/i/Korkunclu

Korkularımız yaşamımızı yönlendirir.
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +1
    ` http://imgim.com/Ooo47A.jpg

    Başım çatlıyor, gözlerimin önü kararıyor, dizlerim tutmuyor, elektriğe tutulmuş gibi titriyordum. O kadar yolu nasıl yürüdüğümü, eve nasıl geldiğimi, kapıyı kimin açtığını bile hatırlamıyorum. Annemin "Ne oldu sana? Neyin var? Betin benzin atmış, yüzün kireç gibi olmuş." dediğini dipsiz bir kuyudan gelen bir ses gibi duyduğumu hayal meyal hatırlıyorum. Konuşmaya mecalim olsa "Uzanacağım beni rahatsız etmeyin." diyecektim ama nerede. Kendimi kanepeye bıraktığımı hatırlıyorum.
    ···
  1. 2.
    -1
    hayat 3 perdelik tatsız bir kabareymiş
    yazmanı istemiyorum
    ···
    1. 1.
      0
      Siz istemiyorsunuz diye yazmamam mı gerekiyor?
      ···
      1. 1.
        0
        efendi sözümü ikiletme
        ···
      2. 2.
        0
        E insanın kendini önemli biri gibi görmesi güzel bir şey tabi özgüven önemli ancak her zaman sözün dinlettirebileceğini zannetmesi bu öz güvene zarar verebilir dikkatli olmak lazım. Değerin karşındaki kişiye verdiğin değer kadardır unutma.
        ···
  2. 3.
    +1
    "Kalk oradan. Yan odaya git yat." demesinin yerine "Babana telefon edelim de gelip seni doktora zütürsün."demesini beklerdim annemin. Demezdi biliyorum. Bizi sevmediğinden ya da önemsemediğinden değil, gün boyu yemek, bulaşık çamaşır, sonra git inek sağ, süt kaynat, peynir yap gibi yoğun tempoda çalışmasından bu tür şeyleri düşünmeye fırsat bile bulamayışından kaynaklanıyordu. Bir de biz öyle hapşurunca hemen doktora zütürülecek kadar, olumsuz bir söz duyduğunda pgibolojisi bozulacak kadar çıtkırıldım yetiştirilmedik. Dediğini yaptım annemin. Yan odadaki yatağa geçtim. Yorganın altına gir dedi annem. Girdim de. Üstüme bir battaniye daha örtmesini istedim. Donuyordum
    ···
  3. 4.
    +2
    Vakit ikindi ile akşam arası. Dinimizce bu saatte uyumanın doğru olmadığını biliyorum. Hatta bu saatlerde uyuyan birinin uyandığında akli dengesinde sıkıntılar olabileceğine dair bir şeyler de duymamış değildim. işte bu yüzden uyumaktan da korkuyordum. Kalın yün yorganın altında vücudumun gittikçe ağırlaştığını hissediyordum. Başım sanki vücudumun ağırlığından daha fazlaydı ve beni kantara çıkarıp tartsalar iki, üç, belki de dört ton basacağımı düşünmeye başladım. Ellerime baktım. Evet bu eller bu parmaklar bu tırnaklar benimdi. Hatta daha dün tırnaklarımı kesmiştim. Biraz da derince kesmiştim. Keserken kanamıştı da. Daha da ötesi acısı hala parmağımın ucunda duruyordu. Evet bu eller, bu parmaklar, bu tırnaklar benimdi ama ben sanki ilk kez farkediyordum bana ait olan her şeyi. Bu eller bu parmaklar bu tırnaklar, hatta tırnak kesiğimin parmak uçlarımda duran acısı benimdi. iyi ama ben kimdim?
    ···
  4. 5.
    +1
    Köpek gibi uykunuz olur da hani uyursan bir daha uyanamayacağınızı düşünüp direnirsiniz ya işte tam da böyle bir ruha hali içindeydim. Uyusam bir daha asla uyanamayacağım. Korkuyorum anne gel yanımda dur desem gelmeyecek biliyorum. Kocaman adam oldun, neyden korkuyorsun deyin geçiştirecek. Gövdem ve başım her an daha da ağırlaşıyor, kendimi bir çay kaşığı miktarındaki toprağı on binlerce ton ağırlığındaki devasa bir gezegene eş değer görüyorum. Öylesine ki üzerinde yattığım yatağın bu ağırlığa nasıl dayandığı hayretini de aklımdan çıkaramıyorum. Demekti diyorum kendi kendime o kadar da ağır değilim. 70 kg civarı. Kendimi düşünüyorum. Kimim ben. Aslında kim olduğumu da biliyorum. Ne zaman doğduğumu, yaşımı, memleketimi, her şeyi biliyorum da kendimi bilen bu ben her zamanki ben değilim de başka biriyim. Her bir şeyimi sanki yeni keşfeden biriyim ben. Ve aslında bu ben, hiç ben olmadığım bir benim. Aldığım nefesi bile yeni keşfeden bu ben gerçekten ben olabilir miyim? Yok. Tam olarak o da değil. Bu nefes benim nefesim mi? Bir insan nasıl aynı anda bir yandan nefes alırken aynı anda aldığı nefesi verebilir ki? Böyle bir şey olabilir mi ki? Hem verdiği nefes insanınkendi ensesine sıcak sıcak değer mi ki? Anne! Korkuyorum.
    ···
  5. 6.
    +1
    Rüya değildi bu hayır uyumuyordum. Ateşli hastalığın beraberinde getirdiği bir yanılgı mıydı bu? Yok öyle bir durum da olmamalıydı. Daha önce de ateşli hastalık geçirdiğim oldu ama hiç böyle olmamıştım. Korkuyordum ama kendime korkmamam gerektiğini telkin etmeye çalışıyordum. Halisünasyon!.. Evet! Evet! Bu bir Halisünasyon olmalıydı. iyi de halisünasyon bir zihin yanılsaması değil mi? Zihinlerde gelişen ve zihnin, olmayan bir şeyi göze, varmış gibi gösterdiği veya var olan bir şeyi başka şekillerde algılatması değil mi? iyi de görmüyordum ki. Hissediyordum. Hatta yaşıyordum. Ensemde kendi nefesimin sıcaklığını hissediyordum. Böyle bir halisünasyon olur muydu ki? iki tane ben oldum birden. Benlerden biri nefes alırken diğeri nefesini veren iki ben... insan, aldığı nefesten korkar mı? Aldığım nefesten korkuyordum. Aldığım nefesin beni yakamsından korkuyordum. Derin bir nefes çektim. Aynı anda ensemde sıcaklığını hissettiğim uzun bir nefes... Bekledim öylece. Öteki ben ne kadar nefessiz kalacak? Hangi ben daha uzun süre nefessizliğe dayanacak diye düşünüyordum. Annemin odadan çıkıp giderken kapıyı kapattığını bilmesem annemdir diyecektim. Uyumuyordum ve bu bir rüya değildi. Emindim ensemin dibine kadar yakınımda duruyor, ben nefesimi tutmuşken o hala nefes alıp vermeye devam ediyordu. Halisünasyon olabilir miydi? Elimi arkama atsam dokunacağım kadar yakınımda duruyordu. Kafamı aniden çevirsem görebileceğime emin olduğum kadar gerçekti.
    ···
  6. 7.
    0
    Reztorasyon.
    ···
  7. 8.
    0
    Yatak adeta bir deniz yatağı gibi sallanmaya başladı ya da bana öyle geliyordu. Her ne olursa olsun dönüp bakacaktım. Orada tam arkamda duruyordu biliyordum. Peki ya düşüncelerimi de okuyabiliyorsa, ya ben dönmeden kaybolursa düşüncesinden kendimi alamıyordum. Önce kendimi bile dönme düşünceden vazgeçtiğimde inandırmam gerekiyordu. içimden bir ses onu ancak bu şekilde görebilmemin mümkün olduğunu söylüyordu. Biraz uzun sürdü dönmeyeceğime kendimi inandırmam. Ani bir şekilde döndüm. Yanılmamıştım. Oradaydı. Orada öylece duruyordu.
    ···
  8. 9.
    0
    Bu nasıl bir ürperti, bu nasıl bir titreyiş? Aman Allahım! Daha önce böyle bir şey yaşadığımı hatırlamıyorum. Hani tepeden tırnağa diye bir tabir vardır ya işte bunun tam tersi ayak topuklarımdan başlayıp hızla tepeme kadar çıkan elektriğe çarpılmayı andıran bir titreyişle vücudumdaki bütün tüylerin diken diken olduğunu hissettim. Siyaha çok da yakın olmayan koyu gri dumanımsı bir siluet neredeyse yirmi santim kadar yakınımda öylece duruyordu. Uzun sivri bir çene uzantısının ve yine kocaman ve sivri kulakların çıkıntısı gibi görünen tepeden basık bir baş, olması gerekenden daha küçük olduğu omuz başları arasındaki mesafeden anlaşılan bir gövdeye yok denecek kadar kısa, hatta belki de hiç olmayan bir boyunla tutturmuş gibiydi. Hırıltılı ve sıcak nefesini yüzümde hissetmesem halisünasyon gördüğüme kendimi inandırmaya çalışacağım. Dumanımsı bir silüet olmasa yüzündeki ifadeyi bir fotoğraf gibi hafızama kazıyacağım kadar bilincim yerindeydi. Bir saniye bile sürmedi bu bakışma belki. Sonra...
    ···
  9. 10.
    0
    Hırıltılı bir sesle nefesini verirken yer çekimine kapılmış gibi yatağın altına adeta aktı gitti. Oradan bir sır olup kaybolacağını düşünüyordum. Olmadı. Hırıltılı nefesiyle bir şeyler söylüyor gibiydi ama anlamıyorum. Hırıltısı bazen yükseliyor horlamayı andırıyor, bazen kısılıyor fısıldamaya benziyordu. Aha şimdi, aha biraz sonra alttan yatağı sarsmaya başlayacak diye tahmin yürütürken birden...
    ···
  10. 11.
    0
    Halı hareket etmeye başlamıştı. Onu gördüğümü anlamıştı ki halının altından ilerlemeyi tercih etmişti. Kısmen vücudunun şeklini alan bir kabartma olmuştu halıda. Bu kabartı kapıya doğru ilerliyordu, halıda hareketlenmeye bakılırsa boyu en fazla 80 cm olmalıydı. Aslında her an yanımızda olma ihtimali bulunan bu varlıklar, - ki belki şu satırları okurken sizin de yanınızda bir veya birkaç tanesi sizinle birlikte ekrana bakıp yazdıklarınızı okuyordur. Parantez içinde söylemeliyim ki eğer tam da bu satırları okurken omuz başlarınızdan başlayıp boynunuzun her iki tarafından kulak arkanıza, oradan da başınızın üstüne çıkan bir ürperti hissettiyseniz kesinlikle yanınızda en az bir tanesi vardır. Dikkatlice baksanız da göremezsiniz onları. - insanların kendilerini görmediklerinin rahatlığıyla hareket etmeleri gerekirken halı altından ilerlemesinin başka bir izahı olamazdı. Kendisini gördüğümü ve sesini duyduğumu anlamıştı. Beni en çok korkutan şey halının bittiği noktadan sonraki kapıya ulaşması için gerekli olan bir metre kadar boşluğu nasıl geçecekti. Ya gitmekten vazgeçer ve geri dönerse ne yapacaktım. Gözlerimi kapatıp oluruna bırakmayı düşünüyorum. Düşünüyordum düşünmesine ama içimdeki merak duygusu gözümü kırpmadan izlememe neden oluyordu. insanın başına ne gelirse ya meraktan ya taraktan geliyordu değil mi?
    ···
  11. 12.
    0
    Alt tarafı biraz önce neredeyse burnumun dibinde gördüğüm benim üç harflerden dediğim o dumansı şey bir buhar gibi kapının altından çıkıp gidecekti ve ben de rahatlayacaktım. Beklediğim gibi olmadı. Döndü bir kez daha bana baktı. Bu sefer ateş kırmızısı parlaklığında ve ota boy bir tesbih tanesi büyüklüğünde gözlerini de gördüm. Aniden üstüme fırladı. Tam göğsümün üstüne oturup bir eliyle boğazıma bastırırken bağırmaya fırsat vermeden diğer eliyle ağzımı kapattı. Ya şaşırılacak derecede güçlüydü ya da ben geçici bir felç geçiriyordum. Adeta taşlaşmış bir ceset gibiydim ve parmağımın ucunu dahi kımıldatamıyordum. Üstelik nefes de alamıyordum.
    ···
  12. 13.
    -1
    Hırıltılı bir ses bir konuşma. Bir şeyler diyordu ama anlayamıyorum. Hhhhbbjjıııuuuuuuussszzzz! Buna benzer bir ses! Çatlayacağımı zannediyordum. Nefesimi verebilsem bir nefes daha alabilecektim. Gırtlağını parçalanması pahasına var gücümle bağırmak istiyordum ama o da olmuyordu. "Allah! " diye bağırmak geldi aklıma. Öleceksek de son sözüm "Allah" olmalıydı. Ama çıkmıyordu sesim. Önce besmeleyi getirdim aklıma dilimle nefesime diyemiyorum madem zihnimle demeliydim. Dedim. Önce boğazımı sıkan eli gevşedi sonra ağzıma kapadığı... Hayatımda hiç o kadar derin bir nefes aldığımı hatırlamıyorum. Eşhedü enla ilahe illallah ve eş hedü en ne muhafaziden abduhu ve Resuluhu. Sesim çıkmıyordu. Sessizce "Allah!" diyebildim dilimin ucuyla. Kayboldu... Nasıl oldu anlayamadım. Birden bire kayboldu. Bir kez daha ve bir kez daha "Allah!" dedim kendimce kısık bir sesle. Aniden odamın kapısı açıldı kırılır gibi...
    ···
  13. 14.
    -1
    içeri giren annemdi ve oldukça telaşlı görünüyordu. Daha ne olduğunu sormasına fırsat vermeden " O buradaydı." dedim. Annem beni kabus gördüğüme inandırmaya çalışıyordu. Ben de onu hiç uyumadığıma ve gördüğümün rüya değil gerçek olduğuna inandırmaya çalışıyordum. Annem tam olanları anlatacaktım ki yine sesini duydum. Odadaydı biliyorum. Odada bir yerlerdeydi ama göremiyordum. Sadece sesini duyuyordum. Hem tehditkar hem ürkütücü bir ses... Sakın bir şey söyleme gibi bir ses... Hhhşşşşşşş...
    ···
  14. 15.
    0
    Bu arada yazdıklarımı sanki benden başka kimse okumuyormuş gibi geliyor bana. Bu da ister istemez yazma şevkimi kırmıyor değil. Şuku muku önemli değil. okuyan varsa en azından bilmeyi hak ediyorum diye düşünüyorum.
    ···
  15. 16.
    +1
    Altıma kaçırdığımı söylemekten utanmayacağım. Benim yerimde kim olsa farklı olmazdı. Annemin yanımdan ayrılmasını istemiyordum. Bu odada duramamazdım. Kalktım. Üstümü değiştirdim. Oturma odasına gittim. Kalbim hala göğüs kafesimi zorlar gibi çarpıyordu. Televizyonu açtım. Barış MANÇO, şarkı söylüyordu. DIŞARISI BUZ GiBi LAPA LAPA KAR VAR

    BUZ GiBi
    BUZZZ
    Hhhhbbjjıııuuuuuuussszzzz!
    içim ürperdi. Bunu mu demek istemişti.
    Buz!
    Yine sesini duydum
    HHHEVVVVVEEEEET!
    Bir mesaj vermeye çalışıyordu
    ···
  16. 17.
    0
    iyi de ben öyle üstün güçleri olan biri değildim. Hele hele disiplinli, çalışkan ve zorluklar karşısında yılmayan bir kişiliğe hiç sahip değildim. Benim gibi birine neden mesaj vermeye çalışıyordu ki?
    ···