/i/Yardım

    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +1 -4
    şaşırtmayabilir de...

    Anlatacağım şeyler... Hepsi ülkemizde ve çevresinde yaşanan, medyadan ve toplumdan olabildiğince saklanmaya çalışan, bir çoğunuzun burada gündelik konuştuğu ve komplo teorisi olduğunu düşündüğünüz şeylerden ibaret.

    Peki benim yazacaklarımın farkı ne?

    Neden burada vakitinizi harcayasınız?

    Belki inanmayabilirsiniz ama burada yazacağım şeylerin hepsi yaşanmış olaylar ve birçoğunuzun yazdığı komplo teoriler ile örtüşeceğini düşünüyorum.

    Peki en önemlisi, bunları neden yazıyorum?

    Artık uyanmanın vakti geldi.

    "temps de se lever!"
    ···
  1. 2.
    -1
    eksi.
    ···
  2. 3.
    +1 -1
    ya yeter huur çocukları
    ···
  3. 4.
    -1
    sie amk ugur dundar terk
    ···
  4. 5.
    +1
    anlat amk bebesi de okuyalım çabuk ol!
    ···
  5. 6.
    0
    yıl 1990,

    Dünya ve özellikle afrika birçok hastalıktan neredeyse sonun eşiğine gelmiş fakat ülkelerin el ele verip medyaya verdiği emirler doğrultusunda hiçkimse birşeyden haberdar değildi. insanların arasında konuşulan en büyük şey Sovyetlerin yaptığı şeyler ile beraber Gary Kasparovun hiçbirşey yokmuş gibi Anatoli Karpovu yenmesiydi.

    Benim yaşım o sıralar 15 den fazla değildi, 14ümü yeni bitirmiş, zengin bir ailenin çocuğuydum. Ailem yurt dışında çok önemli bir şirket ağının içerisinde tedarikçi rolü oynayan bir şirketin sahibiydi. Aldığım eğitim ve takip etmek zorunda olduğum görgü kurallarının haddi hesabı yoktu. Annemin söylediği kadarıyla, yaşımı gösteren bir çocuk değildim, annem bana hep "çocuğun vücudundaki adam" derdi.

    Babam ile aram çok iyiydi, bana varisi gözüyle bakıyordu, küçük olmama rağmen beni bazen toplantılara ve işler ile alakalı olan önemli şeyleri görmem amacıyla beni bazen şirkete getirirdi. Şirkette babamın odasının içerisindeki bir kapı dışında giremediğim yer yoktu, beni her gören sanki babamın kendisi dolaşıyormuş gibi hareketlerini hemen düzeltir, direk işlerinin başına dönerlerdi. Tabi buda benim hoşuma giderdi... Ne kadar yaşımdan büyük hareket ettiğim söylensede insanların bana onlardan üstünmüşüm gibi davranması hoşuma giderdi.
    ···
  6. 7.
    0
    Kapının ardında herzaman ne olduğunu merak ederdim, ne zaman açmaya çalışsam daha kulpu çevirmeden babam beni çağırır aklımı dağıtmak için elime birşeyler tutuşturur, "al resim çiz" yada "daktiloyla oyna" derdi. Ne kadar babamın dediğini yapmak zorunda olsamda içeride ne olduğunu her zaman merak ettim.

    Hiç unutmam, annemin söylediğine göre önemli şeyler birden fazla kilidin arkasında saklanırdı ve o kapının 3 farklı anahtar girişi vardı, içerideki şeyin çok önemli olduğunu biliyordum ve bildiğim içinde merakım gittikçe artıyordu.

    Peki bu merakın sonucunda ne yapabilirdim? Kapıyı açmam gereken anahtarları bulup kapıyı açardım tabikide... Ve yaptımda

    Aylardan Mayıstı, babam ofisinden çıkmış beni tek başıma odada bırakmıştı. Beni alamadığı, o sayılı 'çok önemli' toplantılarından birisine gitmişti, fırsat bu fırsat diyip çekmeceleri karıştırmaya anahtarları aramaya başlamıştım. Elime o kapının anahtarı dışında herşeyin anahtarı geçmişti, babamın özel dosylaarının olduğu dolabından tut paralarını sakladığı masanın altındaki gizli kasaya kadar herşeyin anahtarı vardı, ama bir türlü o kapının anahtarı yoktu.
    ···
  7. 8.
    0
    daha sonra sadece masanın üzerindeki tahta kutuları kurcalamaya başladım ve garip bir anahtar buldum. Anahtar elimin içine sığan bir büyüklükte, çok eski, yeni ahtarlarla uzaktan yakından alakası olmayan garip bir anahtardı, tutma yeri S şeklindeydi ve elin içine bakan tarafı çok sivriydi. Anahtardan çok silah gibi gelmişti gözüme.

    Hemen kapıya koşup alt taraftaki anahtar boşluğuna anahtarı soktum, anahtar içeriye girdi ve sonuna ulaştığımda "tıkırt" diye bir ses duydum. Anahtarı geri çektiğimde anahtar gelmiyordu, sıkışmıştı. Sağa sola hızlı bir şekilde çevirmeye başladım, her çevirdiğimde kapının farklı tarafından tuhaf bir ses geliyordu, anahtarı orada bırakırsam babdıbına anlayacağından dahada paniklemiştim ve çekerek sağa sola oynatmaya devam ettim. Sonunda "çılank" diye bir ses eşliğinde anahtar boşluğundan çıktı, bende uyguladığım güçten dolayı yere düştüm.

    Kapının alt tarafı görülebilir bir şekilde önceden orada olmayan bir boşluk bırakmıştı. Yani kapı açılıyordu, aynı şeyi ortadaki boşlukta denedim, fakat anahtar girmedi, sağa çevirip denedim, sola çevirip denedim enson baş aşağı denediğimde içeriye girdi, busefer yine aynı şekilde sağa sola çevirmeye başladım, kapının yine farklı yerlerinden garip sesler gelmeye başladı. Anahtarı çıkarttığım zaman bir fark yoktu, hemen üste geçtim, üst tarafa aynı şeyi yaptım, bu sefer üst tarafta bir boşluk oluşmuştu.

    Elimi kapının kulbuna uzatıp açmaya çalıştım
    ···
  8. 9.
    0
    ve tabi kapı açılmadı.

    Çok garipti, bütün kilitleri açmıştım, ama öylemiydi gerçekten? üst tarafta boşluk vardı, alt taraftada boşluk vardı, buna dayalı olarak kapının zaten kendiliğinden açılması gerekiyordu.

    anahtarı tekrar ortaya soktum ve açmaya çalıştım, haklıydım, kapıdan gayet sesli bir "dank" sesi geldi ve kendiliğinden kapı geri çekilip aralandı.

    Çıkan sesten çok korkmuştum, babamın sektreteri hemen kapıyı açıp içeriye girdi "iyimisiniz, küçük bey?" dedi hemen endişeli bir şekilde, korkudan birşey söyleyemedim, kapının yanında duruyordum, kapı biraz aralıktı ama olduğu taraftan görmüyordu. Yavaşça kafamı salladım, "birşey olursa bana haber ver." dedi, bir süre gülüştükten sonra kapıyı kapatıp gitti.

    Kalbim çok hızlı atıyordu, kapı açılmıştı, babam her an burada olabilirdi, çünkü bu "çok önemli" toplantıları bazen kısa sürüyor bazen iste çok uzun sürüyordu, anlayacağınız belli bir vakti yoktu. Heyecanım git gide artmaya başlamıştı, kalbim ağızımdaymış gibi dilimin altı zonkluyordu sanki.

    Kapıyı yavaşça açtım, içeriye giren ışık ile beraber kapının kısa bir hole açıldığını gördüm.
    ···
  9. 10.
    +1
    anlatış tarzın hoşuma gitti dinliyorum panpa
    ···
  10. 11.
    +1
    rezerved
    ···
  11. 12.
    0
    içeriye korkar adımlarla parmaklarımın ucunda girdim, yer siyah mermerdi, duvarlar ise kırmızı ve beyaz tonlarıyla boyanmıştı, duvara dokunduğum zaman normal bir duvar olmadığını kumaş gibi birşeyin üzerine yapıştırıldığını hissettim, ses çıkarmamaya çalışıyordum, içeride birisinin olacağından korkuyordum, içeriye girer girmez birden bire ışıklar yanmaya başladı ve kapı kendini kapattı. Kapıdan çok sesli olmayan "klank" sesi geldi, hemen kapıya koşup açmaya çalıştım fakat kapı açılmıyordu, kapıya vurmaya başladım, fakat gariptir kapıdan ses bile çıkmıyordu okadar sert ve sağlamdıki kapı oynamıyordu bile.

    Etrafa baktım, birbirinden uzak 3 kapı vardı, birtanesinin altından holdeki gibi olmayan, beyaz bir ışık geliyordu, belki orada çıkış vardır diye o kapıya doğru ilerlemeye başladım.

    Artık herşey meraktan çok hayatta kalma meselsine dönmüştü, küçük aklımla babamın benim orada olduğumu anlayamayacağını düşünüp beni orada unutacağı düşüncesi beni çok korkutmuştu. Diğer kapılardada neler olduğunu merak ediyordum fakat şimdi önemli olan oradan çıkmaktı.

    Beyaz ışığın geldiği kapıya ilerleyip kapının kulbuna yavaşça dokundum, kulp çok soğuktu, ama oda gerçekten sıcaktı, hatta anoarmal bir sıcaklıktı çünkü hiçbir şekilde etrafta petek yada ısının çıkabileceği birşey yoktu. Kapının kulbunu yavaşça aşağıya indiridm ve odanın kapısını açtım
    ···
  12. 13.
    +1
    --spoiler--
    reklam alınır
    --spoiler--
    ···
  13. 14.
    0
    içerisi bembeyaz, ameliyathaneye benzer biryerdi, oda kocamandı, aşağıya doğru 9 basamak inilebiliyordu, merkez dışında her 3 basamakta bir oturakların olduğu sıralar vardı.

    Etraf çok temizdi, merkezde ikitane cam kapılı dolaplar varıd içlerinde ise görebildiğim kadarı ile birkaç tane şiişe ve birçok kitap vardı. Etrafta başka bir çıkış göremiyordum ama merkezde sol tarafa doğru başka bir kapının olduğunu fark ettim, yavaşça aşağıya indim.

    Basamaklar tahtaydı, her adım atışımda odada ses yankılanıyordu ve benim kalbim ağızımdan çıkacakmış gibi oluyordu. Sonunda iki dolabın yanına geldim, kapıya ilerlemeden önce içine baktım, birinde ingilizce ve diğerinde ise fransızca olduğunu bildiğim yazılar yazan kitaplar vardı ingilizce olan kitapta "1985 - 1986 sonuçları" yazıyordu, fransızca olanda ne yazdığını bilmiyordum ama ondada 1985 ve 1986 tarihleri mevcuttu.

    Dolabın kapısını açmaya çalıştım fakat açamadım, kapı kilitlyidi, ceplerime baktım, ceplerimde birsürü anahtar vardı, belki birisi açar diye herbirini denemeye başladım ama hiçbirisi dolabı açamadı. Bir sonraki dolabın içerisine baktığımda isimini hala hatırlayamadığım fakat gayet uzun isimleri olan sıvılarla dolu şişeler vardı.
    ···
  14. 15.
    0
    kapıya doğru ilerledim, aşağıya doğru inen basamaklar vardı, basamaklardan inmeden önce etrafa tekrar baktım, etraf çok huzurluydu, duvarların kenarında şamdanlar vardı, elimde olsaydı buraya her zaman gelirdim...

    Kapıyı açtım ve içeriye girdim, içeriye girdiğim zaman yine ışıklar kendi kendine yandı, kendimi kocaman bir kütüphaneye benzer biryerin içerisinde buldum, adını hala görmediğim kitaplar, farklı farklı dillerde yazılmış başlığı olan defterler vardı, çıkış yolunu aramaktan çok içlerindeki bilgilere olan açlığım korkumu yenmiş beni bir sonraki kitaba yöneltip duruyordu.

    Bu tabi uzun sürmedi, herbirini kurcalamaya başlamıştım ama birden birde "TAK!" diye bir ses duydum. Ses ile irkildim, ses içeriye giridğim kapının olduğu yerden gelmişti, tepemden "dum dum dum" diye ayak sesleri duymaya başladım. Şimdi hiç olmadığı kadar korkmaya başlamıştım, biris ibenim burada olduğumu öğrenmişti, ve ayak seslerine bakılırsa bir kişiden fazlaydı.
    ···
  15. 16.
    0
    özet geç kim okuyacak bunu :(
    ···
  16. 17.
    0
    uyandırılmaktan sıkıldık artık amk
    ···
  17. 18.
    0
    reserved
    ···
  18. 19.
    0
    rezerved
    ···
  19. 20.
    0
    bu ne amk aklım sulandı neyse okurum
    ···