B: Ne zaman geldin sen ve nasıl buldun burayı
Bu: Ben sorarsam anlardın, Ahmetcana sordurdum, ondan aldım tüm bilgileri
B: Vay dıbına koyim, ondan mı sordu Ahmetcan
Bu: Evet, bu arada 3-4 saat oluyor geleli, seninle bugün ilk konuştuğumda havaalanındaydım
B: Sen var ya delisin, harbi diyorum delisin. Ne kadar verdin bilete
Bu: 62 euro lan bişey değil amk, 1.5 saat bile sürmedi nerdeyse Berlinden burası. Ayrıca deliysek de arkadaşımıza deliyiz, başkasına değil. Para senden önemli değil, 62 değil 620 euro bile olsa bugün gelecektim ki ben. Her neyse, inşallah Senanın kalktığını ikimiz de görürüz.
B: Bir tanesin sen
Bu: Sen de öylesin
B: Kalkacak dimi Sena
Bu: Tabi ki kalkacak, o neleri atlatmadı ki bunu atlatamasın
B: Ama boğazını
Bu: Yav ufak bir kegibten kim ölmüş

Az bekle dedim, tekrar kapıyı araladım bir kaç saniye bakıp geri geldim yanına.

Bu: Ne yaptın sen şimdi
B: Baktım geldim
Bu: E girsene içeri
B: Yasak, yoğun bakım. TR değil bura gerçi orada da izin vermiyorlar da neyse
Bu: Nasıl giremiyorsun amk

Burak ayağa kalktı, geliyorum birazdan dedi.

15-20 dakika geçti, yanına almış bir doktoru geldi amk, dedim ne oluyoruz. Bana eliyle kalk dedi "Doktor sana bir şey verecek, giy onu gel buraya" dedi bana, ne alaka amk, niye. Doktor bana mavi bir kıyafet verdi deli kıyafeti gibi arkadan fermuarlı falan, kafama bir galoş, suratıma bir maske bana ingilizce "Bu şekilde yoğun bakıma girebilirsin, en fazla 5 dakika" dedi. Gözlerim doldu "Gerçekten mi" dedim minnacık çocuk gibi, kafasını salladı ve elindeki kronometreyi gösterdi, geri getirdi beni yoğun bakımın önüne

Bu: Doktor Barış bey he
B: Ya çok sıcak lan bu ama Sena için üstümde tutarım
Bu: Hadi bakalım, gir ama sakın hiç bir şeye dokunma
B: Senaya peki
Bu: Ona da dokunma, ne olur ne olmaz amk bir şeyi çıkarırsın falan
B: Haklısın

Doktora baktım, gitti açtı kapıyı, girdim içeri, Sena o an uyansa tanıyamaz beni amk, nasıl giyiyorlar şunu bilmiyorum.

Bir ice tea keyfi yapayım dedim parmağımı cizdirdim tenekeyi açarken bir daha tenekeli şeyler alırsam zütümü gibsinler. Merhabalar panpalar rezimizi bırakalım

Yanımda doktorla beraber duruyordum orada, ne yapacağımı da bilmiyordum aslında sadece boş boş Senaya bakıyordum. Doktor bir bana bakıyordu bir Senaya, arada da gülümsüyordu, anlamıştı sanırım durumu. Bana istersem fazla yaklaşmamak şartı ile yanına oturabileceğimi söyledi ve tabure gibi bir şey gösterdi, teşekkür edip aldım onu, oturdum Senanın yüzünün dönük olduğu tarafa ama dibinde değilim, elimi uzatsam zor tutarım.

- Ne güzel yüzün var, niye yaraladın ki kendini bu şekilde. Şuraya bak, faça atmış kekolara benzemişsin resmen, gülüyorum ediyorum ama içim ağlıyor biliyor musun. Burak geldi az önce buraya, taa Almanyadan kalkıp geldi hem de. Seni sordu, hala yatıyor dedim. Umarım güzel rüyalar görüyorsundur, umarım beraber Pariste dolaştığımızı görüyorsundur, sen kalktıktan sonra olacak şeyleri görüyorsundur umarım. Dün nasıl gördüysem hala öylesin, hiç kıpırdamamışsın bile ama nefes alıyorsun, şu an elini tutmayı, saçını öpmeyi o kadar çok istiyorum ki ama şu bana bakan adam izin vermiyor, yanında olup sana dokunamamak çok kötü, gerçekten çok kötü

- Sen beni hayata döndürdün verdiğin kanla, şimdi sıra bende, borcumu ödeme vakti geldi. Ancak hiç bir şeye ihtiyacın yok gibi gözüküyor, tek yapman gereken şu odadan çıkıp uyanman. Doktora da uyuz oldum, kronometreyi gösterip duruyor, sal da sevdiğimle oturayım biraz be adam. Neyse, birazdan çıkacam ben buradan, yine gelecem ama haberin olsun. Ayrıca şunu da söyleyeyim, çok uyudun be Sena'm, uyan artık, dağılmış haldeyim, beni sadece sen toparlayabilirsin, sana ihtiyacım var.

Doktora baktım, kalk demeye başladı, adamın anasına söve söve kalktım, çıktım odadan, üstümdekileri sordum çöpe atarsın dedi, peki dedim çıkarttım attım çöpe, Burağın yanına geldim geri.

Bu: Gülüyorsun
B: Ağlamamı mı istersin
Bu: Tabiki hayır
B: Keşke söylediklerimi duysaydı
Bu: Belki de duyuyordur ama tepki veremiyordur
B: Öyle mi oluyor dersin
Bu: Bence evet

Cansu aradı beni, konuştum baya bi. Burağı söyledim, ona verdim telefonu o da konuştu Cansuyla uzun bir süre, sonra kapadı verdi bana telefonu.

Bu: Ne zamandır buradasın sen tam olarak
B: Dün öğlene doğru geldim işte, bak(Cebimden kolyeyle notu çıkardım) bunları buldum
Bu: Bu senin Senaya aldığın hediye değil mi yıllar önce, buldum diyorsun
B: Evet, 18inde buraya gelmeden önce havaalanındayken dikkatimi çekmişti, bana ne dedi biliyo musun, ben hiç çıkartmadım ki bugüne kadar, sadece sen fark etmedin. Bak kalbi boyamış ortadaki, kırmızı değildi bu
Bu: Not ne iş
B: Al oku

Aldı eline kağıdı

Bu: Bir gün bu kağıdı ve kolyeyi bir şekilde birileri bulursa şunu bilmeliler ki buradaki B harfi benim hayatımın anlamı olan kişinin baş harfidir. Bu dünyada da öyle oldu, gideceğim yerde de öyle olacak. Sevdiklerinizin değerini bilin, onları kırmayın ve üzmeyin, pişman oluyorsunuz. 19 Ekim 2017

Bu: Aga.. Sena hazırlanmış resmen, sen nerede buldun bunu
B: Oy oy, neler neler yaptım. Tesadüfen girdiğim bir markete girdiğini öğrendim, adam bana bir yer tarif etti, gittim bu sefer orada bir dükkana sordum, bana adam toprak falan dedi ne alaka dedim, topraktan bir avuç aldım ağacın dibinden, bu çıktı
Bu: Gömmüş mü
B: Evet, bu notla beraber
Bu: Vay be
B: Sonra işte ben çocuk gibi oturmuş ağlarken polis geldi, sonra sonuç buradayım
Bu: Sena seni gerçekten seviyor be
B: Ne, ben de onu seviyorum

Bu: Yolda neyi düşündüm biliyor musun
B: Neyi lan
Bu: Senin Sena ile aranda tam olarak ne var bilmiyorum ama bunun çok ciddi bir bağ olduğu kesin
B: Yeni mi anlıyorsun bunu, olayı biliyorsun yani
Bu: Biliyorum evet
B: Daha önceden de canım acıdı, kalbim acıdı ama o gün, bambaşkaydı, o acının kesinlikle tarifi olamaz Salonun ortasında kalbimi tutarken ağladım bağıra bağıra hakim avukat falan herkesin önünde, en sonunda da çıktım salondan, hissettim bir şey olduğunu, ki olmuş da

Yoğun bakıma baktım, gözlerim doldu. Ne zaman o tarafa baksam geçmişten bir şeyler hatırlıyorum, bana bakıp gülümsemesini, bana sarılmasını, elimi tutmasını, her şeyi. "Güzelce dinlen, uyandıktan sonra gezmekten yorulacaksın, dinlenmeye ihtiyacın var senin" dedim kendi kendime.

- Çok pişmanım Burak. Zamanında ona git dediğim için, bağırıp çağırdığım için, seni istemiyorum artık dediğim için çok pişmanım. Dilim kopsaydı da demeseydim, ben git derken bu şekilde gitmekten bahsetmemiştim ayrıca. Kendimi nasıl yıllarca kandırdım bilmiyorum, nasıl o yalan duyguya inandım bilmiyorum. Belki de ayrı olduğumuz dönem mutlu olmamın sebebi Sena ile aynı yerde olmamdı, belki de diğerleri yalandı. Eğer olur da Senaya bir şey olursa, çıkamazsa buradan

Bu: Çıkacak
B: Yaşama ihtimali düşük diyorlar
Bu: gibeyim onları, huur çocukları moral bozmaktan başka bi gibe yaramıyorlar, bak Sena hala orada
B: Yoğun bakımdaki 3. günü, uzun süre
Bu: Boğazı kesilmiş, normal değil mi, belki haftalarca kalacak orada

- Değil. Boğazını kesmesi normal değil. Selin gibi intihar edecem dediğinde, havaalanındayken özellikle gitmeden önce keşke tutsaydım kolundan, ama yapamadım. O gülümsemesi, sarılması resmen kilitlemişti beni. hele hele o son giderken ben dizimin üstüne düşmüş ağlarken dönüp el sallaması ve gülmesi, ben hiç iyi değilim. Gerçekten iyi değilim Burak, lütfen Senaya bir şey olmasın, lütfen

Koydum kafamı Burağın koluna, ağlamaya başladım.

3 gündür belki uyukladığım süre dışında aralıklı da olsa ağladığım için gözümden yaş çok zor geliyordu, tükenmiş gibiydi.

- Benim evlendiğim kişi Aleyna değil Sena olmalıydı. Kendimi asla affetmeyecem biliyor musun, asla. Benim yüzümden çöktü bu kız, benim yüzümden sigaraya, alkole başladı. Benim yüzümden yıllarca ağladı, benim yüzümden şu anda burada. Selinin intihar etmesi de etken biliyorum ama en büyük sebebi benim, keşke yıllar önce ben hastanedeyken ayrıldığımızda sonradan geri dönmeye çalıştığında sineye çekip devam etseydim, şu an belki çocuklarımız veya çocuğumuz olacaktı, belki 3 belki 5 yaşlarında, belki de daha küçük ama olacaktı biliyorum. Yıllar önce belki lise 2 belki lise 1de bir rüya görmüştüm, Sena ile evleniyordum rüyamda ve o kadar mutluydum ki

Burağa baktım, beni dinliyordu ama gözleri doluydu "Sırılsıklam aşıksın sen Senaya, yıllardır hem de" dedi.

- Aşığım tabi, o benim ilkim. Ben onun için kalkıp geldim buraya onu aramaya ama bu şekilde bulacağımı hiç düşünmemiştim biliyor musun

Burak hiç bir şey demedi, kafasını çevirdi yoğun bakıma "Kalk artık Sena, bak seni bekleyen birisi var burada" dedi.

Burak da ağlamaya başladı yanımda.

Bu: Sena ile ilk buluşmanıza ben de gelmiştim hatırlıyorsun dimi
B: Unutabilir miyim sence, ne gündü
Bu: Ben o gün anlamıştım onu ne kadar sevdiğini, sana da söylemişimdir muhtemelen
B: Çok söyledin, hatırlıyor musun Bursaya geleceğini öğrendiğimde nasıl da sevinmiştim
Bu: Hele geldiği ilk gün
B: Bak buradan çıksın, şu odadan normal odaya geçsin, gözlerini açsın huur evladıyım aynı şekilde mutlu olmazsam
Bu: Çok yakında olacaksın dostum merak etme
B: Bir kaç saniye sonra olsa keşke, ne güzel olurdu
Bu: Bir uyansın, onu affettiğimizi söylemek istiyorum, Cansu bahsetti bana konudan, senin ne dediğini biliyorum ve hepimiz affettik onu
B: Sıkıyorsa affetmeyin abi

Doktor geldi bir kaç tane, yoğun bakıma girdiler "Bunları da doktor yapanı gibeyim amk, ingilizce bilmiyorlar daha bunlar. Az var ingilizce bilen" dedim Burağa.

Saat gece yarısına gelirken Burak gitti, nerden bulduysa kahve alıp gelmiş.

Bu: Bu gece uyumuyoruz nasıl olsa, al iyi gelir
B: Nerden aldın lan bu saatte
Bu: Üzümünü ye bağını sorma, afiyet olsun
B: Aylinle konuşuyordun en son, ne diyor
Bu: Selamı var, o da merak ediyor Senayı, herkes gibi
B: Sena kalkınca bol bol konuşurlar artık
Bu: Yaani

Aleyna aradı beni, yanlışlıkla reddettim, ben aradım onu.

B: Efendim
A: Barış, haber var mı Senadan
B: Var
A: Buldun mu yoksa
B: Buldum evet
A: Allahım sonunda, nasıl durumu iyi mi
B: iyi, uyuyor şu an
A: Ayy çok mutlu oldum, sevindim bulmana ya
B: Yoğun bakımda uyuyor şu an, daha doğrusu 3 gündür
A: Ne

Senanın iyi olması dileğiyle rez

B: Basbaya, yoğun bakımda Sena 3 gündür
A: Şaka dimi bu, komik olmayan bir şaka. Nasıl yoğun bakımda ya Sena
B: intihar etmiş
A: NEE
B: Evet, intihar etmiş ama etmek denmez ona, yoğun bakımda işte. Boğazını kesmiş.
A: inanmıyorum
B: inanma, gibimde mi sence
A: Çok geçmiş olsun, iyiye gidiyor mu bari durumu
B: iyi değil, kötü gibi duruyor bilmiyorum Aleyna
A: inşallah bir şey olmaz kıza ya
B: Olursa eğer beni de unutursunuz
A: O ne demek şimdi
B: Senanın çıkamadığını öğrenirseniz bir kaç gün sonrasında görürsünüz, hadi iyi geceler sana

Direkt kapadım, fazla uzatmak istemedim konuşmayı.

Bu: Ona bir şey olmayacak ki
B: Olmayacağını ben de biliyorum, o benim için kalkacak biliyorum
Bu: Herhalde olum, bak istersen git kıyafet al yine gir içeri
B: Kıyafetsiz gireyim
Bu: Yok olmaz öyle, bak vızır vızır dolanıyor gececi doktorlar, yakalanırsan hoş olmaz, belki tutmazlar bile burda
B: Haklısın

Gittim yine o gibtiğim kıyafetlerini giydim ama bu sefer tek başımaydım, biraz uzunca kalabilirdim tabi mesafe ve cihaz kurallarına uyarak. Geri geldim Burağın yanına, elimle "Ben giriyorum, bir şey olursa haber ver" diye işaret yaptım "Sanki dağ operasyonuna gidiyor dıbına koyim, git gir işte la, biri gelirse yeni girdim kıyafetlerim uygun dersin" dedi güldü. Girdim içeri, oturdum gündüz oturduğum noktaya.

- Eh belki geç kaldım ama geldim yine, tıpkı söz verdiğim gibi. Herkes çok endişeleniyor senin için. Aslında doktorlar da yok burada şu an, bir saniyeliğine elini tutabilir miyim Sena?

Kalktım hafif ayağa, elini tuttum belki 1cm oynama oldu parmaklarında ama ben tutarken mi hareket ettirdim bilmiyorum, oynamadan bir kaç saniye sonra yine boşa düştü eli, geçtim oturdum tabureye

- Elini ben kımıldattım sanırım, rahatsız ettiysem veya canını acıttıysam özür dilerim. O kadar masumsun ki şu anda, fotoğrafını çekip uyanınca gösterebilirim sana ama yapmayacam, bu halini görmeni istemiyorum

Kapı aralandı, Burak kafayı uzattı içeri "Gelenler var, ufaktan uza şurdan" dedi sessizce kapadı kapıyı "Hay ananı gibeyim" dedim çıktım odadan.

Burağın yanına oturduğumda bana neden bu kıyafeti giydiğimi sordular, Burak "Yoğun bakıma girecek de kız arkadaşını görmeye, bir kaç dakika için. Ondan giydi" dedi. Doktorlar "Tamam fazla uzatmasın, girsin bu şekilde" gibisinden bir şey dediler. Burak bana dönüp "Vaktin az, fırla" dedi, beklemediğim noktadan vurdu. Tekrar sevinçle girdim odaya, yatağa baktığımda bir şey dikkatimi çekti. Benim tabure yatağın sağ tarafında kalıyordu Senanın yüzü orada diye, Sena kafasını çevirmiş tavana doğru, yani hareket etmiş, geldiğimden beri tek bir hareketi yoktu bu şekilde. Gülümsemeye başladım

- Bana bak sen uyanıksın da bana şaka mı yapıyorsun, yakaladım seni haberin olsun.

Kapıyı araladım Burağa "Kapının başında dur hemen geliyorum ben" dedim, kapadım kapıyı, Senanın yanına gittim "Seni seviyorum" diyerek alnından öptüm, çıktım odadan.

B: Sena galiba uyanacak yakında
Bu: Nerden anladın
B: Aga geldiğimden beri hareketsizdi yani ilk geldiğimde nasılsa az önce de aynı pozisyondaydı, şimdi kafasını hareket ettirmiş
Bu: Bu bir gelişmedir ama bunu henüz uyanacak olarak algılama, normal olarak da hareket etmiş olabilir, nasıl uyurken hareket ediyorsun
B: Bozmasan olmuyor dimi amk
Bu: Aga kendini ona kaptırırsan üzülürsün, ondan diyorum

Bu: Sen ne zaman oradan çıksan gülüyorsun
B: Meleğimi görüyorum be olum, bırak da güleyim
Bu: Hep gül böyle
B: O bir çıksın da, bak bakalım bir daha suratımı asık görecek misin

Tam o anda içeriden "Bip" diye sesler gelmeye başladı, Burak da ben de ayaklandık, Burak "Doktor çağıralım, önemli olabilir" dedi ve koşmaya başladı, ben kapıya gittim direkt "Doktorla gelecek Burak şimdi, ne yapmalıyım, girmeli miyim" diye düşünürken daha Burak yanında doktorla geldi koşa koşa, doktor bana "Do not enter" dedi ve içeri girdi. Burak tuttu beni oturttu ama tırnaklarımı yemeye başladım oturunca. Bir kaç dakika sonra doktor çıktı odadan "Martha" diye bağırdı, tekrar girdi içeri. Bir kaç saniye sonra bir tane hemşire koştura koştura geldi, Burakla ben birbirimize bakmaya başladık. Ben kalktım, kapıya gittim artık ne olursa olsun girecektim içeri, kapıyı açıp içeri girmemle hemşirenin Senanın boynuna pamuk gibi bir şey tuttuğunu gördüm, elim ayağım kesildi

Benim girdiğimi henüz fark etmemişlerdi, bembeyaz pamuk kıpkırmızı çekildi Senanın boynundan, yarayı gördüm, KESTiĞi YERi GÖRDÜM. Doktor fark etti beni "Out" dedi eliyle kapıyı gösterdi, kafamı sağa sola salladım "zütün yiyorsa çıkart" dedim içimden, hiç bir şey demedi başka, makineye döndü. Hemşire pamuklarla işini bitirince sıfır sargı taktı boynuna, bunlar diğer doktorlar değillerdi ve ingilizce konuşuyorlardı aralarında, konuşmalarından anladığım kadarıyla bir süre bu şekilde kanama olması normalmiş ki diğer günlerde de olmuş hep ama ben farkında değildim ki, tekrar bana döndü doktor, neden hala çıkmadığımı sordu sesini yükselterek "Ulan sen dua et Senanın hayatı senin elinde yoksa şurada yatırıp giberdim hemşireni de, neyse" diye söylenerek çıktım odadan, Burağa söyledim durumu.

Bu: Normal miymiş
B: Normalmiş, baygın olma sebebi de bu sanırım, ara ara kanama yapması. Yarayı gördüm. Derin gibi duruyor
Bu: Yapma be
B: Normal kegib değil, dikiş atılması falan lazım sanırım ama atmıyorlar
Bu: Belki de zamanı değildir dikişin, baksana kanama yapıyorsa
B: Belki de, bilmiyorum. Bak tüylerim diken diken hala, yarayı gördüğümde kalktılar.

Doktorla hemşire çıktılar odadan, arkalarından girmek için kalkıyordum ki Burak tuttu beni.

Bu: Şu aralar girmen riskli, yakalanırsan kötü olur bırak girme şimdi
B: Ee ne yapacam burada böyle oturacam mı
Bu: Otur, konuşuruz geçer zaman bir şekilde
B: Bir iki saat uyusam ben, uyandırır mısın beni tabi sen de uyumayacaksan
Bu: Ben uyumam da şöyle yapalım, sen bana kalkmak istediğin saati söyle, ben seni kaldırınca uyuyayım
B: Belki rüya görürüm, belki Senayla konuşurum rüyamda. Ondan diyorum
Bu: Nerde yatacaksın
B: Şu karşıdaki koltuklara uzanırım ya
Bu: Koltuğu ne yapıcan, yat işte bacağıma uyu ne olacak
B: Olmaz öyle
Bu: Niye olmasın amk ne olacak, koltukta boynun ağrır
B: E bacağına yatarsam sakat kalırsın
Bu: Olmaz bir şey

Bir yandan söylediği mantıklı gelmeye başladı, "Beni 3 gibi uyandır işte 2 saat sonra falan" dedim. Tamam dedi.

Bu akşamı bitiriyorum, umarım yarın biraz daha erken gelebilirim.

iyi geceler herkese.

aminakoydumun hayati