/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 76.
    +79
    *
    arabaya doğru yürümeye devam ettik.
    "hayat sevince güzel ayşecik" gibi tüm mahalleyi halaya kaldırasım vardı.
    resmen çılgın atıyordum.
    beynimin içinde arka fonda
    "bim bam bom çatlasın düşmanlar, benim de artık bir sevgilim var" çalıyordu.
    eylül az önceki minik öpücükten de cesaret alarak koluma girdi.
    beynim mutluluktan yanmak üzereydi.
    ne bi yerlerim acıyor, ne de aklıma dert tasa geliyordu o an.
    o an varım yoğum eylül'dü.
    arabaya yaklaştığımızda "tüh amk keşke arabayı daha uzağa parketseydim" dedim o şekilde biraz daha yürüyebilmek adına.
    su almaya giderken hızlı hareket ettiğim için bileğim tekrar çok ağrımaya başlamıştı ama eylül'e çaktırmamaya çalışıyordum.
    yine de koşarak arabanın kapısını açtım
    -buyrun efendim. dedim kendi çapımda sevimli olmaya çalışarak.
    -mersi. diyerek oturdu bu sefer ön koltuğa.
    camdan dışarı hala denize doğru bakıyordu.
    gözlerini denizden ayırmadan.
    -ömer. dedi
    -efendim. dedim
    -iyi ki sen çıktın karşıma, içim çok rahat. dedi
    o laf bana o kadar iyi gelmişti ki bi an, SMS'le birinci olan 02 BBG Hacer gibi hissetmiştim kendimi.
    ilk defa bu kadar keyifli kullanıyordum altımdaki şahin'i.
    eve gitmek hiç istemiyordum ama eylül çok yorgun görünüyordu.
    o yüzden doğru evin yolunu tuttum.
    yollar boştu ama ben yine de hızlı gitmiyor yolu tasarruflu kullanıyor ara ara eylül'e bakıyor kendi kendime aptal aptal gülümsüyordum.
    çok gecmedi ki eylül'ün gözleri kapandı.
    uykusuzluğa dayanamamıştı.
    ve ben onu artık daha rahat izleyebiliyordum.
    bi gözüm onda bi gözüm yoldaydı.
    mahalleye kadar şaşı olmadan geldiğim için şükrettim.
    arabayı yavaşca durağın önüne parkettim.
    ama uyandırmadım bi 5 dk daha doya doya baktım eylül'e.
    ama motoru durdurduğum için arabanın içi soğumaya başmalak üzereydi.
    bu gece zaten fazlasıyla üşümüştü,
    daha fazla üşümesin diye korka korka dürttüm Eylül'ü.
    bir insan gülerek uyanır mıydı hiç amk.
    eylül gülerek uyandı.
    "umarım her sabah böyle uyandırırım seni" diye geçirdim içimden.
    o dünyalar güzeli gözleriyle bana baktı.
    -iyi geceler. dedi
    -iyi geceler. dedim ve arabadan indi.
    bi tak olacağından değil de işte salonun ışığı yanana kadar gözümü kırpmadım.
    2 dk kadar sonra salonun ışığı çok kısa bi süreliğine yandı ve sonra hemen geri kapandı.
    Eylül'ün yatağına girmiş olduğunu bilerek indim arabadan.
    bu saatten sonra hastası mastası olan yoksa kimse taksi çağırmazdı.
    ama ne olur ne olmaz diyerekten biraz daha takıldım durakta.
    saat 5'e geliyordu.
    dediğim gibi arayan soran olmamıştı.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +8 -1
      Fırst şuku
      ···
    2. 2.
      +13 -1
      panpa hergün buraya yazdığın 3 partı yazıp bas allah kuran çarpsın tutmazsa adam değilim bi 100 sayfa çıksa yemin ediyorum ne filmler çekilir buna reyis ağlattın
      ···
    3. 3.
      +11
      kıskandım, ben 40 yılda bir yakaladım reyize ilk şuku verdim dedim o da troll panpaya gitti
      ···
    4. 4.
      +1
      ayraç. boncuk sözlükte 4. takip ettiğim hikaye oldu bu
      ···
    5. 5.
      0
      <<_-=*s:30=-_>> aq sabahtan beri okuyorum iş güç bir gible uğraşamadım burada kaldım gece davam edeyim bari...
      ···
    6. 6.
      +4
      02 BBG Hacer için bir şuku daha geliyor..
      ···
    7. 7.
      0
      ayraçççç
      ···
    8. diğerleri 5
  2. 77.
    +79
    *
    cevabı bilsem de emin olmak için
    -hayırdır necati amca. dedim dikiz aynasından bakıp.
    o an ağlamıyordu ama gözleri kıpkırmızıydı, ağlamıştı.
    yeni farketmiştim.
    -sür sen. dedi
    aklını ilk defa bu kadar başında görmüştüm necati amcanın,
    tavırları ve hareketleri çok netti.
    mezarlığa geldik biraz sonra.
    arabayla girdim içeri necati amca yürümesin diye.
    tarif etti bana gideceğimiz mezarlığı.
    dediği yere gelince durdum.
    indik arabadan.
    önden önden ağır adımlarla yürüdü necati amca.
    bir mezarın başına gelince durduk.
    mezar taşında Azize Hanım'ın adı yazıyordu.
    neredeyse her gün huzur evinden kendi evine yıllar önce ölen karısını görmeye giden necati amca ilk defa benle geliyordu karısının mezarına.
    uzun uzun baktı mezara.
    hiç bi şey demeden durdu öylece mezarın başında.
    sonra fatiha verdik beraber.
    -sevdiğin var mı senin ömer. dedi necati amca bana bakıp.
    -var. dedim zor da olsa.
    -yaşıyor mu. dedi
    bir an eylül'ün ölmüş olduğunu düşündüm,
    düşüncesi bile elimi ayağımı titretmişti lan beyler.
    yaşanan her şeye rağmen ondan nefret edemiyordum.
    çok kötü oldum bir an.
    -yaşıyor. dedim
    -ben yapamıyorum, ama sen yap olur mu, necati amcanın hatrı için yap. dedi
    -neyi. dedim anlamayarak,
    -git ve sarıl ona. hala yanında olduğu için şükret allaha. dedi
    -neler yaşadığımızı bilmiyorsun necati amca, yapamam. dedim
    -seviyor musun hala. dedi
    -çok. dedim
    -yaşıyor mu hala. dedi
    -evet. dedim
    -o zaman git ve sarıl ona. dedi sesini biraz daha yükselterek.
    -ama.. demeye kalmadan.
    -biz de çok ağır şeyler yaşadık, çok kavgalar ettik ve ben onu kaybettiğimde küs idik onla, ona sarılamadan gitti Azize Hanım. dedi
    çok kötü olmuştum.
    -senin hala şansın var be oğlum. dedi
    haklı olduğunu bildiğim için uzatmadım.
    ne yapacağımı henüz bilmiyordum.
    bu konuyu burda kapatıp ayrıldık mezardan.
    ben necati amcayı arabada bırakıp az ilerdeki ablamın mezarına gittim.
    şimdiye kadar olan en kısa ziyaretimi yaptım ablama,
    ona anlatacak çok şeyim olmasına rağmen sadece fatiha verebildim.
    ve ayrıldım mezardan.
    arabaya binip huzurevine sürdüm arabayı.
    necati amcayı bıraktım.
    çok kötü olmuştum necati amcanın dediklerinden sonra.
    hiç bi şey yapamadan dolandım öylece.
    ···
    1. 1.
      +27
      gözyaşlarım firari vay be necati amca sen neymişin.
      ···
    2. 2.
      +14 -1
      Ulan tam boğazımda bir şey durdu gözlerim doldu amk
      ···
    3. 3.
      +12
      Ağlatıyosun ama kardeşim hikayeyi şimdiye kadar misafir olarak okudum ama yapma amk bırakma hikayenin sonunda kızı. giberim yapacağın işi yaw
      ···
    4. 4.
      +1
      sigara kullanmayan adama yaktıracak entry
      ···
    5. diğerleri 2
  3. 78.
    +81 -2
    *
    eylül'e her baktığımda evleneceğim kadını görüyor,
    sürekli evleneceğimiz günün hayalini kuruyordum.
    hayal kurmaktan çılgın bediş'e dönmüştüm amk.
    öyle böyle derken 2. sınıfı da bitirmiştim beyler.
    ama artık kötü kenan tarafından askerlik baskısı başlamıştı.
    sürekli "şu askerliği aradan çıkartsaydın iyiydi" diyip duruyordu.
    artık okuyacağıma da inandıkları için okulu dondurup askere gitmem gerektiğini.
    nişanın, düğünün artık daha fazla gecikmemesi gerektiğini söylediler.
    bu da onların istedikleri gibi olmuştu.
    eylül izmit'de başkasının yanında bi hukuk bürosunda çalışıyordu.
    okulu dondurup askerliğe başvuru yaptım.
    henüz üniversite mezunu olmadığım için uzun dönem yapacaktım.
    başvuru ve teslim süreci biraz sıkıntılı geçmişti.
    2011 Mayıs'ta aldılar beni askere.
    askerden döndüğümde eylül'le evlenmek üzere gittim askere.
    eğitim birliği 15. piyade eğitim tugayı samsun merkez
    usta birliği 58. topçu tugayı ankara polatlı çıkmıştı.
    topçu olarak yapacaktım askerliğimi.
    güzel yerlerdi ama sıkıntılı tipler vardı.
    çok dayak yedim askerde.
    bi çok defa çarşı iznimi yaktılar.
    eylül'ü görmek için kullanacağım hakkım olan izni kullandırtmadılar.
    çok zor bi 15 ay geçirsem de 2012 Ağustos'ta döndüm askerden.
    her şey planlandığı gibi gidiyordu.
    evleneceğimiz artık kesin gibi bi şeydi ama formaliteden de olsa istemeye gidildi eylül.
    babam yanımızda olmadığı için cemil usta yapmıştı yine babalığını.
    almış olduğumuz yüzük ve elimizdeki çiçek ve çikolatalarla gittik eylül'ü istemeye.
    eylül'ün üzerinde o parlament mavisi elbisesi vardı.
    ananemin verdiği boncuk kolyesiyle ne de güzel yakışmıştı.
    benim kolumda ise alzaymır necati'nin eylül'le nişanlanacağımızı duyup önceden vermek istediği nişan hediyesi otomatik longines saat vardı.
    iki maneviyatı çok yüksek güzel hediye vardı o gün ikimizde de.
    o da en az bizim kadar heyecanlı ve mutluydu.
    zor da olsa isteme faslı bitmiş kızı almıştık. yüzükler takıldı.
    ellerini öptük kötü kenan, cemil usta, mine teyze ve annemin.
    çocuklar gibi şendim ulan beyler,
    bu boncuk hiç olmadığı kadar mutluydu o gün.
    yıllardır hayalini kurduğum eylül sözlümdü artık.
    uzun süre "sözlüm" diye sevdim onu.
    ben okula tekrar dönemedim,
    artık kızı da aldığımız için kimse baskı da yapmadı.
    diploma çok içimde kalsa da alamamıştım, kısmet olmamıştı.
    ben bildiğim işi, taksiciliği yapmaya devam ettim.
    yıllardır biriktirmiş olduğumu paranın bi kısmını umut'u özel okula yazdırmak bir kısmını da düğünde harcamak için ayırdım.
    23 Eylül'de yapılacaktı nişanımız.
    gün sayıyorduk adeta. çok mutluyduk lan amk. öyle böyle değildi.
    eylül o geçirdiğimiz zor günlerden sonra 1 gün bile yalan söylemedi bana,
    ya da ne biliyim en azından ben öyle bildim.
    geçen yıllar boyunca bi kaç defa aradı emre.
    hiç birini açmadı eylül.
    benim konuşmama da izin vermedi eylül tadsızlık çıkmasın diye.
    nişanımıza sadece 2 gün kalmıştı ben durakta oturmuş eylül'ün işten gelmesini beklerken.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +13
      dıbına çakim arkadaşım burda bitirme
      ···
      1. 1.
        +2
        tek nokta hikâye devam
        ···
    2. 2.
      +2
      dıbını gibeyiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiim!!!

      yine bişey olacak lan
      ···
    3. 3.
      +1
      Terket burayı
      ···
    4. 4.
      +3
      Ankara- Polatlıdan selam olsun boncuk abi polatlı küçük yer belkide karşılaşmışızdır ki askeriyeye de çok girdim çıktım ah ulan ah
      ···
    5. diğerleri 2
  4. 79.
    +82 -3
    *
    -gidiyorum anne, uzaklara gidiyorum, yeni bir hayat kurmaya gidiyorum. dedim
    annem neye uğradığını şaşırdı.
    -eylül, nişan?. dedi annem
    -hepsi bir yalan uğruna mahvoldular anne. dedim
    -ne diyorsun oğlum, açık konuş. dedi annem
    -merak etme anne, anlarsın yakında her şeyi, senden son ricam sakın eylül'ü uyandırma ve şunu bil ki gitmek zorunda olduğum için gidiyorum ve çok iyi olacağım. dedim
    annem ağlamaya başladı.
    -anne sus, yalvarırım. dedim
    annem susmadı ama için için ağlamadı bu sefer.
    annemi içime çeke çeke öperek eylül'ün odasına geri döndüm.
    altından bir kere öptüm, bir süre seyrettim onu ve
    "hoşçakal sevdiğim" diyerek çıktım bir daha dönmeyeceğim çocukluğumun geçtiği o evden.
    rüstem abi'yle anlaştığımızın aksine istanbul'da çalışacağım araba gelmişti içinde güneş ve merveyle ile birlikte. çalışacağım duraktan bir taksici getirmişti arabayı içindekilerle beraber istanbul'dan.
    2008 model hyundai accent era'ydı araba.
    buna binip içindeki yeni ailemle gidecektim gideceğimiz yere.
    bi kaç gün sonra başlayacaktım beyoğlu'ndaki yeni durağımda işime ama önce emin olana kadar bi kaç gün boyunca ortadan kaybolmam gerekiyordu.
    bu zaman zarfında da güneş ve merve'nin de yanımda olmalarını istedim.
    güneş de bana güvenip yeni bir hayat uğruna bıraktı öğretmenliği.
    her şeyin çok güzel olacağına dair söz vermiştim onlara.
    güvendiler bana.
    arabayı getiren taksici anahtarı bana verdi.
    burdan sonra sadece ben, güneş ve merve devam edecektik yola.
    tam arabaya binecektim ki koşarak bana doğru gelen eylül'ü gördüm.
    o gelen kadar arabaya binip gidebilecek vaktim vardı,
    ama yapamadım lan beyler, gidemedim öylece.
    bekledim eylül'ün gelmesini.
    ağlayan gözlerle geldi yanıma.
    -nereye gittiğini sanıyorsun haaa.? diye bağırdı onu ilk gördüğüm yerde, evinin önünde.
    -gidiyorum eylül, nereye olduğu önemli değil, senden gidiyorum sadece. dedim
    -neden ömer, intikam mı alıyorsun, yıllar öncesinin acısını mı çıkartıyorsun benden. dedi
    güldüm beyler.
    içim yana yana güldüm.
    ona son bi şans daha verdim her şeye rağmen.
    güneşe ve merve'ye vermiş olduğum sözleri yutabilecek kadar cesurdum o an.
    son bir şans daha verdim ona.
    -emre'nın sana verdiği o çanta, o benden aldığın resim var mıydı içinde? dedim
    -bilmiyorum. dedi eylül
    "vardı" dese belki yine affetmeyi seçecektim onu, gidemeyecektim ama "bilmiyorum" diyerek yalan söylemeyi seçmişti eylül.
    -ne kadar değerliymiş meğer geçmişiniz. dedim eylül'e doğru bir adım atıp.
    burun buruna duruyorduk.
    nefesi nefesime değiyordu.
    öpebilsem öpecektim.
    dokunabilsem yakacaktım,
    affedebilsem ölecektim.
    her şeye rağmen onda bırakmayı düşündüğüm o çok değerli kolyeye boncuk kolyesine takıldı gözüm.
    gözlerimin içine baka baka, beni kaybedeceğini bile bile halan yalan söylemiş olmasından dolayı bir çırpıda elimi eylül'ün boynundaki kolyeye attım ve koparıp aldım onu.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +4
      Zor da olsa. Koparmak acıtmadı mı canını?
      ···
    2. 2.
      +24 -5
      Fakirlik demiyonda panpa kılıf uyduruyon
      ···
    3. 3.
      0
      Vay amk
      ···
    4. 4.
      +5
      lan güneş öğretmenliği bırakmış ya daha da dönüşü olmasın artık
      ···
      1. 1.
        +10 -2
        Arkadaşlarım, dostlarımla beraber video editörlüğü yapıyoruz. Klipler çekiyoruz, kısa filmler hazırlıyoruz. Boncuğun da izni olursa, bir gün bu hikayeyi ekranlarda görmek isteyen panpalarıma selam olsun. Şukulayın ki cevabım kesinleşsin, boncuğa pm atayım.
        ···
    5. 5.
      +6
      Ya gibecem mal mısın amk nerden biliyon yalan olduğunu doğum tarihini sordunda Muş mu dedi amk?
      ···
    6. 6.
      +1
      giberim bastım çuguyu nabıyosun sen aq
      ···
    7. 7.
      +3
      kadın neden öğretmenliği bıraktı arkadaş, bir haftadır tanıdığı adama güvenip iş mi bırakılır ?

      kafam çok karıştı arkadaş ya.
      ···
    8. diğerleri 5
  5. 80.
    +79 -1
    boncuk dilovasından 2 ototbüs geliyoruz acil pm at o emre nin anasını gibecezz

    elim ayağım titriyo
    ···
  6. 81.
    +80 -2
    *
    okuduğum satırlar aslında sadece ne kadar da aptal olduğumu gösteriyordu bana.
    çok fazla gelmişti bu okuduklarım.
    o benim için giydiğini düşündüğüm sarı elbiseye bile layik değilmişim meğerse.
    defteri kapatmak istesem de kapatamadım bu sefer.
    ne olursa olsun gururumu ayaklar altına almamak için ondan iyice nefret etmem gerekiyordu.
    belki de sadece bu yüzden okutuyordu bütün bunları bana,
    belki az da olsa o da değer vermişti bana,
    daha fazla acı çekmemem için öldürüyordu beni,
    cevabı henüz bilmiyordum.
    ben okudukça eylül ağladı.
    benim içim yandı ama yine o ağladı.
    belki hala emre'nin arkasından ağlıyordu.
    ilk defa bu kadar giblemedim eylül'ün gözyaşlarını.
    okumaya devam ettim.
    resmen işkence yapıyordu eylül bana.
    ama bile bile razı geldim.
    onu o gün öldürmek, onu aklımdan tamamen çıkarabilmek için yaptım bunu.
    bi kaç sayfa ilerlerdim.
    rastgele bi sayfaya geldim.
    ondan çaldığım küçüklük resmini anlatıyordu eylül.
    "hala baş ucumda o saf çocukluğumuz be emrem.
    her gün ona bakarak uyuyorum ben hala biliyor musun?
    belki bir gün çocuklarımıza göstereceğimiz resme bakarak dalıyorum uykuya.." diyordu.
    gücüm azaldığı için devam edemedim daha fazla.
    çevirdim sayfaları.
    yine o resimle ilgili bi başka bi günden bahsediyordu bu sefer eylül.
    "özür dilerim emrem,
    çocukluğumuza sahip çıkamadım,
    ömer aldı resmi.
    senin kim olduğunu bilmeden aldı.
    benim çocukluğumu yaşamak istediği için aldı,
    onda kaldığım bi gün o resme bakarak uyudum uyandım ben be emrem.
    seni özleyerek ağladım.
    ömer ablasına üzüldüğüm için ağladığımı sansa da içimi yakan sadece sendin emrem..
    ama sana söz veriyorum o resmi geri alacağım,
    çocukluğumuzu geri alacağım" yazıyordu.
    artık eylül'ü tamamen silmiştim. karşımda yaşayan bir ölü vardı.
    hiç ama hiç bir şey ifade etmiyordu o artık benim için.
    daha fazla devam edemeyerek kapadım defteri.
    aptallığımın daha fazla yüzüme vurulmasını kaldıramadım.
    defteri kapattım ve verdim eylül'e. kalktım ayağa.
    bu sefer kaçıp gitmeyecektim.
    ben bu yangınla yaşayamazdım.
    -bunu neden yapıyorsun eylül. dedim sadece.
    -ona ne kadar aşık olduğumu anla diye ömer, bunları neden yaptığımı bil diye. dedi ki
    daha fazla dayanamadım.
    kılına zarar veremeyeceğim, tek bir göz yaşı için canımı verebileceğim eylül'e çok sağlam bir tokat attım kendime hakim olamayarak.
    o tokatı bırak eylül'e emrah'a bile atsam yıkılırdı.
    eylül de yıkıldı.
    düştü koltuğa.
    ama yanağını bile tutmadı.
    yanağı da gözlerinin rengini almıştı anında.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +16
      YAZIKLAR OLSUN NE DESEM BOŞ
      ···
    2. 2.
      +34
      ondan sonra vay efendim kadınlar dövülüyor, çileden çıkarıyorlar arkadaş olacak şey değil
      ···
    3. 3.
      +5
      abladan girdi gib belasını bas tekmeyi
      https://www.youtube.com/watch?v=kNuZZzmOlKM
      ···
    4. 4.
      +1
      Bu nasıl iş lan yakarız bu gezegeni yakarızzz
      ···
    5. 5.
      +1
      düşündüm de final tadında partlar varsa pazarki final nasıl olacak kim bilir. yaz reyiz
      ···
    6. 6.
      +23
      Abi eylül e küfür etmek istemiyorum Hala sana saygımdan yani ama ablanı nasıl karıştırıyor ya nasıl dıbına koyum ya bu kadar görürsün vicdansız karektersiz be abi
      ···
    7. 7.
      +3 -7
      KADINA ŞiDDETE EVET !!!
      ···
      1. 1.
        +26 -2
        coşma amk.
        ···
    8. 8.
      +6
      ne kadını hangi kadın laaaan ete kemiğe bürünmüş ŞEYTANNNNNNNNNN
      ···
    9. 9.
      +1
      o sınava bile onun için mi girdi ? bu kız aklım almıyor amk.
      ···
    10. 10.
      +1
      adamsın boncukkk
      ···
    11. 11.
      +1
      Intikam bunlarin acisi cikmadi mi yani?
      ···
    12. 12.
      +1
      Hay senin emrene siciyim Allah kahretsin ya!
      ···
    13. 13.
      +1
      "Ona ne kadar aşık olduğumu anla diye ömer" dediğinde, senin aşkını gibeyim! deyip bassaydın keşke o okkalı tokadı ömer.
      ···
    14. diğerleri 11
  7. 82.
    +77
    *
    -yok be oğlum, keyfine bak, hem biz de gezmiş oluruz. diyerek arabaya bindi mert.
    rahatlamıştım.
    ben de yerime oturdum.
    hafif arkaya doğru dönerek
    -bu güneş hanım, bu da onun dünyalar güzeli kızı merve. dedim
    -ben de mert, avukatım. dedi her zamanki gibi kasım kasım.
    mert'in kibar hareketleri güneş'i rahatlatmıştı.
    merve zaten kendi şebek dünyasındaydı.
    sürdüm beyoğlu'na doğru.
    beşiktaş tarafından gidip akm'nin oraya çıkmıştım.
    güneş evin yolunu tarif ediyordu bize.
    derken biraz ilerde durmamı söyledi mert.
    -hayırdır abi. dedim
    -buraya kadar gelmişken ben de bi kuzene uğrayayım, burda oturuyor. dedi yol üstündeki eski binaya göstererek.
    -iyi abi, sen bilirsin, dönerken alırım seni. dedim
    -tamamdır. dedi
    -iyi akşamlar size de, tanıştığıma çok memnun oldum. diye arka tarafa selam vererek indi arabadan mert.
    mert harbiden kuzenini görmek için mi, yoksa bi şeyler sezip de bizi yalnız bırakmak için mi yapmıştı bu hareketi harbiden bilmiyordum ama bu da kaderimin bir parçasıydı.
    trt binasının ordan sola yukarı çıkıp şimdiki isparkın oraya geldik.
    ara sokaklardan birine girdik.
    -burası. dedi biraz sonra güneş.
    3. binanın önünde durduk.
    kadın nezaketen de olsa
    -borcumuz ne kadar. dedi.
    arkaya dönüp mervenin yanaklarından bi makas aldım.
    -işte bu kadar. dedim
    güldü güneş.
    -çok teşekkür ederiz. dedi
    -rica ederim, ne yaptım ki. dedim
    -anne ömer amca da bizle gelsin. dedi kız.
    "yoh amk" dedim içimden.
    ama çocuktu neticede.
    anlamazdı.
    sevmişti beni ve ayrılmak istemiyordu işte.
    ama yukarda bekleyen muhtemel baba "sen kimsin amk" dese ona ne cevap verebilecektim.
    -bu seferlik kusura bakmayın ama bu dediğiniz olmaz küçük hanım. dedim annesine de bakıp onay almak istercesine.
    ama annesi aynı fikirde değildi benle.
    -bu sefer o değil ben ısrar ediyorum, bi kahve yapıp bi teşekkür edebilmeyi çok görmezsiniz bize sanırım. dedim
    -ama olmaz ki. dedim harbiden çekinerek.
    -üzülme kızım dedi. güneş üzülmeyen kızının saçlarını okşayıp yalandan.
    resmen kızını koz olarak kullanıyordu.
    ama bunu da art niyetle değil, gülerek yapıyordu.
    -peki. dedim daha fazla uzatmayarak.
    beyoğlu'nda ara sokak, araba koyacak yer bulmak ne mümkün.
    bi kaç tur attıktan sonra eve yakın bi yerde buldum park yeri.
    arabayı park ettim ve indik arabadan.
    yürüyerek çıktık eski binadaki 5. kata.
    kadın zile basmak yerine anahtarla açtı kapıyı.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +3 -2
      ilk şuku lan
      ···
    2. 2.
      +2
      17.ŞUKU
      ···
    3. 3.
      +1
      boncuk gözünü seveyim eylülün emrahın gamzenin falan ne olduğunu anlat birde bi ara düğündeyim diye resim atmıştın onu falan açıkla hadi yardır
      ···
    4. diğerleri 1
  8. 83.
    +76
    *
    gündüzcü arkaşların gelmesine 2 saat kadar vardı ama gözlerimden uyku akıyordu.
    oturduğudum yerde devrildim devrilicem.
    daha fazla dayanamayıp durağın anahtarını bizimkilerin bulacağını bilerek çardaktaki saksının içine koyduktan sonra kalktım gittim eve.
    eve girdiğimde üzerimi değiştirmeye niyetlensem de
    kanepenin üzerine atlamamla uyumam bir oldu.
    uyandığımda saat sabah 10'u gösteriyordu.
    keşke biraz daha uyusaydım diyerek kafamı yeniden yastığa koydum ama uyandıktan sonra bi daha uyuyamama gibi pis bir huyum vardı.
    yatakta azcık keyif yaptıktan sonra kalktım duşa girdim.
    artık hayatımda eylül olduğu için ona güzel görünebilmek adına kendime çeki düzen verecektim.
    o gün en güzel kotumu ve mavi çizgili beyaz gömleğimi giydim.
    yıllardır 3'e vurdurduğum saçlarımı kendi çapımda elimle düzelttim.
    ve yıllar sonra ilk defa "bugün güzel bir gün olacak ömer" diyerek ıslık çalarak çıktım evden.
    arabaya bindim,
    önce ablamın yanına sonra da durağa geçecektim.
    ablamın evine geldim.
    arabadan indim.
    bahçe kapısından geçtim.
    evin kapısını çaldım.
    kapıyı ablam açtı
    -hoşgeldin ömer. dedi
    -da pek hoş bulmadık, enişte hasta hasta kapıları da mı sana açtırıyor dedim. sitemde bulunurcasına söylediklerimi enişte de duysun diye sesimi yükselterek
    -boşuna bağırma enişten yok, işe gitti. dedi ablam
    şaşırmıştım.
    -ne yani seni bu halinle yalnız bırakıp işe gitti öyle mi. diye sordum inanmayarak.
    -ne varmış halimde, üstelik yalnız da değilim. diyordu ki
    -abla bu kapları nereye koyayım. diyen aysel'in sesi geldi içerden.
    ablam "cevabını aldın" der gibi güldü.
    dün geceki mevzudan sonra aysel'in tepkisinden tırstığım ve ablamın yanında bu mevzu açılırsa yerin dibine gireceğim için direk kaçmaya karar verdim.
    -neyse abla ben seni görmeye gelmiştim, duraktan beklerler gideyim. demiştim ki.
    -dün gecedeymişsin artık gece gündüz mü çalıştırıyorlar seni, sinirlendirme beni geç içeri. diyen ablam aysel'in dün geceki mevzuları anlattığının sinyalini veriyordu.
    hem gece çalıştığımı biliyor olması hem de bana azıcık da olsa sinirli davranması aklıma başka ihtimal getirmiyordu.
    elinde kap kacakla salona gelen aysel beni görünce önce şaşırdı sonra çok geçmeden bırak selam vermeyi yüzüme bile bakmayarak tepkisini koydu.
    aysel içeri geçtikten sonra ablam kısık sesle.
    -bu kıza yaptığının hesabını sorucam. sana dedi
    tamam aysel'e yaptığım doğru bir şey değildi ama hemen sabah koşa koşa ablama gelip de beni ispiklemesi de gerekmezdi yani.
    benim yaptığım yanlışsa onun ki de çok doğru sayılmazdı.
    "eylül mevzularını anlatınca nasıl olsa halden anlar ablam" diyerek kasmadım hiç kendimi.
    ama ortam beni çok kasmıştı.
    aysel yanımıza gelmemek için mutfaktan çıkmıyordu.
    bu durum beni de rahatsız etmişti ki
    "neyse akşam görüşürüz" diyerek çıktım dışarı.
    aysel hala mutfakta ablam beni uğurlamaya kapıya gelmişti.
    -bi şeye ihtiyacın olursa durağı ara, acil bi durum olursa telsizden ulaşırlar bana. dedim
    -tamam merak etme sen, aysel iyi bakıyor bana. diyerek inceden laf vurdurdu.
    ablamı öptüm ve çıktım evden.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +2 -1
      ilk şuku Β|
      ···
    2. 2.
      +21 -2
      kodumun ayseli
      ···
    3. 3.
      +24
      panpa beni dinle yaz kitabı almazsam en adi şerefsizim yeminle yok böyle hikaye en son suç ve cezada raskolnikov hapishaneye girdiğinde böyle duygulanmıştım hiç olmazsa sözlükten alan rahat 100 200 kişi çıkar gerekirse basmak için para toplarız tabi paraya cebe atmak yok hee
      ···
      1. 1.
        +3
        Hayatımda kitap okumadım ama başından beri takipteyim reyiz bas kitabı hem alırım hemde tüm çevreme aldırırım
        ···
    4. 4.
      +3
      amk fena hikayeymiş lan sabahtan beri belim gibildi pc başında. ayraç.
      ···
      1. 1.
        +1
        lan şu anki durumumu anlatmışın
        ···
    5. diğerleri 2
  9. 84.
    +78 -2
    *
    bir süre sonra zor da olsa bıraktık birbirimizi.
    duyduğum lafları, o defterde yazılanları sindirmem uzun sürecekti.
    -şimdi ne olacak ömer. dedi eylül gözlerimin içine bakıp.
    -izmir'e gideceksin. dedim
    gözlerindeki umut yerini korkuya bıraktı.
    -sınavına girip geçeceksin, sonra da geri döneceksin ve ben kalan 1,5 yılın bir an önce bitmesi için gün sayacağım. dedim
    gülüverdi.
    o gülünce ben de güldüm her zamanki gibi.
    yana yakıla izmir'e otobüs aradık eylül'le.
    en yakın otobüs sabah saat 8'de vardı.
    eylül'ün sınavı tam 2 gün sonraydı.
    yarın sabah binerse akşam orda olur,
    ertesi gün de hiç çalışmadan sınava girmiş olurdu.
    ama eylül yine de,
    -çalıştım zaten öncesinde, 1 akşam göz gezdirsem bile olur. dedi sabah otobüsüyle gitmek isteyip.
    ama benim gönlüm razı olmadı.
    kısa süre düşündükten sonra belki mantıksız olsa da içimi en çok rahatlatacak olan şeyi yaptım.
    -atla arabaya. dedim eylül'e.
    -nereye. dedi.
    -izmir'e. dedim tebessüm ederek,
    -ama olmaz ki. dedi beni düşünüp.
    -bundan sonra ben ne dersem o olacak eylül hanım. diyip şakayla karışık hem laf vurup hem de istediğimi yaptım.
    bindik arabaya.
    vermiş olduğum kararı hiç sorgulamadan bastım gaza.
    çıktık otobana.
    içimde garip bi mutluluk vardı,
    ama bastırılmış bi mutluluktu bu.
    hala soruları olan, aysel'in yaptıklarından dolayı utanan bir mutluluk.
    eylül yorgun düşüp uyudu yolda.
    yol boşken kimi zaman onu izledim giderken.
    ona dönme kararımı sorguladığım zaman mutsuz olacağımı farkında gibiyidim.
    pişman değildim ama pişman olmaktan korktuğum için düşünmedim bunları hiç.
    sabah 6'da girdik izmir'e.
    evin yolunu bilmediğim için mecburen uyandırdım eylül'ü.
    tarif etti yolu.
    birazdan geldik eve.
    veda edecektik birbirimize.
    ve ben izmit'e gittiğim zaman o sınava girip gelene kadar düşünecektim yokluğunda.
    onun varlığı ve gözyaşları etkileyemeyecekti verdiğim kararları.
    ikimiz de indik arabadan.
    eylül'ün 2 günlüğüne bile olsa burda kalmasını istemiyordum.
    huur derya'dan tam anlamıyla nefret ediyordum.
    durumu kibarca anlattım eylül'e.
    ama anlamak istemedi, konuyu başka yere çekti.
    -ömer. dedi
    -efendim. dedim
    -gitmesen olmaz mı.? dedi
    böyle bi teklifi hiç beklemediğim için çok şaşırmıştım.
    -kızım ben napıcam burda, benim yerim yurdum izmit, yapamam ben buralarda. dedim
    -alışırsın be ömer, bi denesen. dedi
    -umut'um var orda eylül, bırakamam onu. dedim
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +5 -1
      cevap gir... ilk şuku
      ···
      1. 1.
        +3
        Gene mi kacirdim vay mq.
        ···
    2. 2.
      +12 -2
      Beşiktaş gibiyim amk hep 3.
      ···
      1. 1.
        +16
        o bendim amk :D
        ···
      2. 2.
        +1
        Valla görmemişim panpa bende çalıntı olmaz
        ···
    3. 3.
      +1 -1
      ilk suku. 1 aydır bu anı bekliyodum
      ···
    4. 4.
      +2 -2
      Geç kaldın bremin
      ···
      1. 1.
        +1
        bremin ne lan dıbınakoduğum
        ···
      2. 2.
        +1
        Kardeş demekmiş bi k*rt ten duydum
        ···
      3. diğerleri 0
    5. diğerleri 2
  10. 85.
    +90 -14
    boncuk Ömer'in hikayesi bitti beyler.
    siz eşlik eden güzel yüreklere tek tek teşekkür ederim..
    bana, Eylül'e ettiğiniz küfürler hiç koymadı,
    belki hak ettim de..
    ben hepinize teşekkür ederim,
    bu hikaye amacına ulaştı,
    benim bir umudum var artık.
    ve bu sözlükteki ve başlıktaki son entry'm
    bundan sonra atacağım tek ve son entry'yi ömer gelirse girer buraları bayram yerine çeviririm.

    son bir defa.
    iyi geceler binler,
    nolur sataşmayın kimseye...
    ···
    1. 1.
      +3
      Video sözün var.
      ···
    2. 2.
      +1
      Video gizli diyo açılmıyo tam yapta git bari
      ···
    3. 3.
      +1
      iyi geceler.
      ···
    4. 4.
      +1
      Laaaaan, ölüyorum
      ···
    5. 5.
      +10 -1
      güzel hikaye güzel son kız olduğunu anladılar gibmeden kaç bencede
      ···
    6. 6.
      +1
      lütfen dur, video açılmıyor
      ···
    7. 7.
      +14
      abla neden yazdığını anladım. çünkü giderken bir umut bırakmıştı ardında.
      "benim gibi bakabilirsen dünyaya, benim gibi görebilirsen kendini o zaman gelirim bi gün belki" demişti.
      ···
      1. 1.
        +9
        iite bu amk
        ···
    8. 8.
      +1
      video açılmıyor
      ···
    9. 9.
      +4
      Abla bitirdin bizi ben bu adamı bulacam ulan bulacam yazdığın hersey doğru ise kurum ve kişiler bulcam söz lan Boncuk ömer sözü.
      ···
    10. 10.
      +6
      ulan eylüüüül, birazdan özel hastaneye gidicem, masrafları postalıyacam sana sen ödeyeceksin. dua et ki kalpten gitmiyim
      ···
    11. 11.
      +1
      vay anasını avradını gibeyim vay dıbına koyim
      ···
    12. 12.
      +2
      yengeee sırf bugunu bekledım ılk boncuk omer entrım olsun dıye en son abımızı ugurlayalım dıye ama beyın amcıklaması yasıyorum suan ınanamıyorum hala nasıl anlaatın onca seyı 1. agızdan bıldıgın halde peki nasıl kıydın bon omere neyse yenge sana boncuk omerin hayatını anlatan sarkıyla ılk ve sonr entyrımı gırıyorum ıyı geceelr

      muslum gurses - nilüfer

      https://www.youtube.com/watch?v=lLk2yFWGIjU
      ···
    13. 13.
      +2
      video nerde amk
      ···
    14. 14.
      +6
      ya aklıma bi şey takıldı. bi ara biri cemil oto'ya gitmiş falan diyodun başlarda. e cemil oto devredildiyse nasıl gidecek? Cevap olarak sanayiye gitmiş diyebilirsin ama o zaman da cemil otoyu görmeyip giderdi. Benim aklıma takılan ilk şey bu
      ···
    15. 15.
      +1
      iyi geceler abla
      ···
    16. 16.
      +2
      O deilde agzimiza etmeyeydin iyiydi. Ilk defa hikayenin sonunda agladim la. :(
      ···
    17. 17.
      +1
      Video nerede
      ···
    18. 18.
      0
      Gitme amk devam et buradan illaki görecek
      ···
    19. 19.
      +1
      boncuk ömeri aydınlatıyorum buyrun ifşaladım
      ···
    20. 20.
      0
      instagramda ki şarkı söyleyen adam attıgın fotografta uçağa binen adam rakı içen adam kim benim kafam yandı amk başından beri okuyordum
      ···
    21. 21.
      +1
      Boncuk abi Eylül abla beynim yandı ablam abim acıklama yapın ya kafayı yıycem harbıden
      ···
    22. 22.
      +2
      kendimi kandırılmış hissediyorum kırgınım ilk başından beri okuyan biri olarak
      ···
    23. 23.
      0
      abi açıklayın ne olduğunu beynim yandı
      ···
    24. diğerleri 21
  11. 86.
    +78 -3
    *
    Kısa bir süre içeriye bakındıktan sonra kızlı erkekli bi grup kendilerini göstermek için bize el sallıyorlardı.
    Aysel de onları görüp el salladı ve beni sürüklemeye başladı.
    Bazılarıyla samimi bi şekilde bazılarıyla ayıp olmasın diye selamlaştıktan sonra yüksek sesle:
    -arkadaşlar tanıştırayım, bu da şöförüm Ömer. dedi.
    tamam doğruydu, şöfördüm ve bundan utanmıyordum ama orda öyle şıkır şıkır giyinmiş insanlar içine kadife pantolon, eskimiş bi gömlekle girdiğim için zaten utanırken bi de üstüne aysel'in bu hitap şekli iyice utandırmıştı beni.
    örselenmiştim beyler.
    hiç beklemediğim bir şeydi ve haliyle tepkisiz kaldım.
    kendi aralarında mal mal gülüştüler ama benim bozulduğumu gören aysel durumu toparlamak için karı koca olduğunu tahmin ettiğim bir çifte bakıp erkeğe, kadını göstererek:
    -ne var yani, sen de onun şöförlüğünü yapmıyor musun. diye ikinci mal esprisini yaptı.
    yine tepki vermemiştim.
    bizim için ayrılmış yere oturulduk.
    2 sandalye vardı.
    belli ki aysel huursu bu durumu önceden planlamıştı, ya da arkadaşları aysel nasıl olsa bir kırık bulur diye 2 kişilik yer ayarlamışlardı. bilmiyorum.
    derken yemekler ve içkiler geldi.
    kimi rakı, kimi şarap, bi kaç mal da bira içiyordu.
    masada içmeyen tek kişi bendim.
    ···
  12. 87.
    +76 -1
    *
    Gececilerden biri gelmişti.
    selam verip içeriye oturdu.
    ben 2. katın penceresini kestiğimden çardağa çıkmıştım.
    yarım saat kadar geçmişti.
    hiç bir hareket yoktu.
    yapacak bi şey yoktu.
    "olum ömer salça olma kimseye, gibtir git evine yat zıbar" dedim kendi kendime.
    arabaya bindim.
    kontağı çalıştırdım.
    bir iki ara gaz verdim dikkat çekmeye çalışan ergenler gibi.
    belki duyar da bakar camdan diye son bir ümit.
    ama o da yememişti.
    bastım gaza.
    ev hemen 2 sokak ötedeydi.
    daha durağın sokağından dönmemiştim ki arka koltuktan bir telefon sesi duydum.
    "hay amk kim bilir kim unuttu" dedim.
    telefonu elime aldım.
    nokia 6630.
    liseli binler bilmez, altı yuvarlak armut gibi bi telefon.
    zamanının son modellerinden.
    bu bizim kızın telefonuydu amk.
    "emre" diye biri arıyordu.
    lan açsam mı acaba diye düşündüysem de olaylar iyice taka sarmasın diye ellemedim hiç.
    sessize almayı da bilmiyordum o yüzden hiç ellemeden ön koltuğa koydum telefonu.
    "telefonu yarın zütürür, bi gün daha onu görmüş olurum" diye düşündüm.
    evin önüne gelmiştim.
    arabayı parketmiş ama henüz inmemiştim.
    telefon belki 3. kez çalışıyordu ard arda.
    bi ara mesajlarını mı okusam mevzuyu çözmek için acaba diye düşündüysem de sürekli arayan bin buna müsade etmiyordu ki.
    zaten zütüm de yememişti, okumadım mesajları, hiç bi şeyi karıştırmadım beyler.
    demin farketmediğim ayrıntı şimdi gözüme çarpıyordu...
    ···
    1. 1.
      +12
      "amq" yazdıktan sonra 6630 u bilsen nolur ruhun liseli
      ···
  13. 88.
    +74
    *
    -neyi aldın lan amk, cemil ustanın kızı lan o, her hangi biri değil ki amk, bize yakışır mı amk, cemil usta ne der duyarsa amk, bi daha duymiyim böyle bir şey amk. dedi
    söylediği her bir kelime emrah'ın korkularını ifade ediyordu aslında.
    ama dediği gibi yapacaktım, o bu konuyu tekrar açana kadar ben bi daha bu konuyu açmayacaktım.
    -peki abi dediğin gibi olsun. dedim bin bin gülerek.
    -dediğim gibi zaten amk. dedi ayağa kalkarak.
    -hayırdır nereye. dedim
    -eve gidiyorum yatıcam. dedi
    -abi hayırdır sen özel gününde falan mısın amk her şeye alınıyorsun. dedim
    -seni özel gününde giberim ömer. dedi
    daha fazla sinirlendirmemek için sustum.
    yerine oturdu.
    emrah'ın telefonu hala elimdeydi.
    sessizlikten faydalanarak rehbere girdim.
    "eylül yenge" diye kaydetmişti telefonu emrah.
    içten içe hoşuma gitmişti, istemsizce tebessüm ettim yine.
    arama tuşuna bastım.
    3-4 defa çaldıktan sonra açıldı telefon.
    -efendim? dedi.
    -eylül ben ömer. dedim
    -efendim canım. dedi
    belki o farketmemişti ama ilk defa belki basit ama onun ağzından duyunca değerli olan "canım" kelimesi çıkmıştı ağzından.
    aptal aptal güldüm yine.
    -napıyorsun? dedim.
    -iyiyim kitap okuyordum, sen napıyorsun. dedi
    -iyi biz de emrah'la oturuyoruz sahilde. dedim
    -iyi oldu söylediğin. dedi
    -neden? dedim
    -kapıyı bacayı kitliyim. dedi
    -yok merak etme içmiyoruz. dedim
    -hadi inşallah. dedi
    -kaçta yatarsın. dedim
    -birazdan yatarım. dedi
    -peki bakalım, iyi geceler o zaman. dedim
    -sana da. dedi
    ve kapattık telefonu.
    sesini duymak iyi gelmişti.
    aslında aramam gereken 2 insan daha vardı
    durumu anneme de babama da haber vermek lazımdı
    ama şimdi zamanı değil diye düşündüm.
    bi süre daha boş boş oturmaya devam ettik.
    hava iyice soğumuş ve esmeye başlamıştı.
    -abi biraz daha oturursak hasta olucaz. dedim
    -he amk çok soğuk. dedi ellerini ovuşturarak.
    -üşüdün de niye söylemiyon amk. dedim
    -ne üşümesi lan ben senin için söyledim. dedi
    -he amk he. diyerek kalktım ayağa
    önce ben atladım kayıktan peşimden de emrah.
    arabaya doğru yürüdük hızlı adımlarla.
    arabaya bindik ve mahalleye doğru sürdüm.
    önce emrah'ı bıraktım evine sonra durağa geçtim ben de.
    ···
    1. 1.
      +29
      Seni özel gününde giberim nedir ya ahahahaha burda bastım şukuyu
      ···
  14. 89.
    +74
    *
    -Rüstem Abi, bilmiyorum bu paranın senin için acelesi ne ama müsaden varsa arabayı alayım taksiye ben çıkayım, peyder pey kazandıkça hergünün hasılatını sana getireyım. dedim.
    -Benim de sağa sola borcum var be aslanım. dedi
    -Abi araba benim olsa satalım borcunu ödeyeyim plaka da araba da babamın üzerine, bi hal çaren varsa sen söyle ben yapayım dedim.
    -Haklısın yapacak bi şey yok, muallak bizi züt gibi bırakıp gitti dedi. muhabbet esnasında babama yerli yersiz laf sokmaya devam etti.
    Babamın savunulacak tek bir yanı bile olmadığı için sessiz kaldım beyler. haykıracak çok şeyim vardı ama yuttum hepsini. çaresizdim amk.
    -Ehliyetin var di mi.dedi
    -Var abi. dedim.
    Ehliyetim yoktu beyler, araba kullanma deneyimim de sadece Cemil ustanın dükkandaki arabaları içerden dışarı çıkaracak, dükkanın arkasına park edecek kadar vardı.
    Trafiğe hiç çıkmamıştım.
    -iyi gel al anahtarı. dedi
    içeri girdik, çekmeceden anahtarı verdi ve "umarım sözünde durursun" dedi.
    ···
    1. 1.
      +20
      adam da enayi miymiş arabayı çalsan gitsen apışır kalırdı hahahah
      ···
  15. 90.
    +76 -2
    *
    -Ya galiba dolandırıldım. dedi
    Aslında kız anlatırken bu benim de aklıma gelmişti, çünkü çocukluğum Şirintepe'de geçtiği için her sokakta kaç tane sokak lambası var ona kadar biliyordum ama bu civarda 1 tane ikinci elci vardı. O da muhtemelen hatunun bunları aldığı yerdi zaten. Buralarda "evim" diye bi yer hiç yoktu, olmamıştı ve yıllar sonra da olmayacaktı beyler.
    -Nasıl yani. dedim
    -Ya nakliyeci eşyaları taşırım ama eve çıkartamam belim sakat, diğer arkadaşın da başka yere yetişmesi lazım, iş aldık. Kabul ediyorsan evin önüne kadar zütürürüz dedi. dedi
    -Eeee? dedim.
    -Ben de mecbur kabul ettim, sonra bu anlaştığım çocuk bizi duyup ben şu kadar paraya taşırım abla dedi, ben de kabul ettim, sonra çocuk "ama bana parayı şimdi vermen lazım", çünkü ben burda dükkandan alınan malzemeleri arabalara yükleyip bahşiş alıyorum, ekmeğimizin peşindeyiz abla, yanlış anlama ama işimiz garanti olsun" dedi.
    Giderek "vay mal" dercesine yüzümde bi gülümseme beliriyordu ki tuttum kendimi beyler.
    Hayatımın aşkını incitmek istememiştim.
    -Eeee.? dedim tekrar, iyice meraklanmıştım.
    -Sonra ben parayı verdikten sonra çocuğun numarasını aldım, tamam "abla siz eşyaları zütürün, ben de bizim dükkandan sırtlığımı alayım geleyim, buzdolabı falan var çünkü, lazım olacak" dedi. Tamam dedim, adresi istedi, tam adresi bilmediğim için tarif ettim, biliyor musun orayı dedim "tamam abla bilirim bilmez olur muyum?" dedi. Nakliyeci ile 1 saat sonrasına anlaştığımız için ben de çocuğa 1 saat sonra gelmesini söyledim, tamam dedi. Sonra ben arkadaşımı çağırdım, buraya geldik. Nakliyeci geldi ama çocuk gelmedi işte, acaba adresi mi bulamadı. dedi hala mal mal.
    Ne adresi, ne bulamaması "this is Şirintepe"ydi amk bildiğin dolandırmışlardı.
    Demin benle yaptığı makaradan ötürü çok pis dalga geçesim geldiyse de tuttum kendimi beyler.
    Çok zor oldu ama tuttum.
    Aklıma bi fikir gelmişti...
    ···
    1. 1.
      +72
      Boncuk ömer oldu bin ömer dıbına koyayım hadi hayırlısı
      ···
    2. 2.
      +6
      amk kahkahalarla guldum
      ···
  16. 91.
    +75 -1
    *
    meraktan ölmek üzereydim.
    arabanın yanına ışınlandım resmen.
    sol arka koltuğun üzerinde ikiye katlanmış bir kağıt parçası duruyordu.
    heyecanla açtım.
    "o lafı sana demedim,
    çok sinirliydim,
    özür dilerim...
    Eylül"
    yazıyordu.
    hani diyorum ya hep, bu durumlarda yüzümde "aptal bir gülümseme" oluyor diye.
    işte on an ilerleyen yıllar dahil hayatımdaki en aptal gülümseme vardı yüzümde.
    kulaklarım yandığından yüzümün kızardığını hissetmiştim.
    belki 5 defa okudum bu bi kaç kelimeyi.
    zihnime kazıdım.
    o günü hiç unutmayacaktım.
    (o kağıt parçasını hala saklıyorum beyler..)
    en azından özrünü kabul ettiğime dair bi imada bulunmak için kafamı kaldırdığımda camda göremedim Eylül'ü.
    içeri çoktan geçmişti bile.
    arabaya bindim ve mutluluktan uçar vaziyette Eylül, Eylül diye sayıklarak evin yolunu tuttum.
    1 gün içinde 2 defa eşya taşımak beni çok yormuştu.
    eve gider gitmez uyurum diye tahmi etsem de,
    beynimde sürekli Eylül ismi yankılanıyordu.
    O an o yorgunluğuma rağmen "lan gececi olarak durağa mı gitsem belki camdan falan bi daha görürüm" diye bile geçirdim içimden.
    ama sapıklığın alemi yoktu,
    durumun farkındaydım,
    hem ne kadar tutuşsam da sonuçta mahallemize yeni taşınan bekar bi kızdı.
    bekar olmayadabilirdi,
    bilmiyordum amk kafam çok karışıktı...
    derken bu düşünceler arasında uykuya daldım,
    ertesi gün çok garip bir güne uyanacağımı henüz bilmiyordum...
    ···
    1. 1.
      +7
      olum hikayenin şu anlık en kral anı 5.-10. satır arası
      ···
    2. 2.
      +58
      notu okuyunca ben bile aptal aptal sırıttım burdan amk.
      ···
  17. 92.
    +76 -2
    Intikam alındı beyler..
    ···
    1. 1.
      +4
      devam edicen mi
      ···
  18. 93.
    +76 -2
    o an beynimin acıdan yandığını hissettim beyler.
    saf bir acıydı.
    çok temizdi.
    sadece yaktı içimi,
    çok derin yaktı hem de.
    o geceyi okumaya devam ettim defterden
    "umutluydu be emrem,
    benim sana baktığım gibi bakıyordu,
    elini tutamadığım gibi çekiniyordu,
    saftı.
    çok saftı hem de.
    sana geldiğimdeki ben gibiydi.
    bu çocuk ben gibiydi be emrem.
    sana dair hiç bi şeyi yakıştıramadım ona.
    senden izler aradım yüzünde ama bulamadım,
    senin bende bıraktığın izleri de göremedi o,
    sevdi beni.
    belki ilerde daha da çok sevecekti.
    belki gitsem beklerdi o da benim seni beklediğim gibi,
    ama ben seni beklemekten vazgeçmedim emrem.
    ordaydım.
    çık gel diye bekledim seni.
    beni ilk öptüğün yerdeydim.
    vakit birazdan o vakit olacaktı.
    gelirsin diye gönderdim o çocuğu.
    bu bahane bulup gönderdim yanımdan.
    sadece ben kaldım o beni ilk öptüğün yerde.
    ama sen gelmedin emrem.
    o çocuk geldi geri,
    koşarak alıp geldiği sularla döndü geri,
    ben senin gelmeyeceğinden emin olup kalktım ordan.
    peşimden geldi.
    saat 03:51'di emrem.
    o saat bizim saatimizdi.
    bizim için özel olan o an bana sadece acı verirken,
    o çocuğa hayat olmuştu belki de.
    senden vazgeçmeye çalışacaktım,
    ve senden sonra ilk defa bir başkasına adım attım emrem.
    sevemeyeceğimi bile bile öptüm onu.
    ama senin beni öptüğün gibi olmadı tabi.
    deneyeceğim be emrem.
    sensiz de ayakta kalmayı deneyeceğim... " yazıyordu.
    tarifi var mı beyler.
    yok amk.
    yok bu dıbına koduğumun acısının tarifi.
    yok ilacı.
    zaman mı.
    zaman sadece köze çevirecekti içimdeki koru.
    köz bu saman alevi değil ki.
    uzun süre yanacaktı içimde.
    boğazım düğüm düğüm oldu lan beyler.
    diyemedim hiç bi şey.
    hayatımın en özel anında eylül için "o çocuktum, o saf çocuktum" sadece.
    ···
    1. 1.
      +7 -1
      ilksuku
      ···
      1. 1.
        +7 -3
        panpa yeter ama final geldi hala ilk şuku *
        ···
      2. 2.
        +1
        Nasil yani bunlar hep tatava mi? Bu nasil iş simdi
        ···
      3. 3.
        0
        @evvelen ne yönden panpa?
        ···
      4. 4.
        +3
        binler bu entry bi bende mi boş gözüküyo
        ···
      5. 5.
        +1
        beyler bendede gözükmüyor lütfen kafayi yiyecem teki atsın banada
        ···
      6. diğerleri 3
    2. 2.
      +14
      Fır Fır aysel adamdır ulan evlen
      ···
    3. 3.
      +18
      YUH BE NE DESEM BOŞ BEN OLSAM DiREK gibTiRi ÇEKERDiM ORDA
      ···
    4. 4.
      +1 -1
      Vay dıbınakoyum...
      ···
    5. 5.
      +3
      Yorum yazacaktım, ama ne diyeceğimi bilemedim... bana bile koydu bu yazdıkları
      ···
    6. 6.
      +1
      *
      o an beynimin acıdan yandığını hissettim beyler.
      saf bir acıydı.
      çok temizdi.
      sadece yaktı içimi,
      çok derin yaktı hem de.
      o geceyi okumaya devam ettim defterden
      "umutluydu be emrem,
      benim sana baktığım gibi bakıyordu,
      elini tutamadığım gibi çekiniyordu,
      saftı.
      çok saftı hem de.
      sana geldiğimdeki ben gibiydi.
      bu çocuk ben gibiydi be emrem.
      sana dair hiç bi şeyi yakıştıramadım ona.
      senden izler aradım yüzünde ama bulamadım,
      senin bende bıraktığın izleri de göremedi o,
      sevdi beni.
      belki ilerde daha da çok sevecekti.
      belki gitsem beklerdi o da benim seni beklediğim gibi,
      ama ben seni beklemekten vazgeçmedim emrem.
      ordaydım.
      çık gel diye bekledim seni.
      beni ilk öptüğün yerdeydim.
      vakit birazdan o vakit olacaktı.
      gelirsin diye gönderdim o çocuğu.
      bu bahane bulup gönderdim yanımdan.
      sadece ben kaldım o beni ilk öptüğün yerde.
      ama sen gelmedin emrem.
      o çocuk geldi geri,
      koşarak alıp geldiği sularla döndü geri,
      ben senin gelmeyeceğinden emin olup kalktım ordan.
      peşimden geldi.
      saat 03:51'di emrem.
      o saat bizim saatimizdi.
      bizim için özel olan o an bana sadece acı verirken,
      o çocuğa hayat olmuştu belki de.
      senden vazgeçmeye çalışacaktım,
      ve senden sonra ilk defa bir başkasına adım attım emrem.
      sevemeyeceğimi bile bile öptüm onu.
      ama senin beni öptüğün gibi olmadı tabi.
      deneyeceğim be emrem.
      sensiz de ayakta kalmayı deneyeceğim... " yazıyordu.
      tarifi var mı beyler.
      yok amk.
      yok bu dıbına koduğumun acısının tarifi.
      yok ilacı.
      zaman mı.
      zaman sadece köze çevirecekti içimdeki koru.
      köz bu saman alevi değil ki.
      uzun süre yanacaktı içimde.
      boğazım düğüm düğüm oldu lan beyler.
      diyemedim hiç bi şey.
      hayatımın en özel anında eylül için "o çocuktum, o saf çocuktum" sadece.

      (Silinen entry)
      ···
    7. diğerleri 4
  19. 94.
    +75 -1
    *
    biraz sonra yerinden kalktı eylül.
    önce üzerindeki hırkasını çıkarttı.
    o kadar soğuk ve ifadesizdi ki.
    ağlıyordu hala.
    için için ağlıyordu.
    sonra bi çırpıda üstündeki mavi beyaz çizgili bluzü çıkarttı.
    hiç bi şey diyemedim beyler.
    dondum kaldım öylece.
    sütyenle kaldı eylül.
    daha sonra kemerini çözüp pantolonunu çıkarttı.
    çok fazla ileriye gittiği için kafamı çevirdim yine bi şey diyemeden.
    bana doğru bir adım attı eylül.
    çenemden tutarak kafamı çevirdi.
    dudaklarında buldum kendimi.
    bi kaç saniye sonra şoku atlatır atlatmaz çektim kendimi.
    -napıyorsun sen. dedim gözlerimden ateş çıkarcasına.
    çok feci sinirlenmiştim bu sefer.
    -napıyorsun sen amk, napıyorsun. diye bağırdım avazım çıktığı kadar.
    -emre'nin altına yatıp yatmadığımı gösteriyorum sana, bak bakalım yatmış mıyım, hani sözlerim yalan geliyor ya sana, hadisene, ne duruyorsun, alsana beni altına, hem öne geçmiş olursun emre'ye karşı. dedi
    ve hayatımda eylül'e attığım için hiç pişman olmadığım ilk tokatı attım dayanamayıp.
    savruldu yine eylül.
    koltuğa düştü tekrar.
    gözüm dönmüştü.
    o an ona zarar vermekten gerçekten çok korktum lan beyler.
    kendimde değildim çünkü.
    -defterini de gibeyim, kitabını da gibeyim, gelmişini de gibeyim, kaderimi de gibeyim, aklımı da gibeyim. diyerek yöneldim kapıya.
    kalktı direk eylül peşimden.
    kapıyı açtım evden çıkmak için ama yaptığı hamleyle o halde dışarı çıkacağını anladım.
    o da delirmişti o an.
    giblemeyecek, o halde koşacaktı peşimden,
    kendini de beni de rezil edecekti mahalleye.
    çıkamadım evden beyler.
    mecbur kaldığım için çıkamadım.
    peşimden gelmesin diye eylül'ü bi defa ittim,
    düşecek gibi oldu.
    dokunmadım bi daha.
    tuttum kendimi.
    kolundan tuttum sadece.
    ama ne kadar sıkı tuttuğumun farkında bile değildim.
    -giyin üstünü. dedim
    cevap vermedi.
    ağlaya ağlaya giydi az önce üzerinden çıkarttıklarını.
    gözünde yaş kalmamıştı ağlamaktan.
    çok çaresiz durumdaydım.
    gitsem olmuyor, kalsam olmuyordu.
    ne tak yiyeceğimi bilmiyordum.
    cebimden telefonumu çıkartarak aradım aysel'i.
    -efendim. dedi aysel
    -aysel eve gelir misin. dedim
    -kötü bi şey yok di mi ömer. dedi merakla
    ···
    1. 1.
      -2
      vaaaay amk
      ···
    2. 2.
      +15
      bitmicek amk yok yok bitti derken yeniden başlıyor çok pis duygu karmaşası içndeyim
      ···
  20. 95.
    +74 -1
    *
    bu sefer asansörü boş bulup sonunda binebilmiştik.
    hastane zaten hastane kokuyordu.
    ama asansör kapalı ve havasız olduğundan daha da çok kokuyordu.
    keşke binmeseydik desem de allahtan çabuk gelmiştik 2. kata.
    kapıyı çalarak girdik içeri.
    bu sefer babam da girmişti peşimden.
    ablam henüz babamı görmeden hızlı bir kaş göz hareketiyle "ne yaptınız" der gibi yaptı.
    hafifçe "her şey yolunda" der gibi göz kırptım.
    tebessüm etti.
    yatağın yanında tek bir koltuk vardı.
    ona da enişte ablamın yatağının kenarında oturduğu için Emrah oturuyordu.
    direk ayağa kalktı.
    -siz böyle buyrun. dedi babama.
    -yok, çok fazla durmıcaz zaten. dedi bana bakarak.
    ben önce anlamasam da sonra plaka mevzu geldi aklıma ve
    -haa evet evet işimiz var. diyerek onayladım geç de olsa.
    babam vedalaşmak için ablamın yanına yaklaşıp eğilmişti ki ben emrahı dışarı çağardım.
    hem biz yokken çekinmeden daha rahat vedalaşsınlar diye hem de dün gece neler olduğunu öğrenmek için
    -niye uyandırmadın lan beni. dedim.
    -çok güzel uyuyordun kıyamadım kanka. dedi pis pis gülerek.
    ben de gülmüştüm ama sinirlendiğim için çabuk geçti.
    -naptın anlat bakiyim, nasıl hallettin merak ettim amk. dedim.
    -la napcam, sizin aşağı mahallede naylon semih yok mu dedi?
    -he var, ne olmuş ona? dedim.
    (naylon semih benden 2-3 yaş küçük, abisi ve babası naylon fatura işinden içeri girmiş, kendisini tek kişilik mafya sanan bir elemandı, geçimini hırsızlık yaparak sağlar, ama mahalleden kimseye ilişmezdi)
    -onun yanına gittim, 1 paket sigaraya ikna ettim, kapıyı kendi evinin kapısı gibi açtı. dedi
    -olum alışkanlık yapar yarın bir gün ablamın evine bi daha girmeye kalkarsa onu da seni de giberim, biliyorsun dimi. dedim.
    -merak etme cesaret edemez artık. dedi.
    -niye lan. dedim.
    -ben ne olur ne olmaz diye kapıyı açtıktan sonra dövdüm öyle gönderdim. dedi
    şaka yapmadığını bildiğim için
    o halde bile kahkaha atmıştım nerdeyse.
    gülmem geçiyordu ki
    -ee gelince niye beni uyandırmadın. diye tekrar sordum
    -ben geldiğimde enişte ayaktaydı zaten onla hallettik işte kaldırıp ne yapsaydım. dedi
    -ulan emrah. dedim
    emrah her zamanki emrahtı işte.
    ne desem boştu.
    gözünden uyku akıyordu,
    eve zütüreyim seni dediysem de eniştem her han panik yapıp kendini koyverebilir diye düşünerek ben burda yokken çok pis aklımın kalacağını bildiği için.
    -sen git işini hallet ablayı sana emanet edeyim de öyle gideyim. dedi.
    ısrar etsem de işe yaramayacağı için hiç yormadım kendimi.
    -eyvallah. dedim
    derken babam geldi.
    -hadi gidelim de halledelim. dedi.
    başımla onayladım ve yürümeye başladık.
    Tümünü Göster
    ···