1. 1.
    +5
    bölüm 11

    toplantıdan sonra zümreler kendi aralarında toplantı yapacaktı. türkçe zümresi olarak toplandık. üç kişiydik. üçümüz de bu dershanede yeniydik. aramızda en tecrübeli olan zümre başkanımız yapılmıştı doğal olarak. zaten ben öğretmenler arasında en körpeydim.

    zümre başkanımız arkadaşlar aramızda çok yaş farkı yok öyle ben başkanım falan diye artistlik yapacak değilim zümre olarak birbirimize destek çıkalım iş bölümünü iyi yapalım vs vs dedi. kafa bir elemandı. sevdim.

    ama dedi tabi benim dershane tecrübem daha çok olduğundan size dershaneciliği öğreteceğim. daha doğrusu bildiklerimi paylaşacağım dedi. bana dönerek

    özellikle sana efsane daha yenisin dedi.
    biraz daha konuştuk sonra dağıldık eve giderken zümre başkanımla yürüyorduk. öğrencilere ilk yılın olduğunu söyleme dedi. neden? dedim. bu hoca çömez diye üstüne gelirler tepene çıkmaya çalışırlar dedi. tamam dedim.

    zaten yeni gibi durmuyordum büyük gösteriyordum. hatta sonradan gelen çoğu öğretmen daha önce nerde çalıştınız falan diye soruyordu, ilk yılım olduğuna inanmıyorlardı. ama başkanın dedikleri mantıklıydı. aklıma ortaokulda ağlattığımız türkçe öğretmenimiz ve felsefe hocamın inşallah öğretmen olursun öğrencilerin de senin gibi olur demesi geldi.

    lan yoksa züte mi geliyorum?
    ···
  2. 2.
    +3
    bölüm 6

    ben öyle düşünmemiştim

    türkçe okuyanlar bilir baş belası bir osmanlıca dersimiz var. ben de bu dersten geçemedim. son sene bütünlemeye kaldım. kafamdaki plan şuydu: lan önümüzdeki yıl burada kalırım hem kpss çalışırım hem de sınavı geçer okulu bitiririm diyordum.

    beklenmedik bir şey oldu. asistanla hoca kavga etmiş. asistan bütünlemede kopyaya izin verdi. sınavlardan hep 10 15 alan bendeniz 95 ile geçtim. geçtim geçmesine de sevinemedim.
    hay dıbına koyim dedim. bütün planlar alt üst oldu memlekete dönüyoruz.

    üniversite boyunca hiç aramayan akrabalarım, halimi hatrımı hiç sormamış komşular türedi etrafımda.
    okulu bitirip geldiğim andan itibaren ekstra bir saygı görmeye başladım insanlardan. kırk yıllık komşumuz, çocukluğumdan beri alışveriş yaptığım bakkal hocam diye hitap ediyordu. hoşgeldin hocam dediğinde dönüp arkama bakıyordum kim geldi diye. hala alışamamıştım.

    bu hocam lafı insanın üzerine tuhaf bir yük, bir sorumluluk yüklüyordu. ister istemez eski manyaklıklarımı bırakmış olgun ve ağırbaşlı bir insan oluvermiştim. beni gibine takmayan insanlar siyasi, sosyal alanlarda fikirlerimi sormaya başlamışlardı. birden etrafta saygı gören ve fikirlerine önem verilen biri olup çıkmıştım.

    "be dıbına koduklarım ben hep böyle düşünüyordum bunları hep biliyordum niye daha önce benimle konuşmuyordunuz ebesini gibtiklerim" diye içimden geçirdikten sonra "toplumumuzun yapısına baktığımızda... ", "nurettin bey şimdi bu konuya farklı açıdan bakmak gerekirse... " diye başlayan entel cümlelerimle insanları etkim altına alıyordum.

    mahalledeki kadınlar kızlarını bana yamamaya çalışıyorlar, akrabalarım haftada bir mutlaka arıyorlardı. üniversite ikinci sınıftayken hala sınavı kazanıp kazanmadığımı soran amcam bile benimle daha bir ilgilenir olmuştu.

    bir gün kadınlar bize oturmaya gelmişler. berna abla vardı 3 yaş büyük benden. hep beraber pikniklere gezmelere giderdik. bunları görünce hoşgeldiniz dedim ellerini öptüm. hoşgeldin berna abla dedim. annesi:
    --aa ne ablası canım kaç yaş var ki aranızda? dedi. o zaman durumun ciddiyetini anladım.

    iyi güzel de çalışmam lazımdı. atanmak için uğraşmadığıma göre hedef özel sektördü. ilçedeki iki dershaneden iyi ve güçlü olan, benim de mezunu olduğum, dershaneye gidip iş başvurusu yaptım. hocaların çoğu tanıdıktı. benim eski öğretmenlerimdi hepsi. (bana konservatuar yazdırmayan rehberlikçi dahil )

    "lannn ogluummm zibidilik yapmayın arkadaaa" diye uyaran öğretmenlerim şimdi bana hocam şuna bir bakar mısınız? diye hitap ediyordu.

    "ye işte yarrraaaaaaam" cümleleri dönen öğrenci evlerinden sonra böyle bir ortamın içine düşmek dehşet verici bir duyguydu.

    öğretmen sadece okulda öğretmen değildir. tüm hayatı boyunca örnek olmak zorundadır. eğer öğretmenseniz sokakta okulda kafede her yerde öğretmen gibi davranmalısınız. ( yatakta rahatım) günlük hayatta en ufak bir yanlışınız- hele de küçük yerde yaşıyorsanız -anında göze batar.

    rahatsız lan bu denen ben gitmiş yerine hocam diye örnek alınan ben gelmişti.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 3.
    +3
    bir öğretmenin iç çamaşırı okudum amk
    ···
  4. 4.
    +2
    öğretmenlerin hayatını gibeyim

    not: buradan matematik hocam ufuk huur cocuğuna selam olsun kafama kitapla vura vura çük kadar bir boynum var
    ···
  5. 5.
    +2
    bölüm 7

    iş hayatına giriş

    dediğim gibi dershaneye iş başvurusunda bulundum. dershane sahibi olan eski hocam yarın sıfatlara hazırlan gel anlat bir dinleyelim dedi.

    birkaç saniyelik duraklamanın ardından tamam hocam yarın görüşürüz diyerek çıktım. duraklamanın sebebi neydi?

    o an fark ettim işte üniversitede ne boş bir eğitim aldığımızı. sıfatları unutmuştum! evet yanlış duymadınız türkçe öğretmeni olmuş ben sıfatları unutmuştum. tabi getirsen soru çözerdim ama say sıfat çeşitlerini anlat desen anlatacak durumda değildim.

    osmanlıca öğrendim, şu an kullanılmayan gibimsonik yapay dilleri öğrendim. dil bilgisi konularını bir ve ikinci sınıfta gördük o zaman da vize finalde test olup zart diye geçiverdik. zaten öss den yeni çıkmışız amk koyar mı bize.

    eve giderken yüzüm kızardı. dıbına koyim türkçe öğretmeni olacaksın sıfatları nasıl unutursun? hem utanıyor hem üniversitedeki eğitim sistemine küfrediyordum.

    lan dedim ya adam hadi şimdi anlat deseydi. ne yapacaktım dıbını gibeyim ne yapacaktım? mal gibi kalıp rezil olacaktım

    hemen eve gittim. internetin başına geçtim. sıfatları açtım internetten çalışmaya başladım ve notlar aldım. kendi kendime anlatıyor, ezberlemeye çalışıyordum. utanç, heyecan,öfke bünyede ne ararsan vardı lan.

    dershane demek kölelik demekti. dershanelerde çalışan arkadaşlarımdan biliyorum. para verilmez çoğunda. ilk yıl stajını kaldırır sigortanı yatırırız derler onunla yetinirsin.

    çünkü sen yetinmezsen arkanda sırada bekleyenlerden biri elbet yetinir. yetinmek zorundasın,ses çıkarmamak zorundasın. çoğu huur evladı patronlar sigortayı yatırmaz stajı kaldırmaz seni oyalar. veya stajın kalkınca seni gibtir eder yeni bir çömez alır.

    çömez demek daha az para vermek demektir.

    çalışın ulan kölelerrrr çalışın dıbına koduklarımm...
    ···
  6. 6.
    +2
    bölüm 20

    ilk yılın sonunda sevilen ve iyi anlatan bir öğretmen olarak damgamı vurmuştum. ayrıca adım kayıt makinesine çıktı. en kötü en başarısız öğrencinin velisini bile önümüzdeki yıl için kayıt ettirmeye ikna ediyordum. bu da tabi yeni sözleşmede bana koz olarak geri döndü 1.700 maaşla ikinci yıl için anlaşmamı yaptım.

    ama kötü olan kaydını alırım diye bütün kötü sınıfların sınıf öğretmenliğini ben yapıyordum. herkes sınıfının sınav durumuna bakmak için sınav sonuçlarını alırken ben hiç zorlanmadan son sayfayı sadece alıp son yirmi kişiye bakıyordum :D


    istediğim kıvamı tutturmuştum. tatlı-sert işte bu olması gerekendi. suratım asıldığı zaman sınıftan çıt çıkmaz ama gülmeye başladığımız zaman karnımız ağrıyana kadar gülerdik.

    bu meslek de gülmek de ağlamak da ekip işiydi. ağlamak da gülmek de... (rıza baba mode on )
    ···
  7. 7.
    +2
    bölüm 19

    öğretmenliğimin ilk tatsız olayını yaşadım. 7. sınflarda dersteyim. susturamadığım tek sınıf. tüm öğretmenler şikayetçi. billirsiniz işte bütün yaramazlar bir sınıfa toplanmış. ders anlatıyorum arkamda bağırış gürültü.

    bağırıyorum beş dakika sonra yine aynı. yine bağırıyorum yine aynı...

    bir ara susun demek için arkamı döndüğümde bir öğrencinin hareket çektiğini gördüm. kan beynime sıçradı. döner dönmez elimin tersiyle bir tokat attım çocuğa bütün sınıf buz kesti. çocuk kapandı ağlamaya başladı pişman oldum ama azarlamaya devam ettim sınıfı.

    sonra beni müdüre şikayet etmiş. babası geldi nerde o hoca diye. çıkmıştır falan dediklerini duyuyorum. açtım kapıyı benim buyrun dedim.

    biz buraya para veriyoruz çocuğumuz dayak yesin diye mi veriyoruz falan diye konuşmaya başladı. müdür de asabi bizim. bir saniye arkadaşım dedi.

    sınıfın kamera kaydını açtı olayı izletti.

    adam çocuğunun yaptıklarını görünce hiçbir şey demeden çocuğunu da aldı gitti.
    çocuk iki hafta ne bana baktı ne ses çıkardı. küstü tabi. sonra geldi. hocam sizden çok özür dilerim dedi. kantine zütürdüm muhabbet ettik bir şeyler ısmarladım. hocam arkadaşlarla iddiaya girdik yapmazsam bana muallak diyeceklerdi ben ders dinlemek istiyorum ama arkadaşlar bırakmıyor dedi.
    çocuğu başka sınıfa aldırdım. sınavda kopya verip sınıf atlamasını sağladım. yüzümü kara çıkarma dedim iyi çalış sana kopya verdiğim belli olmasın.

    tamam hocam dedi ve sözünü tuttu en üst sınıfa kadar çıktı.

    şu an anadolu öğretmen lisesinde öğrenci. çilli bom burayı okuyorsan sana selam olsun aslan =)
    ···
  8. 8.
    +2
    bölüm 16

    artık işi öğrenmeye başlayınca derse daha bir güvenli giriyorum. zütüm o biçim kalkmış. öğrenciler soru sormasınlar diye dua etmiyorum.

    tam tersine soru sorduklarında bunu ben yapamazsam kimse yapamaz ulan diye rest çekiyorum. artistlik diz boyu amk.
    artık 40 dakika ders anlatmıyorum. arada gırgır şamata gülmekten yarıla yarıla ders işliyoruz.
    öğretmen adayı panpalarımı uyarayım. nerde olursa olsun en başta sert davranın daha sonra zamanla sınıfın ortdıbına göre tavır takınırsınız.

    ben öyle yaptığımdan haydi derse dönelim dediğimde rahat bir şekilde konsantre olabiliyoruz. dersi kaynatmak istediğimizde de hep beraber uçabiliyoruz.
    ···
  9. 9.
    +2
    bölüm 15

    aradan aylar geçiyor. artık öğrencilere alışmışım öğrenciler de bana alışmış. bu arada anket yapılıyor en sevdiğiniz hoca diye. sebebi de şu: hangi sınıf hangi hocayı çok severse o sınıfın öğretmeni yapılacak.

    dershanede sınıf öğretmeninin görevi o sınıftaki çocukların kaydını almaktır. tabi yanında rehberlik falan da var.

    bana bir altıncı sınıf iki de yedinci sınıf verilmiş. bilmeyenler bir gib anlamaz ama bunun manası derindir. başkan beni kenara çekiyor sigara odasında.
    -efsane sana 6-7 verilmiş ?
    - evet başkan.
    -yani patron sana kayıt konusunda güveniyor ara sınıfları vermiş.
    -nasıl yani?.
    -oğlum zütünü başını sağlam tut öğrenciler seni seviyor zaten de daha çok sevdir. hepsinin kaydını al. ders falan yalan ne kadar çok kayıt alırsan o kadar güçlü olursun.
    -anladım.
    - esnaflık yaptın mı hiç ?
    -yaptım
    -heh işte aynı mantıkla çalış.

    yine içimdeki mahmut hoca kabarıyor. ama o geçen süre zarfında anlıyorum ki bu öğrenciler buraya gelmezse biz para kazanamayız para kazanamazsak maaş alamayız.

    iyi eğitim, çok ilgi= çok öğrenci ve çok para
    ···
  10. 10.
    +2
    beyler bir gün ifşa oldum lan.

    maalesef ortaokullarda dersteyim. soru çözüyoruz hep beraber. bir soru var çok zor tuzaklı falan. bakalım kim bilecek dedim. uğraşıyorlar düşünüyorlar derken ergenimin biri hocam c dedi niye dedim çok güzel de açıkladı.

    aferin lan sana şukuladım seni dedim. demez olaydım.

    şukuladım dediğim an oooooooooooooo sesleriyle alkışlar başladı. adam incici beyler diyorlar falan. hatta adım bir ara

    efsane reyizzz kaldı. :(

    sözlükte liseliye hasret kalabiliriz =/
    ···
  11. 11.
    +2
    bölüm 13

    koridorda yürüyorum ama yavaş mı hızlı mı bilmiyorum. uğultular var tam duyamıyorum. birkaç kız öğrenci gevşek gevşek iyi dersler hocaaağğğmmm diyor. gülümseyerek başımla teşekkürler dercesine bir hareket yapıyorum.

    sınıfımın kapısındayım. lan acaba benim kalbimin sesini onlar da duyar mı? duyar gibi geliyor. hay ananı gibim kalbim çıkacak sakin ol... derin bir nefes alıp giriyorum içeri. öğrenciler ayağa kalkıyorlar. 7. sınıflara ilk dersim. günaydın iyi dersler faslından sonra oturuyorlar.

    meraklı meraklı bakan bir sürü göz. şimdilik hiçbirinin sesi çıkmıyor. ben türkçe öğretmeniniz efsane diyorum.bu yıl birlikteyiz.

    ardından tahtaya konunun başlığını yazıyorum (acemiliği kesss)

    öğrencilerden biri hocam tanışmayacak mıyız? diyor. yüzüm tahtaya dönük hay amk çocuk haklı diyorum içimden. ama dönüp ay kusura bakmayın heyecandan unuttum diyemiyorum.

    dönüp vaktimiz bol tanışırız. siz önce şunları yazmaya başlayın diyorum. bu sert cevabım sınıf üzerinde aha sıçtık etkisi yaratıyor ve başlıyorlar yazmaya. bazıları haklı olarak ilk gün defter getirmemişler ders olmaz diye. onlar da arkadaşlarından kağıt kalem alıyorlar.

    lan ya soru sorarlarsa? sormasınlar amk ne tak yicem sorarlarsa? hah buldum etütte getirin sorularınızı derim zaman kazanırım.

    nefessiz anlatıyorum panpalar. yazıyorum onlar yazıyor, anlatıyorum onlar dinliyor. 40 dakikanın 40ını da değerlendiriyorum tak var gibi. acemilik işte. 40 dk ders mi anlatılır gib kafalı!
    ···
  12. 12.
    +2
    bölüm 12

    "hızlandırma" kursları başladı. tabi ki ilk dersime gireceğim. panpalar çocukluktan beri sahnelere çıkan, skeç yazan, tiyatrolarda oynayan ben hiç böyle heyecan yapmamıştım amk.
    bir sınıf dolusu ergen. en ufak yanlışın tüm dershanede duyulacak. taşak konusu olacaksın. sınıfın susması dersi dinlemesi lazım vs.

    lan kafamda bin tilki var o gece. dönüyorum uyuyamıyorum. sabah oldu uyandım. çektim resmileri taradım saçları aldım öğretmen çantamı yola koyuldum.

    kafamda binlerce güzel düşünce. ve binlerce korku ve heyecan.

    her attığım adımda heyecan artıyor. dershaneye yaklaştıkça sokaklardaki çocuk sayısı artmakta. dershane kapısından girdim ve bana bakan bir sürü göz.

    yeni hoca mı? ne hocası? yeni mi gelmiş? nerden gelmiş?

    hissediyorum. beni bekliyor ergenlerim. gerginim , beni tanıyan hocalar yaparsın sen oyuncusun zaten falan diyorlar ama aynı şey değil.

    önceki akşam her şeyi kafamda ayarlamışım. 40 dakikanın başında kendimi tanıtırım. sonra şunu yazsak şununla başlasak beş dakikada onlar yazsa falan diye her şey programlı.

    ve zil çaldı beyler. beyaz önlüğümü giydim öğretmenler odasından dışarıya ilk adımımı attım...
    ···
  13. 13.
    +2
    bölüm 9

    çıktık sınıftan patron beni odasına aldı ceketini çıkardı. elini bacağıma koydu bak canım dedi... şaka şaka elinizi gibinizden çekin

    odasına gittik. efsane dedi "seni öğrenciliğinden beri tanıyorum bir sorumluluk aldıysan yapacağına kuşkum yok. bizim şartlarımız şöyle, stajyerliğini kaldırıyoruz sigortanı günü gününe yatırıyoruz ama ilk yılın olduğu için 750 lirayla başlayacaksın on ay maaş alıyorsun yani yıllığın 7 bin kabul edersen yapalım sözleşmeyi " dedi.

    çok mutlu oldum. evet bu ücrete mutlu oldum çünkü biliyordum ki dershanede çalışan diğer arkadaşlarımın ne maaşı ne sigortası vardı doğru düzgün. evim de burada olduğundan 750 lira direk cebime kalıyordu. adaletini gibeyim dünya!

    sözleşmeyi imzalarken patron bana sıkı çalış, bize anlattığın gibi notlardan anlatırsan olmaz kendini geliştir sen yaparsın dedi.

    yeterli gazı ve sözleşmenin örneğini aldıktan sonra hayırlı olsun dedik el sıkıştık. sekreter numaramı falan aldı. haftaya toplantı varmış, onu söylediler. ben evin yolunu tuttum yine.
    ···
  14. 14.
    +2
    bölüm 4:

    okul ortamında

    ilk dönem arkada mal mal oturup öğretmeni izlemek bir süre sonra sıkıntı ve kaşıntı yapmaya başladı. adaşım olan ve birbirimize adaş diye hitap ettiğimiz arkadaşla muhabbete başladık. öğretmen örnekleri yazdıktan sonra yanımıza gelir bizimle muhabbet ederdi.

    bir teneffüste adaş bana olum karının bıyıkları var lan dedi. ben de fark ettim adaş dedim. söyle çok yaklaşmasın amk uzaktan bari biraz daha iyi, dedi. lan zütveren karıya o kadar iltifat ediyorsun dedim yok genç gösteriyorsunuz yok çok iyi anlatıyorsunuz falan diye.
    adaş napalım not verecek bize amk dedi. haklısın dedim ve bıyıklı kadına beraber iltifat etmeye devam ettik. gözlerimizi kaparız vazifemizi yaparız hesabı *

    bir derste yine örnekleri yazdı sınıfın öbür ucundan bize doğru geliyordu.
    -adaş geliyo adaşş!!!
    -dıbına koyim kaçacak yer de yok kışş kışşşştt hoşt ulannn!
    -olum gülünce bıyıkları daha da belli oluyo
    -ahahha lan muallak staj var diye kestin sakalları falan çekemiyon dimi karıyı
    -ahahha adaş senin dıbına koyim güldürme :D

    sıkıldınız mı gençler dedi kadın

    yoo hocam harikasınız =)

    dedik masum kedi gülümsemesiyle...
    ···
  15. 15.
    +2
    bölüm 10

    o bir hafta merak içinde geçti. acaba öğretmenler kimler? acaba hangi sınıflara derse gireceğim? 6 7 ve 8. sınıfların konularına falan bakıyorum. ananı gibiiiiiim ben bilmiyom lan bunları diyorum kendi kendimi yiyorum falan.

    toplantı vakti geldi panpalar. beni tanıyan hocalar diğerleriyle tanıştırdılar beni. daha sonra patron geldi. amacımızın yüksek miktarda kayıt almak olduğundan, öğrencileri kafalamak gerektiğinden falan bahsetti. eğitim ikinci plandaymış önemli olan daha doğrusu öncelikli olan reklammış.

    nasıl zoruma gitti anlatamam. mahmut hoca gibi tüccar değilim ben eğitimciyim! diye kalpten gidecektim.

    ama aradan zaman geçince biz de o ortamda huur olup çıkacaktık tabi. o zaman hala idealist hoca olarak mahmut hoca triplerindeyim.

    bu sistemde mahmut hoca mı kalır lan? adamın zütünden kan alırlar kamil kaaaann

    toplantı bittikten sonra iğrençsiniz muallakler dedim içimden. sonra zümreler aralarında toplanmaya başladılar.
    ···
  16. 16.
    +2
    bölüm 3:

    staj ne la?

    evet direk son sınıfa geliyorum.

    artık yavaş yavaş sorumluluk denen duygu içi kaplamaya başlamış. lan ben üniversiteden sonra ne tak yerim korkusu gelmiş, ders çalışılmaya karar verilmişti

    haftada bir gün de staja gidiliyor. şimdi size staj saçmalığını anlatıyorum.

    üniversite bölgedeki okullarla anlaşır. staj verecek öğretmen başına okula para öder. bu da şu demektir. ne kadar az öğretmen tutarsak o kadar az para veririz. peki bunun sonucunda ne olur?

    on kişilik bir grup halinde aynı sınıfa girer arka sıralara dizilirsin.

    evet manzara bu gençler

    takım elbiseli 22 yaşında adam ve kadınlar hep beraber sınıfa giriyorlar ve en arkaya diziliyorlar.
    birinci dönem sadece öğretmeni izlersin ve not alırsın. sonra o raporları teslim edip vize final notu alırsın. tabi olması gereken bu ama olan şudur:

    bütün dönem arkada oturursun mal gibi teneffüste çocuklarla oynarsın falan. rapor teslim zamanı geldiğinde herkes internetten indirir veya arkadaşından yazar ve teslim edip 90 falan alır.

    ilk dönem gittiğim okul varoş bir mahalledeydi. köyden gelen çocuklar, taşımalı sistem, kaynaştırma öğrencileri falan.
    staj veren öğretmenimiz bıyıkları olan 30 lu yaşlarında kayışı koparmış tuhaf bir "kadın" dı. kayışı koparması çok doğal çünkü 40+ kişi mevcudu olan bir sınıf ve okulun hiçbir imkanı yok. çocukların arasında 6. sınıfa gelmiş okuma yazma bilmeyenler var ve kadın onlara dil bilgisi öğretmeye çalışıyor...

    ilk gittiğimizde müdür bize:

    arkadaşlar öğrenciler size abi falan der sakın ha siz öğretmensiniz. öğretmenim desinler. onları uyarın. isterseniz bir yaramazlık gördüğünüzde dövebilirsiniz. kimse bir şey diyemez size. dedi

    hep beraber peki hocam anladık derken iç sesim senin ben geçmişini ızdırabını dinini imanını gibeyim müdür gibi. başka ne anlarsın dıbına koduğum anca çocukları döv dökülen saçlarını zütüne soktuğumun muallaksi
    diyordu.
    ···
  17. 17.
    +2
    bir olay daha aklıma geldi binler.

    6. sınıflarda etütte test çözüyoruz. a diyen kaç kişi b diyen kaç kişi diye şıkların yanına not alıyorum sonra bakalım kimler bilmiş diye açıklıyorum falan.

    bir gün okuldaki öğretmen geldi. beni görmek istemiş. gittim hoşgeldiniz hocam dedim. hoşbulduk dedi. bir şey merak ediyorum onu sormaya geldim dedi.

    -buyrun hocam sorun

    -hocam siz şıklara değer vererek çözüyormuşsunuz soruları nasıl oluyor o?

    -nasıl yani hocam matematikçi olmasın o?

    -ben de öyle dedim ama türkçe öğretmenimiz dediler.

    -hocam biz nasıl yapalım mümkün değil ki

    -ben de anlamadım

    derken konuştuk en sonunda olayı anlattık. yukarıda bahsettiğim şıkların yanına kaç kişi hangi şıkkı söylüyor diye not almamı öğretmene şıklara değer vererek çözüyor diye anlatmışlar amk ahahaha :D
    ···
  18. 18.
    +2
    yazılanlardan da görmüşsünüzdür. ülkede öğretmen düşmanlığı aldı başını gidiyor. nedense atatürk'e dine öğretmene doktora hakaret ve şiddet birden patladı arkadaşlar. sanki yıllardır bunu bekleyen bir kitle varmış da birden ortaya çıkmış gibi. felaket bir kutuplaşma içersindeyiz.

    öğretmen ülkenin aydın kesimini eğitimini temsil eder. yönetenler, özellikle şimdikiler, düşünen sorgulayan bireylere tahammül edemezler. körüklenen öğretmen düşmanlığının temelinde bu yatıyor bence. son örneği de yanlış hatırlamıyorsam m. ali şahinin "gerekirse vergileri arttırır öğretmenleri yine atarız" sözüdür. şimdi bunu duyan halk ne diyecek? bizden niye çıkarıyonuz maaşları zaten yatıyorlar veya zaten çok para alıyorlar diyecek. bu halk ve öğretmeni birbirine düşman etmek için söylenmiş bilinçli bir sözdür. yeterli kaynağı ayırıp öğretmenlerimizi atarız veya şu kadar kaynak var şu kadar atama yapabiliriz demek yerine neden vergileri yükleriz diyor acaba?

    bir de mesleğin yüz karası tecavüzcü tacizci paragöz öğretmenler var tabi. unutmamak gerekir ki her genelleme yanlıştır. bir kez daha söylüyorum bütün öğretmenler kutsal değildir ama öğretmenlik kutsaldır. hayatımda iyi ve kötü öğretmenlerim oldu. daha önce yazdığım gibi dayak manyağı yapan durduk yere avucumda sopa kıran özel dersten nemalanmaya çalışan öğretmenleri de gördüm çukura düşmüş öğrenciyi çıkaran, hayatı kararmak üzere olan öğrenciyi çok iyi mevkilere getiren, çocuğu niye okula göndermiyorsunuz dediği için meydan dayağı yiyeni de.
    ···
  19. 19.
    +2
    1. bölüm
    kelebek etkisi
    Her şey üniversite sınavına girdikten sonra başladı. O süreci bilirsiniz işte anlattırmayın. Tercih zamanı geldi çattı. ben konservatuara girmek istiyordum ama ailem olsun öğretmenlerim olsun yeteneklerini konservatuara gitmeden de ortaya koyabilirsin. bence elinde sağlam bir mesleğin olsun önce dediler.

    klagib "yapma demiyorum hobi olarak yine yap" olayı işte. burada gençlere bir tavsiye vereyim. eğer cidden kararlı ve yetenekliyseniz sakın giblemeyin gerekirse rest çekip sokakta yatın.

    eğer istanbula gitmiş olsaydım haldun dormen tiyatrosu denemek için beni bekliyor olacaktı. izmir e gidersem de sarp apak'ın tiyatro grubuna girecektim. (tanıdık vasıtasıyla olan şeyler bunlar) ama ne oldu? sözelci olduğumdan türkçe öğretmenliği yazabileceğim en iyi bölümdü o zaman ve yazdım. istanbul ve izmire puan yetmedi gibik bir üniversite olan karaelmasa gittim. peki neden sözelci idim? lan nasıl olsa tiyatro okuyacağım ben ne gerek var amk matematik kasmaya dedim sözele gittim. lise boyunca bütün dersler beşti amk çok kolay lan sözel yapamayan harbi maldır.
    dershanedeki rehberlik öğretmenimin niçin bana türkçe öğretmenliği yazdırdığını konservatuarı tavsiye etmediğini sonradan anladım. amaç reklamdı.

    evet reklam. dershane afişine x üniversitesini kazandırdık yazmak. bütün olay buydu. ve beni giben bu oldu tabi. keşke hırs, kararlılık ve cesaret taşıyan bir insan olsaydım.

    bunlar olmadan hayallerinizin arkasından gidemezsiniz
    ···
  20. 20.
    +2
    he bir de binler ben öğrenciyken hep öğretmenlerin taklidini yapardım. ulan asıl muhabbet öğretmenler odasındaymış. siz hiç öğrencilerin taklidini yapan öğretmen gördünüz mü?

    yarılırsınız gülmekten :D
    ···