/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +42 -1
    Beyler hikayeye yarın akşam devam edeceğim yarın bu saatlerde de bitecek. Rez alanlara yazarım geldiğimde.

    ilk Gece

    Fırtınalı ve bulutlu.

    Yine her zamanki gibiydim o günde meraklı bir o kadar da umursamaz. Yüzüm akşama yağacak yağmur gibiydi ne kadar uzağa bakarsan o kadar iyi görürdün karartıyı.

    Ben hiçbir zaman kötü bir adam olmak istememiş ama dünyadaki herkes gibi istemediği şeyleri yapan bir insan olmuştum.

    Her şey o gece başladı. Yine o en sevdiğim banka oturup paramın yettiği en ağır sigarayı almıştım. Hayatımdan memnun değildim ama hiçbir zaman da şikayet etmemiştim. O gün fark ettim ki bu sessizlikti beni bu kadar üzen. Memnun olmadığım bir şeyde bile söylemeyişim. Paketin içinde bulunduğu naylonun açma yerini aradım bir süre tırnaklarımla. Kısa bir süre sonra paketi açtım. Ve cebimden çakmağımı çıkarıp onurlu bir intihar gibi bana zarar vereceğini bile bile sigaramı yaktım. Zaten beni bu saatten sonra ne bağlardı ki bu hayata ? Aşk mı ? Onu geçeli çok zaman olmuştu, tanrı ile aram da hiçbir zaman barışık olmamıştı. Belki birkaç dostumdu bu hayata bağlayan. Hikayem de tam burada beni hayata bağlayan insanları kendi elimle soktuğum savaş alanından kurtarmaya çalışırken başladı.

    Sigaramı bitirdikten sonra biraz sahili izledim. Hep bir denizci olmak istemiştim. Belki dalgalar düşünmeyi unuttururdu bana. Ama bu değildi sebebi, daha eski. Çocukluktan beri bir olmak istemiştim dalgalarla. Boğulmaktan hiç korkmadım mesela.

    Ayağa kalktım üstüme yapışmış bir kaç küle üfledim ve yürümeye başladım.
    ···
  2. 2.
    +15
    Barlar sokağına doğru yürümeye başladım. Eğlenen insanları görmek imrenme duygusu haricinde güzel bir şeydi. Tam önümden bir grup çıktı,tam ortalarında mavi gözlü, siyah düz saçlı, bir kız çıktı. Çıkana kadar sanki bir abideye bakar gibi baktığımı fark edip kendimi toparladım. Lakin beni şaşırtan beni bu kadar etkilemiş olması değil sanki bir çatışmaymışçasına bakışlarıma aynı şekilde karşılık vermesiydi. Söylemiştim ya ben sessiz bir insanım. Kafamı eğip ilerlemeye devam ettim. Kız ilerde arkadaşlarıyla spor bir arabaya bindi ve uzaklaştı. Rüya gibi bir şeydi ve bitmişti. Evimin yolunu tutarken ertesi akşam yarım kalan rüyamı tamamlayacağıma dair kendime söz verdim.
    ···
  3. 3.
    +13
    ikinci Gece

    Yine aynı banka oturdum. Bu sefer yalnızca sigara ile gelmemiştim. Bir de düşüncelerim vardı yanımda. Ne olacağını sanıyordum bilmiyordum. Belki benim kendimi yücelterek gerçek olmadığını söylediğim kader, o gece benim için desenini çoktan örmüştü.

    Gün boyunca hiç içmemiştim. O yüzden pakete bakmadan elimi atıp bir sigara bulmam zor olmadı. Aslında bugüne özel değildi güneş kendini sergilerken hiç sigara içmezdim. Çünkü duygularımı yalnızca geceleri yaşar, insanlara anlatamadığım duygularımı da dumana anlatırdım. Sigaramı yaktım ve denizi seyretmeye başladım. Sigaramı bitirdim ve yanımdaki çöp kutusunun küllüğüne basarak söndürdüm. Yine aynı yoldan geçecektim, hani güzel bir rüya görürsünüz de biri uyandırır ya sizi sonra rüyanıza geri dönmek için sımsıkı kaparsınız gözlerinizi, işte ben de dün gece gördüğüm rüyaya devam etmek için adımlarımı hızlandırdım. Mekana inceden bir göz attım ama kızı göremedim. Yolun karşısına geçip bir sigara daha yaktım ve oturdum. Sigaramın yarısındayken kızı gördüm. Bu sefer yanında sadece bir arkadaşı vardı. Ve büyük ihtimalle sarhoştular. Sanki onu hiç görmemişcesine karşıya geçtim. Ve adımlarımı hızlandırdım. Yakından çok daha güzeldi. Yürümeye devam ettim. Bana döndü "numaramı mı istiyorsun ? " diye sordu. "e-efendim" diyebildim o anki şokla. "Numaranı söyle çaldırayım." dedi. En fazla ne olabilir ki dedim ve numaramı verdim. Çaldırdı telefonunu kaydettim ve evimin ters yönüne doğru yürümeye başladım. Onu daha fazla rahatsız etmek istemedim. ismini sormayı unuttuğum aklıma geldi ve ufak bir sırıtma ile o tarafa doğru döndüm. O sırada kulağımı sağır eden bir ses duydum ve kızın arkadaşı yere düştü. Koşarak kızı yola doğru çektim ve karşıdaki bir kafenin içine soktum. Kafedeki herkes bize bakıyordu. Kafenin içinde biraz bekledim silah sesleri kesilmişti ve polisi aramaya yeltendiğim sırada kız "polisi arama" dedi ama kafedekiler tarafından çoktan aranmıştı. Kendi telefonundan birini aradı ve olayları anlattı. 2-3 dakika kafenin sahibi dahil herkesin ters ters bakışları arasında ortadaki masada bekledik. Daha sonra 2 tane adam siyah bir transporter ile geldi ve kızı zütürdüler. Ben gördüklerim karşısında şokta kalmıştım direk ayağa kalkıp evin yolunu tuttum.
    ···
  4. 4.
    +12 -1
    Alışkın olduğum hocalar yoktu burada. Sadece kenarda su şişeleri vardı. En azından içeride bir hakem olduğunu gördüm. Bu beni rahatlatmıştı. Maç başladı, klagib mücadele sporlarında olduğu gibi yumruk tokuşturarak başlandı maça. Her şey kuralına uygun görünüyordu. Hakem iki dövüşçüye de bir şeyler söyledi ve daha sonrasında maç başladı. taksör çok iyi konum alıyordu. Karşısında bir güreşçi olduğu için tutmasına izin vermiyordu.Ve yumrukları da çok sağlamdı. Bacaklarına baktım. Legday'i kaçırmış olmalı diye düşünüp güldüm. Zaten güreşçi clincha alması (bizdeki el ensenin biraz değişik versiyonu, muay thai ye giden arkadaşlar iyi bilir.) durumunda yahut herhangi bir şekilde yakalaması durumunda takedown olması kaçınılmazdı. Nitekim öyle de oldu. taksör her yumruktan sonra, uzaklaşıyor, güreşçinin yumruk denemeleri hızlı eskivler ile boşa çıkıyordu. Fakat güreşçinin kondisyonu çok daha sağlamdı. Herhalde round sistemi yoktu burada. Bir taraf bayılana kadar devam ediyordu. Pek de garibime gitmemişti açıkçası. Sonuçta yasadışı bir dövüş ringinde idim. taksör sürekli etrafında çıkardığı direklerle onu yıpratmaya çalışıyordu. Oysaki güreşçi onu, bir örümceğin avını her hareketinde ağa daha çok yapıştırdığı gibi ağa çekiyordu. taksörün bacakları bir süre sonra zayıflayacaktı. Ama bunu hissetmesi, hem olayın heyecanı hem de iyi olduğunu düşündüğü kondisyonu sayesinde, çok zor olacak; nefes alış verişi iyi olduğu sürece iyi olduğunu düşünecekti. taksör bir direk çıkarmayı denedi. Güreşçi elinden geldiği kadar direği bloklayıp bir clinch denemesi yaptı. Artık maçın bittiğinden emindim. Ancak güreşçi işini sağlama aldı ve clinchta iken bacağına bir diz atıp uzaklaştı. Artık taksör de durumun farkına varmış, o da hareketlerini yavaşlaştırmıştı. işte örümceğin beklediği an bu idi. Adımlarını hızlandırdı ve eskivler ile rakibini tellere doğru geriletti. Bacağına bir diz atıp, belinden kavrayıp yere vurdu. Garson deliler gibi koşuşturuyor,onu beklemek istemeyenlerin hepsi gişeye gitmiş kendileri güreşçiye paralarını yatırıyorlardı. Güreşçi kolunu kilide aldı. Herkes taksöre bakıyor ne zaman pes edecek diye bekliyorlardı, güreşçi kilide aldığı rakibine bir yumruk atmaya çalıştı. Ancak yumruğu bloklandı ve bir yumruk da kendisi yedi. taksör sağ ve sol bacağı ile rakibinin boğazını kilide aldı. Bahisler kapanmıştı. Ardından kilidi bozmadan pozisyon değiştirerek kolunu da kilide almıştı. O bağırış çağırış bir bıçakla kesilmiş gibiydi. Avcı avlanmıştı. O adam sadece taksör değil aynı zaman da BJJ ci olmalıydı. Beklemeye başladılar. Ayağa kalktım. Pes et diye bağırmaya başladım. Güreşçi, hala kendinden emin bir şekilde çabalıyordu. Pınar beni kolumdan çekip, yanına oturttu. Adam pes etmemiş ve bayılmıştı. Herkes bahisi kaybetmenin üzüntüsü ile yerlerine oturdu. Aralarından sadece bir kişi gülümsüyordu. Benim yaşlarımda sarı saçlı, eğri burunlu kalıplı bir adam. O da dövüşçü olmalıydı. Pınara "o kim" diye sordum. "Şampiyon" dedi. Kafasını kaldırıp locaya baktı. Gözgöze geldik. Üstündeki tişörtü çıkardı. Fazla bir kası olmamasına rağmen, vücudu muazzamdı. Kafese doğru yürümeye başladı. Ne yapıyordu bu manyak ? Isınma dahi yapmadan maça mı girecekti yani ?
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Hade lao
      ···
      1. 1.
        0
        Panpa bir sayfayı güncelle.
        ···
      2. 2.
        0
        Panpa sonradan gordum pardon olsun yine de seri yaz. Ha bide sabri yi de anlatcan demi sonra
        ···
  5. 5.
    +11
    Ozan, anne ve babası öldüğünden bu yana bir yandan çalışıyor, bir yandan da irem'e bakıyordu. Bir de kız arkadaşı vardı, özge. Onunla dışarı çıkacağı zamanlar ireme ben bakıyordum. Yani kısaca Ozan ve irem benim için ikinci bir aile gibiydi. Ozan ile muhabbet ettik. Olanları ayrıntılı bir şekilde anlattım. Peki ya sen ne diyorsun dedi. Ne diyeyim artık oldu bitti dedim. Onu demiyorum kız hakkında ne diyorsun dedim. O bana bakmaz be oğlum dedim. Ozan sigarasını yaktı ve o hayatımın seyrini değiştirecek sözü söyledi " yazılmış en kötü kitap bile, hiç oynatılmamış kalemden iyidir". işte o gece ilk defa kalemi oynatmış oldum ve nasılsın diye pınara mesaj attım. iyi senden diye cevap geldi.
    ···
  6. 6.
    +10
    O gün 1-2 shot tekila içtikten sonra şişeyi kenara koyduk. Ozan sürekli konusu açıyordu ve daha fazla duymak istemediğim için evden ayrılıp geri evime gittim. Pınardan mesaj gelmemişti. Yatağıma uzandım. Televizyonu açıp bir şeyler izledikten sonra, telefonuma baktım ve pınardan gelen mesajı gördüm -Eee niye konuşmuyorsun- Ne yazacağımı bilemedim. -Biraz işlerim vardı o yüzden yazamadım kusura bakma- diye cevap verdim. -Yani seninle uğraşamayacak kadar meşgulüm diyorsun :P- yazdı. Madem oynamak istiyordu ben de ateşi biraz arttırmalıydım, -Meşguliyetten değil de uzaktan böyle tadı çıkmıyor ki sohbetin- dedim.- iyi madem yarın akşam 8 de yine aynı yerde- yazdı.
    ···
  7. 7.
    +10
    Sabahtan ibrahim beyi aradım, evi ne zaman boşaltmam gerektiğini sordum, yeni bir yer bulana kadar 1,2 ay daha kalabileceğimi söyledi. Bu olaya sevinmiştim. Teşekkür edip, telefonu kapattım. Bir işim olmadığı için salona gittim. Artık Sabri kendi salonunu açmış orada eğitim veriyordu. Öncesinde yaşanan olayları ise bu hikaye bittiğinde anlatacağım. Antremanımı yaptıktan sonra Sabri ile biraz oturup konuştuk. Turnuvaya katılıyordu. Daha sonrasında, onun yanından ayrılıp eve geçtim. Yapacak işim yoktu. Kitap okuyucumdan bir kitap seçip okumaya başladım. Daha sekize çok vardı. Kitabın sonuna geldiğimde saat 6 olmuştu. Tekrardan duşa girdim. Çıktığımda biraz televizyon izleyerek vakit geçirdim. Saat 7 olmuştu ve telefonum çaldı. Arayan Pınar'dı. Açtım. "Üstüne bir takım elbise giy, eğlenmeye gidiyoruz" dedi. "iyi bakalım, merak ettim bak şimdi" dedim. En sevdiğim takım elbisemi giyip, evden dışarı çıktım. Bir taksiye binip o barın önüne gittim.
    ···
    1. 1.
      0
      Güzel gidiyor okurum
      ···
  8. 8.
    +10
    Saat daha erkendi. Barın içine geçmek iyi bir fikir olacaktı. içeriye girip, bir soda söyledim. Geriye sadece beklemek kalmıştı.

    45 dakika sonra telefon çaldı. Pınar nerede olduğumu sordu. Barda olduğumu söyledim. iyi bekle geliyorum dedi. içeriye dizine kadar gelen siyah bir elbise ile girdi. Ayağa kalktım. Tokalaştık. Yanıma oturup, "Alkol ile pek aramız yok galiba" dedi sodayı işaret ederek. Güldüm "En azından günün bu saatlerinde" dedim. Her ne ise hadi gidelim, dedi. Hesabı ödedim, dışarı çıktık. Bir range rover bekliyordu. içine bindik. Nereye gittiğimizi sordum. "Süpriz. Siz erkeklerin çok sevdiği bir yer" Ulan futbol maçına mı diye düşündüm, bildiğim kadarıyla maç falan yoktu. Karıya zütürecek hali yoktu ya. "iyi bekleyelim bakalım" dedim.
    ···
  9. 9.
    +9
    Üçüncü Gece

    Öğleden sonra ifademi almak için karakola çağırmışlardı. Kızın numarasını aldığım kısım hariç her şeyi söyledim. Ateş sesi gelince bir anlık refleksle kadını karşıya kadar zütürmüştüm ismini ,numarasını, hiçbir şeyini bilmiyordum. Karakoldan çıktıktan biraz sonra telefonum çaldı. Arayan kızdı. Dünkü yerde buluşmamızı söyledi.

    Ve o akşam ise oturmuş bekliyordum. Aynı yerdeydim, kısa bir süre sonra kızı alan transporter geldi. Bir adam kapıyı açtı, 50 yaşlarında hafif şişman ve güzel giyimliydi, kız da arabanın içindeydi içeriye gelmemi söyledi. içeriye ufak bir göz attıktan sonra adamın karşısındaki koltuğa oturdum. Elini uzattı, inşaat gibi ağır işlerde çalışan birinin ellerine sahipti lakin elinde bir inşaat işçisinin birkaç yıl boyunca çalışsa da alamayacağı türden büyük bir yüzük vardı. Elimi uzattım hafifçe el sıkıştık. Kendimi tanıttım adının ibrahim olduğunu söyledi. Lakin o an için arabada şöförden sonraki en az ilgilendiğim isimdi. Kıza döndüm ve elimi uzattım. Göz ucuyla da ibrahim'e baktım.Bir tepki vermiyordu. Kız elimi tuttu ve " ben de pınar dedi". Memnun olduğumu söyledim ve konuşmayı kısa kesecek gibi gözüken ibrahim'e baktım. "Buyurun ne söyleyecektiniz ?" diye sordum. Bana teşekkür etmek istediğini söyledi. Ve cebinden bir zarf çıkarıp bana uzattı. "Bu nedir ? " diye sordum. ibrahim babacan bir tavırla "Yardımlarınız için bir teşekkür babında bunu kabul edin" dedi. Zarfa baktım. içinde büyük ihtimalle birkaç yıl çalışmadan yaşamama yetecek kadar para vardı. Pınar'a da bir göz ucu ile baktım. Ve başımı kaldırarak "Teşekkürler ibrahim Bey lakin ben adı üzerinde yardım ettim. Ayrıca, hanımefendi de ben olmadan gayet oradan kurtulabilirdi". ibrahim Bey hayal kırıklığına uğramış gibiydi ve zarfı cebine koydu.Ve kartını uzattı "en azından bunu alın birilerine borçlu kalmak istemem" dedi. Teşekkür ederek kartı aldım ve evimi sorduklarında 3-4 sokak aşağıdaki arkadaşın Ozan'ın evini tarif ettim. Kapıda inip zile bastım.
    ···
  10. 10.
    +9
    Arabadan dışarı doğru bakmak için kafamı çevirdim. Asıl amacım camdan ona bakmaktı. Birazcık onu izledim. Güzel bir kız sayılırdı. Ama belki benim için biraz fazla idi. Ona nereye gittiğimizi sorduysam da cevaplamadı. Arkama yaslanıp beklemeye başladım.

    Araba 2 dakika sonra bir barın önünde durdu. Tahminimde yanılmamıştım. Zengin bir kızın eğlence anlayışı ne olabilirdi ki zaten ? Bara girdik. Gözüme kestirdiğim bir koltuğa doğru yönelirken, Pınar kolumdan çekti. "Oradan değil. Hem sen neden benim koluma girmiyorsun, yoksa benden hoşlanmadın mı" diye sordu? Çok garip bir tarzı vardı. Yaptırmak istediğini sanki normal olan o imiş gibi söylüyor, insan da mavi gözlerine bakarken adeta hipnotize olmuş gibi yapıyordu. Ben bunu farketmiştim ama yine de koluna girdim. Böyle zarif bir bayandan gelen bir teklifi reddedecek halim yoktu ya. Böylece barın alt tarafına doğru yürümeye başladık. Bir kat indikten sonra, bir kapıya geldik. Bodyguard, önce bir bana baktı daha sonra pınara bakıp kapıyı açtı. içeriye girdiğimde, içeride yaklaşık 70-80 kişi vardı. Sağda ve solda bulunan havalandırmalara bakıldığında, seçkin bir kesim için yapıldığı açıkça belli idi. Ortasında ise etrafı teller ile çevrili kare bir alan vardı. Evet. Kafes dövüşleri yapılıyordu burada. Pınar'a dönüp baktım, gülümsüyordu. Yukarı da bir yere çıkıp oturduk. Herhalde burası da loca oluyordu. "Kim bu kız ulan" diye düşünmeye başladım. Biraz daha oturduk ve içerisi daha da kalabalıklaşmış, renkli spotlar çalışmaya başlamıştı. Daha sonra bir gişe gördüm. Tam bir yeraltı dövüş ringinde, yazdığım kız ile oturuyordum. Bu farklı deneyimimi bozmamak için konu ile alakalı bir soru soracaktım. Pınar'ın kulağına eğilip, "bahisler şurada mı yapılıyor "diye sordum. Evet manasında kafasını salladı. Salondakilerden bazıları tanıdık tiplerdi, birisi eski çalıştığım şirketteki operasyon müdürüydü. Yanında oturan göbekli ve kafasının üstü kellenmiş, gözlüklü adam küçük çaplı bir holdingin yöneticisi idi. Bahisler toplanıyor ve garson kılıklı bir adam tarafından gişeye zütürülüyordu.

    ilk maç başlayana kadar etrafı seyrederek geçirdim. Pek fazla soru sormadım Pınar'a da. Ardından, 2 tane dövüşçü sahaya çıktı. Birisi yapılı uzun boylu idi. Yürürken omuzlarının hareketine bakacak olursak, taksör olmalıydı. Ardından çıkan ise ona göre biraz daha kısa boyluydu. Bacakları kuvvetli, fakat bir kicktaksçunun sahip olmak istemeyeceği türden bacaklardı. Dolayısıyla büyük ihtimalle bu da güreşçi idi. Pınar kesinlikle haklı idi, burası benim bayıldığım türden bir yerdi.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      devam panpa
      ···
  11. 11.
    +9
    Ozan camdan baktı. Önce arabaya bir göz atıp bana doğru göz kırptı ben kafamı kapıya doğru salladım o da anladı ve daha fazla uzatmadan kapıyı açtı. içeri buyur edilmeyi beklemeden, kata geldiğim gibi kendimi içeri attım. Ozanla bir tokalaşmanın ardından, geçip salona oturdum. irem ne yapıyor diye sordum. Kardeşinin adı irem'di. Bizden 1 yaş küçük dünyalar güzeli bir kızdı fakat geçirdiği trafik kazasından sonra felç olmuş, zor konuşabiliyor ve o konuştuğunu da ancak Ozan'ın tahtaya yazdıklarına kafası ile evet hayır diyerek düzgünce anlatabiliyordu. Kalkıp irem'in yanına gittim. Nasıl olduğunu sordum, bir şeyler söylemeye çalışırken diğer yandan da gülümseyerek kafasını sallamasından iyi olduğunu anlamıştım. Ozan'ın anlattığına göre irem hep beni sevmiş ve bunu hem Ozan'dan hem de benden saklamıştı. Bunu farkedemeyişim her zaman kendimi suçlu hissetmeme ve ona daha çok ilgi göstermeme neden olmuştu.

    Düşüncelerden sıyrılıp yanımda duran kitabı çekip aldım. 1001 Gece Masalları adında bir kitaptı, ama tabii gerçek 1001 Gece Masalları ile alakası yoktu sadece adı öyle idi. irem bu kitabı en çok ben okuduğum zaman seviyordu, bir yandan olan hikayeyi okuyup diğer yandan ona değiştirerek anlatıyordum. Açıp bir kaç sayfa okudum dalgınlıkla hikayenin aynısını okuduğumu yarısına gelince farkettim. irem de farketmiş ama hiç bozuntuya vermemiş bir şekilde dinliyordu. Hemen isimleri değiştirip doru atları arabalarla, keskin kılıçları silahlarla güzel kızı Pınar isimli genç bir kız ile değiştirip kahramanı ben olan bir hikaye anlattım. Daha sonra ise gözleri gülen o güzel kızı alnından öpüp Ozan'ın yanına geçtim.
    ···
  12. 12.
    +9
    Eve gittim, saat gece 2 olmuştu. Pınar ile konuşmamın ardından, yüzümde küçük bir tebessüm ile camdan dışarı bakarak sigaramı yaktım ve ilk dumanı yavaşça içime çektim. Daha sonra bir şarkı açarak yatağa uzandım. Sigaramı söndürdükten kısa bir süre sonra uyuyakaldım. Aniden telefonun sesine uyandım ve saate baktım. 4:27. 1 cevapsız arama az önce düşmüştü. Arayan Ozan'dı. Hemen geri aradım, çalıyordu, 1,2,3... Sonunda telefon açıldı. Hemen eve gel dedi. Kendimi hemen dışarı attım. Ozanların eve doğru koşarken bir yandan da Ömer'i arıyordum. Ömer'e hemen arabasını getirmesini söyledim ve kapattım. 2 saniye sonra telefonum çaldı arayan ömerdi. "Arabayı nereye getireyim" dedi. "Ozanlara getir "dedim. Dış kapı açıktı. Koşarak yukarı çıktım. Ozan kapıyı açtı. "irem içerde kriz geçiriyor" dedi. Yerde kıvranıyordu. Hemen yana yatırdım,ve başının altına bir yastık koydum."Ambulansı aradın mı?" diye sordum ozana. O da aklına gelmediğini söyledi. Hemen Ömeri aradım kapının önünde olduğunu söyledi. irem'i kucağıma alıp aşağıya indirdim. Arka koltuğa koyup başının bacaklarıma gelmesini sağlayacak şekilde yatırdım. Ve hastaneye doğru yola koyuldum. Acile yatırıp, hasta kaydını tamamladık ve beklemeye koyulduk. Daha sonra doktor gelip korkulacak bir şey olmadığını sadece bir sara krizi olduğunu anlattı. Rahatlamıştık. Başında biraz daha bekledik o gün işe gitmeyi düşünmüyordum. Saat 8 gibi patronu arayıp, "bir yakınım hasta olduğu için gelemeyeceğim" dedim. Her zamanki gibi şerefsizliğini gösterip izin vermeyeceğini, 2 günlük maaşı da keseceğini söyleyince ben de patron ile kavga ederek gayrıresmi bir şekilde istifamı verdim. Sonraki iki gün boyunca irem'e ben baktım.
    ···
  13. 13.
    +9
    Daha sonra Ozan geldi ve bana doktorla konuştuğunu, irem'in ameliyatını yapan bir yer olduğunu, ama 300 Bin TL gerektiğini anlattı. Ona bulacağımıza dair söz verdim.

    Evi satılığa çıkarmayı düşündüm. Nereden baksan 160 Bin ederdi zaten. Üstünü de bir şekilde bulurduk. Bankada biraz birikmişim de vardı hem. Sabah ilk iş emlakçıya gitmeyi aklıma koydum.

    Sabah uyandım, kahvaltımı ettikten sonra emlakçıları gezmeye başladım. Bazıları çok yüksek komisyon istiyor, bazıları ise çok düşük fiyat verip evi alabileceklerini söylüyorlardı. Derken cebimden telefonu çıkarırken, yere ibrahim beyin kartını düşürdüm. As emlakçılık yazıyordu. Adresi aldım ve taksiye binip oraya gittim. Şatafatlı bir mekan sayılırdı. içeri girdim, genç bir oğlan vardı ona ibrahim bey ile görüşmek istediğimi söyledim, "ibrahim bey pek buralarda olmaz" dedi bana. Teşekkür edip kapının önüne çıktım. Karttaki telefonlardan cep olanı aradım. ibrahim bey açmıştı olanları baştan sona anlattım ve bu evi satmak zorunda olduğumu, arkadaşımın kardeşinin ameliyatı için para gerektiğini söyledim. içeri gidip oturmamı birazdan kendisinin geleceğini söyledi. Ben de oturup beklemeye başladım.
    ···
  14. 14.
    +9
    Beyler kahvaltılık bir şeyler hazırlayacağım kendime. 8'de evden çıkacağım. Uzun süreden sonra,ilk defa böyle uykum geliyor. Bir yarım saat daha uyurum kahvaltıdan sonra. Duşa girip çıkarım sonra zaten. Hikayeye yarın akşam başlayacağım yarın bu saatlerde aşşağı yukarı bitmiş olur. Öyle şuku için falan yazan biri değilim. Ancak şuku ve rez geldikçe insanın yazma hevesi artıyor. Ondan sonra lise dönemimde sabri ile yaşadığım olayları anlatırım.
    ···
  15. 15.
    +9
    Eve adeta uçarak gittim. Ev babamın bana üniversite hediyesiydi. Sattığımı gördüğünde belki biraz üzülürdü, fakat pek de umurunda olacağını sanmıyordum. Zaten güzel olan işleri iyice açılmıştı. Ama yine de ona haber vermemeye karar verdim. Evden ev ile ilgili belgeleri toplayıp hazırladım. Ameliyat bir an önce olsun istiyordum. Ancak taşınmak biraz sıkıntılı olacaktı. Ozan'a güzel haberi o akşam verecektim. Bunu kutlamamız gerekirdi, onun için tekelden Tekila alıp Ozanlara doğru yola çıktım. Yolda iken beni aradı. Hemen yanına gelmemi söyledi. "zaten geliyorum" diyip konuşmayı kısa kestim.

    Eve geldiğimde beni direk içeri alıp salona zütürdü. Kapıyı sıkıca kapadıktan sonra sessizce "olum manyak mısın, ne yaptın sen" dedi. "Ne yaptım lan tekila işte, seviyorsun diye alalım dedik hala afra tafra yapıyor". "Lan bilmiyormuş gibi yapma, adamın biri aradı, ameliyatın haftaya yapılacağını söyledi, nereden buldun olum sen parayı" dedi. "Hayırsever bir iş adamından destek buldum işte oğlum" deyip şişeyi açmaya koyuldum. Ozan elimden şişeyi çekti "Hasgibtir lan nerede bizde o şans dıbına koyayım. Oğlum bak tefeciye falan bulaşmadın değil mi ? Başını yakıcaksın bak sonunda.". Bu laflara içerlemiştim. Sanki beni tanımıyor gibi konuşuyordu. "Evi sattım" dedim. Ozan'ın yüz şekli değişti. "Manyak mısın oğlum sen niye satıyorsun evini ?" dedi. "Niye beni evine almayacak mısın yoksa" dedim. "La saçma sapan konuşma, bilmiyormuş gibi. Sana her zaman kapım açık. Ama bizim için kendini böyle bir işe sokman... " . "Sizi bizi mi var lan, ben size ikinci ailem demedim mi ? irem'i kendi öz kardeşim gibi sevmedim mi ? Durumu düzelttiğim gibi bir tane daha alırım. Hem irem'e bakmana da yardımcı olurum fena mı olur" dedim. Oturdu. içine sindirememişti belli. Ama hep böyleydi zaten Ozan. Laz damarı tuttu mu soğumaya bırakmak gerekirdi. Kalkıp irem'in yanına gittim. Ona "artık ben de buradayım irem, hem daha çok yanına gelirim bundan sonra" dedim. Gülümsedi. Mutfakta, biraz meyve kesip, limonları doğradıktan sonra, kolum ile göğsüm arasına tuzluğu sıkıştırıp salona yöneldim. içme zamanı gelmişti.
    ···
  16. 16.
    +8
    Ertesi sabah telefonun alarmına uyanıp. Klagib sabah egzersizini yaptım. Daha sonra kahvaltıyı hazırlarken, telefonum çaldı. Arayan ibrahim beydi. Bugün görüşmeye gelmemi söyledi. Benim için büyük kurumsal bir şirkette iş ayarlamıştı. Orayı biliyordum. Maaşları ortalamanın çok üstünde idi ve çalışma şartları da önceki işime göre gayet güzeldi. Teşekkür edip orada olacağımı söyledim ve kahvaltımı ettikten sonra, bana mesaj atan numarayı aradım.
    B: Alo, iyi günler.
    M: Alo, size de iyi günler. beni hatırladınız mı ?
    B: Mete idi değil mi ?
    M: Evet. Numaranızı salon sahibi sabri beyden aldım.
    B: Anladım. Peki kaç gibi salonda olursunuz.
    M: 2 gibi orada olurum, sizi bekliyor olacağım.

    Saat 1'e kadar evin içinde dolanıp, kitap vs. okudum. 2'de salonda olacaktım.Bu iş görüşmesinden 1.5 saat önce idi. Tıraş oldum. Çantama spor eşyalarımı koyduktan sonra, takım elbisemi giyip, çantamı omzuma aldım. Ve spor salonuna gitmek için bir taksi çağırdım.
    ···
  17. 17.
    +8
    Yanıma gelip, elimi sıktı. Adının Mete olduğunu öğrendim. Elindeki çantadan parayı çıkarıp paramı verdi. Zaten onun için tek bahis yapanın ben olduğumu söyledi. "taksör müsün" diye sordu bana. "Evet" diye cevapladım. Pınar da aramızda konuşmayı dikkatlice takip ediyordu. "Nasıl anladın" dedim. "Antrenman yaparken gördüm seni, çalıştığım salonda" dedi. "Sabri'nin salonuna mı gidiyorsun" dedim. "Adını bilmiyorum. Hocasından eğitim almıyorum zaten. Sadece antremanlarımı orada yapıyorum" dedi. Zaten Sabri'nin bu çocuğa öğretecek pek bir şeyi olduğunu da sanmıyordum. Teşekkür ettim, daha sonra ise Pınar bana döndü "ilk seferde çok az kişi kazanır. Özellikle böyle zor bir tahmin" tartışmasız olarak zütüm kalkmıştı. Devamında olan maçları izlemeden kalktık zaten. Çünkü en önemli maç bitmişti. Hem de kimsenin beklemediği kadar kısa bir sürede, beklenenin aksi sonuçla. Dışarı çıktık. "Sahile gidelim mi?" diye sordu. "Olur" dedim. Sahili seviyordum zaten. Arabaya binip sahilde bir tepeye gittik. Banklara geçip oturduk. Pınar'a dönüp "Nasıl bu kadar rahatsın ? Ya o geçenkiler yine senin için gelirse ? Hem kimdi o adamlar ?" dedim. "Onlar artık bana bir şey yapamaz. Hem yanımda sen de varsın, yine beni korursun değil mi ?" dedi muzipçe. Cevap vermedim. Koluma sarıldı. Mavi gözlerine şöyle bir baktım. Çok güzeldi."Peki ya" dedim. "Sevgilin falan görürse bizi böyle, bir sorun olmaz mı ?" dedim. Kafasını kolumdan kaldırdı, "Sevgilim yok ki. Hiç olmadı zaten, babamın yüzünden" dedi üzgünce. "ibrahim bey, çok yufka yürekli birine benziyor oysa ki" dedim. "ibrahim amca, babam değil ki. Onun yardımcısı o " dedi. içimden bir hasgibtir çektim, nasıl bir tarikata raslamıştım ? Yardımcısı bile bu kadar zengin olan adamı tanımak bile istemezdim. Ama bozuntuya vermedim. "Ya senin sevgilin görürse kızmaz mı bizi böyle" dedi. "Sevgilim yok. Hem olsaydı, benim böyle güzel bir kız ile dışarı çıkmama izin verir miydi" dedim. Güldü "Demek güzelim sana göre" dedi. "Nasıl anlamak istersen " dedim. kafasını omzuma koydu. Öylece oturduk.

    Her ne kadar saçlarını okşamak istesem de, babası ile ilgili söylediğini duyunca arabanın içinde duran şoförün kafama sıkma ihtimali ile karşı karşıya gelmemek için hiçbir hareket yapmadım. Biraz daha havadan sudan konuştuk. Babasından hoşnut değildi. Ancak kim öyle bir babası olsun istemezdi ki ? Bir de abisi varmış. Aha sıçtık dedim içten içe. içimden ailenin ibrahim bey gibi biri çıkmasını dua ederek,ona sarıldım.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Devam??
      ···
    2. 2.
      0
      Yazsana lan bin
      ···
    3. 3.
      0
      La hadi la
      ···
    4. diğerleri 1
  18. 18.
    +8
    Kuzenim öçağdaş trabzon'da teröristlerin açtığı ateş sonucu şehit oldu beyler. Özel harekatçıydı kendisi. Milletimizin başı sağolsun. Kusuruma bakmayın apar topar memlekete yola çıktım.,haklı olarak bana kızacaksınız ama, gerçekten bir şey anlatacak durumda değilim. Asıl kullandığım telefonumun da dokunmatiği bozuldu zaten, diğeri ile yazıyorum bunu. 1-2 gün sonra isteyen olursa devam ederim hikayeye. Olmaz ise hikaye kalır böyle. Geldiğim bir ara özeti geçerim. Sonra Sabri ile olan hikayeyi anlatırım. Rez alan okuyan, entry yazan herkese teşekkürler.Özellikle quik37 ve crakkkkkkkk kardeşlerime teşekkür ediyorum, başından beri takip eden nadir kişilerden. Beyler merak etmeyin geldiğim gibi yazacağım buraya.
    ···
    1. 1.
      0
      Panpa hangi il bizim burdada var sen aklıma geldin
      ···
      1. 1.
        0
        Kırıkkale kardeşim. Sulakyurt.
        ···
    2. 2.
      0
      basımız saolsun panpa bosver hıkayeyı musaıt oldugunda yazarsın bız burdayız
      ···
    3. 3.
      0
      Diğer hikayeden beri takip ediyorum panpa bırakmak yok gelince devam
      ···
    4. 4.
      0
      Biz neyiz amk başından beri takip etmiyomuyuz alındım bak gelince devam et
      ···
      1. 1.
        0
        Kusura bakma kardeşim gözümden kaçmıştır. Bu gece kısmet olursa yazmaya devam edeceğim eve gidince
        ···
      2. 2.
        0
        Eyvallah başın sağolsun bu arada
        ···
      3. diğerleri 0
    5. 5.
      0
      Başin sağolsun kardeşim anşallah rabbim başka dert vermesin
      ···
    6. diğerleri 3
  19. 19.
    +8
    Sabri telefonunu çıkardı. O sıra iphone 4 vardı onda. iphone 5'in ünlü olduğu zamanlar işte. Ekranını kırmıştı. internetten gideceğimiz yerin adresine baktı. Bana adresi söyledi. Ben de adresi Pınar'a mesaj attım. Elimde de Sabri'nin bana kendi salonunu açtığında aldığı telefon vardı. Yengeyi aldıktan sonra mekana geçtik. 10 dakika sonra da ,Pınar geldi.

    Ama şoförü ile konuşması gerektiğinden uzun sürmüştü. Sigaramı yakıp yanlarına doğru yürüdüm. Pınar çocuğa gelmesini söylüyordu. O an Pınar'ın klagib şımarık zengin kızlarından olmadığını anladım. Şöför ise reddediyor orada kalması gerektiğini söylüyordu. Pınar'ı masaya gönderdikten sonra şöföre gelmesini, Pınar'ın babasının haberinin olmayacağını eğer bir şey olursa Pınar'ın onu zorla, getirdiğini söyleyerim dedim. " Bir şey içmezsin olur biter" dedi. Utana sıkıla arabadan çıktı. Adını sordum. Serkan dedi. 21 yaşındaymış. Çocuğu getirdim. Masada yer olmadığı için daha büyük bir masaya geçtik. Balıkları ve rakıları söyledikten sonra. Pınar ile Sabriyi ve sevgilisini tanıştırdım. Serkan ise masada sessizce oturuyordu. Mezeler geldi çok farklı çeşitte mezeler vardı. Gerçekten de mekan Sabri'nin övdüğü kadar vardı. Rakılarımız geldi. ilk rakıları bardakları garson yarıdan biraz daha az doldurup, şişeyi masaya bıraktı. Arkada Zeki Müren'den şimdi uzaklardasın çalıyordu ilk dubleyi bitirdiğimde. Serkan ise ne kadar teklif etti isek de içmiyordu. Pınar ortamdan hoşlanmışa benziyor her şakaya gülüyordu. Tabii alkolün de etkisi olduğu su zütürmez bir gerçekti. Artık biz de dahil herkes şarkılara katılmaya başlamıştı.
    ···
  20. 20.
    +7
    içeri geldi. Yine aynı babacan tavırlar vardı üzerinde. Ayağa kalkan çocuğa, oturmasını işaret edip, karşıma oturdu. Tüm olanları anlattım. işten ayrıldığımı, paraya ihtiyacım olduğunu ve ameliyat için evi satmam gerektiğini. içli bir nefes çekip bana baktı "Bak aslan iyi yürekli bir çocuksun belli, sana iki seçenek sunuyorum, ya bu evi satıp parasını alırsın ya da gereken ameliyatı ben yaptırırım. Daha sonra da sana iş buluruz, böylece de ödeşmiş oluruz. Ne dersin?" dedi, elini dizime koydu. Sevinçten nefesim kesilmiş, sözcükler boğazımda tıkanmıştı."Ameliyatı siz mi yaptıracaksınız yani" dedim. Evet manasında kafasını salladı. "O zaman ben evin belgelerini getireyim" dedim. "Acelesi yok, sen arkadaşının numarasını ver bakayım hele bir" dedi. Ezberimden numarayı söyledim. Yanındaki çocuğa yazdırdıktan sonra elini bana uzatıp "hadi hayırlı olsun" dedi.
    ···