Soğukkuyu'nun girişinde Sena'yı beklemeye başladık, 15-20 dakika geçmişti ki Sena geldi, sarıldı bana ve "Çok şanslısın" dedi.

K: Evet benimle olduğun için çok şanslıyım biliyorum
S: Hayır şapşal demek istediğim o değil, yok yazmamışlar seni Cansu söyledi bana tenefüste
K: Nasıl ya?
S: Sizin rehber öğretmeni senin olayını biliyor ya hani, yorgundur falan diyerek yok yazdırmamış.
B: Ee biz?
S: Siz şansınıza küsün siz ikinizi yok yazmışlar, devamsızlık işledi yani size ama King'e işlemedi
Ah: Şansını seveyim senin ya haha

Keyfim yerine gelmişti birden. Saate baktığımda içeri girmelerine çok az bir süre vardı ama Cansu'yu aradım yine de.

K: Cansu
C: King yok yazmadılar seni merak etme
K: Biliyorum haberim var Sena söyledi şimdi de, fazla vakit yok ama özet geçsene Sena tam bilmiyor çünkü senin söylediğin kadarını biliyor sadece
C: Bizim Bedriye hoca var ya rehber, ona söylemiştik biz senin turnuvaya gittiğini ve şampiyon olduğunu falan, bugün sınıfa geldi ilk ders seni sordu gelmedi dedik biz o da dedi ki o şimdi mutlu olduğu kadar yorgundur da, Celal hocam henüz yoklama almadıysanız King'i yok yazmayın diğer derslere gireceklerle de konuşacam ben dedi ve gitti. Bu kadar yani, neyse benim kapatmam gerekiyor şimdi derse girecez görüşürüz
K: Yarın kaç...

Kapattı, rehber hocasına ciddi şekilde teşekkür etmem lazımdı ve bunu Pazartesi günü yapabilirdim.

S: Evet şimdi okulda değiliz, ne yapıyoruz nereye gidiyoruz?
K: Pek fazla seçeneğimiz yok, kimsenin görmemesi için fazla gezemeyiz ama Nil Park tarafına gidelim isterseniz hem buraya biraz uzak kalıyor hem gezmiş oluruz.
Ah: Olur la hem Mediamarkt'a falan gideriz benim klavye falan almam lazım iyi aklına geldi
S: Gidelim o zaman hadi ben bilmiyorum orayı
K: Nasıl bilmiyorsun hayatım gittik ya seninle
S: Hiç hatırlamıyorum aşkım ama görürsem hatırlarım muhtemelen.

Taksi falan mı tutsak diye düşünmüştük ama gerek yoktu, sadece yarım saate yakın yürümemiz gerekiyordu, hava taksiyle gidecek kadar kötü olsa zaten kaçmazdık diye düşündük. Mediamarkt'a geldik, Ahmetcan direkt klavyelere koştu, ben ve Sena bilgisayarlara bakıyorduk, Burak oyunlar kısmına geçmişti, bir kaç saat orada dolandıktan sonra Ahmetcan alacağını aldı ve çıktık. Carrefour'a geçtik, McDonalds'tan yemeğimizi alıp balkona geçtik.

K: Cansu'ya soracaktım ama soramadan kapadı, yarın buluşuyor muyuz şimdi
Ah: Aynen aga buluşuyoruz
K: Kaçta ve nerede olacak hadi biz bilecez ama ya okulda kalanlar?
B: Ben Aylin ve Cansu'ya söylerim, akşam konuşuruz yine bunu, kesinleştiririz ya da saat 3ü geçmiş, çıkmıştır onlar ara sor istersen sen
K: iyi dedin

Yemeğimi yedikten sonra aradım Cansu'yu yarın buluşup buluşmayacağımızı sormak için.

C: Hazır ayrılmamışken beraberken iyi yaptın da aradın dur sorayım
-Yarın kaçta buluşuyoruz veya buluşuyor muyuz-
-Tamam kaçta ve nerde-
C: Öğlenden sonra müsait olacakmış Aylin, öğlen gibi buluşursak sonradan gelecek yani.
K: Burak, Ahmetcan sizin için saat sorunu var mı
B: He sorun var, ben gece buluşmak istiyorum aga
K: Ya bi boş yapma be
K: Cansu, yarın öğlenden sonra buluşalım o zaman saat 5 gibi
S: Aşkım 5 gibi buluşuruz tamam ama kaçta gidecez size?
K: Biz çok durmayız hayatım, saat 7 gibi falan eve geçeriz sorun olmaz herhalde
S: Yok bebeğim olmaz tamam olur
K: Ne diyordum, ha saat 5 gibi o zaman Ziraat'te buluşalım biraz çocukluk yapalım kaydırak salıncak falan
C: Haha tamam olur, ben söylerim diğerlerine hadi görüşürüz

Anlaşmıştık, saat 5 gibi Ziraat'te buluşacaktık. Aylinin de işi bitmiş olacağı için geç gelmeyecekti. Bizim evdekiler okuldan kaçtığımızı bilmedikleri için herkes yemeğini yedikten sonra çıktık Carrefour'dan, yolun karşısına geçtiğimizde ayrıldık. Sena'yı evine bıraktıktan sonra eve geldim, annemin masanın üstüne bıraktığı notu gördüm "Oğlum ben anneannene gidiyorum, Pazartesi günü akşama doğru dönerim. Dediğim gibi yanlış bir şey yapmak yok, iyi eğlenceler size"ben Cumartesi gider diye düşünüyordum ama Cuma'dan gitmişti, gülümsedim sadece. Üstümü değiştirirken telefonum çalmaya başladı, baktım Sevgi abla arıyor.

K: Efendim abla
S: King nasılsın oğlum iyi misin
K: iyiyim abla uğraşıyoruz siz nasılsınız
S: iyiyiz biz de çok şükür, nasıl gidiyor
K: Nasıl gitsin olması gerektiği gibi, mutlu mutlu devam ediyoruz okula ve hayatımıza
S: Sena üzmüyor değil mi seni
K: Yok ablam o beni üzebilir mi ya, ne o beni ne ben onu, bizim kuralımız bile var bir şey olur, tartışırız konuşmayız, moralimiz bozulur falan bunun maksimum süresi 2 dakikadır, 121nci saniyeden itibaren morallerimiz düzelmek zorundadır.
Gülmeye başladı

S: Alemsiniz siz ya, neyse ders falan çalışırsın sen şimdi oyalamayayım fazla, dikkat edin kendinize.
K: Siz de abla, görüşürüz.

Kapattım, tam yatağın üstüne fırlattım bu sefer Mustafa abi aradı.

M: King az önce aradım ama biriyle konuşuyormuşsun, kapatmışsındır diye tekrar aradım.
K: Evet abi, Sevgi abla ile konuşuyordum buyur.
M: Yarın Sena sana kalmaya geleceğini söyledi de bana
K: Evet abi öyle bir planımız vardı, şimdi mi söyledi sana?
M: Evet şimdi söyledi.
K: Eğer bu sorun olacaksa gelmeyebilir, teklifi ben yapmıştım o değil.
M: Yok oğlum ne sorunu, dikkatli olun sadece onu söylemek için aradım, Sena'ya da söyledim.
K: Tamam abi merak etme
M: Hadi görüşürüz
K: Görüşürüz abi.

"Artık üstümü değiştirebilir miyim acaba" diye bağırdım evin içinde, telefonu yatağa fırlattım bu sefer arayan olmadı ve rahat rahat üstümü değiştirdim, direkt ps3ün başına geçtim. Yarın bütün gün dışarıda olacaktım ve akşam da Sena gelecekti ve muhtemelen hiç oyuna giremeyecektim, biraz fazla oynamak istedim.