1. 34.
    0
    reserved
    ···
  2. 33.
    0
    --spoiler--

    siz de bir am için kişiliğinizden ödün vermeyin, çizginizi koruyun. hayatta her şey ciks değil.

    --spoiler--

    giriyorum nick6'nı..
    ···
  3. 32.
    +1
    ben vicdanım rahat bir şekilde hayatıma devam ettim. kızı da birkaç kez uzaktan olanlar hariç hiç görmedim zaten. gamze de görüşmez olmuştu.

    ben yaptığımın arkasındayım, kime anlatsam saydı sövdü iftiralar attı bana. ama ben iç dünyamda huzurluyum ve yine olsa yine yapmam diyorum.

    siz de bir am için kişiliğinizden ödün vermeyin, çizginizi koruyun. hayatta her şey ciks değil.

    klagib tabirle; "değişmeyen tek moda efendiliktir."

    Efendi olun, adam olun lan !

    Hadi iyi sabahlar panpalarım..
    ···
  4. 31.
    0
    evet belki bana söveceksiniz. belki eliniz gibinizde bekliyordunuz kızla nasıl birlikte olduğumu anlatırım diye. belki de gay muallak ılık diyeceksiniz bana..

    ama yapamazdım. yapmamalıydım. kendi duruşumu korumalıydım. hele hele alkollü bir kıza bunu hiç yapmazdım.

    kendimce bir ders vermek istedim kıza. ne kadar umursadı bilemem. ama öyle her önüne gelenle yatmamalıydı.

    gamze'ye de anlatamadım bunu uzun süre, delikanlı adama yakışmaz dedim.

    ama sonunda anlatmak istedim, çünkü hala görüşüyordu. görüşmemeliydi böyle bir kızla, kendi böyle biri değildi çünkü. zaten tüm arkadaşları da görüşmesini istemiyordu, buket tescilli kaşar gibiydi iskenderun'da.

    gamze'ye olanı biteni anlattım, bak senin arkadaşını ilk görmede bunu teklif edebilen biri bu kız, uzak dur dedim.

    gamze de ondan sonra muhabbetini kesti zaten, görüşmez oldu. tabi yaşadığı şok bambaşkaydı. inanamadı, böyle bir şeyi nasıl yapar yok artık dedi.
    ···
  5. 30.
    0
    bu düşünceler yaklaşık 10 dakika sürdü kafamda, zaten ortam sessizleşmişti iyice, muhabbet pek dönmüyordu. buket birasını bitirmiş, 5. bırasını istememişti.

    ortamdaki sessizliği bozmak istedim artık. kararımı vermiştim büyük ölçüde zaten.

    ben: hadi kalkalım mı?
    buket: olur, gidelim.
    erhan: tamam hadi gidelim.

    hesabı ödedik, alkolün hesabını da ödemem ben, sadece sprite için para verdim, çıktık.

    arabamıza bindik, kızın evi 5 dakika mesafedeydi arabayla.

    evinin önünde durdum..

    ben: iyi geceler buket.
    buket: iyi geceler.
    erhan: iyi geceler buket.

    kızın yüzü düşmüştü. çok kararlı şekilde evinin önünde durmuş ve iyi geceler diyerek gelmeyeceğimi belli etmiştim. telefonu falan da yoktu zaten, erhanı bırakıp dönsem evinin zilini de bilmediğimden gelemezdim. gelmeyeceğimi anlamıştır diye düşünüyordum.

    tekrar hareket ettik. erhan'a durumu açıklamalıydım.

    + erhan telefonuna ne yazmıştı biliyor musun buket?
    - hafiften gördüm ama tam okuyamadım.
    + bu gece arkadaşını satıp bana gelsene demişti lan.
    - oha ciddi misin? gitmek isterse git abi ben sorun etmem.
    + lan seni satmış mı olacam sanki gitsem? evine bırakıp geri dönerim istesem.
    - doğru söylüyosun, helal olsun lan, kız seni çağırdı ve gitmedin. nası adamsın. gay misin lan yoksa sen:)
    + sus lan:) olmaz öyle şey, gitsin kimle kendini tatmin ediyorsa etsin. benim işim olmaz.

    dedik ve 10 dakika kadar gidip erhan'ı evine bıraktım.
    ···
  6. 29.
    0
    kafamda çok kısa sürede böyle onlarca soru belirdi..

    sevgili değildik, birbirimize kur bile yapmamıştık hiç masada.

    alkolün etkisindendir diye düşünüyordum. sonradan pişman olur diyordum. ayık kafayla elbette böyle bir şey teklif etmez diyordum. kız hafif meşrepti ama ben yine de onun vicdani muhasebesini hesaplamaya çalışıyordum.

    içten içe kızıyordum da kıza. nasıl bu kadar basitleşebilirdi? öğretmendi bu kız. hem de anasınıfı.. körpecik çocukları eğitiyordu. bu kızın yetiştirdiği nesil ne kadar düzgün olabilirdi ki? ne verebilirdi o pırıl pırıl dimağlara, onlar da yozlaşmış olarak mı başlayacaktı küçücük yaşta hayata?

    aileler çocuklarını böyle bir öğretmene emanet etmişti. ben de öğretmen çocuğuyum. ne babam, ne de öğretmenlerimde böyle ahlak yoksunluğu görmemiştim hiç. bu kız nasıl öğretmendi? hem de ufacık çocukların karakterlerinin temellerini atan bir öğretmen.

    evet çocuklar onun sosyal hayatını göremezdi, ama karakteri elbet yansıyabilirdi çocuklara. bu olmamalıydı..
    ···
  7. 28.
    0
    sonra gidip gitmeme mevzuunu da bir kenara bıraktım. toplumsal ve ahlaki olarak düşünmeye başladım.

    nasıl böyle bir hal alabilmiştik? eskiden bir kızın elini tutmak için çekinen, öpmeyi ütopya gören bir nesildik biz. bu adımları hep erkek atmalıydı, çoğu zaman da ikna edemezdi belki de..

    nasıl olmuştu da kızlar bu kadar rahat evine çağırabilir olmuştu? sevişmek bu kadar basite mi indirgenmişti?

    hem dini hem de toplumsal olarak ne kadar dejenere olmuştuk, yozlaşmıştık..

    hem ben onun arkadaşının arkadaşıydım. ona anlatsam hiç utanmayacak mıydı? öğrenmesini sorun etmeyecek miydi yoksa?

    ki ben arkadaşıma o kız pek sağlam değil dediğimde, o da biliyorum ama napim bu aralar onla görüşüyoruz hep diyordu.

    bu olayı öğrendiğinde ne tepki verecekti? ben bunu düşünüyordum, buket hiç düşünmüyor muydu?
    ···
  8. 27.
    0
    o an ne diyeceğimi bilemedim. erhan'a da çaktırmamam lazımdı ayıp olmasın diye.

    ben: yok ben o şarkıyı sevmiyorum ya, biliyorum da.
    buket: ha iyi tamam o zaman.

    telefonuna şarkı tavsiyesi yazmış olduğu izlenimi vermek gelmişti aklıma. erhan yer ya da yemez, ama onu yapmak istemiştim.

    kızın nerede oturduğuna dair konuşmuştuk, evinin yerini biliyordum.

    ama kafamda türlü türlü şeyler vardı.

    yalan yok, şeytan ilk başta dürttü, kızın evine gidip sabaha kadar birlikte olacaktık. ama zinaya karşı bir adamdım, bunu yapmamam gerekiyordu.

    o şeytan dürtmesi kısa sürdü. gitmemeliydim. gitmeyecektim. tüm şartlar müsait olsa da gitmeyecektim..

    erhan'ı satmak diye bir şey yoktu, o zaten anlayış gösterirdi, evine bırakıp tekrar kızın evine gidebilirdim.. ama gitmemeliydim..
    ···
  9. 26.
    0
    telefonu elime aldığımda, şöyle bir şey yazıyordu:

    "bu gece arkadaşını satıp bana gelsene."

    erhan hemen yanımdaydı, refleksif olarak o da ekrana bakmıştı. ben istemdışı ani bir hamleyle hafiften kendime doğru eğdim telefonu.

    o bizi beraber kalıyor sanıyordu galiba. oysa ki ben erhan'ı evine bırakıp kendi evime geçecektim. satma diye bir durum hiç söz konusu bile değildi.

    bizimkiler de evde yoktu zaten, tektim, rahatlıkla kalabilirdim. buket zaten tek yaşıyordu..

    daha önce hayatımda birçok kızın ilan-ı aşk ettiğine şahit oldum, imalı şekilde ciks teklif ettiğine de.

    ama ilk defa bu kadar aleni teklif almıştım..
    ···
  10. 25.
    0
    şarkıyı merak edenler için.

    http://inci.ca/uds3kgth5k
    ···
  11. 24.
    0
    devdıbını getir bin
    ···
  12. 23.
    0
    dizi finali gibi en can alıcı yerinde bırakim de takip edenler belli olsun:)
    ···
  13. 22.
    0
    bu muhabbetler dönerken, buket yine telefonunu çıkardı. kabak tadı vermesin diye bu sefer aynı eski sevgili geyiğini yapmadık. zaten gözleri gitmişti yavaş yavaş, espriyi tam anlayamayabilirdi, ya da alkollü halini bilmediğimiz için ters tepki de verebilirdi.

    telefonunu aldı eline, bir şeyler yazmaya başladı, ben erhan'a dönmüş muhabbet ediyordum o sırada.

    o anda buket birden telefonu bana uzattı. kafamda bir sürü şey oluştu. neden bana telefon uzatmıştı ki? numarasını verecek olsa o şekilde yapmazdı. hiçbirimiz samimi değildik, bana söylemek isteyip de erhan'ın bilmesini istemeyeceği ne olabilirdi?

    telefonu elime aldığımda, gördüğüm şey karşısında hayli şaşırmıştım..
    ···
  14. 21.
    0
    rezerv
    ···
  15. 20.
    0
    artık buket iyice dans etmeye falan başlamıştı, eşlikler daha yüksek sesleydi. mekanda da çok fazla kişi yoktu cuma günü olduğu için.

    muhabbet şarkılar, şiirler üzerine dönmeye başlamıştı. yok şu şarkı güzel bu şiiri severim falan.

    telefonumdan internete girip sevdiğim şiirleri gösteriyordum. o da güzelmiş beğendim falan diyordu.

    şarkı muhabbetinde de loreena mckeniitten bahsetmiştim.

    ben: loreena mckennitt'i bilir misin?
    buket: yok bilmiyorum o kim.
    ben: aa yaşamamışsın sen bugüne kadar:) bak en sevdiğim şarkısını yazayım eve gidince dinlersin.

    yanımda kalem vardı, masadaki peçeteyi alıp, en sevdiğim şarkı olan mystic's dream şarkısını yazdım.

    ben: eve gidince mutlaka dinle uyumadan.
    buket: tamam dinlerim neymiş merak ettim zaten.
    ···
  16. 19.
    0
    rezerved
    ···
  17. 18.
    0
    erhan geldiğinde çok garip bir ortam oluşmuştu. kız ikimizle de o gün ilk defa oturmuştu. normalde bizi bağdaştıran gamze'ydi ama o da gitmişti.

    muhabbet çevirmeye çalışıyorduk işte olduğu kadarıyla.

    buket 3. birasını bitirdi, 4. yü söyledi, saat 11i geçiyordu. alkolün de etkisiyle çalan müziklere eşlik etmeye, hafiften yerinde dans etmeye başlamıştı.

    buket ara ara çantasından telefonunu çıkarıp bir şeyler yazıyordu.

    ben: ya dur içip içip eski sevgiline mesaj atma aman:)
    erhan: eheehehhee:)
    buket: yok ya ne eski sevgiliye mesaj atması:)
    ben: yok yani alkollüyken kendine hakim olamayabilirsin:)
    erhan: aynen buket yapma etme:)

    her telefonu çıkardığında bu geyik dönüyordu.

    kız erkek sevgili muhabbetleri falan dönmeye başladı. ben her zamanki ukala tavırlarımla kızlar hakkındaki düşüncelerimi söylüyordum. başta bukete itici gelse de aslında bu durumdan etkilendiği belliydi. kız egosu kabarmıştı.

    erhan'ı hiç sallamayıp tamamen benle muhabbet etmeye başlamıştı, 4. birasını içerken..
    ···
  18. 17.
    0
    olum kimse dinlemiyor mu lan? ilk defa hikaye anlatıyoruz şurda.
    ···
  19. 16.
    0
    saat 10 gibi gamze'yi aldım arabaya geçtik. erhan ve buket baş başa kalacaktı. kaynaşacaklarını düşünmüştüm. gelene kadar muhabbeti ilerletirler dedim.

    gamze'yi evine bırakıp geldim mekana tekrar. ben gelince erhan lavaboya geçti. buket 3. birasını içiyordu.

    ben: naptınız kaynaştınız mı bakim:) sevdin mi erhan'ı? iyi çocuktur kardeşim gibidir ben çok severim.
    buket: yok ya öyle muhabbet ettik işte. kanka muhabbeti gibi ama başka bir şey değil.

    bana neden böyle bir açıklama yapmıştı ki buket? hiçbir şeyi değildim, hatta ilk defa beraber oturuyorduk.

    ben: ben karışmam canım ne muhabbeti yaparsanız yapın:) ama iyi çocuktur yani.
    buket: ya ben çok sevemedim ısınamadım açıkçası. tam zamanında geldin.

    ben iyice kıllanmaya başlamıştım. kız niye sürekli benim üzerime oynayıp arkadaşımı kötülüyordu ki?

    sadece gülümsedim. o sırada erhan geldi.
    ···
  20. 15.
    0
    oradan kalkıp başka yere geçtik. onlar birer bira daha söyledi. buket zaten içmek için doğmuştu sanki.

    başlarda tutuk davranıyordu ama, muhabbet tam dönmüyordu. ben gamze ile muhabbet ediyordum, erhan da çekingen çocuk olduğu için arada benle muhabbet ediyor, onun dışında tipik kasıntı duruşuyla sessiz takılıyordu.

    gamze'nin erkek arkadaşı vardı o dönem. çocukla tanışmıştım, beni sevmişti. gamze'yi aradı telefonla, gamze onla konuşurken selam söyledim, sonra telefonu bana verdi. çocuğun adı murattı. başka şehirde yaşıyordu.

    ben: murat naber abi?
    murat: iyidir kardeşim senden naber?
    ben: iyidir benden de, oturuyoruz öyle işte gamzelerle. evine kaçta bırakmamı istersin? gözün arkada kalmasın ben istediğin zaman bırakırım.
    murat: 10-10 buçuk gibi bırakırsan olur abi.
    ben: tamam o saatte bırakırım ben.

    avm'de saat tam 9 olmamıştı, gereksiz mantık hatası bulmayın şimdi, 8i geçiyordu işte saat. 1 saat kadar oturmuştuk murat aradığında.
    ···