesinlikle atmıyoruz.

Çok güzel

Burakla kutaya yeni bir daire verdik ve onlarında bizimle yaşamasına karar verdik.
Hem onlarda asker ve mücadelemizde bize yardım edebilirler.
Yerlerinde duramayan iki kişi düşünün ki ben ve doğan çok acil işlerimiz dışında apartmandan ayrılmayan insanlarız.
bir ara doğanın dairesine inip neler yaptığına bakmak için gölgeyi de alıp yanına gittim doğan gene her zamanki gibi odalardan birine kafasını sokmuş kendi kendine konuşuyordu.
Kapısını tıklattığımda sanki derin bir uykudan uyandırılmış gibi sıçradı elindeki lehim makinasını yere düşürdü.
Ne yaptığını sordum elektrik devresinin içinden bir parçayı gösterip onu lehimlemeye çalıştığını söyledi.
Bu arada yanımıza Burak geldi ve devreyi incelemeye başladı sonra Doğana bakarak hiçbişi anlamadım dedi.

Doğan en son parçayıda lehimledikten sonra gereken parçaların bir listesini yaptı. Nispeten daha az parça kalmıştı.
Tabiki biz bir şey anlamıyorduk.
Bir ara bir sessizlik oldu yakınlaşmakta olan bir müzik sesi duyduk sonra kapıdan içeri kulağında kulaklıkla Kutay girdi.
Burak, Kutay’ın kulağındaki kulaklığı çıkartıp “ lan şunun sesini kıs biraz kulak zarının .mına koyucan lan “ dedi.
Kutayda EMiNEM dinlediğini söyledi ona göre bu müzikler onu rahatlatıyomuş. Garip bir ikili bunlar. Sürekli beraber takılıyorlar ama zevkleri neredeyse birbirlerinin tam zıttı.
Burak genelde çok agresifken Kutay daha sakin bir yapıya sahip. Burak genelde daha sert dururken Kutay daha salaş bi tip, Burak fazla konuşmazken, Kutay’ın her konuda mutlaka birkaç sözü vardır.
Ama şurası bir gerçekki bu adamların kaderi ortak ve her ne kadar ayrı karakterde olsalarda aslında aynı hayatı yaşıyorlar.

Kutay parça listesine baktıktan sonra heralde bunları ancak bir televizyon binasında bulabiliriz değil mi ? dedi.
Doğanla birbirimize baktık çocuk doğru söylüyor olabilirdi. Orada haberleşme ile ilgili bir sürü mekanik yada dijital parça olabilirdi.
Doğan ankarada nerde böyle bir yer varki diye sorduğu zaman Burak HACETTEPE ÜNiVERSiTESi iLETiŞiM FAKÜLTESi dedi. oradan istediğiniz parçayı bulabiliriz sanırım.
Hazırlanıp dışarı çıktık ben ve Doğan çıkmadan önce Burak ve Kutay’a durum hakkında kısa bir bilgi geçtik.
Susturuculu silahlarımızı seçtik doğana ben bu sefer dürbünlü tüfeği alacağımı söyledim. O sırada burağın gözleri silahlıktaki silahlara takıldı.
Bunları nerden buldunuz lan dedi.
Anlattık bizde durumu.

Çıkıp doğruca ESKiŞEHiR YOLUNA çıktık oradan BiLKENT ÜNiVERSiTESiNiN iLERSiNDEKi HACETTEPE BEYKENT KAMPÜSÜNE ilerledik.
Kapıda çokta fazla olmasa da yürüyenlerden vardı.
Burakla Kutay araçtan indikten sonra aracın önünde durdular ve sessizce konuştular.
Sonra çantalarının içinden büyükçe Levyelerden çıkardılar biz ne yapmaya çalışıyorlar diye düşünürken onlar ellerindeki levyeler ile yürüyenlere girişmeye başladılar.
Uzaktan bakıldığında eğleniyormuş gibi görünüyorlardı. işleri bitip geri geldiklerinde levyeleri yürüyenlerin kanı ile sıvanmıştı.
Burak bu sefer ben geçtim onbeş dedi Kutaya.

Kutayda elindeki levyeyi sallayarak Kırıkkale CUMHURiYET MEYDANINDAKi yenilginin rövanşı için daha çok yürüyen öldürmen lazım orada ben yüz yirmilerdeyken sen daha yüzü aşamamıştın.
Heeee heee sen haklısın dedi Burak sadece.
O sırada giriş kapısının ilersinden üzerimize ateş edildi.
Has. ktir diyerek aracın arkasına kaçtı burak ve kutay, doğanda aracın yan tarafında yere yattı bende gölgeyi aldıktan sonra diğer tarafa kaçtım.
Kutay aracın altına yattı ve dürbün ile etrafı gözetlemeye başladı arada tek el ateş ediliyordu ama sürekli bir taciz yoktu.
ilerki binadan geliyor ateş dedi kutay.
Burakta beni koruyun diyerek koşmaya başladı. Binaya doğru rastgele ateş etmeye başladık burak girişteki nizamiyeye gelince bizede gelmemizi işaret etti ve binada ateş edilen yere doğru koruma ateşi açtı.

Bizde nizamiyenin etrafında yerimizi aldıktan sonra binaya girmeye karar verdik. Kapının iki tarafına ben ve doğan yerleştik gölge benim yanımdaydı ve hazır bir şekilde bekliyordu. Kutay ve burakta camlardan girmeye çalışacaklardı.
Biz doğanla içeri aynı anda girdik ve doğanın tarafındaki iki toplayıcıyı ben vurdum doğanda benim tarafımda kalan ve elinde tabanca olan toplayıcıyı göğsünden vurdu.
Ben hemen yanımdaki kapının önünde yerimi aldım ve gölgeye burada kalmasını işaret ettim.
Hayvan dediğimi yaptı ve ben içeri girerken yerinden kıpırdamadan nöbet bekledi.
içerdeki bir kişi vardı masanın üzerinde uyuyordu çıkan seslerden rahatsız olmamış gibiydi, kafasından tek kurşunla öldürdüm onu.

Odadan çıktığımda gölgeyide alıp doğanın yanına gittim.
Kuzunca bir koridor vardı. Göz ucuyla baktığımda Kutayın bir adamın arkasından yaklaştığını gördüm elinde uzunca bir bıçak vardı toplayıcının göğsüne olanca gücüyle saplayıp onu sessizce yere yatırdı.
Bize ateş edilen yer bir üst kattaydı.
Merdivenlere geldiğimizde burak çoktan oraya gelmiş yukarıdaki kapıyı izliyordu. Bize el işaretleriyle kapının arkasında bir kişi olduğunu anlatmaya çalışıyordu.
Kutaya beni koru ben ilerleyeceğim dedi.
Kutay ve ben doğruca kapıya nişan almış bekliyorduk burağın arkasında doğan vardı.
Kapınının iki tarafına geldikleri zaman burak kapıyı yavaşça açtı ve aralıktan ileri tek el ateş etti.
Bize bakarak olumlu işareti yaptı. Adamı indirmişti anlaşılan.

içeri girdiği zaman pencerede elinde tüfek olan bir kadın gördük.
Halen dışarı doğru nişan almış bekliyordu.
Burak sessizce silahını omzuna taktı.
Kutay sessiz bir şekilde “ has. ktir gene aynısını yapacak” dedi.
Ben ne yapacak demeye kalmadan burak koşarak kadının arkasından boğazına yapıştı ve kafasını duvara vurdu kadının.
Elindeki tüfek yere düşmüştü.
Kadını kendine çevirip çok sert bir kafa attı kadına. Sonra pencereden sarkıtmaya başladı.
“ kaç kişi var la burda” dedi.

Kadın ağlıyordu ama konuşmuyordu. Biraz daha sarkıttı “ yemin ederim atarım seni buradan s.ktimin or.spusu “ dedi tekrar ve biraz salladı.
Kadın “ buranın haricinde tıp fakültesinde 10 kişi daha var başka kimse yok “ dedi.
Burak kadını içeri aldı.
Yere attı kadını gitmek için arkasını döndüğü zaman kadın ayağından bir silah çıkarttı ve ateş edeceği sırada doğan kadını vurdu.
Burak’la doğan göz göze geldiler ama birbirlerine hiçbir şey söylemediler.

Burak öldürdüğümüz toplayıcılardan birisini alıp aracın kasasına attı
Ne işine yarıcak bu dedim görüceksin dedi bana sadece.

Dışarı çıktığımızda doğruca edebiyat fakültesine gittik kapıya geldiğimizde kapının kilitli olduğunu gördük.
Yan cebimden küçük bir patlayıcı çıkartıp menteşelere koydum ve patlattım.
O sırada kapının önünde duran diğerleri kapının açılmasıyla içeri doğru nişan almaya başladılar ne olduğunu anlayamamıştım sonra onları gördüm.

Onlarca yürüyen dışarı çıkmıştı ve doğruca burağım aracın kasasına koyduğu cesete doğru geliyorlardı.
Burak hızlı hareketlerle araca atladı ve ilerlemeye başladı arkasından baktık sadece yürüyenler aracın arkasından gidiyorlardı. Etrafta kimse kalmamıştı.
5 dakika sonra burak geri geldi.
Gülüyordu.
Arabayı çaldım sandınız dimi dedi.
Kan kokusuna bayılıyolar araçtaki cesedi aldım az önceki binaya gittim kapının önüne bıraktım .mına koyum gitsin yesinler dedi.
içeri girdiğimizde bazı odaların kilitli olduğunu gördük. içerde yürüyenler vardı çokça. Üstlerinden kilitlemişler kapıları.
Doğan etrafta işe yarayacak ne kadar alet edevat varsa yanında getirdiği çantaya stokladı. Arada listesine bakarak parçaları eşleştirmeye çalışıyordu.
45 dakika sonra binadan çıktık az önce çatışmaya girdiğimiz binanın yanından geçerken kapının önünde içeri girmeye çalışan onlarca yürüyen gördük.
içerden bağırtılar ve silah sesleri geliyordu anlaşılan o on kişide yardım için gelmiş içerde kalmışlardı.
Eve dönerken Gölge için köpek maması buldum biraz.

Getirdiğimiz malzemeler üzerinde doğan çalışmaya devam etti yorgunluk ağır basınca ara verip yanıma geldi.
Burakta benim yanımdaydı.
Teşekkür etti doğana.
Tokalaştılar…
Gölge şu anda yanımda uyuyor birazdan bende uyucam.
Sanırım geri kalanlarda uyudular çoktan.
Her gün bir öncekinden daha çekilmez oluyor……

yazıları çözmeye devam edicem.
arka sayfalarda bişi yazmıyor

Rezcikk

süper gidio devam..

sayfaların bazıları çok bozuk yada deforme olduğu için yer yer yırtıklar oluşmuş.
onları falan dikkatle düzelttiğim zaman yazı okunabiliyor.
birde çok fazla karalama yapılmış üzerinde sanırım doğan denilen adam yapmış bunları sürekli bir elektronik elektrik ile ilgili şeyler.
bide defterin içinden bir harita çıktı giriş çıkış falan yazıyo çok yırtılmış ama onuda temizlemem gerekiyor.
şimdilik temize çektiklerim bunlar