1. 101.
    0
    lamarckın türlerin çevresel etkilerden dolayı kazandıkları özelliklerini sonraki nesillere aktardığı fikrine karşı çıkan mendel, sadece genetik kodların nesilden nesile aktarılabildiğini ifade ettiği sırada yannanı çıkartıp 31 çekmeye başladım. çünkü 1 kilo fıstıklı baklava yemiştim o gün.
    ···
  2. 102.
    0
    "marksist-leninist bir örgütün temeli hücredir. örneğin, öğrenci hareketinde 30 kişi var ise, bunlar yukardan aşağıya kademeler halinde hücreler içinde örgütlenirler. hepsi genel yönetici hücreye bağlıdır; böylece piramit şeklinde bir yapı kurulur." arkadaşların örgüt yapısı anlayışı özetle budur.
    marksist-leninist bir örgütte gizlilik esastır; ancak sınıf mücadelesinin her alanında uygulanacak böyle kademeli hücreler biçiminde bir örgüt yapısı da tek kelime ile saçmadır. böyle bir yapı devrimci bir örgüte değil ancak mason localarına uyar.
    sınıf mücadelesinin çeşitli biçimleri vardır. her mücadele alanı ona uygun değişik yapıda örgütleri gerektirir. devrimci bir örgütün ekonomik-demokratik mücadele içinde kendine bağlı olarak oluşturduğu yapı başkadır; gerilla savaşını sürdürmek için oluşturduğu yapı başkadır. yapıların farklılığı mücadele biçiminin farklılığından doğar. devrimci bir örgüt her mücadele alanının yapısına uygun örgütler kurar ve onları uyum halinde ortak bir hedefe yönlendirir. bu basit gerçeği bilmemek aslında sınıf mücadelesinden habersiz olmak ile özdeştir.

    ananızın ammına koyam
    ···
  3. 103.
    0
    metafizik olarak varolmanın kaçınılmaz bir realite olduğunu savunan hegelin tablosunun hemen altındaki yatağa yatırdığım huurya önce sakso çektirdim sonra da küsküğü dayadım amcığına.
    ···
  4. 104.
    0
    bence hayat endoplazmik retikulum gibidir. Endoplazmik retikulum ağsı yapısı üzerinde ribozom taşıyan tiplerine Granüllü endoplazmik retikulum denir. Bu tip endoplazmik retikulumlar protein sentezinde görevlidirler. Sentezledikleri proteinleri golgi cisimciğine taşırlar. Protein sentezinde görevli olan hücrelerde daha fazla görülürler. işte hayat da bunun gibidir. adamın bacısıyın amua goyar bazen.
    ···
  5. 105.
    0
    doğru bir konjektürle ananı gibebilirim am oğlu
    ···
  6. 106.
    0
    @3 sukunu veriyorum ben senin merak etme..
    ···
  7. 107.
    0
    klitoris
    bızır

    penis
    yannan
    ···
  8. 108.
    0
    @1 anasını giberken aynı anda bacısı nasıl gibini sıvazlıyodu lan?
    ···
  9. 109.
    0
    @60 sıra ile yapıyorlardı bin. birşeyler yazsana bu başlığa
    ···
  10. 110.
    0
    http://www.imgim.com/image/zozbh.jpg/
    ···
  11. 111.
    0
    felsefenin sosyal bilimler terminolojisi altında kapsayıcı bir çeper hüvviyetinde olduğunu, bu bağlamdada bir sosyal bilim olarak algılanabileceğini yazmakta en ufak bir sakınca yoktur. ister filozof dersin ister demezsin ama marks- ki kendisi bence çok büyük bir filozoftur-,felsefenin sosyal bilim olduğuna dair olarak filozoflar şimdiye kadar dünyayı yorumlamakla yetindiler, aslolan dünyayı yorumlamak değil değiştirmektir deyip, üstünede , insan olmanın ahlaksal anlamda işgörürlüğü olarak kabul edilen insanlık kavrdıbının toplumda ancak felsefenin sosyal bilimcilik vasıflarıyla işgörmesiyle mümkün olduğunu söylemektedir. markstaki insan ve insanlık arasındaki koşul ilişkisini tam anlamıyla kavramadan marksın bu tezini anlamak pek mümkün değildir. haa ben bunu anlamadım dersende, gider biraz rousseau okursun, hadi marksı geçtim, rousseauyuda geçtim, ebe canım benim, ortada koskoca felsefenin tamamı dil eleştirisidir; demiş bir wittgenstein denen bir amcam var, yok oda bence filozof değil dersen, peki güzelim kim filozof peki diye sorarım sana, nihat doğan mı? bak dikkat ettiysen herakleitos ve platondan hiç bahsetmedim, platon bile felsefenin sosyal bilimsel kimliğini tanımlamada tek başına yeterlidir. ama biz wittgenstein amcam üzerinden devam edelim irdelememize. adam felsefenin tamamı dilin eleştirisidir demiş, toplumsal iletişimi sağlayan şey yani dil diyor adam. dilin toplumsal mukabakatta her zaman aynı değer ve anlamı ifade etmeyebileceğini, hatta fenomenal alanda dile dahil olan herşeyin , kendi varlıksal anldıbının totolojik bir şekildede ifade edilebileceğini, bu totolojiyi yapabilme imkanı veren şeyinde çok kültürlülük olduğunu yazıyor adamcağız, hadi wittgensteini geçtim, herder tarih felsefesinin genel paradigmasını yorumlarken, dil-kültür ve insan arasında kopmaz bir bağ olduğunu irdelemiş, felsefeyi toplumun genel algısından çıkarma gayreti neden be çocuklar, hiç gayret etmeyin.

    koskoca platon bile
    yasalar'' adlı eserinde felsefi bir kavrayışla düzenlenecek bir toplumun ne şekilde bir mizaca sahip olacağını bir spartalı ve bir giritliyi tartıştırarak şarap eşliğinde ne güzelde dillendiriyor.

    hobbes, locke, rousseau.. arkadaşım bu adamlar ne için uğraşmış, felsefeyi nasıl bir zemine indirgemişler bir okuda ondan sonra tartışalım felsefe sosyal bilim mi değil mi diye.
    ···
  12. 112.
    0
    sevişelim mi ?
    ···
  13. 113.
    0
    am züt meme am züt meme

    ccc nötrledim reyiz ccc
    ···
  14. 114.
    0
    nutella kaşıkla yenir mi yenmez mi sorunsalına troçkist bir yaklaşım ile am züt meme üçgeni
    ···
  15. 115.
    0
    son bölümünde lostun gizemini çözmeye çalışırken eti browni intense ve uludağ limonata eşliğinde drucuku düşleyip 31 çekiyordum.
    ···
  16. 116.
    0
    ankaranın o puslu gecelerinden birinde kederle yürürken yere kapaklandım amk, çukur kazmış huur çoçukları
    ···
  17. 117.
    0
    I want fuck you--- bahale zigişekmi?
    ···
  18. 118.
    0
    arjantin - yunanistan
    ···
  19. 119.
    0
    ananızı gibeyim entel şukufeler
    ···
  20. 120.
    0
    kopenhag kriterlerini yerine getirmenin ab ye girmek için yeterli olmadığını iddia eden fransa başkan sarkozynin eşi carla bruniyi her gün düşleyp asılırım. o nasıl ciksiliktir yahu. amcığına kurban, yalarım.
    ···