1. 26.
    0
    bunu okuyacağıma green street hooligansı bir daha izlerim amk bu ne
    ···
  2. 27.
    0
    DiNLiYORUM PANPA
    ···
  3. 28.
    0
    buraları geçeceğim, hep aynı şekilde oldu emre abi maçlara zütürdü beni. ve tribünün maskotu oldum neredeyse ''lan diyorlar sen emre'nin yeğeni değil misin?yeğeni diye tanıtmıştı, öyle kaldı. bozmadım ben de..gel bakayım buraya, bize 2 bira kap gel'' falan filan, büfeciler bile tanırdı bira verirlerdi bana. yıllar yılları kovaladı böyle geçti, tribünün kemik tayfası tarafından tanınan biriydim. çok seviyorlardı beni, size nasıl anlatayım bilmiyorum, bu dünyada aidiyet duygusu var ya hiç bir şeye değişilmez. green street hooligan's ta da der zaten buna benzer bir şeyi. ama asıl arkadaşlarının senin arkanı kolladığını bilmek en güzel duygudur..
    ···
  4. 29.
    0
    @8 aynen öyle lan tam benım gıbı bırısı cıktın ne kavgalara gırdım cıktım ben arma ıcın arkadaslarım ıcın trıbun ıcın vay amk ya adamsın :D senınle muhabbet etmek ısterım bı ara
    ···
  5. 30.
    0
    neyse lise dönemine geldik, bir erkeğin en kıpır kıpır, en atarlı yılları. artık herkesle aram daha da iyi, kendi tayfamı yapmıştım. her yere beraber giderdik, basket maçlarına toplu girerlerdik, herkes derdi ki lan bunlar dikilitaşlılar değil mi? biziz onlar biziz rahat olun. tabi küçükken beni kavgalara falan sokmuyorlardı. benim küçüklük yıllarım tribünde o randevulu kavgaların olduğu son yıllardı. sonraları bir anlaşma imzalandı, alen, sefa reis ve sebo reis olmak üzere. bir daha randevulu kavga olmadı. o olaylar da şöyle işte abilerimden dinlediğim kadarını anlatayım, bu muallakler sabah 3'e kadar fenerlisi beşiktaşlısı içermiş. gün ağarmaya yakın ayrılırlarmış, fenerliler öteki taraftan bizimkiler öteki taraftan hurraa saldırırlarmış birbirlerine, aklınıza gelecek envai çeşit emanet varmış bu mevzularda. keşke onların zamanında tribüncü olsaymışım diyorum kendi kendime.. asıl holiganlık o zamanlar tavan yapmış..
    ···
  6. 31.
    0
    okuyorum lan
    ···
  7. 32.
    0
    neyse dediğim gibi lisedeyiz artık, bir sürü abim kardeşim var tribünde. kazana gittik mi selam alıp vermekten bi hal oluyordum düşünün yani. dediler ki galatasarayla engelli basket maçı var, bir cuma günüydü. toplandık şairler parkında ismini vermeyeyim, bir abimiz otobüs ayarlamış. bindik gidiyoruz salona doğru. salona girdik, karşı tarafta galatasaraylılar, biz de onların karşısındayız. karşılıklı küfürleşiyoruz. bu maçtan bir ay önce falan da bizim bi kardeşi 30'a yakın kişi dövmüşler, onun intikamı niteliğinde bir maç. maç bitti, kimse evine gitmedi, büyüklerimiz konuşma yapıyor: ''onları bekleyeceğiz, kimse gitmesin x'in intikdıbını alacağız'' diyorlar. iyice savaş tribine soktu bizi anlayacağınız, kemerler taşlar her türlü şey vardı. boyum kadar emanetler vardı. çevik kuvvet bizi ordan dağıttı. galatasaraylıların geçecekleri otobüs duraklarından birinde pusuya yattık, herkes bir ağacın dibinde bunları bekliyor. 2-3 tane atkısız falan gözetçi otobüsleri kolaçan ediyor. onun işaretiyle dışarı alacağız galatasaraylıları bir güzel döveceğiz anlayacağınız. neyse 10'a yakın galatasaraylı bir otobüsteydi, biz onların 5 katıyız düşünün yani. indirdik aşağı bunları, lan, 1 kişiyi 30 kişi döverken iyiydi dimi kodumun ipneleri! diyoruz. bunları iyi hırpaladık, sonra biri çevik geliyor çevik kaçın dedi. eğer yakalansaydık, hem dışarda dövülecektik, hem de nezarette bir daha dövülecektik. 100 mt koşucularından da hızlı koştu herkes, kimse yakalanmadı. ama o günkü adrenalini, heyecanı, dostluğu çok az yaşadım bugüne kadar. güzel bi gündü. kırılan kemikler, çıkan abi vurmayın nolur sesleri falan..
    ···
  8. 33.
    0
    maçlara gitmeye devam ettik, tayfamızla birlikte benim de adım duyuluyordu. bir saygınlığımız vardı, bu bazı insanlar için hayatta herşey demektir. sonraları bir kaç ay sonra, fener deplasmanı geldi çattı. şimdi ki gibi katı kanunlar yoktu, holiganlara taviz verilirdi yani. yesin birbirini ipneler hesabı.. meşale yakmak falan serbest denilirdi, hiç ceza yoktu. şimdiye bakıyorum, stadda nefes alsan yasak. dıbınakodumun endüstriyel futbolu. biz binlerce kilometreyi aç, susuz, uykusuz bunlar için mi gittik. neyse fener deplasmanı var belediye özel belediye otobüsü tahsis etmiş 5 tane. bizim tayfa gittikçe büyüdü, tanımadığım bir sürü çocuk geliyordu artık yanıma, benimle tanışmak için can atıyordu hepsi. biletimiz yok tabi bizim, hedefimiz turnike kırmak öyle kırmak. girer girmez otobüslerin camlarını kırdık yoksa havasızlıktan öleceğiz. ben de şoförün yanındayım onunla muhabbet ediyorum, diğerleri bayağı tribe girmişti. neyse geldik kadıköy'e önce bizi ablukaya aldı polisler, barikatlar falan vardı, bileti olmayanları almayacaklardı. sen misin lan bizi almayan, orada bir kaos yarattık, yıktık barikatları, ittik polisleri, bir şey yapamadılar. turnikelere doğru yürüdük, meşaleler besteler. yukarda bi köprü vardı 100 kadar fenerli taş atıyorlardı bize. az daha patates oluyorduk, kafam kadar taş yanıma düşmüştü çünkü. neyse bilet araması falan yapamadı polisler, turnikelerin ordayız. bilenler bilir, bu işlerin en acımaz polisi tufan komiserdir. az copunu yemedim kendilerinin, suyuna gidersen kral adamdır da hele ters bir şey de anında düşünmez koyar yumruğu. bundan önce de bir kasımpaşa deplasmanında biletsiz halimle 2 tane polis araması geçtim, tam turnikeye gideceğim. tufan komiser geldi, gençler bilet var mı? dedi. var abi dedim. göster lan dedi. kaldım öyle. bi koydu tekmeyi gerisin geri gittim istiklalde takıldım öyle. neyse dediğim gibi ama ben bu deplasmanda tufan komiseri atlatabildim turnikelerin oraya geldik, herkes yükleniyor. vuruyoruz o bileti okuyan cihazlara, en sonunda error verdi makine. herkes hurraa diye girdik içeri. açtık japon bayraklarımızı, bilin bakalım hangi maç bu? efsane olan 4-3'lük maç, hayatımda unutamayacağım maçların başında gelir. o gün de güzel şekilde noktalanmıştı..
    ···
  9. 34.
    0
    rizorv bakalım
    ···
  10. 35.
    0
    hayat böyle akıp geçiyordu işte, hafta içi okulda takılıyorduk. dersler berbat tabi, annem babam kahroluyor zaten bi sene sınıfta kalmıştım. arada diyordum, ulan oğlum ne veriyor beşiktaş sana? sen ona verebildin bugüne kadar? beşiktaş sensiz de beşiktaş. var git yoluna okulunu oku adam ol, anneni babanı sevindir. bu rüyalar geçiyordu 30 saniye sonra, lan diyordum benim onur davam beşiktaş ben bunun adını sevda koymuşum, uğruna kavgalar etmişim, bırakıp gitmek olur mu diyordum. peder de beni giblemiyordu zaten artık, okul, ev, beşiktaş semti üçgeni arasında geçen bir hayatım var. boşluğu bulduğum her an beşiktaşa kaçıyordum, şairler parkı'na gidiyordum. sadece ve sadece kafamı dinliyordum. yine böyle günlerden birinde, uzanmışım banka gökyüzünü seyrediyorum masmavi. bi ara sağıma soluma bakayım dedim, oturan yaşlı teyzeler ve güvercinlerden başka bir şey yoktu. tam kafamı gökyüzüne tekrar çevirip uykuya dalacaktım ki, onu gördüm. nasıl anlatayım ki o anı, dünya durdu, güvercinler dahi bana bakıyordu sanki noldu lan bu lavuğa der gibi. nasıl bir şeydi lan bu bakakaldım sadece, tam görüş alanımdan çıkacaktı ki, oğlum dedim, sen bugün bu kızı kaçırırsan, hayatta istediğin hiç bir şeyi elde edemezsin. kaybedeceğin ne var ki? dedim fırladım banktan, o beni görmemişti yanında bir arkadaşı daha vardı. ama umursamıyordum o sarı saçları, edalı yüzü, her şeye bedeldi o an. hayatta yapmak istediğim her şeyi yapmak istedim bu güne kadar. koştum, koştum ve en sonunda yetiştim. çıktım önüne, irkildi ikisi de. tinerci zannettiler beni, basit biri zannettiler herhalde. kıza dedim ki seni gördüm, ve aşık oldum sanırım. buna aşk mı deniliyor bilmiyorum. ama karnıma ağrılar girdi, bu fırsatı kaçırmamam gerektiğini düşündüm ve ardından koştum. normalde bu medeni cesareti gösterecek insan azdır, ama tribün insanı arsızlaştırır biraz da, hani nolur ki lan görebileceğimin en kötüsünü gördüm ben zaten bu güne kadar. bu fırsatı kaçırmayayım dedim. ve konuştum, şuan asosyallikle cebelleşen kardeşlerim benim, bu hayatta hiç bir şeyden utanmamaları gerektiğini anlamalılar. çıksınlar sokağa, gözüne kestirdiği birine laf atsınlar, iş koysunlar. kavga etsinler. bu bile bi sosyalliktir lan. neyse kızın cevabını çok merak ediyordum, 2 dk sadece bakakalmıştı. arsızlaştırıyor desem de insanı, yine de gururumuz var, hadi ordan be salak şey deme ihtimali de vardı kızın. ki en çok da bu koyardı bana. meraklı gözlerle ona bakmaya devam ettim..
    Tümünü Göster
    ···
  11. 36.
    0
    nerede kalmıştık.. planları kurmaya başladım, bi anda hani çizgi filmlerde kafada ampul yanar ya aynı o şekil oldu. hiç ihtimal vermiyordum bu planımın tutacağına ama tuttu. yolda bir anketör vardı, insanlara sorup duruyordu, zaten fikir onu görünce aklıma geldi. dedim ki adama güzel abim, şimdi senin yaka kartın, bir de kağıtların lazım. hayat memat meselesi falan filan bayağı bir yalvardım. insaflı çıktı verdi istediklerimi. beni tanıyor kız, gördü bi kere. arkadaşa verdim bunları, dedim ki oğlum, hayatımda ilk defa aşkı tatmışım, benim için yapacaksın bunu tamam mı o da sağolsun tamam kardeşim lafı mı olur sana can feda dedi. çok hakiki adamdı be, tribünde çok boş adam vardır da böyle delikanlılarını da bulabilme ihtimaliniz vardır işte hakiki kardeşleri.. ben ordaki taşlardan birine oturdum, onun gidişini seyrediyorum. ulan ya bu da olmazsa, bir meraklı bekleyiş sardı beni. arkadaş cafeye girdi ve beklemeye başladım..
    ···
  12. 37.
    0
    @31 tabı mac lan ne kızı züt herif sokayım trıbunculugune emı
    ···