1. 1.
    +4 -18
    milliyetçilik ırkçılığı getirir, unutmayın.
    ama atatürk milliyetçiliği öyle diiiiilllllll diyeni de gibeyim. hiçbir farkı yok atatürk milliyetçiliğinin. o da grup narsizmi.

    yaşadığım yerden dolayı çevremde çok türkçü var. anlatıyorum anlatıyorum anlamıyorlar. neden? çünkü ırkçı ve yobazlar. siz siz olun kendinizi geliştirin. yoksa sonunda grup narsizmi içinde debelenen solucanlar olursunuz.

    şunu da unutmayın; hitler de yaptığının ırkçılık olmadığını savunurdu.
    ···
  2. 2.
    0
    @5 faşizm ve ırkçılık kavram değil terimdir ona bakarsan.
    hitler hem faşistti, hem de ırkçıydı. sana faşist değildi yahut ırkçı değildi mdiyen mi oldu amk? konumuz faşizm mi amk?

    gibeyim ben bu memleketteki zihniyetleri. alın amk @5e bakın. idrak 0
    ···
  3. 3.
    0
    @9 mal mısın amk @5 gibi.
    ···
  4. 4.
    0
    @6 benim ülkem diye bir şeye inanmıyorum. teoride de yok pratikte de. bu açıdan bakınca her şey anldıbını yitiriyor
    ···
  5. 5.
    0
    @7-8-10 size cevap bile vermeye değmez
    ···
  6. 6.
    0
    harbiden lan. sadece hak edene cevap verecem. adam akıllı sorgulayabilen ile tartışırım bu konuyu. ona göre yazın.
    ···
  7. 7.
    0
    @20 gibeyim komünizmi. hiçbir -izm umrumda değil.
    senin anında etiketleme isteğini de anlıyorum ve emin ol acıyorum sana.
    ···
  8. 8.
    -1
    @25 faşizm bir terimdir.
    tüm izmlerin amk
    ırkıçılığın kelime anldıbına sokturtma şimdi. pozitif bilimci kafanın kabamaddeci mahluklarının anlayışıdır yaptığın.

    çok okuman lazım demiycem sana. okumakla olmaz.
    düşünmeyi öğren de demiycem sana. düşünmekle de olmaz.
    sadece sez. işte o zaman insan olursun.
    ···
  9. 9.
    0
    @26 ne siyaseti amk
    ···
  10. 10.
    0
    beyler önemli;

    bu saatten sonra düzlem algısına varamamıişlar muhatap olmasın benimle.
    hangi yoldan ulaştığı önemli değil; ister felsefeyle ulaşır, ister sanatla, ister bilimle, ister tasavvufla... fark yapmaz.

    bir hiç olarak çıkın karşıma. ben gibi.
    ···
  11. 11.
    0
    @31 sistemin yetiştirdiği, sisteme eklemlenmiş bir şeysin işte. itirafın hoşuma gitti. bir balığın suyun ne olduğunu bilmemesi gibi bilmiyorsun.
    ben başka boyuta geçiyorum izninle. düzleme beklerim seni.

    sana bir dost tavsiyesi avukat arkadaş:
    edinilmiş bilgileri unut. her şeyi unut. kendini de. her şeyi bir paranteze al ve parantezin dışından bak.

    önemli öneri;
    biraz sanat ile ilgilen. hiyerarşik algıyı kırmaya bire bir.
    ···
  12. 12.
    0
    avukatmış ahhaah. ee doktor, mühendis falan yok mu?
    kendinizi tanımladığınız etiketleri gibeyim.
    ···
  13. 13.
    0
    @36 senin sistem dediğin ile benim sistem dediğim şey aynı değil. kapitalizm, sistem, canavar... adını ne koyarsan koy. sanıyor musun bir makina var adı kapitalizm ve başında birkaç kişi var yönetiyor?

    tamamen oldurulmuş büyük öteki ile hiper-yabancılaşmış öz uçurumuna neden olan şeyden bahsediyorum;
    sistemden, kapitalizmden, canavardan.
    yani bizim ilişki biçimlerimizden. bu ilişki ben ve öteki ile değil; ben ve ben arasında da böyledir. bu bizim kendimize yaklaşım biçimimizdir.
    örnek olarak avukat arkadşımızın kendine yaklaşım biçimine bakabiliriz;
    neymiş avukatmış. ee? ne oldu şimdi? her dediği doğru mu yani? mevcut gerçekliğin içinde oldurulmuş olarak varlığını hiçe saymış biri demek bu aslında. taslağına yabancılaşmış.

    o yüzden; sermayeden bahsetmiyorum, sistemden bahsediyorum.
    ···
  14. 14.
    0
    @38 sen sadece bana saldırıyorsun, tartışmıyorsun. bilgimi ölçmeye kalkıyorsun. ben bilgiyi öğrenmem, edinirim. ikisi arasındaki farkı kavradığında (anladığından demiyorum, kavradığında diyorum) dediklerimi anlayacaksın. kavramların hepsi kirlenmiştir günümüzde. kavramları dil çerçevesinde değerlendiremeyiz. kavram öğrenilmez, kavranır. bunu kavramak için akıldan fazlası gerekir. öğretilenlere güvenemezsin. kendin edinmelisin.
    sen, sana öğretilmiş kavramlarla konuşuyorsun, ben ise kavramsal konuşuyorum. anlaşmamız mümkün değil. beni anlaman için sanatsal bir bakış açısına sahip olman gerekir. çünkü sezgisellik sanattadır.

    ne dersem diyeyim anlayamayacaksın. bu senin suçun değil, içine doğduğun toplumsal gerçekliğin suçu.
    ···
  15. 15.
    0
    @42 şöyle bir varsayımla hareket ediyorsun;
    hımm, bu kesin marxist.

    etiketleme, ben hiçbir etiket üzerine alan biri değilim.
    ayrıca aklında olsun; marx bir maldır.
    ···
  16. 16.
    0
    @43 beni işimle mi etiketlemek istiyorsun şimdi de?
    ne nemi var işimin?
    ···
  17. 17.
    0
    @47 hayır. üst-alt yok. düzlem var. bireyci narsist tepki verme şimdi. ben aynı yerdeyim, aynı yerde olduğumun farkındayım. hepsi bu.
    ···
  18. 18.
    0
    @49 şunu rahatlıkla söyleyebilirim;
    sistemin dışı diye bir yer yok.

    bu hiçliği yokluk olarak algılama. bu hiçlik. nietzschenin bahsettiği pesimistik hiç değil. existentia-essentia ikilemi hiçliği.

    insan anlaşılmak, kendini ifade etmek ister bu doğrultuda elbet birileri ile etkileşime girer. sonuçta, insan kendini kurarken bunda öteki ve büyük ötekinin de rolü vardır. bencil bir varoluş mümkün değildir. o da sistem hiyerarşisindedir. ayn rand sahtekarlığı gibi düşün.

    ortak çıkarlar uğrunda bir araya gelmiş insanlar millet değildir. topluluktur. millet olmak değiştirilemez etiketlere sahip olmayı gerektirir basitçe anlatmak gerekirse. her millet, kendi çıkarlarını diğer milletlerden üstte tutar. bu başlı başına düzleme aykırıdır. bu yüzden bir noktadan sonra diğer milletlerden üstünlük arzusuna neden olur.

    iktidar ilişkisi aslında konunun özü. ve bu iktidarı var etmek ne yazık ki insanın kendine karşı da kurduğu bir yanılsama. bu yüzden devletler var, bu yüzden mevkiler var. bu yüzden iktidarlar var.
    ···
  19. 19.
    0
    @55 ben adamın avukat olmasını etiket edinmesine dedim. avukat olmasına değil. avukatlığını bu şekilde kullanmak olarak düşün
    ···
  20. 20.
    0
    @56 insanlar devlete, (sorunun kaynağında)yabancılaştıkları için ihtiyaç duyuyorlar.

    güçlü olan güçsüz olan mevzusuna gelince:
    evrim teorisi güçlü olan hayatta kalır değildir. evrim teorisi: en iyi adapte olan hayatta kalırdır. asıl güç adapte olabilmektir. nietzsche delisinin güç istenci ile ilgisi yok. güçlü olan hayatta kalır söylemi çarkların bize dayatmasıdır. hiç düşündün mü neden oradaki insanlar o şekilde davranıyor? devletin düzeniymiş falan filan. geçelim bu söylemleri. neyin devleti? neyin düzeni? bir yerde tek eşlilik varken bir yerde çok eşlilik düzendir. bir yerde bebeklere tokat atmak insanlık dışıyken bir yerde bebekleri diri diri gömmek kanundur. hangi gerçeklikte yaşıyorsun? doğudaki insanlara kendi gerçekliğini dayatıyorsun hepsi bu. onların gerçekliğinde ise düzen o şekilde belki de?
    demek ki neymiş? devletin düzeni düzen değilmiş. sadece mevcut gerçeklik içinde kendine yarattığı parçada var olan bir iktidar imkansızlığıymış. belki de senin yaptığın başka yerde düzensizliktir. peki doğal olan hangisi?
    doğal olanı bulmak için ne yapmalıyız? doğal olandan kopuşa bakmalıyız. ne zaman doğadan koptuk? mülkiyet ile. o halde önce kendi kendimizin mülkü gibi davranmaktan vazgeçmeliyiz.

    topluluk dediğin şey milletle bir tutamazsın, topluluk bir insan kümesidir... =zaten bir tutmadım.
    topluluğa anlam kazandıran en büyük kavramda millettir veya dinlerdir... = aşkınsallaştırarak hiyerarşi var ediyorsun. hiyerarşi var ederek iktidarı var ediyorsun. oysa hiyerarşi yok. kendince değerler üretir insanlar. ve ayrıcalık kazanmaya çalışır. yanlış.
    dünyadaki tüm türklere topluluk diyemeyiz veya tüm hristiyanlara topluluk diyemeyiz... ortak bir düşünce etrafında hareket eden ve yıllarca dili, kültürü vs. aynı olan insanlara topluluk demek olayı çok basite indirmektir. = olayı basite indirgiyorum. çünkü dil bizim dünya sınırımızdır. dilin ötesine geçebilmeliyiz. dil sadece konuştuğumuz, yazdığımız, iletişim kurmaya yarayan şey değildir. aynı zamanda düşünce yapımızı, davranış tarzımızı vs. şekillendiren bir sınırdır. bunun ötesine geçmek gerek insan olabilmek için. çünkü insan dilin ötesinde bir varlıktır. şu noktadan itibaren kültür yalnızca referans alınabilir bir deneyim topluluğu oldukça kabul edilebilir. aksi halde özgürlüğü hapseden bir muhafazakar eğilim olarak kalır. kültürler etkileşime girerek evrenselleşebilir yahut gelişebilir ve paralellik edinilebilir. kültür sınırımız olmamlı, bir done olmalı.

    en iyiye getirmek demişsin. en nedir açıklayamazsın. en varsa sınır vardır. benim görüşümde gelişim sonsuza dek açıktır. seninkinde ene gelir ve biter. ve eğer biri ene gelmişse, ayrıcalığını kaybetmemek için diğerlerinin ene gelimini engeller. savaş, savaş, savaş... en yok sevgili incici arkadaşım. çünkü ilerlemek diye bir şey yok.
    batıcıl anlamda ilerleme doğrusaldır. oysa gelişim her yöne olabilir. ilerleme düşüncesi faşizandır, hıza bağlıdır. fütürist anlayış. bilirsin, fütürist manifestoyu yazan marinetti, faşist manifestoyu da yazmıştır. fütürist anlayış, faşist anlayışın temelidir.
    ilerleme yok, gelişim var. doğadaki gibi. evrenin genişlemesini düşün. ilerleme değil.

    öz olmadan önce var oluyoruz zaten. varlığımızda özümüzü kuruyoruz. yalnız artık kurulan özler yabancılaşmıştır. önce doğaya, ardından kendi doğamıza. biz aslında bu değiliz. bunu fark edip reddetmeli ve tekrar yabancılaşma ötesinde özlerimizi kurmalıyız. olduğumuz şey ile asıl olduğumuz şey arasındaki uçurumun bu büyüklüğü geri dönüşün mümkün olmadığını gösteriyor. ama aslında 2 yol var. ilkini denemeliyiz. unutma, varlığımız benliklerimiz değil; insan oluşumuz. benin ötesinde olduğumuz bir insan var. üzerine yabancılaşmamış bir ben kurabiliriz.

    gelişim yükselmek değildir. alt-üst ilişkisi yoktur doğada. bizler de doğadayız, doğanın bir parçasıyız. reddetmemeliyiz. yükseklik tamamen bir yanılsama. doğada yüksek ve ya alçak yok. çünkü alt ve üst yok. bizler hayvan değiliz. ama hümanist düşüncenin bir anlamı yok. insan olmamız bizi diğer canlılardan daha değerli ya da değersiz yapmaz. insanız insanız diyoruz ama kaçımız insanın ne olduğunun farkında? kaçımız ne olduğumuzu biliyoruz? sadece bize dayatılanı öğreniyoruz hepsi bu. insan özgürdür. peki özgürlük nedir? sartre derki: özgür olmaya mahkumsun... işte bunun gibi, bu özgürlük bizi bir içdaralmasına sevk eder. gerçekten dayanılmazdır. bu yüzden kaçarız bundan. insanlığımızdan. bu yüzden şu dönemde insan olmayan bir insanı yaşıyoruz.

    emin ol bana, asıl olduğun şeyi sezdiğinde her şey anldıbını yitiriyor. uydurduğumuz her değer, mevki, en...
    Tümünü Göster
    ···