/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 51.
    +7 -2
    part4 devam v2:

    Ufaktan samimiyet kurduğum insanları önceki bölümde size fiziksel ve kısa da olsa kişisel özellikleriyle tanımladım.
    her şey bir bir yerine geliyor hayatım yavaş yavaş yoluna giriyordu, yada ben öyle sanıyorum, kimseye salça olmayayım, doğru düzgün üniversite sınavına hazırlanayım adanadan gidebildğim kadar uzağa gideyim diye düşünüyordum, galiba bu yolda başarılı olmak için bütün her şey elimde mevcuttu.

    Uğur yusuf ve taylanla çılgınlar gibi sözel derslere çöküyorduk, birbirimizin açıklarını kapatıyorduk bütün fırsatlarda, uğurla yusuf yakınlaşmıştı birazcık, taylan desen kendi halinde olan biri gibi görünse de muhtemelen sözlüktekilerin %70ini sulu dereye zütürür giber ve ardından susuz geri getirirdi.

    Ben bu binin babasının çalınan mezar taşını bile yaptırdım, ama insanın içi fesat olmasın işte, arkamdan konuşulmadık şey bırakmıyordu, zeyneple yakınlaşıyordum çekemiyordu, arkamdan zeynepe saçma sapan benle alakasız şeyler fısıldıyordu, evrimle yakınlaşıyorduk, onun da aynı şekilde demediğini bırakmıyordu, sırf ben onla ilgileneyim diye saçma sapan davranışları beni ufak ufak çileden çıkartsada bişey demeyip geçiyordum...
    zeyneple aram çok iyiydi, aşık değildim, hoşlantıydı ve artık zaten akıllanmıştım istemsizce deneyimlerim sayesinde. sevmek yok, varsa sevişeceksin, rahat hissedeceksin, vücudunun fiziksel ihtiyaçlarını giderip geri kalanı gibtir edeceksin, başka bişeye ihtiyacın mı var? hayır hiç sanmıyorum..
    derslerimiz o kadar güzel planlıydı ki; haftanın 3 günü sabah, 2 gün öğleden sonra ders vardı, sabah biten bütün günlerde neredeyse zeyneple beraber takılıyorduk, aile sorunlarından bana bahsetmişti birazcık, üzülüyordum onun için ama salak olduğu gerçeğini değiştirmiyor, 3 yıl üniversite sınavına hazırlanıp, eninde sonunda 2 yıllık bir bölümü özel bir üniversitede kazanıyorsa, salaktır başka bir açıklaması olamaz.
    bir gün hiç unutmuyorum
    öğlen ders bitmiş, napsak napsak, o gün aile evde yok, babannem ölmüş, herkes cenaze evinde, bende bize gidelim ders çalışalım dedim..

    arada geçen konuşma;

    Yaaa olur mu ki .s.s bilemiyorummmmm
    hadi gidelim neyi düşünüyorsun daha, kütüphane aşırı kalabalık zaten.
    yaaaaa bilmiyorummm alışverişe gidelim diyecektim bende amaaaaa... (abartmıyorum kelimeleri hep böyle uzatarak konuşuyordu)
    sonrasında tuttum kolundan hadi gidiyoruz canım boşuna oyalanmayalım zaten hepi topu bir kaç saat vakit geçircez, gece bizde kal demedim deyip yolu tuttuk, ama gidene kadar bende ter döküyorum oda, eve ilk defa kız atıyordum ve her şey plansız bir şekilde gerçekleşmişti..
    apartmanda kimse görmesin diye önden onu gönderdim anahtarı verip ardından ben yürüdüm o derece panik halindeydim..
    Eve girdiğimizde her şey sıradan hale geldi, adım o benden adım bekliyor ben ondan adım bekliyordum ki , bir anda kafama dank etti canım ben sana kahve yapayım dedim, odamda bilgisayarın açma tuşuna basıp mutfağa kahve hazırlamaya gittim, frenchpresse iki fincanlık bir filtre kahve hazırlayıp geldim hemen baktım bilgisayara girmiş açmış facesini saçma sapan şeyler paylaşıyor, ulan bir dur sakin ol buraya internet kafe gibi kullanmaya geldik dedim, birazcık relaxing bir müzik açıp, kahvenin demlenmesini beklerken, ders notlarını kurcaladım, ne çalışsak diye sordum bilmiyorum kiiiiiiiiii gibisinden bir cevap aldım, tamam anlaşıldı deyip attım ders notlarını kenara, yan yana oturup kahvemizi içmeye başladık güzelce, sol elimle onu belinden kavrayıp kendime doğru bastırdım, bu şekilde birazcık oturduk, hayat güzelmiş be diye iç geçirdim, ne kendini gibmeye gerek vardı dıbınakoyim onca sorun için diye bir iç geçirme daha ardından geldi, ne oluyor dıbınakoyim demeye varmadan kendime geldim bir an ve var gücümle kahvenin bitmesi için ağzım yansa da büyük büyük yudumlarla bitirmeye çalıştım, sonra bardağı kenara atıp, öpmek için yöneldim, elindeki kahveyi alıp koltuğun yanındaki sehpaya bıraktım ve evet tahmin ettiğiniz gibi hunharca böyle ağzını yercesine öpüşmeye başladık, dershanede kafelerde, parklarda ufak tefek öpüşüyorduk ama hiç bu kadar azgıncasını yaşamamıştık...
    boynunu öperken farkettim, yüzü kızarıyordu, gözleri kapanıyordu, ulan aldık elimize belayı daha şimdiden böyleyse, ileride bu kesin bayılır diye iç geçirsem de. aralıksız devam ettim..

    hiç ama hiç vakit kaybetmeden, üstlerimizi çıkarttık ben öyle bir ışık hızıyla çıkarttım ki tişörtümü, direk onun blüzüne ve sütyenine saldırdım, oda sanki o anı bekliyormuş gibi direk acemicede olsa göğsümü öpmeye başlaması pek zaman almadı..

    hayatımda ilk defa kendi evime birini atıyordum ve onu sevmiyordum. sadece fiziksel bir hoşlanma söz konusuydu.. duygusuzca gibi geliyordu ama her şey tam gibi hissediyordum, am züt meme diye sayıp devam ediyordum kaldığım yerden, elimi aşağı tarafa attığımda aşkıımmmmmmmmm diye bir ses geldi, yara yedik kesin elletmicek bile derken, biraz yavaş dedi sadece, onunla olan bütün yaşadıklarımdan sonra her şey hayal gibi geliyordu, bu muymuş dertler tasalar dıbınakoyim bir am uğruna dünyayı unutuyormuş insan meğerse diyordum içimden, tamamen soyunduğumuzda üşüdüğünü söyledi, adana gibi bir yerde üşümek cidden başarı işidir arkadaşlar bunu hepinizin bilmesi gerekiyor, ciks denen şeyse iki kişiyle yapılan bir şey ve bu zaten başlı başına fiziksel sürtünmeden dolayı ısınma kaynağı, dedim sakin ol birazdan geçer, battaniye olmasına rağmen örtmesine engel oldum, ve sadece dokunuşlar ve öpücüklerle vücudunda öpülmedik yerini bırakmadım, yemin ederim ibadet bu olmalıydı! resmen ağzımla tapıyordum, beni bilen bilir bir dudak var zenci dudağı bütün kız arkadaşlarım bayılıyordu onları öpmeme.. hele o oral ciks varya, dünyasını yeniden inşaa ediyordum o esnada, o nasıl bir histi, biri tarafından tapılırcasına iltifatlar dünyaya yeniden gelmiş gibi hissediyor üstüne egomu F5 yapıyordum devamlı sanki her kelimede.. işin kötü tarafı, zeynep bozuktu ve kimin bozduğunu söylemiyordu, konuşmayı kesene kadar da söylemedi.. güvenmiyordu erkeklere bende güvenmemesi gereken bir erkektim ve güvenmiyordu da açıkcası tıpkı benim gibi oda benim için aynı şekilde bakıyordu sadece kendi ihtiyaçlarımızı gideririz ve geri olduğu gibi devam ederiz hayatlarımıza.
    o gün yaklaşık 4 saat kadar seviştik, hayatımın en huzur dolu 4 saatiydi.. ders yalan olmuştu, evine kadar bıraktıktan sonra eve dönerken koşuyordum atlıyordum, kendi etrafımda dönüp şarkı söylüyordum, hayat sanki bizim için yeniden başlıyordu, ama ben gene de taka sarmasından korkup temkinli davranıyordum... eve döner dönmez ilk işim 2 saat kadar uyuyup ardından ders çalışmak oldu.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +2
      insan bi boy abdesti alır pekekent
      ···
  2. 52.
    +1
    Anlat anlat heycanlı oluyor, keyfim de yok zaten şu sıralar. Bi kahve koyup film izleyeyim, dönüşte devam ederim.
    ···
  3. 53.
    +1
    gene 2 saat yazmaz amk :(
    ···
  4. 54.
    +1
    rezerved
    ···
  5. 55.
    +9
    part4 devam3:

    o hafta çok durgun geçti, düzgün bir şekilde haftalık çalışma planı yaptım, günü 4e bölmüş günde 4 farklı dersi 1er saat çalışıyordum en az... eve sadece akşam yatmaya gidiyordum geri kalan tüm vaktimi dershanede geçiriyordum, ben iyi bir dinleyiciyim, arkadaşlarım benimle konuştuklarında bana sürekli dertlerini sıkıntılarını sorunlarını anlatır bende onlara düşünebildiğim kadar perspektif yaratıp çözüm sunamasam bile en azından kısa bir süre için rahatlamalarını sağlardım, bu özelliğim günümüzde de devam ediyor en azından şimdi ne yapacağımı biliyorum hatta bakıyorum araya saçma sapan bişeyler giriyorsa direk gibliyormuş gibi yapıyorum ve bir dahaki sefere bir şey söyleyeceği zaman işim var bahanesi uyduruyorum, eskiden böyle değil. her şeyi zamanında yapar, insanlara elimden geldiğince yardımcı olur, onların sıkıntılarıyla kafamı giber sonra birde o kafayla derse odaklanmaya çalışırdım. taylanın derdi tasası bitmiyor, sorun sorun üstüne kombo çekiyordu, zaman zaman babam saçma sapan davranışlarda bulunuyordu, yusuf desen uğurla uğraşmaktan bizi giblemeye zamanı kalmıyordu, emir desen sınıfın reyiziydi bildiğin, artis artis engin bilgisiyle bizi aydınlatırdı ama sonralarında kendimi geliştirmemle felsefe ve tarih alanında tamamen boş muhabbet yaptığını ve sadece bir ideolojik açıdan olaylara yaklaştığını, ekşici bir bin olduğunu kavradım.
    evrimle fırsat buldukça kütüphaneye etüt odasına gider matematik çalışırdık, o bana bildiklerini anlatırdı bende ona dil anlatım ve coğrafya gösterirdim, bizim kütüphane labirent gibiydi her masa sandalye öyle saçma sapan bir şekilde dizilmişti ki, girip kaybolmayana çıkışta plaket veriyorlardı, her seferinde gider en arkaya ve kapıya en uzak yere soteye geçerdik sonrasında rahat rahat çalışırdık, ufak ufak elleşmelerimiz olurdu ama fazla ileri gitmezdik birileri görür diye, zaman zaman ufak ufak öpüşmeler felan, yaptığım şeyin yanlış olduğunu bilsem de zeynepe karşı, kendimi alı koyamıyordum, matematik eksiğime karşı bu ona ödediğim ücret gibi hissettiriyordu bana. o yüzden borçsuz hissediyordum kendimi ona karşı, zeyneple her şey yolunda gitsede bin taylan yüzünden aramız ufak ufak bozulmaya başlıyordu, en son can alıcı noktayıda ben koydum benim lafıma inanmayıp eğer bu itin lafına inanıyorsan ikinizde gibtirin gidin çıkın hayatımdan bir daha da asla yüzüme bakmayın dedim. zeynep dershaneyi bıraktı. taylan binide yüzsüz ya devam etti ama bu onunla son konuşmamızdı, sonrasında bir daha asla selam dahi vermedim, ananın dıbına kadar yolun var dercesine tavır takındım, dünya gibimde değildi, geriye tek kız olan evrim kalmıştı ve oda farkındaydı sadece çıkar ilişkisi olduğunun aramızdakinin, matematik bizim için bir bağdı. hayat bu kadar sıkıcı olamazdı.. yemin ediyorum beyler, ders çalışmaktan bıkıyordum yavaş yavaş ama çalışmak zorunda olduğuma o kadar çok inandırmışım ki kendimi ne yaparsam yapayım vazgeçemiyordum ve aralıksız şekilde her fırsatı değerlendirip ders çalışıyordum, kendimi bir tek yönden ekgib hissediyordum oda kitap okuma, lise hayatım boyunca hiç kitap okumamış olan ben soruları çok yavaş okuyordum türkçede ve bunun için yapmam gereken tek şey çılgınlar gibi kitap okumaktı, ertesi gün ilk işim bir kitapçıya gidip 200 liralık roman vesaire almakla başlangıç yapmak oldu..
    Tümünü Göster
    ···
  6. 56.
    0
    vay amk baya bağlandım devam pls
    ···
  7. 57.
    +1
    devam etsene birader böyle kesip durma
    ···
  8. 58.
    -2
    aga devam et uykum geldi amk
    ···
  9. 59.
    +1
    uyuduysan uyudum dede gideyim yatayım amk
    ···
  10. 60.
    +3
    Bir sakin beyler çalışan insanım fırsat buldukça yazıyorum
    ···
  11. 61.
    0
    reserve lan okucam
    ···
  12. 62.
    0
    Devam usta
    ···
  13. 63.
    0
    Dinlemeyin amk qürdünü.
    ···
  14. 64.
    0
    Hikayeni beğendim(yanlış anlama hikayen iyi sardı babında) devdıbını getiricekmisin ?
    ···
  15. 65.
    0
    Guzelmis panpa devam
    ···
  16. 66.
    0
    Bekliyoruz panpa
    ···
  17. 67.
    0
    Burada kalsın yine gelecem
    ···
  18. 68.
    0
    Rezerve edildi
    ···
  19. 69.
    0
    rezerve
    ···
  20. 70.
    0
    Rezervetuar
    ···