1. 51.
    0
    anlatmaya devam ediyorum
    ···
  2. 52.
    0
    heyecanlandım, mesajı açtım. "askim seni cok cok ozlodim nolur cabuk gel ne zaman gliyisin istambul?" yazıyordu. bir yandan heyecan, diğer yandan sebepsiz bir gülümseme ve mutluluk. diğer yandan ise endişe. beni hemen tanıyamazdı? gerçekten tanımış mıydı? yoksa herkese attığı mesajı bana da mı atıyordu? cevabını asla bilemeyeciğim için kendimi iyiye alıştırıp ona göre cevap yazıyordum. "ben de seni çok özledim. yakında tekrar geleceğim." yazdım. cidden sırf onun için tekrar gider miydim? gidecek miydim? bilmiyordum. ama en azından kopmamak için böyle yazma gereği duymuştum... çok geçmeden yine cevap geldi. "tamam, seni cok cok ozlodim cnim cabuk gel" yaziyordu. "geleceğim, bekle" yazdım. ardından ":-)" şeklinde mesaj geldi. ve 1 dakika sonrasında ise gelen mesaj "ben kotu" dü. onun için durduk yerde endişeleniyordum. "ne oldu?" yazdım, cevap geldi. "sen yanimda yoksun ben kotu" yazıyordu. kendimi yavaş yavaş buna inandırıyordum. tekrar "geleceğim." yazdım, gönderdim... cevap geldi. bu sefer rusçaydı. tek kelimeydi. çeviriye yazdım, sonuç alamadım. anlamadım. ne demek istemişti acaba. "ne?" yazdım. 1 dakika sonra o aradı...
    ···
  3. 53.
    0
    açtım, alo dedim. duraksadı, biraz bekledi ve "bu tamam." dedi. rusça tamam yazmıştı. durdum, "tamam" dedim. biraz bekledi tekrar "tamam" dedi. 2. kez tamam derken suratında nası bi ifade vardı adım gibi emindim. aynı ses tonuyla "tamam" kelimesini defalarca yatakta da söylemişti çünkü.. yüzünde yine o gülümseme vardı, ses tonundan anladım, emindim. tekrar "tamam, görüşürüz" dedim. yine "tamam" dedi. kapattım. o gece yattım yine onu düşündüm. saate baktım, gece 1'e geliyordu. kafama sokmak istemediğim düşünceler zorla da olsa saati gördükçe kafama giriyordu. o, oraya gezmeye gitmemişti. para kazanmaya gitmişti. belki kendisi için, belki ailesi için ama o işi severek yapmıyordu. yaşı çok küçüktü. bu iş ona göre değildi, adaletsizlikti. saate tekrar baktım. "bu saatte napıyordur?" sorusunu ne kadar zor olsada kendime sordum. cevap belliydi... o oraya para kazanmak için gitti. şu an evinde, yatağında yatmadığına emindim.. belki klüpte kendisinyle anlaşacak birilerini bekliyordu, belki de başka birinin koynundaydı...
    ···
  4. 54.
    0
    günler geçiyordu, resmen bunalımda gibiydim. buraya alışamamıştım. ne kadar kendimi inandıramasam da, evet onu özlüyordum. belki haz, zevk için, cinsel açıdan. belki de... o tarafını kendime hiç itiraf edemiyordum. kendime yakıştıramıyordum. bi kaç gün daha sonra yavaş yavaş normale dönmeye başlamıştım. o günden sonra hiç mesaj atmamıştım.. normal hayatıma yavaş yavaş alışıyordum. fakat hayatım onla tanışmadan önceki gibi değildi. tabi ki aklımın bir köşesinde hep duruyordu...

    günler geçti, bir akşam 11 gibi otururken mesaj geldi. o aklımın ucundan bile geçmemişti, açtım mesaj ondan gelmişti. okudum, "meraba canim ne yapiyosin nasilsin?" yazıyordu. önce düşündüm, nerden aklına geldim? ne oldu ki şimdi? dedim. sonra geciktirmek istemedim. "iyiyim canim, sen napiyorsun" yazdim. cevap geldi. "disko otiriyorum, seni cok ozlodim." yaziyordu. "disko oturuyorum" kısmına üzülsem mi yoksa "seni cok ozlodim" kısmı için sevinsem mi bilemiyordum. "gelecegim yakinda" yazdim ve gonderdim. gitme gibi bi planım yoktu. niye öyle dediğimi bilmiyordum. artık kendimi yavaş yavaş gerçeğe alıştırıyordum çünkü. nasıl olsa hatırlamıyor öylesine atıyor diye düşünüyordum o yüzden pek önemsemiyordum... keşke hep öyle kalsaydım...
    ···
  5. 55.
    0
    ara için özür dilerim, anlatmaya devam...
    ···
  6. 56.
    0
    döneli yaklaşık 1 ay olmuştu. artık tamamen olmasa da eski hayatıma yeniden alışmıştım. en azından ilk günler ki kadar kötü değildim. arada yine aklıma geliyordu. günlerden bir gün, istanbuldaki abimiz aradı. bizi yine istanbula çağırıyordu. o lanet heyecana yine kapılmıştım. keşke bu fikir ortaya hiç atılmasaydı. gitmeyim diyordum, fakat o aklıma geliyordu. kuzenim ve diğer arkadaş da gitmekten yanaydılar. durum böyle olunca, gitmeye karar vermiştik... kararı aldığımızda herkesle birlikte kendiminde kendime sorduğu bir soru vardı.. "yine onla mı birlikte olacaktım?". öncelikle onu unutmuş gibi farzettim, önceden hiç yapmamış gibi... o yaşta birisini bulmak tamamen şans işiydi. o gece diskoda sadece o yaşta o vardı. eğer onu almazsam, 20-25 yaşlarında gelirse, soğuk davranırsa, hiç konuşmazsa, gülmezse, etmezse... nasıl hissederdim kendimi? bunları düşündükçe yine beni heyecan, isteksizlik ve endişe kaplıyordu... "o" yine en iyi fikirdi...
    ···
  7. 57.
    0
    acaba beni hatırlar mıydı? gelir miydi? cidden özlüyor muydu? hadi onu geçtim cidden hatırlıyor muydu? cuma günü yola çıkacaktık. salı günüydü, akşam mesaj attım. "napiyorsun" dedim.. cevap geldi. "iyiym sen napiyorsun canim" yazmişti. "ben 3 gün sonra geliyorum benle gelir misin?" yazdım. cevapta "sen neredesin" yaziyordu. "ben istanbulda değilim, 3 gün sonra geliyorum" yazdım. "gelince beni ara canim seni bekliyorum." yazmişti. bir kere o bu kadar türkçe bilmiyordu. mesajları başkasının yazdığı ve okduğu belliydi. ne kadar güvenmesem de o yazıyor gibi düşünüyordum. "cumartesi gecesi beni bekle tamam." yazdim gönderdim... önceki gidişimizde onun arkadaşıyla birlikte olan benim arkadaşım da, yine aynı kızla, onun arkadaşıyla konuşmuş ve bizim gibi onlar da anlaşmıştı...

    dediğim gibi, keşke bu fikir ortaya atılmasaydı. bu mesajlaşmalardan sonra, yine heyecanlanmaya başlamıştım. içimde kendime bile farkettirmemeye çalıştığım gizli bir sevinç, kıpırtı oluşmuştu...
    ···